Translate

Çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ekim 2013 Salı

Bebeğinizin İlkleri .... DİKKAT! BEBEK VAR...

Ağzından çıkan ilk kelime, attığı ilk adım, ilk gülümsemesi, ilk dişi, ilk aşısı, ilk hasta oluşu… 

Hepsini hatırlıyorum bazen hepsini buraya resimleriyle not düşseydim diyorum...

Tüm bunların dışında da aslında bebeğiniz her gün bir sürü yeniliklerle tanışıyor. 

Takip ettiğim siteler arasında bebek.com var ve bu yazıyı çok faydalı buldum, beğeniler, sevgiler paylaştıkça çoğalır diyerek sizde okuyun istiyorum veee...
Paylaşıyorummmm . . .
1,5- 2 AY
GÜLÜMSEME
Anne ve babalar, bebeklerinin bilinçli ilk gülümsemelerini hatırlamada genellikle zorluk çekerler. Bu “sosyal gülüşler” güzel bir anın çok ötesinde, bebeğinizin beyninin ilgili bölümlerinin göz kaslarını kontrol edebilmeye başladığını dolayısıyla önemli bir gelişme kaydettiğini gösterir.

4-6 AY
KAHKAHA ATMA
Bu aylardan itibaren ses telleri üzerinde yeterli kontrole sahiptir ve insanların güldüğünü ya da kahkaha attığını duymaya başlar. Bir yaşına gelene kadar çeşitli şekillerde gülecek farklı sesler çıkaracaktır ancak sonrasında kahkaha tanıdık bir biçim alacaktır.

4-8 AY
AYAĞINI AĞZINA SOKMASI
Er ya da geç, büyük olasılıkla bebeğinizi, ayağı ağzında mutlu mutlu emerken bulacaksınız. Bilgi toplama yöntemi de eline aldığı her şeyi ağzına götürmekten geçer, buna ayağı da dahil. Bedeninin farkına varabilmesinin yanı sıra, ayağını emmek hoşuna da gider. Bu yüzden bebeğinizi bundan vazgeçirmeye çalışmayın çünkü bu aşama kendiliğinden sonlanacaktır. Bunu hiç yapmasa da endişelenmeyin, birçok bebek bunu yapmamaktadır.

4-6 AY
TÜKÜRÜK SAÇMASI
Bebekler “burr” sesi çıkarmaya ve dudaklarının birbirine çarptığını hissetmeye bayılırlar. Tükürükten başka bir şey olmuyor demeyin… Konuşmayı öğrenmenin bir yolu da budur. Çocuğunuz farklı şekillerde dudaklarını ve dilini kullanmayı öğreniyor. Er ya da geç, dilini de kullanmaya başlayacak ve buna bayılacak. Bebeğinizi dudaklarını ve dilini kullanarak diğer sesleri çıkarmaya da özendirin. Bunun için karşısında yüzünüzü şekilden şekilde sokup, garip sesler çıkarmanız yeterli.

8-10 AY
SAÇLARINI TARAMASI YA DA DİŞLERİNİ FIRÇALAMASI
Taklit, bebeğinizin çevresindeki dünyayı öğrenmesinde en büyük araçlarından biridir. Artık etrafındaki nesneleri tutabildiğine, elleriyle kavrayabildiğine göre, sizin kullandığınız eşyaları da kullanmak isteyecektir. İnce motor kabiliyetinin yeterince gelişmemiş olması, denemeler yapmasını önlemiyor. Siz saçınızı taradıktan sonra, eline tarağı alması ve kafasına götürmesi an meselesidir. Gözlerimizin kafamızda olmadığını kim iddia edebilir?

