Translate

Zeynep'le Dekorasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Zeynep'le Dekorasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ocak 2020 Çarşamba

96 YAŞINDAKİ KADININ SATIŞA ÇIKARDIĞI TORONTO'da 72 YILLIK MUHTEŞEM EV

96 yaşındaki bir kadının, Batı Toronto’da satışa sunulan evini görünce herkes hayran kaldı.

Dışarıdan alıcı gözüyle baktığınızda, sıradan bir evmiş gibi düşünebilirsiniz, 

hatta cazip gelen herhangi bir tarafı da olmayabilir. Ya İÇİ ?

70 yıldır tadilat görmeden tertemiz korunmuş bir müze mi dersiniz bir masal evi mi?

TAM 70 YIL

Ev sahibi yaşlı kadın Joyce, evini görüp fiyat vermeleri için Carla ve Gladys’i aradığında, emlakçıların gözünün önüne gelen manzara tam olarak demode ve yıkık dökük bir evdi.

 Eve girmeden önce restorasyon ekibini bile aramaya kalkabilirsiniz. 

Oysaki kapının eşiğinden adımınızı attığınız anda k-anınızı dondurarak sizi şaşkına çeviren klasik bir güzelliğin içinde kendinizi kaybedeceksiniz. 

İşte tüm ön yargılarınızı rafa kaldırmanın tam sırası!


 Bir gün, Spizzirri kardeşlerin ofisindeki telefon çaldı. 
Carla telefona cevap verdiğinde garip bir sesle karşılaştı. 
Telefonun ucundaki kişi ise Joyce’du. Carla’ya göre Joyce diğerleri gibi yalnızca potansiyel bir satıcıydı ve mülkiyeti için O’na en iyi fiyatı alacağına dair güvence vermeye çalıştı. 
Carla özgüvenli ve soğukk-anlı kalmak için çabaladı çünkü onlar çoğu satıcı tarafından sonsuz güven duyulan, rakipsiz emlakçılardı. 
Halbuki Joyce, onlar için alışılmışın dışındaydı. Carla, Joyce’un sesindeki tereddüdü fark edip paniğe kapılmaya başladı. Yaşlı k-adın eviyle ilgili beklentisini söylediğinde, Carla oturduğu sandalyeden düşmemek için kendini zor tuttu.


Yıllarca yalnız yaşayan yaşlı birinin evi elbette bakımsız, kirli, kokuşmuş, el değmemiş eşyalarla dolu, tozlu duvarlarla kaplı ve hatta satışa hiç de uygun olmayan durumda bile olabilir… 
Joyce, evini satmanın O’nun için ne kadar zor bir karar olduğunu açıkladığında, Carla duydukları karşısında bir kez daha şoka girdi


Emlakçı kardeşlere evin içinde yetmiş yıldan fazladır hiçbir şekilde tadilat yapılmadığı söylendiğinde, 
akıllarını kaçırmamak için soğukkanlı olmaya çalıştılar, çünkü o yaştaki bir k-adının evine yetmiş yıl hiç el değmemesi demek; 
tam bir kaosa ve evin yaşanamayacak hale dönüşmesi anlamına geliyordu. 
Evin içinin bozulmadığı söylense de, tecrübeleri emlak kraliçelerinin gözünde 96 yaşındaki bir kadının 
hiçbir tadilat ve bakım olmadan evini yepyeni tutma ihtimali yok denecek kadar azdı. 
Oysaki bu sıradan görünümlü evin içinde onları neyin beklediğini kesinlikle bilmiyorlardı.

Elbette, 96 yaşındaki bir kadının, 
yaşamı boyunca biriktirdiği kir, karışıklık, düzensizlik ve binlerce gereksiz eşyayla evini kusursuz bir durumda tutmasına pek imkan yoktu. 
Muhtemelen bu ev için ciddi bir tadilata ihtiyaçları olacaktı; ancak hala onları neyin beklediği hakkında hiçbir fikirleri yoktu. 

Joyce’un evi Jane Street’te, Toronto’nun Eski Değirmen mahallesindeydi. 
Carla, bu bölgede varlıklı sakinlerin yaşadığını ve butik oteller gibi üst düzey işletmelerin olduğunu biliyordu. 
Burada evler diğer yerlere nispeten daha hızlı ve fevkalade bir fiyata satılıyordu.


