Translate

ÖNEMLİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÖNEMLİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mayıs 2014 Perşembe

#SOMA


Subhanallah Hadis-i Şerif ve tarihi farkettiniz mi? Bu nasıl bir tevafuk Allah'ım ..!

 #SOMA #ulusalyas #milliyas #3gun #kapaliyiz #akut #iyilikder #basimizsagolsun #madenkazasi #madenciler #yastayiz #manisa #turkish #fire #prayforsoma #allah #dua #yardim #help #sehit


Manisa'da Korkunç bir kaza yaşadık, Türkiye olarak hepimiz çok üzüntülüyüz, Vefat edenlere Allah'tan rahmet, Ailelerine derin sabırlar diliyorum....

Durmadan haberleri izliyorum, paylaşımları okuyorum, kendimce birşeyler yapmaya çalışıyorum, yapıyorum ama blogumda Yazmamak olmazdı, yazdıkça rahatlıyorum aslında ben sizlerle...
 
İyi ki Facebook var...
İyi ki Twitter var...
Yoksa kime sövecek, kimi suçlayacak, kime nefret kusacak, partileri -hükumet partisi olsun, muhalefet partisi olsun- nasıl suçlayacak, nasıl dikkat çekecek, nasıl yönetimi, oy verenleri ve beraberinde kendi milletimizi aşağılayacaktık...
Soma'daki bir arkadaşımı aradım,  
"Sabahtan beri sâlâ veriliyor burada!" dedi. "Neredeyse her mahallede cenaze var." dedi. Biz burada can telaşını hesap ederken, bu sosyal medya araçlarında tartışanlar fotoğraflara bakıp isyan çıkaranlar niye? üzülüyormuş gibi mi yapıyorlar yani? çözülecek mi herşey burada dedi...
*** Şimdi susun diyecek kişi ben değilim tabiki sizlere ama daha yapıcı bir toplum olalım diyorum dostlarım, inanan bir toplumsak dua edelim madem birlikte, bekleyelim çıkabilecekler mi gerçekten, sabredelim, toplayın yardımlarınızı...
AKUT ve İYİLİKDER'e destek mesajları atın yada imaknınız varsa cidden yardım edin.
Yarın kim varsa hepsine hesap sorarsınız yine... Şimdi birlik olun, yürümeler ayaklanmalar sebep kollar gibi huzursuzluk için gibiyiz, hırlamayın,ben birlik olalım diyorum ...
Tedbiri Alacak olan Kişi MADENİN SAHİBİYDİ;
Denetleyecek Kişi de İŞ GÜVENLİK UZMANLARI ve SENDİKALARDI.
Sonrada ozaman Yürüyün BAŞBAKANA, HÜKÜMETE yada MECLİSE tabiki en ufak sorumlusu cezalandırılsın kesinlikle haklıyız...
DİSK KESK Taksime çıkana kadar Madencilerin, ailelelerin sorunlarıyla ilgilenseler şimdi daha çok ihtiyaçları var.
İşyerlerininin, Patronların İHMALLERİ yok mu?? Bir ilçenin erkekleri gitti resmen kaç hanenin babası, kaç evlat yetim kaldı... Ortalama 31 yaç deniyor Belkide kaç yuva kurulamayacak... Ay o kadar yazasım var ki !!! içimdeki o burukluk bitmiyor, gitmiyor...

29 Nisan 2014 Salı

Çocukları dudaklarından öpmek... BEN ÖPMEM !


İğrenmek değil, Bunun adı yanlış bulmak yabani olmak da değil... Yetişkin bir bireyin mikrobunun o meleğe bulaşmasının da anlamı yok bence...

Bunun adı bence Modern olacağız diye saçmalamak ! 

Çocuğun bedeni kendisine özeldir... 

Ve özel bölgeleri olduğunu, buna herkesin saygı göstermesi gerektiğini öğrenmesi gerekir. 

Dün sosyal medyada bir dostumunun ünlü bir anne kızın dudaktan öpüşmesi konusunda yazdıklarını okuyunca konuya temas etmeden geçemedim.

Ne var canım, anne babalar çocuklarını dudaktan öpebilirler. Bu illa ki cinsellik midir? Ensest midir? Bu nasıl çarpık bir anlayıştır diyordu bazı yorumcu arkadaşlar.

Bu davranışı bir uzman olarak doğru bulmadığımı söyleyince bana saçmalama dediler. “Yıllardır çocuklarını dudaktan öpen anne babalar ensest mi yapıyormuş yani” diye yorumda bulundular.

İlk tepkim şu oldu:

Anne babanızla ne zamandan beri dudak dudağa öpüşüyorsunuz? Bu bizim kültürümüzde nerede var? Bırakın Allahaşkına modern olacağız diye saçmalamayı!

“Biz yapmazdık ama şimdikiler öyle değil.” diye konu devam etti.

Şimdi ben soruyorum:

Çocuklarınızı dudaktan öpme ihtiyacını neden duyuyorsunuz?

Çocuğunuzu dudağından öptüğünüzde, herkesi bu şekilde öpebileceği şeklinde kafasına yerleşeceğini ve yabancılar tarafından da bu şekilde öpüldüğünde anormal bir durum olmadığını düşünmesine sebep olacağını akıl edemiyor musunuz? Bir yabancı tarafından dudağından öpüldüğünde size gelip söylemeyecek veya herkesi dudağından öpmeye çalıştığında bunu anormal karşılamayacaksınız o halde. Bu durumda çocuğunuzu tacizlere karşı nasıl uyanık tutabileceksiniz?

Yok, sadece anne babalar öpebilir mi diyeceksiniz?

Karıkoca ya da sevgililer dudaktan öpüşebilir dediğimize göre, çocuk sizinle kendi konumu arasında nasıl bir ilişki türü belirleyecek o zaman?

