Translate

Gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Mayıs 2013 Çarşamba

29 Mayıs 1453 İstanbul'un Fethi - 560.Yıld. Haliç'te Görsel Bir Şenlikle kutlanacak



"İstanbul elbet birgün fetholunacaktır, 

onu fetheden kumandan ne büyük kumandan, fetheden askeder ne güzel askerdir."

“Letüftehannel Konstantiniyye, feleniğmel emiru, emiruha, feleniğmel ceyş-i, zelikel ceyş”

 Bu Hadis-i Şerif'e mazhar olan Fatih Sultan Mehmed Han'ı ve onun askerlerini Rahmetle anıyoruz...


İstanbul'un fethinin 560. yıldönümü yarın Balat'ta kutlanacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 'nden yapılan açıklamaya göre, her yıl artan bir coşkuyla kutlanan İstanbul’un fethi, bu yıl da dünya çapında görsel ve işitsel bir gösteriyle yaşatılacak. 
Biz gitmeyi düşünüyoruz :))




İstanbul'un Fethi, 29 Mayıs 1453'te, şehri günlerdir kuşatan Osmanlı ordusunun, şimdi İstanbul olarak bilinen, o zamanki adıyla Konstantinopolis (Constantinople) şehrini Sultan II. Mehmed Han'ın komutanlığında fethetmesidir.

Bu fetihten sonra Osmanlı Devleti İmparatorluk olmuş, henüz 21 yaşında olan Sultan II. Mehmed, fatih unvanını da alarak Fatih Sultan Mehmed olarak anılmaya başlanmıştır. Tarihteki en önemli devletlerden olan Doğu Roma İmparatorluğu böylelikle sona ermiştir.

İstanbul Fetih edildikten sonra Orta Çağ kapanmış ve 1789 Fransız ihtilali'ne kadar sürecek olan Yeni Çağ başlamıştır.

Tarih: 2 Nisan - 29 Mayıs 1453

Yer: İstanbul (Bizans dönemi ismi: Constantinople)

Sonuç: Osmanlı'lar İstanbul'u ele geçirdi, Bizans İmparatorluğu yıkıldı. II. Mehmed, Fatih (fetheden) ilan edildi.

Bizans İmparatorluğu kumandanı: XI Konstantin

Osmanlı kumandanı: Fatih Sultan Mehmed (İkinci Mehmet)

21 Mayıs 2013 Salı

NAR ÇİÇEĞİ - Tİşört - JEAN Ceket Kombin - BU Tam Benlik Rahat !!!

Renklere bakınca;
sonra etek ayakkabı bir de ceket kelime bulamadım yazacak öyle fresh hissettimki
giymek istiyorum hemen
ve sahil kenarı bir cafede dostlarla buluşmada olur;
ama bu benim işte
tam anlatım...

Hadi olmadı Püfür Püfür bir yaz akşamındayım,
Beşiktaş Malta Köşk'ünde mantı yemeğe gidelim hadi :)))


25 Nisan 2013 Perşembe

LİKYA : Ölüdeniz - Kekova – Batık Şehir – 1.Tekne Turu - Antalya - Kaş

Bol Güneş, deniz, kum ve tarihi değerlerimizle devam ediyoruz..

Gizemli likya tatilimizden 2.part



2.Gün

ROTA : Ölüdeniz - Kekova – Batık Şehir – 1.Tekne Turu - Antalya - Kaş

Resimleri karıştırmış olabilirim sıralamada :P 

Çok güzel çiçeklerle dolu heryer, burada ki insanlarda yaşıyor bizde ... 

Özensek de acaba kaç gün yaşarım bilemiyorum :) 

 Unumadan Yamaç paraşütü deneyen oldu mu aranızda ??? 

Cesareti ve manzara hastalığı olan için enfess bir fırsat olabilir bu gezi... 

 





 

İlk tekne turumuza bugün çıkacagız diye bahsederken böyle güzel bir turkuaz 

hiç görmedim başta söyleyebilirim... 

Kesinlikle Türkiye'nin en güzel denizi burada...

Mutlaka tadına varın... 

Saklı bir koyda Kekova'da gizlenmiş. 

Çivi gibi denize girenler de oldu tabiki ... 

