Translate

ÖNEMLİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÖNEMLİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Şubat 2019 Salı

EVLİLİK DÜĞÜN HAZIRLIKLARI derken...

Kimse bekar kalsın istemez, 

yani içinden geçer mutlaka o güzel beyaz gelin olmak 💕💖💞

Yaradanım TEK sadece, 

herkes eşini bulsun mutlu olsun ister büyüklerimiz...

Ama bu yazım farklı, okumaya değer, kesinlikle her kelimesiyle çok değerli...


“Yaklaşık 2 yıl önce evlenmiş bir adamın evlilik sürecinde yaşadıkları ve bekarlara tavsiyeleri:
Yaşım 30’a yaklaşınca ailem ve akrabalarım “Daha ne zaman evleneceksin” baskılarını artırdılar.
Sürekli olarak bir tanıdık kız tavsiyeleri vardı.

Sonunda yakın bi arkadaşımın tavsiyesiyle, biriyle görüşmeye karar verdim.
Bir akşam arkadaşımın benimle görüştürmek istediği hanımefendiyle dışarıya çıktık.

Sakin efendi bir kızdı. Kafalarımız ilk dakikadan itibaren uyuştu.
Evlenme fikri iyiden iyiye kafama yerleşti. Ailelerimiz de hemen hemen aynıydı.
Ortalama geliri olan mütevazı yaşan insanlardı.

Aslında bu aşamalarda Evlilik, Kına, Düğün hazırlıklarına dair bir yazım vardı,
çok kimseye de faydası oldu onu paylaşıyorum sizlerle...
KIZ İSTEME - SÖZ - NİŞAN'a dair herşey

Ama; 

yazının başında dedim ya 

Tam bu telaşlara başladığınız sırada 

bu yazıyı da okumanızı istiyorum dostlarım...


Evlilik konuları açıldığında kendisinden önce evlenen arkadaşlarının nasıl evlilik teklifleri aldıklarından bahsediyo, her detayını uzun uzun anlatıyordu.
Sürprizler, organizasyonlar, balonlar, lüks restoranlar, pahalı tektaş yüzükler vs. vs…
aslında birçoğu romantik filmlerdeki ya da dizilerdekinin aynısıydı.
Muhtemelen kendisi de böyle şeyler bekliyordu.
Sonuçta böyle şeyler ÖMÜRDE BİR KERE yapılan şeylerdi.

Kendimi hazırlamıştım o akşamki yemekte evlilik teklif edecektim.
Lüks bir restorandan rezervasyon yaptım. Tektaş yüzük aldım.
Kıyafet ayakkabı vs.. hazırlandım gittim.
Yemekten sonra onun beklediği şekilde dizimin üzerine çöküp evlilik teklif ettim.
Filmlerdeki, dizilerdeki gibi

Kabul etti.



İkimiz de çok mutluyduk. Tabi bu gecenin bana maliyeti yaklaşık 3 Bin TL oldu.
Sırada kız isteme, nişan, düğün faslı vardı.
Bu işlerden çok da anlamadığım için kız arkadaşım bana yapılması gerekenleri söylüyor
bende ne lazımsa alıyordum.
Kız istemeye giderken çiçek çikolata devri maalesef kapanmış.
Özel gümüş gondol içinde en kaliteli ve en pahalı çikolatalardan almak, en büyük çiçeği yaptırmak gerekiyomuş
E kız istenirken damat şık olmalı malum..
Takım elbise, çiçek,çikolata derken 2 bin tl de burda masraf ettikKahvelerimizi içtik aile büyükleri kızı istedi.
Gecenin sonunda çok mutluyduk.
Nişan günü belirlendi hazırlıklar başladı.
Salon, kuaför, bohçalar, yüzükler, elbiseler, fotoğrafçı vs. derken 6 Bin TL masraf ettik.
Yakın akrabalar ve arkadaşlarımızın katılımıyla güzel bir gece oldu
“Olsundu mutluluğumuz için her şeye değerdi. Ömürde bir kere oluyordu sonuçta.”

Şimdi sıra kına ve düğündeydi. 

Mütevazı bir semtten evimizi tuttuk.
 Fakat ne o evi doldurmak için ne de düğün masrafları için ikimizin ailesinde de para yoktu.
Kendi birikimimi de evlilik teklifi nişan vs derken bitirmiştim. Ailemin birikimi de ancak takılara yetecekti.
Ailelerimizi yormamak için kredi çekmeye karar verdik.
80 Bin TL kredi çektik. Evlendikten sonra takılan takılarla bir kısmını kapatıp gerisini de taksitle ödeyecektik.

Evimiz için alışverişe çıkmaya başladık. Mobilya, halı, perde, beyaz eşyalar vs derken 36 Bin TL harcadık.
 “Olsundu mutluluğumuz için her şeye değerdi. Ömürde bir kere oluyordu sonuçta.”
Bu arada düğün salonunu bulduk, alyans, davetiyeler, nikah şekerleri, gelinlik, damatlık,
+düğün albümü çekimleri, saçı makyajı, yakın akrabalar hediyeler, bahşişler, çiçekler vs derken
elimizde kalan paranın 30 Binini de böyle harcadık.
Düğünden sonra balayı tatili olmazsa olmazdı.
İyi bir acenteden balayı için tatil satın aldık. 5 Bin de orada gitmişti.
Düğünden bir gün önce kına gecemiz vardı. Yine aynı prosedürler burada da işledi.
Salon, kıyafet vs. vs. 9 Bin TL maliyetle kına gecemizi de yaptık.



Düğünümüz tam da eşimin istediği gibi oldu. Arkadaşları ne yaptıysa biz de yapmıştık. 
Kimseden eksik kalmadık çok şükür (!)


Düğün, balayı tatili bitti. 

Acı gerçeklerle yüzleştik. 

Toplamda 90 Binin üzerinde masraf yapmıştık. 

Benim ailemin aldığı 20 Binlik takı ve eşimin ailesinin aldığı hediyeler hariç! 

Çektiğimiz kredinin bir bölümünü takılarla kapattık. 

Geri kalanını da taksitle 2 yıldır ödüyoruz. 

 

İkimiz çalışmamıza rağmen birimizin maaşı krediye gidiyor. Diğerimizin maaşı da evin ihtiyaçları, kira vs derken ucu ucuna yetiyor.
Bazı aylar onu da yapamıyoruz. Bu maddi sıkıntılar yüzünden eşimle kavga ediyor.
Birbirimizin kalbini kırıyoruz.
“Mutluluğumuz için her şeye değer” derken, meğerse mutsuz olmak için her şeyi yapmışız.
Sonradan düşündükçe anlıyor insan,
evlilik teklifi için lüks restorant ve en gösterişlisinden tektaş yüzük olmasa olmaz mıydı acaba?