10-12 AY
BİR OYUNCAĞINI HEP YANINDA İSTEMESİ
Bebeklerin tamamı, kendilerini rahatlatan bir nesneye bağlılık geliştirir diye bir genelleme yapılamaz, ama bu aylarda bebeklerin çoğunluğunda bu görülüyor. Her dışarı çıktığınızda bir oyuncak ayıyı yanınızda taşımak zorunda kalabilirsiniz. Bebeğiniz bu aylarda pek çok şeyi öğreniyor; yürümek, sizden ayrılmak… Bazı zamanlarda kendini tehlikede hissedebilir, bu anları da tanıdık bildik ve sevgili bir ayıcık hemen geçirebilir. Bu oyuncağın yanında hissettiği rahatlık, sizin yanınızda olduğunu hissettirecektir. Böylelikle yeni şeyler deneyebilir.

10-12 AY
ÖPÜCÜKLER DAĞITMAK
Şimdiye kadar siz ona defalarca kez öpücük gönderdiniz ve şimdi sıra onda. Şimdiyse kontrolü o kadar yüksek ki, aynı anda hem ellerini ağzına götürüyor, hem dudakları ile eline öpücük konduruyor, hem de devamında o elini açıp, size doğru bir öpücük üflüyor.

12-15 AY
CEE – E OYNAMAK
Bebeğiniz bu kez oyuna gerçek anlamda katılıyor. Sadece sizi taklit etmekle kalmıyor, çoğu zaman oyunu başlatan kendisi oluyor. Çünkü “nesne sürekliliği” yerleşmiş konumda. Önceden bir şey görüş açısının dışına çıktığında, onun ortadan kaybolduğunu, gittiğini düşünüyordu. Şimdi, bir şey ani olarak ortadan kaybolduğunda, etrafına bakınmayı ve tamamen gitmemiş olma olasılığını biliyor. Ortadan kaybolup, ardından ce-e diye karşısına çıkmanız, ona büyük keyif verecektir.

13-15 AY
BACAKLARININ ARASINDAN BAKMAK
Neden çocuklar bazen ellerini yere koyup bacaklarını açar ve bacaklarının arasından arkaya doğru bakmaya çalışır? Yürüme becerisini tamamıyla edindikten sonra, dengede durmak onlar için daha da kolay olmaya başlar. Onlar için yeni ve zorlu becerileri denemek, çok ama çok keyiflidir. Dünyaya ters bir biçimde bakmak onların görsel gelişimlerini de geliştirir. Ve tabii ki tüm bunlardan önemlisi, böyle yapmak çok eğlencelidir!

14-16 AY
DANS ETMEK
Bebeğinizin tango ya da salsa beklemeyin elbette. Bol bol titrediği göz önüne alınırsa, bir miktar oryantale benzetilebilir. Onun stili daha çok ayaklarını yerden kımıldatmadan bedenini, hatta belki yalnızca başını sallamak şeklinde olacaktır. Her ne şekilde olursa olsun, hem gelişen motor becerilerini, hem de müziğin ritmine uyma becerisini sunmuş olur. Onu cesaretlendirmek için siz de onunla birlikte dans edin.

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Çocuklarla Sohbet Edin... İletişimden Uzak Bir Gençlik Büyüyor...


Akatlar’da yürüyordum; kadın beni tanıdı ve selamlaştıktan sonra, sorusunu sordu:
“Oğlum dersleri tamamen bıraktı; ne söylesem hiç fayda etmiyor.
Ya arkadaşlarıyla buluşuyor, ya telefonda mesajlaşıyor ya da bilgisayarın başında oyun oynuyor.
Ne yapacağımı şaşırdım,
Hocam ne yapalım?”

“Sohbet ediyor musunuz?”
“Valla, konuşuyorum, ama hiçbir faydası yok.”

“Kaç yaşında?”
“On yedi yaşında.”

“Mesela ne diyorsunuz?”
“Sınavların yaklaştığını söylüyorum; derslerine çalışması gerektiğini söylüyorum; böyle giderse sınıfta kalacağını, arkadaşlarından geri kalacağını, ilerde çok pişman olacağını, ama o zamanda duyulan pişmanlığın işe yaramayacağını anlatıyorum.”