Anne baba olmanız size çocuğunuzu dudağından öpme hakkı vermediği gibi, vücudunun başka yerlerine dokunma, çıplak veya çıplak olmayan türlü resim ve videolarını çekip orada burada paylaşma, yayınlama, seyrettirme ve daha bunlar gibi pek çok şeyi yapma hakkını da vermez.

Çocuklarınızın altlarını değiştirirken bir özen içinde olmanız gerekir. Yaşları büyüyen çocukları artık emzirmemeniz gerekir. 4 yaşına gelmiş hala annesinin memelerini ellemeye çalışan çocukların durumunu makul bulmuyorum arkadaşlar.

Çocuğun bedeni kendisine özeldir. Ve özel bölgeleri olduğunu, buna herkesin saygı göstermesi gerektiğini öğrenmesi gerekir. Önce anne baba buna saygı göstermelidir ki, çocuk da kendisine saygı göstermeyi öğrensin.

Çocuklar için sevgi ve sarılma, sevginin bedensel olarak ifadesi elbette çok önemlidir. Ancak bunu kafanıza göre yapamazsınız.

Anaokullarımda öğretmenlerime, çocuklara gereksiz sarılma ve öpmelerden uzak durmalarını ve onlara “aşkım, sevgilim” diye hitap etmemelerini öğretiyorum yıllardır. Bu anne babalar için de geçerlidir. Geçenlerde yanaktan makas alan bir okul görevlimizi ciddi şekilde uyardık ve bu şekilde davranan görevlilerin işlerine son veriyoruz. Sapık olduğunu düşündüğümüz için değil sadece. Çocukları dövmek kadar, onların istekleri dışında bedenlerine yapılan sevgi yaklaşımları da yanlıştır.

Anne baba olmayı fazlaca abartıyoruz. Çocuklar, değişip duran hayat görüşlerimizi üzerlerinde deneyebileceğimiz deneme tahtaları değiller. Bedenlerine, ruhlarına, gelişimlerine kendinize duyulmasını istediğiniz biçimde saygı gösterin ve onları kendinize ait bir şey olarak görmekten vazgeçin. Onlar size ait değiller. Mülkünüz değiller. Canınızın istediğini yapamazsınız.

Daha bir çok havalı teori de eklerdim ama gerek yok. Konunun özü “Canınızın istediğini yapamazsınız” cümlesinden ibarettir...
 
 

Akıl Sağlığı Bakanı / Dilek Kırcaoğlu

Akıl Sağlığı Bakanı / Dilek Kırcaoğlu

 
 

Akıl Sağlığı Bakanı / Dilek Kırcaoğlu

 

18 Nisan 2014 Cuma

Yavaş Yavaş Bizide Tüketen Elektromanyetik Aletler...


Elektromanyetik Alan" konusunda doktora yapmış bir kişiyinin yazısını paylaşmadan edemicem....

Öncelikle dizüstü bilgisayarlarıni asla ve asla kucağınızda, dizinizin üstünde kullanmayın.
En çok manyetik alanı saç kurutma makinesi ve ütü yayar (bu aletleri kullanırken acele edin, işinizi çabuk bitirin.

"Yatak odalarında televizyon, bilgisayar ya da cep telefonu bulunması tahmin edemeyeceğiniz kadar zararlıdır. Havayı iyonize eden elektromanyetik alan yüzünden çoğu zaman bir koku ile algıladığımız ancak gözle göremediğimiz elektrik yüklü parçalar havada asılı kalırlar.
Saatlerce havalandırsanız bile tam olarak ortamdan süpürülmezler, her nefes aldığınızda ciğerlerinize bu parçaları çekiyorsunuz demektir.

Elinizin hemen altındaki klavye ve Mouse ise her hareketinizde elektrik sinyalleri gönderir. Mutlaka kablolu mouse kullanınız. . Aynı şekilde uzun süreli klavye ve mouse kullanımı maalesef bilekleri ve eli deforme etmektedir. "RSI (Repetitive Strain Injury)" denen sürekli aynı bedensel hareketlerin tekrarıyla oluşan eklem rahatsızlıkları ve "Carpal Tunnel Sendorumu (tekrar eden hareket sendromu )" ciddi sonuçları olan ve ameliyat gerektirebilen hasarlar verirler.
Lazer baskı yapan yazıcılar, çalışmaları sırasında ozon gazı üretirler.
Uzmanlar kanser ve bağışıklık sistemi hastalıklarının, manyetik alanın zayıflattığı bünyelerde oluştuğunu söylüyorlar.
Mesela çoğumuzun kullandığı Bluetooth kablosuz bağlantısı için HP firmasının resmi kitapçığı "lütfen sağlığınız için bir metreden kısa mesafede Bluetooth kullanmayın” diyor.
Eğer bütçeniz yetiyorsa LCD dediğimiz ince ekranlardan alın. Bunun radyasyon seviyesi daha düşüktür.
Bilgisayar kasanızı bedeninizden uzak tutun. Kabloları mümkün olduğunca uzun tutarak çevrenizdeki boş alanı uzatın, Bilgisayar masanızı metal aksamdan değil, ahşap ve elektrik yükü tutmayacak şekilde oluşturun.
Bilgisayarınızın bağlı olduğu prizi mutlaka topraklı yaptırın.
Günde bir kaç saatten fazla keyif, oyun ve web gibi zorunlu olmayan aktiviteler için bilgisayar karşısında zaman harcamayın.
Son olarak, bilinen tüm elektronik cihazlarda elektromanyetik alanı yakalama becerileri yüzünden özellikle ametist kristalleri kullanmanızı ve bilgisayarınızın yakınına koymanızı önereceğim.
Bu ametist kristalleri belli aralıklarla deniz suyuyla topraklandıklarında elektrik yükleri sıfırlanarak gereken koruma alanını sağlamaya devam ederler."

Sevgili okurlar, ben şahsen Balıkesir Dursunbey Güğü Köyü'nde çalışırken, köyde ametist madeni olması nedeniyle, bol miktarda ametist kristali edinmiştim.