Kız isteme bölümünde en lüks çikolata ve çiçek yerine, orta halli olsa olmaz mıydı?
Ev için aldığımız misafir odası, misafir yemek takımı, misafir masası, en lüksünden beyaz eşyalar,
koltuk fiyatına küçücük sehpalar olmasa olmaz mıydı?
Kına gecemizi şaşaalı değil de daha mütevazı yapsak,
hatta balo gecemizin içinde olsa olmaz mıydı?
Düğünümüzü uygun fiyatlı bir salonda yapsak, o gelinlik yerine diğerini alsak,
o beyaz smokin yerine uygun fiyatlı başka takım elbise alsak,
 hatta o en bilinen markadan olmayıverse

Olmaz mıydı?



O zaman sosyal medyada düğününün her detayını paylaşanlardan, arkadaşlarından,
Fatma Teyzelerin, İbrahim Amcagilin düğünlerinden eksik kalırdık.
Nasıl da ayıplarlardı bizi, küçümserlerdi belki de..
Velhasıl 2 yıldır çektiğimizi bir biz biliyoruz.
 Sözde mutlu olmak için ömrümüzün ve evliliğimizin en güzel 2 yılını 3 saatlik bir düğün için harcadık.
Borcumuz ne zaman bitecek belli değil.
En güzel düğün bizimki olsun diye daha kaç yılımızı kavgalarla heba edeceğimiz belli değil.
Sen sen ol bekar kardeşim, yapma!
“Mutlu olmak için evlen, BORÇ ÖDEMEK İÇİN değil!” Ömrünün en güzel yıllarını bankalara ipotek etme.
Düğünde hediye ettiğin süslü ponponlu şekerlerin unutulur,
ama maddi sıkıntı durumunda eşine söylediğin en küçük söz yıllarca yara olarak kalır!..
Düğünlerdeki gereksiz harcamalardan kaynaklı ekonomik sıkıntılar, sıklıkla boşanmayla sonuçlanıyormuş.
Herkesin şikayet edip, ama herkesin de ağına düştüğü tuhaf bir cendere bu:/
Şu hadisi şerif ışık olmalı evleneceklere;
“Nikâhın en hayırlısı, kolay ve külfetsiz olanıdır”
.
Kaynak: Küpbiber
LÜTFEN PAYLAŞALIM Kİ OKUMAYAN KALMASIN
BELKİ O ZAMAN SEVGİ İLE AŞK İLE
İLETİŞİMLE, SAYGI İLE KURULAN GÜZEL YUVALARA VESİLE OLURUZ......



28 Ağustos 2018 Salı

ÇOCUKLAR NEDEN ÇABUK SIKILIYOR ?

NEDEN ???

Hayal Kırıklığına Uğruyor Ve Hiç Bekleyemiyorlar?

 

Anneyim,

Çabalıyorum iyi yetişebilmeleri için, bazen olmuyor başaramıyorum, araştırırken bir yazı okudum !

- "Çocuklarla, ebeveynlerle ve öğretmenlerle 10 yıllık bir çalışma deneyimi olan bir duyu bütünleme terapistiyim ve çocuklarımızın pek çok yönden giderek kötüleştiğini düşünüyorum."

Görüştüğüm her öğretmenden de sürekli olarak aynı mesajı alıyorum. 10 yıllık duyu bütünleme terapisi çalışmalarım boyunca çocuklarda sosyal, duygusal ve akademik işleyiş açısından bir düşüş gördüm ve görmeye de devam ediyorum.
Aynı zamanda öğrenme bozuklukları ve benzeri tanılarda da bir artış var.

Günümüz çocukları okula duygusal olarak öğrenmeye hazır olmadan geliyorlar.
Modern hayat tarzlarımızda buna katkı sağlayan çok sayıda faktör bulunuyor. Bildiğimiz gibi beyin esnek ve değişkendir. Çevre yoluyla beyni “daha güçlü” ya da “daha zayıf” hale getirebiliriz.
Bütün iyi niyetimize rağmen ne yazık ki çocuklarımızın beyinlerini yanlış yöne doğru şekillendiriyoruz. İşte bunun sebebi:

  1. Teknoloji
Teknolojiyi bir “ücretsiz çocuk bakıcısı hizmeti” olarak kullanıyoruz ama aslında bu hizmetin bir bedeli var. Bu bedel bir adım ileride sizi bekliyor.


Bizler bu bedeli çocuklarımızın sinir sistemleri ile, onların dikkatleri ile ve hazzı erteleme becerileri ile ödüyoruz. Sanal gerçeklikle kıyaslandığında günlük hayat sıkıcıdır.
Çocuklar sınıfa geldiklerinde, ekranlarda görmeye alışık oldukları özel efektlerin ve grafik patlamaların bombardmanına uğramanın aksine insan seslerine ve uygun dozda görsel uyarıya maruz kalırlar.
Saatler süren sanal gerçekliğin ardından bir sınıfta bilgi edinmeye çalışmak çocuklarımız için giderek artan bir oranda zorlayıcı bir hale geliyor çünkü beyinleri bilgisayar oyunlarının sağladığı yüksek seviyelerdeki uyarılmaya alışıyor.
Beyinlerinin daha düşük düzeylerdeki uyarılmayı alma ve işleme acizliği, çocukları akademik zorluklar karşısında savunmasız bırakıyor. Teknoloji aynı zamanda duygusal olarak bizi çocuklarımızdan ve ailelerimizden de koparıyor.
Oysa çocuk beyni için en temel besin ebeveynin duygusal varlığıdır. Ne yazık ki çocuklarımızı bu besinden gitgide daha fazla mahrum bırakıyoruz.

  1. Çocuklar istedikleri her şeyi, istedikleri andan itibaren alıyor
“Acıktım!” “Bir saniye sonra bir yerde yemek yemek için duracağım” “Susadım!” “Bak orada bir otomat var.” “Sıkıldım!” “Al telefonumu kullan!”
Hazzı erteleme becerisi, hayatta başarının en temel unsurlarından biridir.
Çocuklarımızı mutlu etmek konusundan tamamen iyi niyetliyiz elbette ancak ne yazık ki onları o anda mutlu etsek de uzun vadede onları acınası bir hale getiriyoruz.
Hazzı ertelemek demek stres altında yaşayabilmek ve işini yapabilmek demektir.
Çocuklarımız en küçük bir stresle bile baş etme konusunda gitgide daha az donanımlı bir hale geliyorlar. Ve bu en sonunda hayatta başarılı olmalarının önünde devasa bir engele dönüşüyor.