“Siz konuşup, nasihat ediyorsunuz.”
“Evet.”
“Ama, onunla sohbet etmiyorsunuz.”

“Valla bilmem; biz bildiğimiz kadarıyla elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz, konuşuyoruz, anlatıyoruz.”
“Doğru, bildiğiniz kadarıyla elinizden gelenin en iyisini yapıyorsunuz. Ama konuşmak, nasihat etmek, sohbet etmek değildir. Siz sohbet etmesini bilmiyorsunuz.”

Kadın haklı olarak “neden bahsediyorsunuz,” diyen bir yüz ifadesiyle bana baktı.
İçim burkuldu. Anne acı çekiyordu ve çocuğuna yardım etmek istiyordu, ama kendini çaresiz hissediyordu.
***

Öğrencileri ve anababaları birlikte çağırdım. Danışmalığını yaptığım okulun küçük tiyatro salonunda buluştuk, öğrencilerle birlikte anababalar da oturdu.
Ufacık sahneye çıktım, bir sandalye attım oturdum, yanı başıma bir boş sandalye koydum.
“Buradaki öğrencilerden kim benimle sohbet etmek istiyor?” diye sordum. Kalkan ellerden birini gelişigüzel seçtim. Selim adıyla anacağım bir öğrenci yanımdaki sandalyeye geldi oturdu.

“Adın ne?”
“Selim.”
“Kaç yaşındasın?”
“On iki.”

“Bugün ayın kaçı?”
“24 Aralık 2008.” (Gerçek tarihtir; bu uygulamayı o gün yaptım.)

“Selim, gözünü kapa, beni iyi dinle. Gözünü açtığın zaman aradan yirmi yıl geçmiş olacak. 24 Aralık 2028 tarihinde gözünü açmış olacaksın. Tamam mı?”
Anladığını belirtmek için başını salladı.

“Lütfen gözünü aç.”
Selim, gözünü açtı.
“Bugünün tarihini söyler misin?”
“24 Aralık 2028.”

“Kaç yaşındasın?”
“Otuz iki.”
“Ne iş yapıyorsun?”
“İç mimarlık.”

Göz ucuyla anneye babaya bakıyorum; yüzlerinde hayret belirten hafif bir tebessümü var. Belli ki, onlar da Selim’in söylediklerini benimle birlikte ilk defa duyuyorlar.
“Nerede çalışıyorsun?”
“New York, Manhattan’da.”
Anne, babanın yüzünde saklayamadıkları büyük bir şaşkınlık ifadesi.

“Evli misin?”
“Hayır.”
“Arkadaşlarından evlenenler oldu mu?”
“Kızların hepsi evlendi.”
Gülüşmeler..

“Çalıştığın yere beni götürür müsün?”
“Ofisim, Manhattan’da 86 katlı bir binanın 42. Katında.”
Gülüşmeler devam ederken hayalen o binaya yürüdük, asansöre bindik, 42. Katta indik.
“Burası ‘home office,’” dedi.

İçeri girdikten sonra açıkladı:
“Dubleks daire: aşağıda salon ve mutfak var. Yukarda yatak odası ve ofis odam.”
“Selim, salonda neler var?”
“Salonda masa var, koltuklar var, sandalyeler var; komodin var, sehpalar var.”
“Duvarlarda ne var?”
“Resimler var, fotoğraflar. Ailemin fotoğrafı da var.”
“Ailenin fotoğrafına bakınca neler görüyorsun? Beraber bakabilir miyiz?”
“Annem ar, babam var. Ailece çektirdiğimiz bir fotoğraf. Abim var, ablam var, ben varım.”
“En küçük sen misin?”
“Evet.”
“Selim, bu fotğrafa baktığında, içinde ‘keşke!” duygusu beliriyor mu? İçindeki herhangi bir ‘keşke’nin sesini duyuyor musun?”
Hiç beklemeden “Evet,” dedi.