VE EN ÖNEMLİ KONU:
. . . Eğer acil servis doktoru falan değilseniz, cep telefonunuz uyuyacağınız odada asla açık olarak kalmamalı. Gece siz uyurken Yatak Odanızdan en az 10 metre uzakta olmalıdır!!!!
Yapılan araştırmalara göre 20 dakika boyunca cep telefonu ile kesintisiz konuşanların, bir sağlık kuruluşunda beyin kontrolünden geçmesi gerekiyor. Nitekim telefon ile konuşurken sınırı aştığınızda hep başınız ağrır.. Unutmayınki , konuşurken de telefonun patlama gibi bir tehlikesi vardır . . . Mutlaka KULAKLIK KULLANIN ! ! !

Telsiz telefonlarda da benzer tehlikeler mevcut, ev telefonunuz telsizse değiştirin, kablolu alın.
Çamaşır ve bulaşık makineleri çalışırken yanında durmayın ( mesela bulaşık makinesini çalıştırıp yanındaki masada keyif çayı içmeyin veya masa keyfi yapmayın ), çünkü çok manyetik alan yayarlar. Özellikle çamaşır makinesinin, çamaşırları döndürme aşamasında hemen uzaklaşın.
Son olarak; kullanmadığınız aletleri fişten çekin. Yapılan araştırmaya göre, "stand by" da yani bekleme modunda kalan aletler, gene elektrik tuketıyorlar. Ve ABD'de bekleme modunda tüketilen elektiriğe " vampir elektirik" deniliyor. Bu da gösteriyor ki elektronik aletler fişten çekilmediği, en azından güç düğmesinden kapanmadığı sürece bizim için tehlike yaymaya devam ediyor.
Tüm bu aletlerin neden olduğu masraf ve küresel ısınma yetmiyormuş gibi, bizi de tüketiyorlar yavaş yavaş.

(Dç Doktor Ayşegül yıldız)

30 Ocak 2014 Perşembe

ŞEHR-İ İSTANBUL - Romantik Şehirler Listesinde ...

 

 

 

 

 

 

 

 

ABD'de yayın yapan bir seyahat sitesi, dünyanın en romantik 20 şehrini belirledi. Bali Adası'nın zirvede yer aldığı listede, İstanbul 15, "Aşk şehri" olarak adlandırılan Paris 20'nci sırada gösterildi

 

Misstravel adlı tanışma ve seyahat sitesi dünyanın en romantik şehirlerinin listesini çıkarttı. Endonezya'nın doğal güzellikleri ile ünlü Bali Adası ilk sırada yer alırken, ikinci sırada ise diğer bir tropikal tatil cenneti olan Tayland'ın Puket Adaları yer aldı. Üçüncü sırada ABD'nin doğal yaşam parklarıyla misafirleri cezbeden kenti Austin bulunurken, onu İspanya'nın tarihi dar sokaklarıyla meşhur Katalan kenti Barselona takip etti. Beşinci sırada ise İngiltere'nin Oxford kenti var.

KAHİRE ŞAŞKINLIĞI

Detaylı bir araştırmanın ürünü olan bu sıralama, 7 bin 300'den fazla uçuş ve otel rezervasyonu dikkate alınarak hazırlandı. Listede 6'ncı sırada bulunan ve görenleri şaşkına çeviren şehir ise uzun süredir şiddetli gösterilerle gündeme gelen Mısır'ın başkenti Kahire. "Aşk şehri" olarak anılan ve tarihi güzelliklere ev sahipliği yapan Fransa'nın başkenti Paris, listede ancak 20'nci sırada yer alırken, 15. sırada gösterilen İstanbul, Paris'in önüne geçmeyi başardı. 





 

EGZOTİK ADALAR İLK SIRALARDA

Endonezya'da bulunan Bali Adası'nı (üstte), Tayland'daki Puket Adaları ile ABD'nin Austin şehri takip ediyor. Fransızlar'ın dünyaca ünlü Paris kenti (solda) ise 20'nci.

Ve En güzel şk Manzaralarıyla Karşınızda Şehr-i İSTANBUL












17 Ocak 2014 Cuma

Önüne Yeni Oyuncak koyan ANNE; Eline Cep Tel. Veren BABA belkide yeterince ÇOCUĞUNUZLA İLGİLENMİYORSUNUZDUR !!!

Son dönemin en önemli sorunu; farketmek istemesekte...
Gergin, biraz hareketli yani kelime seçmeye çalışıyorum, huzursuz hırçın çocuklar;
Biliyormusunuz sebebi ne;
Onunla ilgilenmediğiniz için, istediği ilgi için, anne babanın dikkatini çekmeye çalıyor belkide acı vermeyi deniyor...

Çalışıyorsunuz ve çocuğunuza vakit ayıramamaktan şikayet 
mi ediyorsunuz? İşte size kaliteli zaman geçirmeniz için 50 öneri.