Hazzı erteleme konusundaki yetersizlik, çocuğun “Hayır” kelimesini duyduğu andan itibaren sınıflarda, alışveriş merkezlerinde, restoranlarda ve oyuncak mağazalarında sıklıkla görülüyor.
Çünkü ebeveynler çocuklarının beynine istediği şeyi hemen almayı çoktan öğretmiş oluyor.

  1. Dünyayı çocuklar yönetiyor
“Oğlum sebze sevmez.” “Kızım erken uyumayı sevmez.” “Oğlum kahvaltı etmeyi sevmez.” “Kızım oyuncakları sevmez, ama iPad’iyle harika oynar” “Kendi kendine giyinmek istemiyor.” “Kendi kendine yemek yemek için fazla tembel.”
Bunlar, ebeveynlerden sürekli duyduğum şeyler. Çocuklar ne zamandan beri onlara nasıl ebeveynlik edeceğimizi bize dikte ediyor?
Eğer her şeyi onlara bırakırsak yapacakları tek şey makarna, köfte ve tatlı yemek, televizyon izlemek, tabletle oynamak ve asla uyumamak olacaktır.
Onlar için İYİ olmadığını bildiğimiz halde İSTEDİKLERİNİ onlara vererek nasıl bir iyilik yapıyor olabiliriz? Uygun beslenme ve iyi bir gece uykusu olmadan çocuklarımız okula asabi, kaygılı ve dikkatsiz bir şekilde gelirler. Buna ek olarak onlara yanlış bir mesaj da göndeririz. İstedikleri şeyi yapabileceklerini ve istemedikleri şeyi yapmalarına gerek olmadığını öğrenirler.
“Yapmak gerekir” fikri hayatlarında bulunmaz. Ne yazık ki hayatta hedeflerimize ulaşmak için gerekli olan şeyleri yapmak zorundayız ve bunlar her zaman yapmak isteyeceğimiz şeyler olmaz.
Örneğin bir öğrenci başarılı olmak istiyorsa çok çalışması gerekir. Başarılı bir futbol oyuncusu olmak istiyorsa her gün antrenman yapması gerekir. Çocuklarımız ne istediklerini gayet iyi biliyorlar ancak bu hedefe ulaşmak için yapılması gerekenleri yapmakta çok zorlanıyorlar.
Bu da ulaşılamayan hedeflerle sonuçlanıyor ve çocukları hayal kırıklığına uğratıyor.
  1. Sonsuz eğlence
Çocuklarımız için yapay bir eğlence dünyası yarattık. Hiç sıkıcı an yok. Ortalık sessizleştiği andan itibaren onları tekrar eğlendirmeye koşuyoruz. Çünkü diğer türlü, ebeveynlik görevimizi yerine getirmiyor gibi hissediyoruz. İki ayrı dünyada yaşıyoruz.
Onların kendi “eğlence” dünyaları ve bizimde kendi “iş” dünyamız var. Neden çocuklar bize mutfakta ya da çamaşırda yardım etmiyor? Neden oyuncaklarını toplamıyorlar? Bunlar beyni “can sıkıntısı” içindeyken bile çalışabilir olma ve faal olma konusunda eğiten temel monoton işlerdir. Aynı “kas” okulda “öğretilebilir” olmak için de gereklidir.
Okula geldiklerinde el yazısı zamanı geldiğinde cevapları “Ben yapamam. Çok zor. Çok sıkıcı” olur. Neden? Çünkü çalışabilir “kas” sonsuz eğlenceyle eğitilemez. Ancak çalışmakla eğitilir.



  1. Sınırlı sosyal etkileşim
Hepimiz meşgulüz, bu yüzden çocuklarımıza dijital aletler verir ve onları da “meşgul” bir hale getiririz. Çocuklar eskiden dışarıda oynardı. Yapılandırılmamış doğal ortamlarda sosyal becerileri öğrendikleri ve uyguladıkları yerlerdi buralar.
Ne yazık ki teknoloji dışarıda geçirilen zamanın yerini aldı. Ayrıca teknoloji ebeveynleri de çocuklarıyla sosyal etkileşime girmek için daha az müsait durumda bıraktı.
Çocuklarımız çok açık bir şekilde geri kaldı. Çocuk bakıcısı aleti, çocukların sosyal becerilerini geliştirme konusunda donanımlı değil. Başarılı insanların çoğunun muhteşem sosyal becerileri vardır. Çünkü bu bir öneceliktir.

Beyin tıpkı yeniden ve yeniden eğitilebilecek bir kas gibidir. Eğer çocuğunuzun bisiklete binmesini istiyorsanız ona bisiklete binme becerilerini öğretmelisiniz.
Eğer çocuğunuzun bekleyebilen bir insan olmasını istiyorsanız ona sabrı öğretmelisiniz. Eğer çocuğunuzun sosyalleşebilir bir insan olmasını istiyorsanız ona sosyal becerileri öğretmelisiniz.
Aynı şey tüm diğer beceriler için de geçerlidir. Arada hiçbir fark yok!

Çocuğunuzun beynini eğiterek onun hayatında bir fark yaratabilirsiniz. Nasıl mı? İşte birkaç öneri:

  1. Teknolojiyi sınırlandırın ve duygusal olarak çocuklarınızla tekrar bağ kurun.
 Onları çiçeklerle şaşırtın, beraber gülün, çantalarına ya da yastıklarının altına sevgi dolu bir not bırakın, bir okul gününde onları öğle yemeğine götürüp şaşırtın, birlikte dans edin, birlikte yerlerde sürünün, yastık savaşı yapın.
Ailece yemek yiyin, kutu oyunu geceleri yapın, birlikte bisiklete binin, gece elinizde fenerle açık havada yürüyüş yapın.

  1. Hazzı erteleme eğitimi verin
 Bırakın beklesinler!!! “Sıkıldım” dedikleri zamanlar olmasında hiçbir sorun yok. Bu, yaratıcılığın ilk adımıdır.
“İstiyorum” ile “Elde ediyorum” arasındaki zamanı kademe kademe artırın.
Arabada ve restoranda teknoloji kullanımını engelleyin. Bunun yerine konuşarak ve oyunlar oynayarak beklemelerini sağlayın.
Sürekli bir şeyler atıştırmayı sınırlandırın.