“Haydi, anlat bize,” dedim.
“Ben, babamla birlikte futbol maçına gitmeyi çok istedim. Bir de hafta sonları onunla top oynamak, kırlara gitmek istedim. Güreşmek istedim. Ama babam çok yoğundu; çalışmak zorundaydı, olmadı, zaman bulamadı. Ne yapalım, böyle oldu.”

Baba’ya baktım; gözlerinin yaşını tutmaya çalışıyor, ağlamamak için dudaklarını ısırıyordu.

Selim’e teşekkür ettim. Ve sordum:
“Selim, bu konuşmamızda, sana büyüklük tasladığımı, sana nasihat etmeye çalıştığımı hissettin mi?”
“Hayır!”

“Olanla ilgili olarak mı konuştuk, olması gereken üzerine mi?”
“Olanla ilgili olarak konuştuk.”

“Selim, seninle yeniden böyle sohbet etmek istesem, benimle konuşmak ister misin? Konuşmamızdan zevk aldın mı?”
“Yeniden konuşmak isterim; sohbetimizden zevk aldım.”
***

Sohbet özel türden bir konuşma, kendine özgü özellikleri olan bir söyleşidir.
Sohbet içinde olan iki insan o an için güç, onur ve değer yönünden eşittir ve olanı paylaşırlar; olması gereken üzerinde konuşmazlar.

Korku kültürünün olduğu yerde sohbete izin verilmez.
Türkiye’nin aydınlık geleceğinde anababaların çocuklarıyla sohbet içinde olmasını diliyorum.

Doğan Cüceloğlu

17 Haziran 2013 Pazartesi

11.Türkçe Olimpiyatları -- Türkçe Coşkusu Stadlara sığmadı . . .

Çok güzeldi, olağanüstü idi, muhteşemdi. 

Çok uzun zamandır bu kadar duygulandığımı, gururlandığımı hatırlamıyorum. ! :)

Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya 140 ülkeden toplanıp geldiler ülkemize. Tam 15 gün boyunca şehir şehir dolaşıp, şarkıları, türküleri, şiirleri ve danslarıyla gönlümüzü fethettiler.

  

Uluslararası Türkçe Derneği (TÜRKÇEDER) tarafından düzenlenen 11. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın kapanış töreninin yapıldığı İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı tarihi gecelerinden birini yaşadı.

OLİMPİYAT STADI'NDA İZLEYİCİ REKORU
İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı, 11. Türkçe Olimpiyatları kapanış töreni için tamamen doldu. İstanbullular, kapanış töreni için Atatürk Olimpiyat Stadı'na akın etti. 
 
  

Birbirinden renkli gösteri ve sunumlara sahne olan şöleni televizyonların başındaki milyonların yanı sıra yaklaşık 250 bin kişi de statta ve stat çevresinde kurulan dev ekranlardan takip etti.
 
Işıklar ve çeşitli efeklerle renklendirilen görkemli şölende sahne alan dünya çocukları, renk din ve dil ayırımı gözetmeksizin dünyaya bir kez daha barış mesajı verdi. Konuk öğrencilerin sahnede sundukları renkli gösteriler, seslendirdikleri parçalar davetlilerden büyük beğeni topladı.
Bu arada, statta açılan "Statlar da bir gün size dar gelecek" ve "Çiçekler açmazdı bulutlar ağlamasa" pankartları davetlilerden alkış aldı.

Tören sonunda yapılan havai fişek gösterisi geceye ayrı bir renk kattı.


Tanzanya'nın Bağları - Kenya ve Tanzanyalı öğrencilerden Ankara'nın Bağları'na gönderme

 




27 Mayıs 2013 Pazartesi

İşte yerli Disneyland: VIALAND!


Türkiye'nin dünya standartlarındaki ilk temalı parkını, alışveriş caddeleri ve gösteri merkeziyle bir araya getiren VIALAND, 26 Mayıs PAzar 15:00'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı törenle açıldı. 