  1. Parmak boyasıyla resimler yapın.
  2. Puzzle yapın.
  3. Birlikte resimli kitap yapın.
  4. Kitaplarınızı şeffaf ambalajla kaplayın.
  5. Birlikte bulmaca çözün.
  6. Odasını birlikte boyayın.
  7. Hayvan seslerini taklit edin.
  8. Pizza yapın.
  9. Bir kaba su koyup kağıttan kayık yüzdürün.
  10. Evde basit fizik deneyleri yapın.
  11. Satranç öğretin.
  12. Işığı arkanıza alarak gölge oyunu kurun.
  13. Evde çöp toplama oyunu oynayın. Kim daha çok eşya toplarsa ödül alsın.
  14. Mısır patlatın.
  15. Birlikte şarkı söyleyin.
  16. Sessiz sinema oynayın.
  17. Birlikte radyo tiyatrosu dinleyin.
  18. Bir eşyayı evde sakladıktan sonra haritasını çizin. Çocuğunuz bulsun.
  19. Akvaryum kurun.
  20. Saklambaç oynayın.
  21. Birbirinizi gıdıklayın.
  22. Evde değişik boyda bardakları ters çevirip kaşıkla sesle çıkartın.
  23. Eski bir tişörtü kumaş boyaları ile boyayın.
  24. Kâğıttan uçak yapın, yarışın.
  25. Birbirinizin taklidini yapın.
  26. Sihirbazlık numaraları yapın.
  27. Kese kâğıdından çanta yapın.
  28. Kibrit çöpleri ile şekiller oluşturun.
  29. Birlikte bir hikâye yazın.
  30. Süngerden makas yardımıyla ördek yapıp boyayın.
  31. Sabah erkenden kalkıp beraberce güzel bir kahvaltı hazırlayın.
  32. Balkonda domates, çilek yetiştirin.
  33. Evde dondurma yapın.
  34. Birlikte evde pasta yapın.
  35. Ona hikâye anlatın.
  36. Birlikte bir resim yapın.
  37. Oyun kartları ile köprüler yapın.
  38. Birlikte fotoğraflarınızı düzenleyin.
  39. Birkaç çarşaf ile odanın içinde labirentler kurun.
  40. Yastıkları aralıklı dizerek engel atlama oynayın.
  41. İsim şehir bulmaca oyunları oynayın.
  42. Birlikte bir blog açın. Olmadı ortak günlük tutun.
  43. Haftada bir birlikte evde film izleyin.
  44. Evde yastık kavgası yapın.
  45. Pul koleksiyonu yapın.
  46. Haritada şehir bulmaca oynayın.
  47. Kütüphanenizi arşivleyin.
  48. Tekerlemeler söyleyin, uydurun.
  49. Gece balkondan ya da camdan gökyüzüne bakarak yıldız kaymasını izleyin.
  50. En önemlisi; çocuğunuzla kaliteli bir zaman geçirin. Önüne oyuncak, TV, bilgisayar vs. koymak onunla ilgilenmek değildir!
ALINTI

31 Aralık 2013 Salı

Veeee... 2014 - MUTLU YILARRRR Tüm Dünya'ya Huzur Sağlık AŞK Diliyorum...
























♥  ÇİMENLER YAYILMADAN ... ♥
Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi?
Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?
Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?
Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?
Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?
Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç?
Ve siz onu hiç kokladınız mı?Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı?
Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?
Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz?
Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?
Çimlere uzandığınız oldu mu?
Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç?
Hiç suda taş kaydırdınız mı bu yıl?
Kaç kez kuşlara yem attınız?
Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?
Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?
Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?
Kaç kez mektup aldınız bu yıl?
Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç?
Kimseyle barıştınız mı bu yıl?
Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez fark ettiniz bu yıl?
İyi bir yılın, bunlar gibi birçok "küçük şey”e
bağlı olduğunu hiç düşündünüz mü bu yıl?
Yayılın çimenlerin üzerine.....
Acele edin....
Er veya geç...
Çimenler yayılacak üzerinize...

 Jacques Prevert

yeni yılınız size mutluluk verecek "küçük şeyler"le dopdolu geçsin...





19 Aralık 2013 Perşembe

ELMA

Yüzbinlerce hasta üzerinde yapılan tıbbi deney ve gözlemlere dayanan araştırmada elmanın, kalp-damar rahatsızlığına karşı kullanılan ilaçlar kadar etkili olduğu ve bu ilaçların aksine hiçbir yan etkisi olmadığı ortaya kondu. 


Araştırmacılar, günlük en az 1 elma tüketiminin, özellikle, kalp-damar rahatsızlıkları riskine daha açık olan 50 yaş üstü kişiler için faydalı olduğunu ifade etti. Günde bir doz alınan kolesterol düşürücü ilaçlar, İngiltere’de 9 bin 400 kalp krizi ve felç vakasını önleyebilecek etkiye sahipken, günde 1 elma, 8 bin 500 vakanın önüne geçiyor.

Daha önce İngiltere’de yapılan araştırmalara göre, yetişkin nüfusun üçte ikiden fazlası, günlük tavsiye edilen beş öğün meyve ve sebze diyetine riayet etmiyor.

11 Aralık 2013 Çarşamba

11.12.13 Güzel Günler


Ömrünüzde en güzel günler bu akşam başlasın ...
Bugün evlenin;
Bugün yeni bebekler gelsin dünyaya
Evlenme teklif edin mesela bugün
isterseniz bugün birşeylere karalayın bir kenara
bir yemek mi yesek acaba yoksa ???
benden ufacık sebep olsun, özel olsun, anı olsun, tarih olsun...
 İyi Akşamlar Dostlar

15 Kasım 2013 Cuma

Gün Tadında Muharrem İftarı


Muharrem ayının onuncu günü Aşûre günüdür.
Biz de oruca niyetlendik ve birlikte iftar edelim dedik... Ne güzelde ettik, karelere bakın maşaAllah çok bereketli oldu, hatta arttı herkeslere dağıttık... Afiyet Bal Şeker olsun....
Ayrıntılı Tariflerini de yayılayacağım, bu lezzetlerden kimse mahrum kalmamalı :))

Menü :
Salatalar   : Saçaklı Salata
                   Mantı Salata
                   Mercimek Köfte
 Ara Sıcak: Kıymalı Bohça Börek
                   Patates Kebabı
                   Peynirli Poğaça
                   Kuru Patlıcan & Biber Dolma
                   İçli Köfte
Tatlılar :     İncir Tatlısı
                   Hayrabolu         


Muharrem ayı, Kur'an-ı kerimde, kıymet verilen dört aydan biridir.
Muharremin birinci günü oruç tutmak, o senenin tamamını oruç tutmak gibi faziletlidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur.) [Müslim)


 
 
 
 
 
 
 














Aşûre günü yapılması iyi olan işler:

1- Aşûre günü oruç tutmak sünnettir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Aşûre günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.) [Müslim, Tirmizî, İ. Ahmed, Taberanî]

(Aşurenin faziletinden faydalanın! Bu mübarek günde oruç tutan, melekler, peygamberler, şehidler ve salihlerin ibadetleri kadar sevaba kavuşur.) [Şir’a]

(Aşûre günü bir gün önce, bir gün sonra da tutarak, Yahudilere muhalefet edin!) [İ. Ahmed] [Yalnız Aşûre günü oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmalı!]