Aslında daha anlatmak çoook resim eklemek lazım elimdekiler bunlarla sınırlı...
Birde biraz rahatsızdım bu gezimizde çok canlanamadım diyebilirim...

Güneşin batışına da şait olun istedim, 

bize Yüksel Türk kahvesi iktam etmişti, 

hadi imrenin birazcık. 

 













 

 

 

19 Nisan 2013 Cuma

Gizemli LİKYA Molası :)

19 - 23 Nisan Arası LİKYA TURU'nda olacağım; Ufacık Ara . . .

Sonra... ayrıntılarla döneceğim, Sevgiler :)

2 Nisan 2013 Salı

Hoş Geldin . . . Merhaba BAHAR :)

Umut bu olmalı
Cesaret
Azim de
Her yerin buza kestiği, kaskatı
Beyaz artığı zamanların soluğu
Donduğunu sandığın noktada
Bir bakmışsın, sancılı bir sarı
Nefes almak için
Yarmış toprağın bağrını
Merhaba bahar
Şükürler olsun!
İçimdeki umuda
Can olduğuna
Şükürler olsun!
İçimdeki korkuya
Törpü olduğuna
Asi bir başkaldırışınla
Beni bana sunduğuna
Şükürler olsun...

 

 
İçim kıpır kıpır; 
 Sizde küçük dokunuşlarla evinize bahar getirin...
 

 "Bir gün tutar bir caneriği, 
çiçeğini sunar bahara, 
bir tutam serinlik, 
bir yürekte buğulanan sıcaklık. 
Ve konar gözlere bir öpücük gibi kuşların bahar sevinci. 
Okşar bir annenin parmakları gibi usulca saçlarımızı seher yeli. 
Bir tutam gün ışığı dolar içimize, bir tutam sevinç çığlığı. 
Ne zaman bahar gelse, sevinci yaşar kırlar, dağlar, ovalar, denizler... 
Aydınlık gelir dört bir tarafa, 
gürül gürül akar dereler. 





Bir dağ pınarı gibi hayat kaynar kanımızda; yüreğimizde tomurcuk tomurcuk aşk fışkırır.  
Alıp götürür duygularımızı dağların ötesine serin serin esen rüzgârlar... 
Bu dağların sevda türküsüsün sen, denizlerin mavisi, bulutların beyazı. 
Ne zaman bahar gelse, yağmur yağmur çiçek açar sesin gökyüzünde. 
Ben sonbaharın yorgun, yanık türküsüyüm; sarıya çalar rengim; rüzgârlar estikçe savurur yapraklarımı uzak diyarlara. 
Sen gülüşünde baharın ilk sevincini, gözlerinde göğün uçuk mavisini taşıyorsun. 
Yaşamak bir su gibi berrak yüzünün aydınlığında; bir köy türküsü gibi hilesiz ve içli. 
Ben seni ozanca sevdim türkü bakışlım. 
Mehtabın güzelliği, yıldızların ışıltısısın sen karlı dağlarda. 
Umut, aşk ve alın terisin ak alınlarda. 
Acılar içinde de olsa hayatı çılgınca sevdim. 
Çılgınca sevdim dağları, denizleri, kuşları, ormanları, umudu, sevinci, güneşi, çocukları. 
En çok da seni sevdim aşk çiçeğim. 
Bu sevdayı alıp gitme benden, alıp gitme buralardan, gözleri türkülü kuşum. 
İçimdeki baharı öldürüp gitme. 
Kimsiz, kimsesiz kalır yüreğim. 
Körpe bir dal gibi koparma sevinçlerimi yüreğimden."




18 Aralık 2012 Salı

İbs Anne Bebek Fuarı - 2012 - Lütf Kırdar'daydık :)))

Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Salonunda kurulan İbs Anne Bebek Fuarı'nı son gününde de olsa ziyaret edebildk... Kunduz ailesinden oluşum çok korktu, çakma noel baba ile resim çektirdik ve pepeyide es geçmek olmazdı, tepesine oturduk:)
İki ayrı katta ürünlerini sergiliyor firmalar açıkçası koridor aralıkları her ne kadar geniş olsa da bebek arabasıyla gezmek yerine ben bebeksiz çok daha keyifle ve kolaylıkla gezdim ! Giriş katında ağırlıklı bebek bezi, mobilya, bebek odası mobilya markaları yeralıyor. Alt katta ise PEPE ile başlıyor....Çoğunluğu anne olduktan sonra aynı zamanda girişimci olan annelerin firmalarıyla şenlenmiş adeta! Bundan olmalı ki üst kattaki resmiyet alt katta yerini daha samimi ve sıcak bir ortama bırakıyor .Çoğunlukla gözüme çarpan parti süslemesi yapan firmalardı. Ayrıca fuarda gün boyunca devam eden seminerler ve çocuk aktiviteleri de mevcut.
Ancak fuarın genelinde bazı firmalar son derece şık sunumlarla ürünlerini tanıtırken malesef bazıları çok özenmemiş gibi her nedense! Fuarda ürünlerini sergileyip satış yapmayan ama potansiyel müşterileri başka mağazalara yönlendirenler de var ki oldukça enteresan!Örneğin otokoltuğu almak için gelen arkadaşım herhangi bir bebek mağazasına gitse kesinlike buradakinden çok daha fazla seçenek bulur.

31 Ekim 2012 Çarşamba

SONBAHAR TATİL - KIŞIN GİDİLECEK YERLER

Sonbaharda gezilecek 10 yer

      Bu seneden kalan iznim var ve değerlendirmek istiyorum, başladım araştırmaya ... 

Belki benim gibi son kaçamak yapamak isteyenler olabilir....

 

        Yaz göç etti. O uzun güneşli günler hafif bir rüzgarda savrularak bizden uzaklaştı.  

Gidenlerin ardından nasıl boynu bükük bakılır ya öylece bakakaldık ardından.

      Sonra solgun yüzüyle eylül-ekim geldi. 

      "Eylül, (o) kırılgan mevsim!"

Ağaçlar sararan yapraklarını döktü, göçmen kuşlar yola koyuldu. Güneş bulutların ardına saklandı, yağmurun ve rüzgarın şarkısı başladı. 

Güz her şeyi kendi rengine boyadı.

      Şair ve yazarların "hüzün"le andıkları psikologların "mevsimsel depresyona" dikkat çektikleri bir mevsim sonbahar. 

Ama bir yanıyla da büyüleyici bir mevsim. 

Ağaçların yeşilden sarıya, sarıdan turuncuya ve hatta kimi zaman kırmızıya büründüğü, 

göğün çelik grisi renginin göllerin üzerine düştüğü günler muhteşem manzaralar vaat eder. 

Biz de sonbaharı farklı yaşamak isteyenler için bir liste çıkardık.


Yedigöller zamanı       
Sonbaharda mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerin başında gelir Yedigöller.  Güzün bütün renklerinin bir arada toplandığı ormanı, heybetli ağaçları, irili ufaklı gölleriyle bu doğa harikası bölge, Bolu'ya 42 kilometre uzaklıkta. 1965'te milli park ilan edilen Yedigöller, bitki zenginliği, engebeli arazisi, gölleri, şelaleleriyle hem uzun yürüyüşler yapmak hem fotoğraf çekmek için ideal bir yer. Yedigöller'e ismini veren göller birbirine yüzeyden ya da yeraltından su akışıyla bağlı. Göllerin isimleri şöyle: Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl, Kurugöl ve Seringöl. Milli parkta işaretli yolu takip ederek, yaklaşık iki saatte göllerin tümünü gezmek mümkün. Bu yolculukta size geyikler, sincaplar eşlik ederse şaşırmayın. Milli parkta sincap, karaca, geyik, ayı, tilki gibi hayvanlar ve 100'e yakın kuş türü yaşıyor. Yedigöller'e İstanbul'dan 3,5 saatte ulaşabiliyorsunuz.