 GERÇEK EĞLENCEYLE BULUŞTURAN


ÜNİTELER VIALAND'DE!

VIALAND Tema Park içerisinde yer alan
birbirinden eğlenceli ünitelerimizi yakından tanıyın!

King Kong

Hollywood’dan İstanbul’a uzanan bir efsane… King Kong VIALAND’de! Yerden 15 metre yüksekte, çığlıklar ve kahkahalar birbirine karışıyor! 5 yaşın üzerindeyseniz ve bu heyecana hazırsanız bizimle tekrar edin: “Kim korkar dev gorilden!”


ÇILGINLIĞIN SINIRI YOK 
Mimari projesini Mehmet Emeç’in yaptığı Vialand’da dünyanın en çılgın oyuncakları bulunuyor. Parkta adrenalin tutkunları için 360 Derece adı verilen oyuncak, meraklılarını bir hortum gibi gökyüzünde evire çevire savuruyor. Parkın sürprizi ise, çocukların hayal dünyasının kahramanı, ağzından dumanlar çıkararak sizi bindiğiniz otobüsle birlikte gökyüzüne kaldırıp sallayan King-Kong. Vialand’ta Türkiye’nin en büyük ve en hızlı roller coaster’ı da hizmet verecek. Buraya giren herkes sigortalı olacak.

HALİÇ’İN ÇAMURUNDAN 
Vialand Tema Parkı, Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla, eski Alibeyköy Taş Ocakları Bölgesi’nde 600 bin metrekarelik bir alanda (100 futbol sahası), 1 milyar 150 milyon liralık bir yatırımla inşa edildi. Haliç’in temizlenişi sırasında çıkarılan 5 milyon metreküp çamur, taşocakları bölgesine taşınarak yeni bir alan oluşturuldu. Türkiye’nin ilk temalı parkı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle, Gürsoy Grup ile Via Properties girişimiyle hayata geçirildi. 110 bin metrekare kiralanabilir alanda 115 farklı cephe, 250 mağaza ve 8 bin araçlık otopark ile 10 bin kişilik açık bir gösteri merkezini de bünyesinde barındıran Vialand, ayrıca biyolojik gölet, yeşil alan ve yürüyüş yollarını da içeren 100 dönümlük bir şehir parkını da hizmete sunuyor. Yılda 30 milyon kişinin ziyaret etmesi beklenen Vialand, 4 bin kişiye doğrudan istihdam sağlıyor.

İşte çılgın oyuncaklar




NEFES KESEN (Speed Coaster): Vialand için özel üretilen Nefeskesen (Speed Coaster) Avrupa’nın en çok ilgi gören hızlı tren türlerinden. Sadece 3 saniye içerisinde 0’dan 100 km hıza ulaşarak yolculuğa çok heyecan verici bir başlangıç yapıyor.

ÇILGIN NEHİR (Rafting Ride): Bu ünitede ziyaretçiler hızlı akarsuda ailecek güvenli rafting tecrübesini yaşayabiliyor.

VIKING (Splash Coaster): Su yüzeyinde hareket eden Viking (Splash Coaster) ise dünya sıralamasında 4. popüler “ride” durumunda. 45 derecelik kızaktan hızlanarak inişe geçen bu ünite inanılmaz bir heyecan deneyimi sunuyor.

ADALET KULESİ: Vialand’ın Adalet Kulesi, dünyada alanında en popüler ünite olma özelliğini taşıyor. Ziyaretçiler Adalet Kulesi’nde, 50 metreden düşerken 5G kuvvetini tecrübe ediyor.

KING KONG: Vialand’ın simge ünitelerinden biri olan King Kong, otobüsün içine giren ziyaretçileri otobüsle birlikte havada 15 metrede sallayarak King Kong filmlerindeki sahneleri yaşatıyor.

FATİH’İN RÜYASI: Fatih’in Rüyası bölümünde ziyaretçiler, İstanbul’un fethedilişini robot-heykellerle gerçekçi ortamda deneyimliyor.