  1. Sınır koymaktan korkmayın.
Çocuklar mutlu ve sağlıklı bir şekilde büyümek için sınırlara ihtiyaç duyar!!

Yemek saatleriniz, uyku saatleriniz ve teknoloji saatleriniz belli olsun.
Onlar için neyin İYİ olduğunu düşünün, neyi İSTEDİKLERİNİ/İSTEMEDİKLERİNİ değil. Hayatlarının ilerleyen zamanlarında bunun için size teşekkür edecekler. Ebeveynlik çok zor bir iş. Onlar için iyi olan şeyleri onlara yaptırmak için yaratıcı olmanız gerekir. Çünkü çoğu zaman bu, onların istediğinin tam tersi olacaktır.
Çocukların kahvaltıya ve besleyici yiyeceklere ihtiyacı vardır. Ertesi gün okula öğrenmeye hazır bir şekilde gelmeleri için açık havada zaman geçirmeleri ve hep aynı saatte uyumaları gerekir!
Yapmak istemedikleri şeyleri eğlenceli şeylere ve onları duygusal olarak uyaran oyunlara dönüştürün

  1. Erken yaşlardan itibaren monoton işler yapmayı öğretin, çünkü bu gelecekte “çalışabilir” olmanın temelidir.
Çamaşırları katlamak, oyuncakları toplamak, kıyafetleri asmak, market alışverişi torbalarını boşaltmak, masayı kurmak, yatağını yapmak…
Yaratıcı olun. Öncelikle bu işleri uyarıcı ve eğlenceli bir hale getirin ki beyinleri bunları pozitif bir şeyle ilişkilendirsin.


  1. Sosyal becerileri öğretin
 Onlara sıralarını beklemeyi, paylaşmayı, kaybetmeyi/kazanmayı, uzlaşmayı, başkalarına iltifat etmeyi, “lütfen” ve “teşekkürler” demeyi öğretin.
Bir duyu bütünleme terapisti olarak edindiğim deneyimlerime göre ebeveynler, ebeveynliğe bakışlarını değiştirdikleri andan itibaren değişiyorlar. Çocuklarınızın hayatta başarılı olmalarına yardım etmek için beyinlerini eğitin ve güçlendirin. Daha sonra değil, hemen şimdi!

Alıntıdır... Okuyunca paylaşmadan edemedim, ne kadar DOĞRU !!!

egitimpedia
http://yourot.com/parenting-club/2016/5/16/why-our-children-are-so-bored-at-school-cant-wait-and-get-so-easily-frustrated

29 Mayıs 2017 Pazartesi

BADANA BOYA İŞLERİ / evde yapılır mı yapılır :)











Miss Gibi Bahar geldi, resmen yemyeşil rengarenk doğa tazeleniyor. 

Eskiden bahar hazırlığı yapmak için büyüklerimiz sobaların kaldırılıp duvarların boyanmasıyla başlar, 

hiç unutmuyorum resmen annem evi her şeyi yıkardı :). 

Artık sobalı evlerde oturmasak ta hem detaylı temizlik için 

hem de biz biraz bebek hazırlığı oda düzenlemeye gidelim diye 

badana boya işlerine kalkıştık.



  • Hangi mevsimde tercih edilmelidir ???
diye sorarsanız; bence boyanın kuruması ve havalandırabilirken ilkbahar - yaz ayları en uygunu.
  • Boyacı nereden temin edebiliriz ?? 
instagram ve armut.com üzerinde çok fazla teklifinize yanıt veren usta ekipler bulabiliyorsunuz, 
artık neti çok fazla kullanıyorum, kuru temizleme, yer, yemek siparişi gibi.
  • Hangi renk Boyamalıyım ??
tamamen renkler zevk meselesi deyip geçemiyorum üzgünüm; her yılın moda gibi, dekorasyonda rengi seçiliyor. 
Ama ben biraz nefsi davranıp, uçuk mavi, bej tonları gibi huzur verenler olarak adlandırılabilirleri daha çok huzur verici buluyorum, 
evime geldiğimde ferahlık ve sadelik tercihim. 
Esintili bahar, canlı gün ışığı enerjisini çağrıştırmasıyla mekanlara enerji getiren tonlar grubu da mevcut. 
Evinizde kendinizi huzursuz hissetmek istemiyorsanız aşağıda ki renk ve hissettirdiklerini okuyabilirsiniz;
Kırmızı: kendini belli eden renk olan kırmızı yüksek enerjisi ile harekete geçme dürtüsü vermektedir. 
Kırmızı, enerji veren bir renk olduğu gibi samimi ve dışa dönük bir karakterdedir. Bu rengin tamamlayıcı rengi turkuaz’dır.
Yeşil: Doğanın rengi olan yeşil huzur verici olduğu gibi güven ve dinginlikte sağlar. 
 Yeşil rengin hakim olduğu bir ortamda bulunan biri kendini rahat hissettiğinden uzun süre ortamda bulunduğu gözlemlenmiştir. 
Bu renginde tamamlayıcı rengi macenta’dır.
Sarı: Çalışma odası ve genç odalarında tercih edilmektedir. Tetikleyici bir renk olan sarı çalışma potansiyelini yükseltmek için uygun bir renktir. 
Sarı rengin eş renk olarak mor rengi tercih edebilirsiniz.
Mavi: Karakter olarak yatıştırıcı ve dinlendiren bir renk olan mavi odanızı ferah ve aydınlık gözükmesini sağlayacaktır. 
Yatıştırıcı etkisinden dolayı yatak odalarında kullanılabilir. Ortamdaki enerjiyi dengelemek için turuncu rengi kullanabilirsiniz.
Turuncu: Dışa dönük bir karakteristik bir renk olan turuncu mavi renk ile dengelenebilir. 
Turuncu renk mekanın sıcak ve canlı gözükmesini sağlayacaktır. 
Canlı ve heyecan yaratan bir renktir.

Mor: Yine dinlendirici ve sakinleştirici bir renk olan mor, sarı renk ile uyum sağlamaktadır. 
Mor renginin koyusu hayal gücünü etkilemesinden psikolojiyi etkilediğinden koyu tonları çok tercih edilmemektedir.




