Translate

31 Ekim 2012 Çarşamba

Alın size kabak tatlısı :))


SONBAHAR TATİL - KIŞIN GİDİLECEK YERLER

Sonbaharda gezilecek 10 yer

      Bu seneden kalan iznim var ve değerlendirmek istiyorum, başladım araştırmaya ... 

Belki benim gibi son kaçamak yapamak isteyenler olabilir....

 

        Yaz göç etti. O uzun güneşli günler hafif bir rüzgarda savrularak bizden uzaklaştı.  

Gidenlerin ardından nasıl boynu bükük bakılır ya öylece bakakaldık ardından.

      Sonra solgun yüzüyle eylül-ekim geldi. 

      "Eylül, (o) kırılgan mevsim!"

Ağaçlar sararan yapraklarını döktü, göçmen kuşlar yola koyuldu. Güneş bulutların ardına saklandı, yağmurun ve rüzgarın şarkısı başladı. 

Güz her şeyi kendi rengine boyadı.

      Şair ve yazarların "hüzün"le andıkları psikologların "mevsimsel depresyona" dikkat çektikleri bir mevsim sonbahar. 

Ama bir yanıyla da büyüleyici bir mevsim. 

Ağaçların yeşilden sarıya, sarıdan turuncuya ve hatta kimi zaman kırmızıya büründüğü, 

göğün çelik grisi renginin göllerin üzerine düştüğü günler muhteşem manzaralar vaat eder. 

Biz de sonbaharı farklı yaşamak isteyenler için bir liste çıkardık.


Yedigöller zamanı       
Sonbaharda mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerin başında gelir Yedigöller.  Güzün bütün renklerinin bir arada toplandığı ormanı, heybetli ağaçları, irili ufaklı gölleriyle bu doğa harikası bölge, Bolu'ya 42 kilometre uzaklıkta. 1965'te milli park ilan edilen Yedigöller, bitki zenginliği, engebeli arazisi, gölleri, şelaleleriyle hem uzun yürüyüşler yapmak hem fotoğraf çekmek için ideal bir yer. Yedigöller'e ismini veren göller birbirine yüzeyden ya da yeraltından su akışıyla bağlı. Göllerin isimleri şöyle: Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl, Kurugöl ve Seringöl. Milli parkta işaretli yolu takip ederek, yaklaşık iki saatte göllerin tümünü gezmek mümkün. Bu yolculukta size geyikler, sincaplar eşlik ederse şaşırmayın. Milli parkta sincap, karaca, geyik, ayı, tilki gibi hayvanlar ve 100'e yakın kuş türü yaşıyor. Yedigöller'e İstanbul'dan 3,5 saatte ulaşabiliyorsunuz.

Haydi Büyükada'ya!       
Sonbahar, adaları gezmek için ideal mevsim. Yazın sona ermesi ile birlikte adalıların çoğu İstanbul'a döndü. Deniz için günübirlik adayı ziyaret edenlerin kalabalığı da artık yok. İstanbul'da hafta sonu için kaçamak yapılacak yerlerin başında Büyükada geliyor. Şehrin kalabalığından, gürültüsünden, trafiğinden bir süreliğine de olsa uzak kalmak istiyorsanız Büyükada en güzel tercihlerden biri. Kabataş'tan vapura binmenizle birlikte martılar eşliğinde yaklaşık bir buçuk saatte varıyorsunuz adaya. 
Motorlu taşıta izin verilmediği için adada ulaşım fayton ve bisikletle sağlanıyor. Faytoncular turistler ve günübirlikçiler için küçük ve Büyükada turları düzenliyor. Küçük tur 5, büyük tur 12 kilometre sürüyor. Büyük tur için 50 TL, küçük tur için 40 TL ödüyorsunuz. Bir buçuk saat süren büyük turda adanın tamamını gezmiş, tüm güzelliklerini görmüş oluyorsunuz. Günlük 15 TL'ye bisiklet kiralayıp öyle adayı turlamak da mümkün. Aya Yorgi Tepesi'nde aynı adı taşıyan Ortodoks Rum Kilisesi ve manastırı var. Kilisenin yan tarafındaki sevimli kır lokantası yemek ve dinlenmek için ideal bir mekân.