Haydi Büyükada'ya!       
Sonbahar, adaları gezmek için ideal mevsim. Yazın sona ermesi ile birlikte adalıların çoğu İstanbul'a döndü. Deniz için günübirlik adayı ziyaret edenlerin kalabalığı da artık yok. İstanbul'da hafta sonu için kaçamak yapılacak yerlerin başında Büyükada geliyor. Şehrin kalabalığından, gürültüsünden, trafiğinden bir süreliğine de olsa uzak kalmak istiyorsanız Büyükada en güzel tercihlerden biri. Kabataş'tan vapura binmenizle birlikte martılar eşliğinde yaklaşık bir buçuk saatte varıyorsunuz adaya. 
Motorlu taşıta izin verilmediği için adada ulaşım fayton ve bisikletle sağlanıyor. Faytoncular turistler ve günübirlikçiler için küçük ve Büyükada turları düzenliyor. Küçük tur 5, büyük tur 12 kilometre sürüyor. Büyük tur için 50 TL, küçük tur için 40 TL ödüyorsunuz. Bir buçuk saat süren büyük turda adanın tamamını gezmiş, tüm güzelliklerini görmüş oluyorsunuz. Günlük 15 TL'ye bisiklet kiralayıp öyle adayı turlamak da mümkün. Aya Yorgi Tepesi'nde aynı adı taşıyan Ortodoks Rum Kilisesi ve manastırı var. Kilisenin yan tarafındaki sevimli kır lokantası yemek ve dinlenmek için ideal bir mekân.

Huzur Amasra'da       
Amasra hem tarih hem doğa arayanlar için en iyi adreslerden biri. İstanbul'a beş saat, Ankara'ya üç saatlik mesafede. Şehir, kuzeye doğru uzanan bir yarımada üzerinde, iki koylu bir yarımada biçiminde kurulmuş. Amasra'nın girişindeki Bakacak adı verilen tepeden şehri izlemek âdetten. Rivayet edilir ki Fatih Sultan Mehmet o günkü adıyla Amostris olan Amasra'yı fethetmeye geldiğinde (1460) tam bu noktada durmuş ve aşağıya baktıktan sonra şaşkınlıkla hocasına şöyle seslenmiş: Lala, çeşm-i cihan bura mı ola? Yani, dünyanın gözü burası mı? Gerçekten de aşağıdan iki mavi göz size bakar gibidir. Amasra'ya adımınızı attığınız anda zamanın genişlediğini hissedecek, bir huzur bulacaksınız. Günbatımında sahilde yürümek, akşam balık ve salatadan oluşan bir sofraya oturmak için senenin en güzel zamanı.

Eylülde Abant başkadır       
Abant Tabiat Parkı sonbaharın gelmesiyle birlikte bir başka güzelliğe bürünür. Sonbahar, kızılın, sarının rengine bular Abant dağlarını, yaylalarını... Dağ, orman, göl... Bir düş bahçesinin içinde bulursunuz kendinizi. İçinize çektiğiniz hava başkadır, rüzgâr başka, su başka... Saatlerce yürümek istersiniz. Yürümekten yorulduğunuzda göl kenarındaki kır kahvelerinde soluklanıp çayınızı içebilirsiniz.Bu milli parkı faytonla da gezme alternatifiniz var. Abant günübirlik tatilcilerin gözdesi.

Peribacalarını hâlâ gezmediniz mi?       
Kapadokya her mevsim güzel, ama sonbaharda bir başka güzel. Çünkü turistik dükkânların çoğu kepenkleri kapatmış, bağbozumu bitmiş, hasat tamamlanmış. Tarlalarda sarının sonsuzluğu var. Sonbahara has renkler peribacaları ile bütünleşmiş, harika manzaralar sunuyor. 


Bu anı fotoğraflayarak çerçeveletmek mümkün. Sabah serinliğinde balonla tur atıp bu coğrafyayı kuş bakışı seyretmek büyüleyici. Taş evleri gezmek, Avanos'ta Kızılırmak'ın kıyısında çayınızı yudumlayıp Kızıl Çukur'da yürüyüş yaparak güneşin batışı seyretmek ise ayrı keyif. Kapadokya gezisi için turizm firmalarının 3-4 günlük paketleri var. Konaklamanın dahil olduğu fiyatlar 200 ila 400 TL arasında değişiyor.

Kaz Dağları çağırıyor       
Dünyanın bitki çeşitliliği bakımından en zengin yöresi olan Kaz Dağları'nda sonbaharın tadı da bir başka oluyor. Çanakkale ile Balıkesir arasında bulunan Kaz Dağları, doğayla iç içe zaman geçirmek isteyenler için doğası, tarihî kalıntıları, dereleri ve şelaleleriyle görülmeye değer bir yer. Milli park olan Kaz Dağları'nın 25 kilometrelik bir bölümü, trakking, ciple off-road yapmak isteyenler için çok uygun. Bölgede yetişen doğal ürünlerden de satın alıp tadına bakabilirsiniz. Doğal yaşam için oksijen zengini olan Kaz Dağları astım hastalarının da uğrak yeri. Termal tesislerin de bulunduğu bölge tam bir tatil beldesi.