  • Biz ne tercih ettik :)
Öncelikle iyice araştırın, 1-2 gün renk kartelalarını evinize alın bakın, eşyalarınıza nasıl gider?
Hatta nette yazılmış yorumları okuyun,
Polisan elegance serisi kabul ediyorum sektöre dyo ve marshall'dan daha sonra girdi ama daha çeşitli ve güzel. 
(bende başta renk yelpazesine kandım, ustamın sözünü dinlemedim. 
Tavan boyası olarak polivit, kapatıcılık özelliği bakımından  Dyo marka Su Bazlı Silikonlu Silinebilen Boya istemişti benden :) 
Saten boyanın üstüne geçiş astarı uygulanmadan boya yapılması durumunda 1 yada 2 sene içinde boya badana’da bu zaman zarfında dökülmeler 
meydana gelebilme ihtimali çok yüksek olabiliyormuş. 
Geçiş astarı uygulanması sonrası bu dökülmeleri engelleyip uygulanan boyanın mukavemetini arttırmaktadır, kısacası üzerine 2 kat boya atarak ancak kapatabildi salonun eski rengini) (Eski rengi doğal bej tonlarıydı)
vel-hasıl kelam koridor mutfak gibi az ışık alanlar için 1860 karizmatik krem rengini tercih ettim :) markanın yeni renklerinden. 
Satış danışmanı rengin oldukça popüler olduğunu söyledi. Açık bir renk arayışındaysanız ben de bu rengi önerebilirim, 
yanlız güneş vurduğunda içinde bir turuncu kırmızımsı canlılık veriyor bilginize...



Yatak odası ve salonum için daha toprak tonlarını tercih ettim ve özellikle bu sefer dyo aldım. 
Dyo renk kartelasından da küçük bir alan ekliyorum, açık olayım birbirine yakın ton olmasına rağmen ben bunu daha çok sevdim, 
mobilyalarım beyaz olduğundan mı bilemiyorum daha bir şık durdu.


  • Unutmadan Boyayı siz yapıyorsanız elbette püf noktaları var ;
Odanın içindeki eşyaları ortadan kaldırın. Yada bizim tercih ettiğimiz gibi bütün her şeyi odanın ortasında toplayın.
Boya sıçramasını istemediğiniz alanları bantlayın. Bütün pervazları kağıt bantla kaplayınca temizlik 5 dk. sürüyor :) 
Uygun bandı nalburdan alabilirsiniz, hatta şeffaf örtü 10 numara oluyor, bakın altta resime biz yaptık çok kolay, korkmayın...





Duvardaki çatlakları ve kabarmaları spatula yardımıyla kazıyın, alçı ile doldurun öyle boyaya başlayın.
Ve çok önemli, Boya yapmaya yukarıdan başlayın ve boyayı yukarıdan aşağıya doğru sürün.
Fırçaya çok boya almayın, dalgalanma olabiliyor duvarda.
Ve, Az boya ile iki kat sürmek daha iyi bir görüntü oluşturur.
Bir kovada ılık sabunlu su hazırlayın. 

  • Son olarak; Boya lekesi olduysa kıymet verdikleriniz; nasıl çıkarılır?
Duvar boyası lekelerini hemen anında ıslak mendille sildiğinizde çıkıyorlar, 
Ama bahsettiğiniz yağlı boya - kapı boyası için ise kuruduysa ılık terebentin ile silebilirsiniz. Bunun için terebentin şişesini bir süre ılık suda bekletin. 
Ardından lekenin olduğu yere birkaç damla dökün. Temiz bir bezle silin, sonra makinaya atabilirsiniz.
Badana lekesi damlamış ve kurumuş ise çıkabilmesi için tinerle de silebilirsiniz. Fakat tiner ağır bir koku bırakmaktadır. Bunu göz önünde bulundurun.

Boya badana işleri bittiyse bence dışarıya güzel bir yemeğe çıkma vakti gelmiştir, 
Şimdi açın pencerelerinizin hepsini, temizlik, güneş, tazelik içeri dolsun ...
Güle güle kirlenin.












10 Nisan 2017 Pazartesi

KARINCA VE BİR DAMLA SU HİKAYESİ


KARINCA VE BİR DAMLA SU HİKAYESİ

Bizler genelde bir taraf da oldugumuzu belli etmek için bu karıncanın hikayesini anlatırız. 
Camilerde hutbe veren hocalar bu örnegi vererek müslümanları bir konuda taraf olmaya çagırırlar :)

Nemrud ! Ibrahim peygamber'in ateşte yakılması emrini verdikten sonra meydana odunlardan büyük bir yıgın yapılır. 
Odunları tutuştururlar sonra. Alevler o kadar yükselir ki bulutların tutuşacagını sanan çocuklar, bütün hayvanlar bile korkup kaçar. 
Ibrahim peygamber'i mancınıkla ateşin tam orta yerine atacakmış askerler. 
Atacaklarmış ki Nemrud'un bir kral oldugunu anlasın, görsün; bir daha ona karşı gelmesin insanlar.  

Bu sırada bir karınca agzında bir damla su ile gidebildiği hızla, koşa koşa gidiyormuş. 
Hem de boyu göklere varan ateşe doğru. 
Baska bir karınca onun bu telaşını görüp sormuş hemen;  
"Bu acelen niye? Nereye böyle?"
 Agzında bir damla su taşıyan karınca o bir damlayı ellerinin arasına alıp, "Duymadın mı" demiş. 
"Nemrud, İbrahim peygamber'i ateşte yakacakmış. İşte ateşin oldugu yere su götürüyorum. 
Bu sözleri duyan karınca kendini tutamayarak uluorta kahkahalarla gülmeye baslamış. 
"Sen şu atese dönüp hiç bakmadın mı?" diye sormuş. 
"Ne kadar büyük. Senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?" 
Su taşıyan karınca; 
"olsun!" demiş. "Hiç olmazsa tarafım belli olsun."
 
Bugün resmen bu durum yaşanıyor; 
Taraf olur ya da bertaraf olursunuz !!!
2 tarafada bir bakın; 
Bir tarafta AK PARTİ, MHP ve %50'nin üzerinde seyreden bir halk kitlesi
Diğer tarafta CHP, HDP, yabancı ülkelerde yapılan PKK sempatizanı yüzlerce gösteri !
Demek ki rahatsızlık verecek çok şey var !!!

Ama, yıllarca anlatılan bu hikayede; 
EVET; karınca bir damla su taşır. Tarafını ortaya koyar, inanmıştır ve güvenmiştir ki, 
yaratıcı dilerse o bir damla suyla sadece ateşi söndürmez, kainatı suya boğar.
İşte asıl olan da budur. 
İnanmak !
Küçücük yüreklerle iyi birşeyler yapabilmek için doğru tarafta olduğuma inanıyorum,
İnsanlık ve "adaletin" aydınlık meşalesinde, gök kubbenin kainata açılacagı saatte kadar artık boyun eğmemeye muktedir bir Direniş vakti.
Şeytan oturdugu tahtta sarsılmakta, vakit yaklaştıkça Müslümanlar başa gelecek derdi Dedem :)
artık TÜRKİYE'den korkuyorlar.
 