2- Sıla-i rahim yapmalı. Yani salih akrabayı ziyaret edip, hediye ile veya çeşitli yardım ile gönüllerini almalı.
Hadis-i şerifte, (Sıla-i rahmi terk eden, Aşure günü akrabasını ziyaret ederse, Yahya ve İsa’nın sevabı kadar ecre kavuşur) buyuruldu. (Şir’a)

3- Sadaka vermek sünnettir, ibadettir.
Hadis-i şerifte, (Aşûre günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud Dağı kadar sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a)

4- Çok selam vermeli.
Hadis-i şerifte, (Aşûre günü on Müslümana selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a)

5- Çoluk çocuğunu sevindirmeli!
Hadis-i şerifte, (Aşûre günü, aile efradının nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur) buyuruldu. (Beyhekî)

6- Gusletmeli.
Hadis-i şerifte, (Aşûre günü gusleden mümin, günahlardan temizlenir) buyuruldu. (Şir'a) [Bu sevaplar, itikadı düzgün olan, namaz kılan ve haramlardan kaçan mümin içindir. Bunlara riayet etmeyen kimse, Aşure günü, bir değil, defalarca gusletse, günahları affolmaz.]

7- İlim öğrenmeli!
Hadis-i şerifte, (Aşure günü, ilim öğrenilen veya Allahü teâlâyı zikredilen bir yerde, biraz oturan, Cennete girer) buyuruldu. Bu gece ilim olarak, ehl-i sünnete uygun bir kitap, [mesela İslam Ahlakı veya Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye] okumalıdır. Ayrıca Kur’an-ı kerim okumalı, kazası olan kaza namazı kılmalı. (Şir’a)

25 Ekim 2013 Cuma

ERKEKLER NE İSTER :))) Ne İstemezler ki :P İŞTE İDEAL KADIN ...

Teknoloji, erkeklerin hayallerini süsleyen kadınları tek bir kadında birleştirdi. 


İngiltere'de fotoshop uzmanları, herkesin beğendiği ünlülerin en güzel yerlerinden bir kadın yarattı! Oyuncu Megan Fox'un kaşları, Angeline Jolie'nin dudakları, Gwyneth Paltrow'un çenesi, Kate Beckinsale'in burnu, Kelly Brook'un göğüsleri ve Cheryl Cole'nin gözlerinin kullanıldığı kolaj, günümüzün "mükemmel kadınını" ortaya çıkarttı.

Erkekler kadınlar konusunda hep en iyisine sahip olmak ister. Siz de en iyisi olmak istiyorsanız en azından bu özelliklere sahip olmalısınız.

İşte ideal bir kadında aranan özellikler:

1- İdeal kadın okuma alışkanlığına sahip olmalı. Karşısındaki erkekle her konuda konuşabilmeli.

 2- Telefonla gerektiği kadar konuşmalı. Konuşma süresi uzdıkça erkeklerin sinirlerini bozuyor. 

3- Makyaj ve parfümde aşırılıktan kaçınmalı ve çok çarpıcı ojeler kullanmamalı. Böyle görünen kadınlar daha çok ilgi çekse de iş ciddi ilişkiye gelince erkeklerin tercihi doğal ve masum güzellikten yana oluyor. 

4- Televizyon bağımlısı olmamalı. Yaşamını televizyon programlarına göre programlayan ve bu saatlerde dünyadan kopan kadınlar erkeklerin onlardan uzaklaşmasına neden oluyor.

5- Lüks tutkunu olmamalı, alışveriş sırasında da mantığını koruyabilmeli.  

6- Alkol ve sigara gibi kötü alışkanlıkları olmamalı. Beğendikleri kadınları aynı zamanda birer anne adayı olarak gören erkekler kötü alışkanlıkları olan kadınlarla ciddi ilişki düşünemiyor.

7- Formuna dikkat etmeli. 


8- Konuşma yeteneği çok iyi olmalı. Bol bol yani, filan, şey gibi kelimeler kullanan ve argo konuşan kadınlar yerine etkili ve tane tane bir konuşma her zaman erkekler tarafından daha çekici bulunuyor.
 
9- Sadece kızlarla değil erkeklerle de arkadaş olabilen kadınlar, erkeklere daha çekici geliyor. Böyle kadınlarla daha kolay ve iyi iletişim kurabiliyorlar.

10- Kıskanç olmamalı. Sevgilisini sürekli sorgulayan ve takip eden kadınlar, kendilerine güvenmedikleri mesajını vererek çekiciliklerini kaybedebilirler.
 
11- Erkeğin her şeyiyle ilgilenmemeli. Bazen annesinden daha ileriye geçerek, erkeğin her işiyle ilgilenen kadınlar, aradaki büyünün bozulmasına ve erkeğin kaçmasına neden oluyorlar.
 
12- İdeal kadın kendiyle barışık olmalı. İç dünyasında huzurlu olabilmeli. Geçmişte yaşadığı psikolojik sorunları ve ailesel problemleri çözümleyememiş kadınların, erkeklerin gelecek planlarına girmeleri zorlaşıyor. 
 
13- Kendi ayakları üzerinde durabilmeli. Hiçbir işlerini bir erkeğin yardımı olmadan yapamayacağını düşünen kadınlar, erkeklerde önceleri bir koruma duygusu yaratsa da bir süre sonra bu duygu sıkılmaya dönüşüyor. 



 
 

10 Ekim 2013 Perşembe

ÖZENLİ KAHVALTILAR için ŞIK SUNUMLAR... Kalsiyum Yüklemesi Yapalım Oleyyy Peynir Zamanı....