Huzur Amasra'da       
Amasra hem tarih hem doğa arayanlar için en iyi adreslerden biri. İstanbul'a beş saat, Ankara'ya üç saatlik mesafede. Şehir, kuzeye doğru uzanan bir yarımada üzerinde, iki koylu bir yarımada biçiminde kurulmuş. Amasra'nın girişindeki Bakacak adı verilen tepeden şehri izlemek âdetten. Rivayet edilir ki Fatih Sultan Mehmet o günkü adıyla Amostris olan Amasra'yı fethetmeye geldiğinde (1460) tam bu noktada durmuş ve aşağıya baktıktan sonra şaşkınlıkla hocasına şöyle seslenmiş: Lala, çeşm-i cihan bura mı ola? Yani, dünyanın gözü burası mı? Gerçekten de aşağıdan iki mavi göz size bakar gibidir. Amasra'ya adımınızı attığınız anda zamanın genişlediğini hissedecek, bir huzur bulacaksınız. Günbatımında sahilde yürümek, akşam balık ve salatadan oluşan bir sofraya oturmak için senenin en güzel zamanı.

Eylülde Abant başkadır       
Abant Tabiat Parkı sonbaharın gelmesiyle birlikte bir başka güzelliğe bürünür. Sonbahar, kızılın, sarının rengine bular Abant dağlarını, yaylalarını... Dağ, orman, göl... Bir düş bahçesinin içinde bulursunuz kendinizi. İçinize çektiğiniz hava başkadır, rüzgâr başka, su başka... Saatlerce yürümek istersiniz. Yürümekten yorulduğunuzda göl kenarındaki kır kahvelerinde soluklanıp çayınızı içebilirsiniz.Bu milli parkı faytonla da gezme alternatifiniz var. Abant günübirlik tatilcilerin gözdesi.

Peribacalarını hâlâ gezmediniz mi?       
Kapadokya her mevsim güzel, ama sonbaharda bir başka güzel. Çünkü turistik dükkânların çoğu kepenkleri kapatmış, bağbozumu bitmiş, hasat tamamlanmış. Tarlalarda sarının sonsuzluğu var. Sonbahara has renkler peribacaları ile bütünleşmiş, harika manzaralar sunuyor. 


Bu anı fotoğraflayarak çerçeveletmek mümkün. Sabah serinliğinde balonla tur atıp bu coğrafyayı kuş bakışı seyretmek büyüleyici. Taş evleri gezmek, Avanos'ta Kızılırmak'ın kıyısında çayınızı yudumlayıp Kızıl Çukur'da yürüyüş yaparak güneşin batışı seyretmek ise ayrı keyif. Kapadokya gezisi için turizm firmalarının 3-4 günlük paketleri var. Konaklamanın dahil olduğu fiyatlar 200 ila 400 TL arasında değişiyor.

Kaz Dağları çağırıyor       
Dünyanın bitki çeşitliliği bakımından en zengin yöresi olan Kaz Dağları'nda sonbaharın tadı da bir başka oluyor. Çanakkale ile Balıkesir arasında bulunan Kaz Dağları, doğayla iç içe zaman geçirmek isteyenler için doğası, tarihî kalıntıları, dereleri ve şelaleleriyle görülmeye değer bir yer. Milli park olan Kaz Dağları'nın 25 kilometrelik bir bölümü, trakking, ciple off-road yapmak isteyenler için çok uygun. Bölgede yetişen doğal ürünlerden de satın alıp tadına bakabilirsiniz. Doğal yaşam için oksijen zengini olan Kaz Dağları astım hastalarının da uğrak yeri. Termal tesislerin de bulunduğu bölge tam bir tatil beldesi.