5 Nisan 2017 Çarşamba

DOĞUM SONRASI GÖĞSÜNÜZDEN SÜT GELMİYOR MU ???

Taze annelere tavsiyemdir :)

Hamilelik süreci ve sonrasında türlü türlü sıkıntıyla geçen doğumdan sonra evet en büyük sıkıntı

yeni bir anne için

Göğsünden süt gelmemesi - Göğüs kanallarında açılmama / tıkanıklık ...

Öncelikle Anneliğiniz ve Yeni Bebeğiniz Hayırlı Olsun  💟💟

Ağrılarınız geçmemişken,
herkes hayırlı olsun diye o büyük mucizeyi bebeğinizi görmek için sabırsızlanıyorken
bir yandan da bebeğinizi emzirmeniz gerekiyor ...
yoksa yenidoğan sarılığı denen bir sıkıntıyla karşı karşıya kalabilirsiniz !
yani;

Mastit, memenin şişmesi ve kızarmasıdır; genellikle iltihaplı olur ve tedavi edilmeyen tıkanmış bir süt kanalının sonucudur.




  •  

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    EN ÖNEMLİSİ MORAL !!!! 

    bunu durumu herkes yaşıyor, ve herkes yapıyorsa BEN de yaparım... 

    (bu sözler benim güç kaynağımdı) 

    • 3-5 gün mutlaka kendinize zaman tanıyın, ki bu süre sezaryenli  doğumlarda rahatlıkla daha fazla olabiliyor !!!

  • ateşle gelen göğüs ağrılarınız karşısında hemen korkmayın, ılık havlu ve masaj en basit yöntemdir ...
  • ayağa kalkabiliyorsanız sık ılık duş en büyük tavsiyem,
  • düzenli olarak 2 saatte bir bebeğinizi emzirerek de onun çekim gücüyle bazen kanalların açıldıkları olabiliyor, gece de dahil olmak üzere devam edin                                                                                                                                                                                                                         2 SAATTE BİR EMZİRİN SÜT GELEMSE BİLE ...
  • ÇOK UYUYUN, zor ve yanlış bir zamanlama ama stres ve yorgunluk, mastite yol açan nedenlerin başında geliyorlar
  • süt sağma makinelerinin yaygın olduğu bir zamandayız, doğum öncesi bile edinmeniz size güven ve kolaylık sağlayacaktır (medela, kraft kullandım)
  • Çok özür dileyerekten daha basit düşünün önce hayatı, İnek'ler süt verebilmek için ot ve su ile besleniyorlar, BOL SU VE YEŞİL SEBZE YİYİN.. (doktorum hem doğum sonrası rahim içinin temizlenmesi hem de süt açısından 40 gün kahvaltıda taze nane, dereotu, maydonoz, zeytinyağlı yeşillik önerdi. bazen içine domates rendeledim, bazen kekik baharat kattım ama tamamen uyguladım )  
  • Islak veya kuru ısı uygulayın. Bu bir sıcak su şişesi olabilir; ılık kompres olabilir, ılık bir duş veya banyo olabilir. Sancılı memenizi, ılık su dolu bir tasa, günde birkaç kez on dakika süresinde daldırabilirsiniz. Bu sizi çok rahatlatacak ve tıkanmaya yol açan katılaşmış sütü de harekete geçirecektir. Ancak bazı anneler, memeyi serinleterek de rahatlarlar.
  • Lahana ve İncir yaprağını sıcak sudan geçirip göğsünüze bağlamak da etkili bir yöntemdir.. (aynı sıkıntıya bende düştüm, ne yapsak resmen sütüm gelmiyordu :( Ateş içinde yanmak bir tarafa bir de sancısı başlamıştı... Tam 4 gün sonrasında yurdışında oturan annemin bir kuzeni bebek görmeye gelmişti.. Afrika'da görevli olduğunda yerli kabilelerinde bayanların doğum sonrasında bilerek bağlanıldığını söyledi, şifa Allah'tan dedik faydası olur olmaz bilmeyerek aynı bu şekil evde dolaşmaya başladım... Artık vesile neydi bilmiyorum ama sütüm sonrasında gelmişti...  




  •  

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    ANCAK; 8-24 saat sonra ve bütün bu alınan tedbirlere rağmen durumunuzda bir değişme ve gelişme yoksa ve/veya ayrıca:

  • 38.4ºC ve üstü ateşiniz varsa
 Sütünüzde pıhtı veya kan görürseniz
 Memenizin üstünde yol yol kırmızı çizgiler oluşursa
 Soğuk algınlığına benzer belirtileriniz varsa
 Kendinizi genelde rahatsız hissediyorsanız
  • Hatta alttaki resimdeki Apse ve kızarıklar varsa mutlaka durumu doktorunuza bilgi verin ! 

    Umarım işinize Yarar, çooook geçmiş olsun ...


VE EY ŞANSLI HATUNLAR 👍BU SÖZÜM SİZE
sütü hemen gelenlerrrrr 
bebek başta çok ememiyor sütünüz fazla olduğunda bile dondurucuya atın :) 2 ay saklayabilirsiniz  

Çünkü;
ANNE SÜTÜ ÇOOOOOK FAYDALI 





 

 


30 Mart 2017 Perşembe

REGAİB KANDİLİMİZ MÜBAREK OLSUN

Bugün ettiğiniz bütün dualar göklere yükselip,

tek tek kabul olup üzerinize sağanak gibi yağsın inşaAllah ...

🙏

14 Mart 2017 Salı

İPEKYOL - TWİST - OYSHO - ZARA HOME sezon ortası indirim Ne ZAMAN ???

CANIMIN GÖZ AĞRILARI ....

GİT GİT DOYAMADIKLARIM, 2017 EN FAVORİLERİMMMMM

SÖYLEYİN BAKALIIIIMM ....

ŞÖYLE SEZON ARASI BİZE BİR GÜZELLİK YAPAR MISINIZ ???

💟💖💗💘💝💞💕💋

 

 

Biliyorum bazı güzelliklerin sizde benim gibi hastasısınız 😍

işte tam bu sıralar; yeni sezon 2017 ilkbahar / yaz tasarımları ile çıkıyor karşımıza en bi sevdiklerim...

BAHAR GELİYOR YAAA 

bu ilk taze tomurcukları ile %10-30 arası olsada sezon indirimi günleri başladı....