Kalsiyum, c vitamin, beslenme, proteinler bu ara kış, bünyeyi güçlendirmek için çokça araştırıyorum belkide kuzumun beslenmesine biraz fazla özeniyorum diyelim, Unutmadan; Bu bir reklam yazısı değil, değerlendirmedir...

Çocukların günlük kalsiyum ihtiyacının da sadece üç parmak peynir yedirilerek sağlanabileceğini öğrendim ki kendimiz için bile buna önem vermeliyiz.

Muratbey'in Naturena Ürün Grubu'nda yer alan parmak peynirlerin özellikle çocuklar düşünülerek üretildiğini söylüyorlar, ki kaşar peyniri konusunda oldukça lezzetli oldugunu belirtmeliyim.

"Çocuklar parmak peyniri yerken hem eğleniyor hem de kalsiyum depoluyorlar" diyor bloggerlar, Parmak peynirin özel sosis şekli ve farklı lezzetleri ile bence annelere de çocukların hoşuna gidecek eğlenceli menüler oluşturması için avantaj olacaktır...
Afiyet olsun diyorum...

MISIRLI PEYNİRLİ KANAPE
Malzemeler:
  • 1 hamburger ekmeği
  • Küçük bir kalıp “Muratbey Sürmeli Peynir”
  • 1 çay bardağı haşlanmış mısır tanesi
  • Süslemek için “Muratbey Naturena Peresta Parmak Peynir”

Hazırlanışı:
Hamburger ekmeği ortadan ikiye kesilir, ekmeğin yarısından çiçek kalıpla kalıp çıkarılır ve çıkarılan çiçeğe aynı şekilde Sürmeli peynir sürülür. Üzerine mısır taneleri dizilir, süslemek için Muratbey Naturena Peresta Parmak peynirlerden yüzük yapabilirsiniz…



PEYNİRLİ YUMURTA VE KALP PEYNİRLER
Malzemeler:
  • 1 adet hamburger ekmeği
  • 1 adet yumurta
  • 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
  • Tuz
  • Kalp peynir için; 2 adet “Muratbey Naturena Fessita Parmak (Fesleğenli-Çörekotlu)” ve 1 adet küçük sosis
  • Muratbey Naturena Herban peynir” ve  “Muratbey dil peyniri

Yapılışı:
Hamburger ekmeği ikiye bölünür. Tam ortalarından bardakla veya şekilli kalıpla parça çıkarılır (bu parçalar kanepe yapımında kullanılabilir). Yapışmaz bir tavaya içi boş ekmek konur ve içine yağ dökülür. Normal ateşte yağın ısınmasına gerek kalmadan yumurta kırılır, üzerine tuz serpilir. Muratbey dil peyniri ve Herban peynirinden  küçük doğranmış peynirler serpiştirilir. Arzuya göre sosis dilimleri konur ve yumurtanın pişmesini istediğiniz kadar pişirip servis edebilirsiniz. Kalp peynirler için Muratbey Naturena Parmak peynir tam ortasından verev bir şekilde kesilir. Kesilen iki parça çevirdiğinizde kalp şeklini alacaktır. Kürdanla birleştirerek süsleme amaçlı kullanabilirsiniz. Sosiste aynı şekilde verev kesilerek kalp şekli verilir.

PEYNİRLİ EKMEK DOLMASI
Malzemeler:
  • Hamburger ekmeği (kişi sayısına göre)
  • “Muratbey Naturena Sudo Parmak (Sucuklu-Domatesli)” ve diğer “Naturena” çeşitleri
  • İsteğe göre maydanoz, yeşil soğan
  • “ Muratbey Tereyağı “
Yapılışı:
Hamburger ekmeğinin üzeri küçük  karelere kesilir. Kare aralarına küçük kesilmiş tereyağı ve peynirler sıkıştırılır. Üstüne doğranmış maydanoz veya yeşil soğan serpilir. Önceden ayarlanmış 180 dereceli fırında Muratbey Naturena’lar eriyene kadar pişirilir.






PİLELİ PEYNİRLİ KREPLER
Malzemeler:
  • 1 adet büyük yumurta
  • 1 küçük çay bardağı süt
  • 4-5 yemek kaşığı un
  • 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
  • 1 çay kaşığı tuz (isteğe göre)
  • 1 çay kaşığı salça (isteğe göre)
  • “Muratbey Sürmeli Peynir”
  • “Muratbey Burgu Peyniri”
  • Maydanoz
  • Kırmızı biber (kapya biber)
Yapılışı:
Yumurta, un, süt, tuz ve zeytinyağı çırpıcı ile çırpılır. Tava ilk krep için çok az yağlanır. Diğerleri için yağlanma istemez. 1 yemek kaşığı krep ısıtılmış tavaya dökülür. Kaşığın sırtı ile dağıtılır ve bir avuç içi kadar büyütülür. Arkalı önlü pişirilir. İsteğe göre krep hamurunun bir kısmına salça ilave edilir ve bu şekilde de pişirilir. Bir kapta peynirler karıştırılır. Maydanoz ve kapya biberde küçük küçük doğranır. Pişen kreplerin tam ortasına,  bir tatlı kaşığı kadar peynirli harç konur. Krep karşılıklı birleştirilir ve kürdan ile krepin bir ucundan başlayarak zig zag dikilir.

PEYNİRDEN CADI SÜPÜRGESİ
Malzemeler:
  • “Muratbey Burgu Peyniri”
  • İstediğiniz kadar çubuk kraker
  • Bağlamak için maydanoz dalı
Yapılışı:
Öncelikle maydanozlar az su ile  5 dk. haşlanır ve dalları yumuşatılır. Muratbey Burgu Peyniri 2-3 cm uzunluğunda kesilir. Üç parça peynir bir araya getirilerek, tam ortalarına çubuk kraker yerleştirilir ve maydanoz sapı ile bağlanır. Burgu peyniri kıvrımlarından açılır, saçaklı bir görünüm verilir.