Güz güzeli Kaçkarlar       
Kaçkarlar'da artık güz kendi rengine boyadı tabiatı. Doğu Karadeniz silsilesinde bulunan, Türkiye'nin en yüksek dördüncü dağı olan Kaçkarlar, Karadeniz kıyılarından itibaren yükselmeye başlıyor. Görkemli zirveler, şelaleler, berrak göller ve zengin bitki örtüsü ile her tür sonbahar manzarasını burada görmek mümkün. Büyük bölümü Rize'nin Çamlıhemşin, geri kalanı Artvin'in Yusufeli ilçesi sınırlarında yer alan, en yüksek noktasını ise 3.937 rakım ile Kaçkar Kavrun Dağı'nın oluşturduğu Kaçkar Dağları Milli Parkı, zengin faunasının yanı sıra dört mevsim karlı zirveleri, buzulları, buzul gölleri ile de ünlü. 

Mardin'de taş evler dar sokaklar      
Mezopotamya ovasını üstten gören Mardin, ünlü taş evlerinin soluk havasıyla sonbaharı yaşıyor. Mardin'i gezmek için sonbahar, ideal bir mevsim. Tarihî dokuyla bütünleşmiş taş evlerin arasında, dar sokaklarda gezmek son derece keyifli. Üç dinin temsilcilerinin yaşadığı nadir şehirlerden biri olan Mardin'de Deyrulzafaran Manastırı, Mardin Çarşısı, Kasımiye Medresesi, Ulucami, Zinciriye Medresesi gezilebilecek yerlerden. Kasımiye'den güneşin batışını seyretmek için sonbahar iyi bir zaman. 


 
Yedi renkli göl: Eğirdir       
Gezilip görülmesi gerekli listenin başlarında yer alır Eğirdir. Isparta'nın bu şirin ilçesi daha çok aynı adı taşıyan gölüyle gündeme gelir. Eğirdir, 517 kilometrekarelik yüzölçümüyle Türkiye'nin en büyük doğal tatlı su göllerinden. Kuzeydeki küçük kısmı Hoyran, güneydeki bölümü ise Eğirdir olarak anılıyor. Rüzgâra ve ışığa göre renk değiştirdiği için yedi renkli diye nitelendiriliyor. Gölde iki küçük ada var: Canada ve Yeşilada. 

Anakaraya yolla bağlanan Yeşilada'da yerli ve yabancı turistlere hizmet veren ev pansiyonculuğu gelişmiş. Lokantalarında göl manzarasına karşı balık yiyebilirsiniz. Adanın doğa güzelliklerinin yanında tarihî zenginlikleri de bulunuyor. Aya Stefanos Kilisesi bunlardan biri. Canada ise Eğirdir ile Yeşilada arasında, sadece piknik alanı olarak kullanılan bir adacık. Eğirdir'in 30 km. güneyindeki Kovada Gölü de bu mevsimde mutlaka görülmeli.

Hem doğa hem tarih       
Van Gölü, doğal güzellikler, tarihî mekânlar açısından çok zengin. Göl Marmara Denizi'nin dörtte biri büyüklüğünde. Yöre halkı da göl demiyor, deniz diyor. Ünlü Akdamar Kilisesi, gölün güney kıyısına yakın bir adada. Tatvan'ın kuzeyindeki Ahlat, Selçuklu döneminden kalma mezar taşları ile adeta bir açık hava müzesi. Köprüsü ve kümbetiyle ilgi çekici. Van'a gittiğinizde sadece şehri gezmiyorsunuz Süphan Dağı'nı, Nemrut Krater Gölü'nü, Muradiye Şelalesi alternatiflerini değerlendirebiliyorsunuz. 

23 Ekim 2012 Salı

BAYRAM HEYECANI

Bayram Heyecanı.
 