 


Ipekyol ile renkli bir yaz serüveni

Sezonun yükselen trendlerini kişisel çizgisine sadık kalarak yorumlayan Ipekyol, 2017 İlkbahar-Yaz sezonunda, botanik desenler 
ve zenginleştirilmiş detaylar ile buluşan minimal stil anlayışıyla sahneye çıkıyor. 
Maskülen parçaların feminen parçalarla kusursuzca harmanlandığı koleksiyon, 
modern ve güçlü Ipekyol kadınlarını özgürlüğün tadını çıkaracakları 
bir yaz serüvenine davet ediyor.
2017 İlkbahar-Yaz sezonunu kendinden emin, dingin bir enerjiyle karşılayan Ipekyol, 
naturel tonlar ve zenginleştirilmiş detaylarla harmanladığı minimal stil anlayışıyla sahnede… 

Çalışan ve şık giyinmeyi seven bayanların gözdesi İpekyol'da uğurlu Günler başladı. 
24 Mart - 27 Mart tarihleri arasında İpekyol Mağazaları'nda

TWİST iseeee

Bangır Bangııııır Twisterlar ...  
Sokağın yüksek enerjisinden ilham alan Twister'lar, özgür ruhlarını Twist parçalarıyla ortaya koyuyor! 
 Cool üslubuyla özdeşleşen desenli kimonolar, midi tulum ve jean şortlar, festival koleksiyonuyla başrolde! 
Yelek, ceket, elbise ve şortlarda kullanılan püskül, nakış, işleme gibi bohem detaylar, festivallerin pozitif enerjisini yansıtıyor.
Etnik desenli çanta ve espadriller, bilekte biten süet kovboy botlar ise bu yazın en iddialı festival görünümlerinin kusursuz birer eşlikçisi…

Twist mağazalarında 23-24-25-26 Mart 2017 tarihlerinde 

%50'ye varan Uğurlu Günler indirimi seçili ürünlerde başladı...


  


OYSHO ooo benim en huzurlu yanımmmmmm,
Pamuksu, seksi, klasss bir dokunuş ...
Oysho'da 15-30 Mart 2017 tarihleri arasında seçili ürünlerde geçeli olacak 
%30 sezon ortası indirimi başladı.


 

 Veeee ZARA HOME

Kalitenin, o misss gibi uyku zamanı benim içinnnn... Ama son zamanlarda mutfak - hatta bebek ürünlerine bile dayanamıyorum... 
Bir de mağazalardaki white jasmine kokusu yokmu !!!
YA RABBİM resmen bayılıyorum bu kokuya :)
Sezon ortasi i̇ndi̇ri̇mi̇. -50 %. 
SEÇİLİ ÜRÜNLERDE. 15/03/2017 de BAŞLAMIŞ OLUP 02/04/2017 TARİHİNE KADAR GEÇERLİDİR.


12 Aralık 2016 Pazartesi

TOPLUMSAL DUYARLILIK - MERHAMET ??

İnsanların hayatlarının bir anda kaybedebildiği, cennet gibi ülkenin huzur dolu insanlarının psikolojik olarak hayatlarının cehenneme çevrildiği,  

Merhamet, bilim, sanat hatta doğa alanında dünyanın dikkatini çeken kültür zengini Osmanlı'nın yerine,

 tabiri caizse 3 maymunu oynayan bir toplum haline ne zaman geldik ???


Sabah bugün ne yapsam diye plan yaparken, akşam saatlerinde terör saldırısını konuşuyoruz.
Biz (hala biz diyorum aramızdaki farklılara !!!) insanlığımızı ne zaman kaybettik? Ne zaman Allah'ın verdiği canı alabilecek kadar düşman olabildik?
o partinin, bu grubun, yada zamanın suçu değil vicdanım nereye gidiyor diye sordunuz mu ?
Terörü Kınamaktan başka bir işe yaramayan bir topluluk olmak canımızı sıkmıyor mu?
İnsan canı neden bu kadar ucuz?
Vatana canımız hangi durumlarda feda olur?
Toplumsal duyarlılık, ihbar etme, ispiyonlama mı?
Devletin, Polisin yanındayız !!! diyoruz da ne yapıyoruz ???
Örneğin, çocuklarımıza otobüste, trende yaşlılara, güçsüzlere, ihtiyacı olanlara öncelik duyarlılığını kazandıramamışsak!,
gelecekte ihtiyacımız olan anlarda bizlere anlayışlı davranmayacaklardır. Çünkü onları biz yetiştiriyoruz ve onlar bizim ürünlerimiz.
Bu nedenle iş işten geçtikten sonra çevremizden duyarlılık beklemek gerçekçi değildir. Önemli olan, gerekli duyarlılığı yerinde ve zamanında gösterebilmektir.
Ne alaka diye... duyar gibiyim?
Başlangıç işte bu nokta. 
Sorumluluk - duyarlılık bağlantılı olarak yayılıyor, genişliyor, herşey birbiriyle bağlantılı !!!
Özellikle yaşadığımız çağda toplumsal duyarlılık daha da fazla önem kazanmakta, ama durumu çok kötü
İNSANLIK GELİŞTİKÇE insanların bireyselleşmesi ve sonucunda yanlızlığın artması gerçeğiyle karşı karşıya kalmaktayız.
Bu bireyselleşme ve yalnızlaşma, duygusal körlüğe neden oluyor !!! Etrafta olumsuzu görmezden gelip geçiyoruz !
olsun düzelir demekle duayla olmuyor, plan üzerine plan kuranlar var boş durmuyorlar!!! elden geleni yapmıyoruz!
çevremizde olan bitene uzaktan bakan, kınayan insanlar haline gelmekteyiz, sosyal medyaya bakıyorum sadece üzüntüler var.
Eminim küçük olumsuz hesapları!, yazıları yada dışarda göz ucuyla gördüğümüz bir çok şüpheli durumu haber verebiliriz... 
bunlar evet benim içimde artık iyice büyüyen düşüncelerim, ne kadar uzak olduk yolda düşen bir hastaya??? Belki bir dosta, yada sevdiklerimize,
Lütfen birşey yapabiliyorsanız ! biliyorsanız yardım edin, ya senin çocuğun öldürülseydi !!! yada EŞİN ...
https://beyazmasa.ibb.gov.tr/