PEYNİR TABAĞI / PEYNİR KELEBEK VE LOLİPOP PEYNİR
Malzemeler:
  • “Muratbey Burgu Peynir”
  • “Muratbey Naturena Fesa Parmak (Fesleğenli)”
  • Küçük bir domates
  • Bir adet siyah zeytin

Yapılışı:
Lolipop yapmak için Muratbey Burgu Peyniri kendi etrafında sarılır ve kürdanla sabitlenir. Kelebek için Muratbey Naturena Parmak Peynir enine ikiye kesilir. Yarım peynir tabağa yerleştirilir. Domates tam ortadan ikiye kesilir ve kürdan yardımı ile peynire kanat yaparak sabitlenir. Siyah zeytinin çekirdeği çıkarılır. Yarısından kelebeğe baş yapılır. Maydanoz sapından anten yapılır.

Tarifleri için Saliha Duru’ya teşekkür ederi…

22 Ağustos 2013 Perşembe

5'ten 7'ye --- Çiftlerin özel hayatı olur mu?

İki kişinin paylaştığı bir özel hayat değil kastettiğim. 
Kişilerin tek tek kendilerine ait hayatlardan, gizli bahçelerden, Fransızlar'ın akşamüstü saat beş ile yedi arasına koydukları serbest saatlerden söz ediyorum. 
Konu ilişkilerse kadınların soruları bitmez. O zaman bir soru daha soruyorum: 
Neden bazılarımız gizli bahçelerini koruma konusunda diğerlerinden daha mahir?
Zeynep Güven yazdı




























Yönetmen François Ozon’un Potiche (Kadın İsterse) filmi, kadının özgürleşmesi üzerine tatlı bir komedi. 
Ben izlerken başka bir şeye, filmdeki evli karakterlerin evlilik dışı ilişkilerine ve bu ilişkileri yaşayış biçimlerine takıldım. 
Kendisi de kaba saba bir adam olan şemsiye fabrikası sahibi Robert Pujol’ün, sekreteriyle olan ilişkisi çok da incelikli ya da ilginç değildi. 
Ama Catherine Deneuve’un canlandırdığı orta yaşlı Suzanne Pujol bir yerde dikkatimi çeken bir şey söyledi:


“Evet, geçmişte benim de birtakım maceralarım oldu. Ama bu ilişkileri mümkün olduğunca kısa ve gizli tutmak için elimden geleni yaptım.” Suzanne’in sesinde en ufak bir suçluluk duygusu ya da pişmanlık yoktu. 
 Evli bir kadın olarak, evlilik dışı ilişki yaşamanın tek raconu, kaçamağı gizli tutmak ve uzatmamakmış, o da bu konuda gereken maksimum özeni göstererek üstüne düşeni fazlasıyla yapmış gibi doğal ve huzurluydu. Hatta, filmin devamında Suzanne, çocuklarından birinin kocasından olmadığını itiraf etmek zorunda kaldı. Kavga gürültü koptu haliyle ama kan gövdeyi de götürmedi. Koca da dahil kimse için dünyanın sonu gelmedi. Potiche bir komedi filmi, hatta vodvil. 
Elbette karakterler abartılmış, karikatürize edilmiş. Gerçek hayat bu kadar renkli ve hafif değil. 
Yine de filmdeki, ihanet de dahil her türlü ilişki faulünü daha hafif yaşama hali beni de hafifletti ve hafif hafif düşünmeye başladım...

Çiftlerin özel hayatları olur mu? Paylaşılan değil, ayrı ayrı yaşanan özel hayatlardan söz ediyorum. İlle de üçüncü kişilerin olması gerekmiyor. Kişinin kendini yaşadığı, kocasından, karısından, sevgilisinden bağımsız var olduğu anları, alanları kastediyorum. 
Telefon mesajlarını, e-postaları kurcalamamaktan, dün gece kimin kiminle nerede ne yaptığını fazla kurcalamamaya kadar uzanan hayli geniş bir spektrumdan bahsediyorum.

Özgürlük, hovardalık, çapkınlık
Kocamın e-posta şifresini benden saklamasına bozulurmuş gibi yapıyorum ama böyle davrandığı için içten içe mutlu oluyorum. İki sebeple. Birincisi, onun benden ayrı bir özel hayat talebinin olması hoşuma gidiyor. Bu, benim gözümde onu daha kişilikli yapıyor. 
İkincisi, bu tavrı bana da kendime ait bir özel alan açma hakkını tanıyor. Yaşasın eşitlik! 
Yaşasın özgürlük! Hatta konumuz bu değil ama, yeri geldi, yaşasın kardeşlik! 
Evet, Fransızlar da “Yaşasın Özgürlük!” demişlerdi. Üstelik Fransız Devrimi’nden bile önce. 
Devrim son noktaydı, uzun özgürlük cümlesi ondan önce yazıldı. Fransız kültürüne aşina olanlar, “libertinage” kavramını bilir. Sözlükten bakarsanız, bu kelime “kötü yol” “çapkınlık” “hovardalık” “sefahat” anlamlarına gelir. Ama kökleri ve ifade ettikleri daha derindir. 
Toplumun, dinin kurallarını takmamayı, dünya zevklerinden payına düşeni almayı, üstelik bunları hiç suçluluk duymadan yapmayı benimseyen bir anlayış. 
Libertin’lerin en ünlüsü ise sadizm-mazoşizmin isim babası Marquis de Sade. 
İşte, 17-19. yüzyıllar arasında özellikle Fransa’yı etkileyen libertinage; hedonizmi (hazcılığı) toplumun DNA’larına işledi.

İlişkilerde Fransız farkı
Uzun yıllar Fransa’da yaşayan Mine Kırıkkanat, geçenlerde bir televizyon kanalında, şimdi bir Amerikan hapishanesinde cinsel taciz suçundan yargılanmayı bekleyen eski IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn’la ilgili konuşurken, söz döndü dolaştı, kadın-erkek ilişkilerinde Fransız farkına geldi. Şöyle diyordu Kırıkkanat: 
 “Fransa’da seks o kadar kişisel bir meseledir ki, ne toplum karışır ne de hukuk. Fransızlar belden aşağı vurmazlar. Orada seks kasetiniz çıkmaz. Orada aldatma bir boşanma sebebi değildir. Karım/kocam beni aldatıyor diye mahkemeye gidemezsiniz. En fazla karınızla/ kocanızla kavga edersiniz. 
Bu yüzden, orada bir cumhurbaşkanının evlilik dışı bir ilişkiden çocuğu olduğu bilinir ama bu gazetelere konu olmaz...”