Güz güzeli Kaçkarlar       
Kaçkarlar'da artık güz kendi rengine boyadı tabiatı. Doğu Karadeniz silsilesinde bulunan, Türkiye'nin en yüksek dördüncü dağı olan Kaçkarlar, Karadeniz kıyılarından itibaren yükselmeye başlıyor. Görkemli zirveler, şelaleler, berrak göller ve zengin bitki örtüsü ile her tür sonbahar manzarasını burada görmek mümkün. Büyük bölümü Rize'nin Çamlıhemşin, geri kalanı Artvin'in Yusufeli ilçesi sınırlarında yer alan, en yüksek noktasını ise 3.937 rakım ile Kaçkar Kavrun Dağı'nın oluşturduğu Kaçkar Dağları Milli Parkı, zengin faunasının yanı sıra dört mevsim karlı zirveleri, buzulları, buzul gölleri ile de ünlü. 

Mardin'de taş evler dar sokaklar      
Mezopotamya ovasını üstten gören Mardin, ünlü taş evlerinin soluk havasıyla sonbaharı yaşıyor. Mardin'i gezmek için sonbahar, ideal bir mevsim. Tarihî dokuyla bütünleşmiş taş evlerin arasında, dar sokaklarda gezmek son derece keyifli. Üç dinin temsilcilerinin yaşadığı nadir şehirlerden biri olan Mardin'de Deyrulzafaran Manastırı, Mardin Çarşısı, Kasımiye Medresesi, Ulucami, Zinciriye Medresesi gezilebilecek yerlerden. Kasımiye'den güneşin batışını seyretmek için sonbahar iyi bir zaman. 


 
Yedi renkli göl: Eğirdir       
Gezilip görülmesi gerekli listenin başlarında yer alır Eğirdir. Isparta'nın bu şirin ilçesi daha çok aynı adı taşıyan gölüyle gündeme gelir. Eğirdir, 517 kilometrekarelik yüzölçümüyle Türkiye'nin en büyük doğal tatlı su göllerinden. Kuzeydeki küçük kısmı Hoyran, güneydeki bölümü ise Eğirdir olarak anılıyor. Rüzgâra ve ışığa göre renk değiştirdiği için yedi renkli diye nitelendiriliyor. Gölde iki küçük ada var: Canada ve Yeşilada. 

Anakaraya yolla bağlanan Yeşilada'da yerli ve yabancı turistlere hizmet veren ev pansiyonculuğu gelişmiş. Lokantalarında göl manzarasına karşı balık yiyebilirsiniz. Adanın doğa güzelliklerinin yanında tarihî zenginlikleri de bulunuyor. Aya Stefanos Kilisesi bunlardan biri. Canada ise Eğirdir ile Yeşilada arasında, sadece piknik alanı olarak kullanılan bir adacık. Eğirdir'in 30 km. güneyindeki Kovada Gölü de bu mevsimde mutlaka görülmeli.

Hem doğa hem tarih       
Van Gölü, doğal güzellikler, tarihî mekânlar açısından çok zengin. Göl Marmara Denizi'nin dörtte biri büyüklüğünde. Yöre halkı da göl demiyor, deniz diyor. Ünlü Akdamar Kilisesi, gölün güney kıyısına yakın bir adada. Tatvan'ın kuzeyindeki Ahlat, Selçuklu döneminden kalma mezar taşları ile adeta bir açık hava müzesi. Köprüsü ve kümbetiyle ilgi çekici. Van'a gittiğinizde sadece şehri gezmiyorsunuz Süphan Dağı'nı, Nemrut Krater Gölü'nü, Muradiye Şelalesi alternatiflerini değerlendirebiliyorsunuz. 

Benzer Yazılarım

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...♥ Zeynep'le Güne Merhaba ♥...

'Ve sen yine denendiginde
ve yine kalbin daraldiginda
ve yine bütün kapilar yüzüne kapandiginda
ve yine ne yapman gerektigini bilemediginde
Uzun uzun düsünve hatirla Yaradanini!
Allah kuluna kâfi degil mi?
(Zümer/36)

Konumuz Ne olsun :)