 Okuduğum bir yazıdan kısa bir bölüm aktararak yazımı bitirmek isterim:
“Tümü fiziksel ve zihinsel özürlü olan dokuz yarışmacı, 100 metre koşusu için başlama çizgisinde toplandılar. Yarışmacıların tümü yarışı bitirmek ve kazanmak için istekliydiler. Yarışa başlar başlamaz, içlerinden genç bir delikanlı tökezleyip yere düştü ve ağlamaya başladı. 
Diğer sekiz kişi oğlanın ağlamasını duydular, yavaşladılar ve geriye baktılar. Sonra hepsi yönlerini değiştirdiler ve geriye döndüler, oğlanın yanına geldiler. İçlerinden Down Sendrom’lu bir kız eğilip oğlanı öptü ve:
–  Bu onun daha iyi olmasını sağlar, dedi.
Sonra dokuzu birden kolkola girdiler ve bitiş çizgisine doğru hep birlikte yürüdüler. Stadyumdaki herkes ayağa kalkıp, dakikalarca onları alkışladı…”
Evet, bende ayağa kalkıp onları alkışlıyorum Çünkü bu hayatta önemli olan şey, kendimiz için kazanmaktan, çok daha ötede olan bir şeydir. 
Bu hayatta önemli olan, diğerlerini de anlamak, yavaşlamak ve rotamızı değiştirmek anlamına gelse bile, diğerlerinin kazanması için yardım etmektir. Toplumsal duyarlılık ve bilinç bu şekilde gelişir.”
 Mübarek Mevlid Kandili ...
44 Ateş daha düştü... ve nice yaralılar var, nicesinin evladı, umutları, eşleri vardı !!! 
Artık herşey sanal alem, Sosyal medyadan yaşadıkları acıyı ne kadar anlayabiliyorsak artık !
Hepimizin başı sağolsun.

 

13 Ekim 2016 Perşembe

En Doğalından Tam Organik Bitki Besini

Evde vitamin yapalım :)


Merhaba canlarım ....
Ben çiçekleri çok severim,
Ama bu aralar çok cansız görünüyorlar gözüme diyenlerdenmisiniz ???
Çok basit yöntemlerle bitki besini hazırlayabiliriz :

Gerekli atık malzemeler
2 muz kabuğu
2-3 kaşık türk kahvesi
3 yumurtanın kabuğu
yeteri kadar su

hepsini blender da çekip kaşık yardımıyla çiçekleriizin dibine ekleyelim hepsi bu kadar :)

10 Ekim 2016 Pazartesi

Diş Beyazlatma

Bu aralar çok uğraşıyorum dişlerimle, 10-15 sene önce yaptırdığım dolguları bile yeniletiyorum dersem gülümsediğinizi hisseder gibiyim...

Beyaz dişlere sahip olmak en çok istediğimiz şey. Diş hastanelerini incelediğimizde ise beyazlatabilmek için gereğinden fazla para ve zaman harcanıyor.

Bazen ninelerimizden kalan “eski usul” çözümler gerçekten etkili olabiliyorr. Bunlar hem daha az para harcamanıza neden olur hem de ticari ürünlerin sonuç alabilmek için her zaman yaptığı gibi doğrudan dişlerinize karşı saldırıya geçmezler.

İki seçeneğiniz var :

Birinci Seçenek : Bir çorba kaşığı karbonat ve bir tam limonun suyunu alıyorsunuz, ufak bir kaba karbonatı boşalttıktan sonra limon suyunu döküyorsunuz. İki dakika bekleyip güzelce karıştırıyorsunuz ve elde ettiğiniz bulamaçı dişlerinize uyguluyorsunuz. Dişlerinizde 30 dakika tuttuktan sonra ağzınızı güzelce çalkalayıp, dişlerinizi fırçalıyorsunuz.

İkinci Seçenek : İki adet çileği alıp güzelce eziyorsunuz ve bir çay kaşığı karbonat ile karıştırıyorsunuz. Kaynaşmaları için 2 dakika bekliyorsunuz ve bu karışımı dişlerinize uygulayıp 5 dakika bekliyorsunuz. Süre bitince ağzınızı bol su ile yıkayıp dişlerinizi fırçalıyorsunuz. 

2 haftada bir tekrarlasanız bile farkı görüyorsunuz :) bu iyiliğimi de unutmayın ...

29 Ağustos 2016 Pazartesi

Her çocuk birbirinden farklıdır

Kalküta Hindistan'daki bir okulun müdürü 

Sınavlar başlamadan velilere ilginç bir mektup göndermiş.

 

 

Kalküta Hindistan’daki bir okulun müdürü sınavlar başlamadan, 

velilere aşağıdaki mektubu göndermiş. 

"Her çocuğun yetenekli olduğu bir alan mutlaka vardır" :) dikkatli yaklaşın ...


"Sevgili Velilerimiz,

Çocuklarınızın imtihanları yakında başlayacak. 
Biliyorum ki daha şimdiden çocuğunuzun başarısı konusunda endişelisiniz.
Ancak lütfen şunu unutmayın ki sınavda ter dökecek bu öğrenciler arasında;
Matematiği çok iyi olmasa da idare edebilecek bir sanatçı,
Tarih veya Edebiyat’a çok meraklı olmayan bir girişimci,
Kimya notlarını pek önemsemeyecek bir müzisyen,
Fizik notlarından çok fiziki yapısı daha önemli olan bir sporcu,
olacaktır.
Eğer çocuğunuz yüksek notlar alırsa, bu harika! 
Ama eğer almazsa, onu kendine güven ve gurur duygusundan yoksun bırakmayın.
Ona, her şeyin normal olduğunu,  sonuçta bunun sadece bir imtihan olduğunu söyleyin. 
Ona hayatta daha büyük şeylerin onu beklediğini anlatın.
Notları ne olursa olsun, onu seveceğinizi ve onu yargılamayacağınızı söyleyin.

Lütfen bunları yapın ve çocuğunuzun kendini gerçekleştirmesini seyredin.  
Bir imtihan veya düşük bir not onların düşlerini ve yeteneklerini ellerinden alamayacaktır.

Ve lütfen;
dünyadaki mutlu insanların sadece doktor ve mühendisler olduğu düşüncesini aklınızdan çıkarın.
Saygılarımla,
Okul Müdürü

Benzer Yazılarım

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...♥ Zeynep'le Güne Merhaba ♥...

'Ve sen yine denendiginde
ve yine kalbin daraldiginda
ve yine bütün kapilar yüzüne kapandiginda
ve yine ne yapman gerektigini bilemediginde
Uzun uzun düsünve hatirla Yaradanini!
Allah kuluna kâfi degil mi?
(Zümer/36)

Konumuz Ne olsun :)