-Oğlum hadi baban bekliyor.
-tamam anneee of, tamam kalktım .
Sıcak iki elin iki yanında taşıdığı sıcak üç yürek
Seher vakti,gün ışımaya başladı.
Namaz vakti.Uykulu gözler,soğuk su
Yüce Tanrım
Hepinizi bir sonraki bayramlara kavuşturmak nasip eylesin diye biten dua
Cami içinden başlayan el öpmeler.
-Büyümüş ,
-Büyümüşte bayram namazlarında el öpme sırasına girmiş sözleri.
Mezarlıktayız.
-Dede nene Merhaba.
(bu bayram harçlığı alamayacağım ama olsun ben sizin için buradayım)
Bir hüzün rüzgarı dolaşıyor bir an
Tak ,tak tak
-Hoşgeldiniz Allah kabul etsin hadi ellerinizi yıkayın sofraya.
Sofradayız.Kuzine üstünde kızarmış mis gibi ekmek,üzerinde tereyağ
Sofrada yok yok reçeller ,pekmezler,peynirler,sucuklar
Eh kolaymı bayram sofrası.
Afiyet olsunu beklemeden odaya koşmalar.
Bayramlıklarımızı yatağımızın üzerinde bizi bekler.
Anacım bizi beklerken duramamış yine
Hazırız artık el öpme törenine,hemde şıkır şıkır.
Aklımızda bayram harçlıkları?))
Babam el öptürmez.ata yadigarı alışkanlık.
-Peygambermiyizki el öptüreyim sözü.
Yinede el uzanır,yanaktan öpmek için.
Bayramın ,İlk heyecanı ,ilk sıcak dokunuş
Mendilimiz hazır,artık cebimizde
İçini açmak için bizde kaçmaya hazır
Oğlanlar geç kalmayın,sakın torba almayın haaa
Torba:))
Bekliyor şu an kapı tıklarını,taklarını.ama çoğu kapı zaten hep açık
Tüm hısım akraba,komşu,birde bayramın heyecanı
Hoş geldiniz koca adamlar olmuşsunuz.
Tanımadınmı bizim Ömer’in Oğulları.
Uslu şeytanları oynuyoruz.
Bir gözümüz şekerlikte diğer gözümüz harçlık koyulmuş mendilde
Adettendir yersiniz her uğrak yerinde
.Şeker,lokum,Kuru üzümle karışık leblebi üzerine bir tabak baklava
Mendil alınır göz kapıda diğer uğrak yeri bizi bekler.
Sokakta gördüğümüz büyüklerinde elini saygıyla öpmek.
Düşünüyorum Tanırmıydık o insanları.?
Hayır tanımazdık. Bayramda tanımaya ne hacet .
Bayram işte adı üzerinde,
Hepimizin...
Uzar gider,giderde sadece anılarda kalmışmıdır?
yoksa hep yaşanasımıdır.?
Nede güzeldir tüm insanlarla bayramlaşmak.
Yazı olarak uzun ,yaşanmışlıkların dile gelmesi bir ömür süreci.
Okunması belki bir an, anıları ömre sığan
Dudaklarımızda munis bir gülümseme,.içimizdeki aynı heyecan
Paylaşalım ,istedik Sizlerdekinin benzerini.
Eminimki hepimizin bunun benzeri bayram anıları gözlerinizin önünde , beyninizde
Anı dosyasında habire kabararak devam ediyor. 
 
 BU RESİMDE MEKKE'DEN BAYRAM HEYECANI....
 ARTIK BİZDEN KARELERİ DE BİR ARA EKLEYECEĞİM...

22 Ekim 2012 Pazartesi

Evinize Pespembe Bir Çamaşır Makinesi Çok Yakışacak!

 Evinize Pespembe Bir Çamaşır Makinesi Çok Yakışacak!

Çamaşır yıkamak hiç bu kadar ‘renkli’ olmamıştı! Pespembe bir çamaşır makinesi ile evinize renk katmak ister misiniz? Vanish pembesi artık sadece kutusunda değil, ödül olarak verdiği çamaşır makinesiyle de yanınızda olsun istiyorsanız; işe bu videoyu izleyerek başlayabilirsiniz!

Vanish’in parodi tadındaki bu eğlenceli videosunda, birbirini çekemeyen dünürlerin komik atışmalarına yer veriliyor. İğneleyici laflarla birbirlerine göndermeler yapan, kıskanç mimikleri ve oyunculuğuyla beni hayrete düşüren bu iki dünürü sizin de izlemenizi tavsiye ediyorum.