Fransa’da yaşayan ve 20 yıldır bir Fransız’la evli olan yazar Sedef Ecer’den, her iki toplumu da bilen biri olarak bir karşılaştırma yapmasını istedim: 
“Türkiye’de ilişkilerde sahiplenme çok daha fazla. Yalnızca romantik ilişkilerde değil, anne-çocuk ilişkilerinde de öyle. Fransa’da evli ya da bekar, insanların kendilerine ait gizli bahçeleri var. 
Ama gizli bahçe ille de üçüncü kişiler anlamına gelmiyor. Farklı arkadaşlar, ayrı ayrı geçirilen zamanlar, bu zamanların tadını suçluluk duymadan çıkarma anlamına geliyor. Hayatın tadını çıkartmayı seven bir toplum Fransızlar. Hem kadın hem de erkek bu anlamda kendini özgür hissediyor.”

E-posta, telefon karıştırma işini Sedef ’e de soruyorum ve çok ilginç bir cevap alıyorum: 
“Kocam hiçbir özel eşyamı karıştırmaz. Çünkü bunların arasında görmek, bilmek istemeyeceği şeyler bulmaktan korkar. Hayatımda, ona tercih edeceğim biri varsa, zaten bunu söyleyeceğimi bilir. Önemsiz bir şeyi de bilmemeyi tercih eder.” Sedef’in cevabı ilginç, çünkü “kocam hiçbir özel eşyamı karıştırmaz...” cümlesi şöyle de devam edebilirdi: 
Çünkü bana yüzde yüz güvenir! 
“Yüzde yüz güven olur mu hiç” diye itiraz ediyor Sedef. Yirmi yıllık evlilikte bir de yüzde yüz güven varsa, o kadının ya da adamın evdeki mobilyadan bir farkı kalmaz. Fazla güven romantizme zarar verir.”

Aynı şeyi, pop filozof Alain de Botton’a da sordum ve kendisine bir kez daha hayran oldum. Bu kez fikirleri yüzünden değil, sorularıma 24 saatten kısa bir sürede cevap verdiği için! Botton’un karısı da kocasının e-postalarını karıştırmıyormuş. “Birbirimizin sınırlarına çok saygılıyız. Bir miktar mahremiyetin, hatta gizemin, paylaşmak istediklerimiz konusunda bizi daha hevesli yaptığını biliyoruz” diyor, Alain de Botton sınırlarını anlatırken. Ona göre gizli bahçeler bir ilişkiye zarar değil tam tersine yarar getiriyor: 
“Başka insanların ilgimizi çekmesinin bir sebebi de, bizden farklı olmalarıdır. Ayrı zamanlar geçirip farklı şeylerle uğraşacağız ki, birbirimize gösterecek yenilikler olsun.” Onu bulmuşken tavsiye istemeyi de ihmal etmedim. Hem çift olarak kalıp hem kendi özelimizi koruma konusunda bize ne önerirsiniz, diye sordum. Kuralları baştan koymamızı söylüyor: 
 “İlişkinin en başında ne kadar özel alan istediğinizi açıkça ortaya koyun. Böyle bir deklerasyon için ilk buluşma bile erken sayılmaz. Böylece karşınızdaki sizin bu isteğinizi kişisel almaz. Bu isteğinizin, onu az sevmenizden değil, kendi özgürlüğünüze düşkün olmanızdan kaynaklandığını bilir.”

Aslında Alain de Botton da bu işlerin çok kolay olmadığını biliyor. 
Bilmese, “sizce boşanmalar neden bu kadar arttı” sorusuna, “beni asıl şaşırtan, insanların boşanmaları değil, neden hâlâ evlenmeye devam ettikleri” diye cevap vermezdi. Çift olmakla kendi özelini korumak arasındaki hassas dengede mükemmel bir formül olmadığını söylüyor: 
 “Evlilik dediğimiz şey, seks yapma, yakın olma ve aile kurma ihtiyaçlarından doğuyor. Bu üçünün aynı insanda, hem de uzun süreli olarak bulunması hiç kolay değil. Mesela, kaçamaklarla seks arzumuzu doyurabiliriz ama aileye ve yakınlığa zarar veririz.”

Fransızlar “cinq a sept” diyor. Tam tercümesi, beşten yediye. 5’te işten çıkıyorlar, akşam saat 7’ye kadar sosyalleşiyor, arkadaşlarıyla buluşuyor, güzel bir şarabın ya da sosyal flörtün tadını çıkarıyorlar. Eskiden, evli Fransız erkekleri “metres”leriyle buluşmak için akşam üstü 5 ile 7 arasını tercih ederlermiş. İşten sonra, aileyle yenen akşam yemeğinden önce. 
Zinanın suç, aldatmanın boşanma sebebi olmaktan çıktığı bugünün Fransa’sında “metres” kavramına yer yok. Ama 5’ten 7’ye geleneği devam ediyor. Fransızlar belki de bu yüzden çalışma saatlerinin artmasını istemiyor!
Fotoğraf: Pamela Hanson
Temmuz 2011

 

Benzer Yazılarım

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...♥ Zeynep'le Güne Merhaba ♥...

'Ve sen yine denendiginde
ve yine kalbin daraldiginda
ve yine bütün kapilar yüzüne kapandiginda
ve yine ne yapman gerektigini bilemediginde
Uzun uzun düsünve hatirla Yaradanini!
Allah kuluna kâfi degil mi?
(Zümer/36)

Konumuz Ne olsun :)