 



Günlük Bilet Fiyatları
Açılışa özel bilet fiyatları, yalnızca günübirlik girişler ve tek kişi için geçerlidir.






www.vialand.com.tr

21 Mayıs 2013 Salı

Ruhum Büyümeyen Bir Kız Çocuğu . . .

Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba?
18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi?
Bence hiçbiri değil.
Bir kız çocuğu büyümez.
Kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini.
Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir.
Ama değişim yaşar.
Hayat o kızı sürekli değiştirir 
ve bu değişimlerin hiç şaşmayan bir aktörü vardır:
"Bir erkek.."

|Zülfü Livaneli|

6 Mayıs 2013 Pazartesi

PEmbe Mutfak :) - Çocuk Odası Dekorasyonu

Ev yapımı küçük pembe mutfak harika olmuş değil mi???
Yapan blogger arkadaşımız oldukça uğraşmış , ürünler ikea'dan seçilmiş, birazda eski aksesuarlar değerlendirilmiş.
Oldukça başarılı bir DIY projesi oalrak kayde geçiyorum blogumda...
Anneciği kızına güzel bir mutfak hazırlamış,
lavabosu eskiymiş hatta parlattırılmış, tezgahını da kontraplak boyanarak oluşturulmuş ... Perdeleri örtüleri tamamen pitikareli, bardak çanak ikea demiştim sanırım başında....
aaaa unutmadan çoook şık ta avizesi var...
Ben çok beğendim, fikir olsun diye beğeninize sunuyorum...
Ellerinize sağlık Miss Lidvik...





15 Nisan 2013 Pazartesi

Oğluma Hasır Oyuncak Sepeti Aldım.

Artık oğlum kesinlikle büyüdü;
şöyle odasına bakıyorum da heryerde bir parça oyuncağı var, dolaplara koymaklada olmuyor;alması zor oluyor... Çekmeceler desem açmaya alışsın istemiyorum en başından beri...
Araştırdım inceledim yatay olması ufaklık için avantaj!!! ona bu hafta hasır bir sepet aldım, farklı çeşitleri de sizin için listeliyorum...
Ufaklık hem çok sevdi üzerinde balonlar vs. kendi koyuyor boşaltıyor içine uğraş oldu; hem de ben mutlu oldum çaktırmadan odasını topluyor kuzucum;
Aman 41 kere MaşaAllah....













8 Nisan 2013 Pazartesi

TÜTÜ ETEK YAPILIŞI :::::::::::: DIY

Meğer ne kolaymış  yapımı;

doğumgünü, yıldönümü, düğün için evde bile yapabilirmişsiniz.

Nasıl yapacağız peki derseniz? 

Seçtiğimiz tülden (toz pembe punalı ile düz tül karışımı güzel olmuş bence) 10-15 cm genişliğinde  50 cm gibi Tütünün boyuna karar verip, bir kartona saracağız, şeritler keseceğiz. Sonraaa kızımızın beline göre lastik ölçümüzü ayarlayıp ve pet şişeye geçirerek tülleri tek tek geçirerek, 2 düz 1 puantiyeli olarak düğümler atıyoruz hepsi bu...

beline süsülü kurdela yada tercihinize göre dekor yapmak tamamen hayal güvünüze kalmış...



 şimdi resimlerde farklı örnekler ... ve mutlu bebekler...










19 Mart 2013 Salı

MUTLULUK

'Güzel olan benimdir' deme! Yorulursun.
'Benim olan güzeldir' de hep mutlu olursun.

Benzer Yazılarım

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...♥ Zeynep'le Güne Merhaba ♥...

'Ve sen yine denendiginde
ve yine kalbin daraldiginda
ve yine bütün kapilar yüzüne kapandiginda
ve yine ne yapman gerektigini bilemediginde
Uzun uzun düsünve hatirla Yaradanini!
Allah kuluna kâfi degil mi?
(Zümer/36)

Konumuz Ne olsun :)