Bu video ile bağlantılı bir aplikasyon da Vanish’in Facebook hayran sayfasında yer alıyor. İşte bu aplikasyon sayesinde hem bahsettiğim çamaşır makinesini kazanabilir, hem de ileride nasıl bir dünür olacağınızı öğrenebilirsiniz. Arçelik In Love serisinden bu özel çamaşır makinesi ile evinize modern bir yaklaşım getirmek için http://bit.ly/omurbiterdunurgitmez adresine!

KURBAN BAYRAMI TATİLİ 6 GÜN OLDU !!!

KURBAN BAYRAMI TATİLİ 6 GÜN OLDU !!!

Kurban Bayramı; 

Kurbanlar kesilecek, sevap niyetiyle etler dağıtalacak herkese.. 

Yürekler bir olacak gönüllere kilitlenecek. 

Gökler rahmet bereketiyle yağmurlar boşaltacak yeryüzüne. Bugün hepimizin yüreği şenlenip bayram sevinciyle coşacak. 

Kurban Bayramınız kutlu, yüreğiniz umutlu, umutlarınız atlı, sevdanız kanatlı, mutluluğunuz katlı, sofranız tatlı, mekânınız tahtlı, ömrünüz bahtlı, yuvanız bereketli olsun...

2012 yılında Kurban Bayramının son iki günü Cumartesi ve Pazar gününe denk geldiği için bence patronlardan yana oldu:) 
Neyseki Arefe tam güz tatil sayıldı ve 29 Ekim sonundan  bağlandı... 
Tatilimiz 6 gün oldu...
Uzun yola çıkaccaklar ve dinlenmek isteyenler için tam kaçış zamanı, bu sabah cumadan kaçanlar belli etti kendini, sanki trafik epey azalmış geldi bana...


Okumaktan sıkılmayanlar için Kurban Bayramı’nın bulunduğu aya zilhicce denir. 
Zilhicce ayının ilk on gününde yapılan ibadetlerin kıymeti çoktur. 
Bu husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:

(Zilhiccenin ilk günlerinde tutulan oruç, bir yıl oruç tutmaya bedeldir. Bir gecesini ihya etmek de Kadir Gecesi’ni ihya etmek gibidir.) [İbni Mace]

(Zilhiccenin ilk on gecesinde yapılan amel için, yedi yüz misli sevab verilir.) [Beyheki]

(Terviye günü [Arefe’den önceki gün] oruç tutup, günah söz söylemeyen Müslüman Cennete girer.[Ramuz

(Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutan, her günü için, yüz köle azat etmiş veya cihad edenlere yüz at vermiş veya Kâbe’ye kurban için yüz deve göndermiş gibi sevab alır.) [R. Nasıhin]

(Bu on günün hayrından mahrum olana yazıklar olsun! Bilhassa dokuzuncu [Arefe] günü oruçla geçirmelidir! Onda o kadar çok hayır vardır ki, saymakla bitmez.) [T. Gafilin]

(Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutana, her günü için bir yıllık oruç sevabı verilir.) [Ebul Berekat]

(Zilhiccenin ilk on günü fazilette bin güne, Arefe günü ise on bin güne eşittir.) [Beyheki]

(Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur.) [Taberani]

(Allah indinde zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!) [Taberani]

Tesbih: Sübhanallah,

Tahmid: Elhamdülillah,

Tehlil: Lâ ilâhe illallah,

Tekbir: Allahü ekber, demektir.

Peygamber efendimiz; 
Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerin, diğer aylarda yapılan amellerden daha kıymetli olduğunu bildirince, Eshab-ı kiram, 
(Ya Resulallah, bu ayın ilk günleri yapılan ameller, Allah yolundaki cihaddan da mı daha kıymetlidir?) dediklerinde, (Evet, cihaddan da kıymetlidir, ancak canını, malını esirgemeden savaşıp şehid olanın cihadı, daha kıymetlidir) buyurdu. (Buh

Zilhiccenin ilk dokuz günü oruç tutmalı, çok sadaka vermeli ve çok dua ve istiğfar etmelidir, Çünkü Resulullah,
 (Bu on günün hayır ve bereketinden mahrum kalana yazıklar olsun) buyurdu. 
Zilhiccenin ilk dokuz günü oruç tutanın, ömrü bereketli olur, malı çoğalır, çoluk çocuğu belalardan muhafaza olur, günahları affolur, iyiliklerine kat kat sevab verilir, ölürken kolay can verir, kabri aydınlanır. 
Cennette yüksek derecelere kavuşur.


Hepinize İyi Bayramlar...

19 Ekim 2012 Cuma

GÖRDÜĞÜM EN LÜKS BEBEK ODASI ...

Gördüğüm en lüks bebek odası bu sanırım. 

Şimdiye kadar bir bebeğe ait giyinme odası görmüşmüydünüz?

azra desing'dan alıntıdır:






 


18 Ekim 2012 Perşembe

Vogue Türkiye - Muhteşem Yüzyıl için Güç ...

Vogue Türkiye - Muhteşem Yüzyıl için Güç ...

Halit Ergenç, Selma Ergeç, Okan Yalabık, Nur Fettahoğlu, Mehmet Günsür ve ekibe bu sezon katılmış olan Ozan Güven ile Pelin Karahan’dan oluşan Muhteşem Yüzyıl ekibi, Vogue Türkiye’nin Ekim sayısı için bir araya geldi.

 

Muhteşem manzarısan bayıldığım yandaki resme bakın... 

Çekilen Resimlerine ise hayran kaldığım bir yazımda sıra... 

Muhteşem Yüzyıl’ın oyuncu kadrosu Sarıyer’deki Atatürk Arboretumu’nda Ebru Çapa’yla buluştu. 

 

Gerçek hayatlarında bedellerini düşünüp, hırstan imtina eden bir kadronun 

Saray entrikalarını seyircinin algısıyla oynayacak derecede gerçekçi canlandırması, 

 olsa olsa iyi oyunculuğa delalettir.


MEHMET GÜNSÜR 
Mehmet Günsür ve belgesel yönetmeni eşi Katerina Mongio üçüncü çocuklarını bekliyor. 
Roma’daki evi kapatıp, en azından birkaç seneliğine İstanbul’a taşınmışlar.

Oğulları Ali, ilkokula burada başladı.
Günsür için gücün tanımı bu kabile yaşamı.

Yakışıklı oyuncu Muhteşem Yüzyıl ekibinde Şehzade Mustafa’yı canlandırmayı kabul ederken kararında en büyük etkenin Taylan Biraderlerin varlığı olduğunu da anlatıyor:

“Hamam filmiyle İtalya’ya gittikten sonra burada yaptığım ilk iş Sır Dosyası olmuştu; Yağmur ve Durul’la yine…”
OZAN GÜVENHayat tesadüfleri sever; ortamda enteresan bir durum var: 
Ozan Güven, Mehmet Günsür ve Halit Ergenç’in, üçünün de oğlu var ve üçünün de oğlunun adı Ali.
Vezir-i Azam Rüstem Paşa’yı canlandırmak üzere ekibe bu sezon katılan Ozan Güven, bu tesadüfü mukadderata bağlıyor: 
“Ben bir oğlum olsun ve adı da Ali olsun diye düşünüyordum.
Hatta bir oğlum olsun da değil, bir tane Ali’m olsun istiyordum.
” Güç deyince Güven’in aklına önce kuvvet sonra işini iyi yapan insanlar geliyor, sonra “Herkül filan” geliyor.

PELİN KARAHAN 
Ekibin en genç elemanı Pelin Karahan, yeni soyadıyla Bekiroğlu, bu sezon Hürrem ile Kanuni’nin kızı, sonradan Rüstem Paşa’nın eşi olan, Mihrimah Sultan’ı canlandırıyor: Reklamlarda rol alarak başlayan oyunculuk kariyerindeki ikinci dizi bu.

“Benim için güç huzudur” diyor: “O saray hayatı bana hiç cazip gözükmüyor. Görünenle yaşanan çok farklı. Evet, çok güzel takılar, güzel elbiseler; hep kafa dik, omuzlar geride” ve ekliyor

“Oyunculuk benim çok hayalini kurduğum bir şey değildi, hasbelkader gelişti her şey. Başka bir karakteri canlandırmak, beni kendi karakterimden uzaklaştırıyor ve yoruyor. Kendimi özlüyorum öyle zamanlarda.”
 
NUR FETTAHOĞLU
 Şehzade Mustafa’nın validesi, Kanuni’nin sonradan gözden düşen ilk göz ağrısı Mahidevran’ı canlandıran Fettahoğlu, Karahan’ın yanında azılı feminist sayılır.
Saltanatın acımasız yüzünü, rolünün zaviyesinden değerlendiriyor: 
“Bizim kadınlarımız hep çok güçlüymüş aslında ama hep bastırılmış. Osmanlı döneminde katiyen yaşamak istemezdim. Orda hayat pamuk ipliğine bağlı.”


SELMA ERGEÇ 
Kanuni’nin kardeşi, Pargalı’nın eşi Hatice Sultan’ı canlandıran Selma Ergeç, doğup büyüdüğü Almanya’da tıp, psikoloji, feslefe tahsili almış, oyunculuğa modellikten geçmiş bir isim.
Bu güzelim havada, bu güzelim ortamda, kudretti, hırstı, ne gerek var böyle şeyler konuşmaya havasında; gülüyor: 
“O zamanlar her şey daha netti sanki; iktidarın kimde olduğu, monarşi, diktatörlük...
Şimdi her şey çok daha flu, çok daha manipülatif. Ortak bir nokta var ki o da korku kültürü bence. Aynı sistematiği kullanıyoruz, hatta bugün bence çok daha ağır; çünkü kimden korktuğumuz belli değil.
Güç, iktidar, sadece erkeklere özel bir şey değil; çok insani bir zaaf o. Osmanlı’da kadınlara gerçekten, resmi bir iktidar şansı verilseydi, ne olurdu, gerçekten çok merak ediyorum.”


OKAN YALABIK 
Bu sezon hırsının bedelini kellesiyle ödeyecek olan Pargalı İbrahim Paşa’yı canlandıran Okan Yalabık, Pargalı hırsıyla pek işi olacak bir insan olmadığını anlatıyor. 
“Güç peşinde koşmak, insanın hastalığı” diyor:
“Pargalı, zamanında dünyanın ikinci adamı. Ve hiçbir zaman birinci adamı olamaz, teknik olarak mümkün değil. Olabileceğin en bir şeyi olmuşsun…
Bir adım daha ötesi yok, madden ve manen. 
Ama yine de doymuyor. 
Oynadığım karakterde çözümleyemediğim şey bu. Sorumluluklar ve onlarla beraber gelen stres değil sırf, bir de stresin kaynağı olmak! 
Hiç bana göre değil, hiç…”

HALİT ERGENÇ 
7 Cihan İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman’ı canlandıran Halit Ergenç ise doğru kararlar alındığı sürece tevekküle inanıyor: 
“İnsanlar o zamanlar kendilerini sırf maddiyatla değil, maneviyatla terbiye ediyorlar” diyor:
“Harem’in girişinin karşısında mescit var; tahta çıkarken, musalla taşının yanından geçiyorsunuz. Bugün psikolojik araştırmalar yapılıyor, daha verimli olabilmek için ne yapmalı, şu, bu…
Halbuki unutuyoruz; ne kadar gücü elimizde bulundurursak bulunduralım, bu dünyaya mutlu yaşamak için geliyoruz. Aslolan o.”

Yazının devamını Vogue Türkiye’nin Ekim sayısında.


Benzer Yazılarım

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...♥ Zeynep'le Güne Merhaba ♥...

'Ve sen yine denendiginde
ve yine kalbin daraldiginda
ve yine bütün kapilar yüzüne kapandiginda
ve yine ne yapman gerektigini bilemediginde
Uzun uzun düsünve hatirla Yaradanini!
Allah kuluna kâfi degil mi?
(Zümer/36)

Konumuz Ne olsun :)