Hesaplamalarına göre, bu bölgedeki konutların değeri 968 bin doların bile üzerindeydi! 
Kulağa hiç şüphesiz ki oldukça hoş bir kazanç gibi geliyordu; ancak tahminleri uykularını kaçırmaya başlamıştı bile. 
Ne kadar motive olmaya çalışsalar da kendilerini en kötü senaryoya hazırlıyorlardı. 
Derken, ortaya yeni bir problem çıktı! 
Şüphesiz ki yetmiş yıldan fazladır yaşadığı yere ‘elveda’ demek hiç de kolay bir karar değildi. 
Joyce, adeta ömrünü geçirdiği bu eve veda etme fikriyle yoğun bir mücadele halindeydi ve evi satmaktan vazgeçmek üzereydi. 
İlk iş olarak Joyce’u evini görmelerine izin verme konusunda ikna etmek zorundaydılar.
 .
.
Sonra Ne mi oldu!!!
Eve Kanada’nın dört bir yanından iç mimarlar resmen akın etti. 
Herkes bu tuğla mülkün içinde ne saklandığını görmek için sıraya dizilmişti. 
Mimarlar Joyce’un parlak renklerden kaçındığını ve muhteşem uyumlu tonlar tercih ettiğini gözlemledi. 
Renklerin dansının yanı sıra, ev metalik duvar kağıtlarıyla kaplıydı ve altın mobilyalarla doluydu; 
ancak tüm tasarımlar arasında çiçek desenlerini sıklıkla kullandığı ve çok sevdiği belliydi. 

henüz 24 yaşındayken bu evde yaşamaya başlamıştı ve o günden bu yana, moda konusunda ciddi gelişmeler olmuştu. 
Tasarımla harcadığı uzun yıllardan sonra hiç kimse evin bugün nasıl göründüğünü tahmin bile edemezdi. 
İstediği gibi bir konut arayan alıcı için, evin iyi bir konumda olmasının yanı sıra içinin eksiksiz bir şekilde döşenmiş olması her zaman avantajdır, çünkü yeni ev sahibi çantasını alıp eve direk yerleşebilir. Joyce’un evi içinse durum biraz farklıydı. 
Evin her bir metrekaresi 40’lı yıllardan kalan antik eşyalarla dolu, muhteşem bir iç tasarım stiline sahipti; zarif ve iyi muhafaza edilerek de görenleri büyülüyordu. 
Ne yazık ki, acı gerçek şuydu; Joyce’un mobilyalarının tamamı bu evde bırakılmayacaktı; ev sigortasının olup olmadığı konusunda da şüpheler hala devam ediyordu.


Joyce, evini satacağı için ifade edilemez bir üzüntü yaşıyordu; 
ama eşyalarını evle birlikte satmayacağı için nispeten rahattı. 
Neyse ki, tüm o gösterişli ve paha biçilemez parçalar k-ı-zına miras kalacaktı. 
Joyce, bu eşyalara gerçekten iyi bakabilecek birinin olması gerektiğini ve bunu yapabilecek tek kişinin de k-ızı olduğunu biliyordu. 
Evdeki bütün eşyaların, mobilyaların, antikaların 70 yıldır bu kadar özenle korunabilmesi akıllara durgunluk veriyordu. 
Joyce, kendi evinin tasarımcısı olarak çok şanslıydı çünkü yapılan dekorasyonda yalnız değildi. 
Tüm ailesi bu evi güzelleştirmek ve baştan yaratmak için seferber olmuştu. 
Mobilyalardan duvardaki perdelere ve yataklardaki çarşaflara kadar hepsi Joyce’un yaratıcı fikirlerinin ürünüydü. 
Neyse ki, II. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle ve ekonominin canlanmasıyla birlikte çok daha fazlasını yapabildiler. 
Elbette evin içindeki bu efsane değişiklikler yapıldıktan sonra evin sigorta ücreti de artmış olsaydı hiç şaşırmazdık.



 




 


 

 

24 Aralık 2019 Salı

BIRAKIN PERDELER AÇIK KALSIN


Yaşlı hanım hastamız “İstemiyorum. 

Perdelerin kapanmasını istemiyorum. 

Pencere bahçeye bakıyor, üstelik 4. kattayız. 
Kimsenin içeriyi göreceği yok. Lütfen perdeleri kapatmayın” diye söyleniyordu.

O gece yattığı koğuştaki diğer hastalar perdeleri kapattırmadığı için servis hemşiremizden yardım istemiş,
hastamızı ikna edemeyen hemşiremiz de sorunu bana iletmişti.
 Odadaki diğer iki hasta pencere kenarında yatmakta olan hastamızın perdelerin kapanmaması yönündeki ısrarını anlamamış:(
biraz da öfkelenmişti.
Odaya neden girdiğimi anlayan hastamız ağzımı açmadan
“perdelerin kapanmasını istemiyorum, lütfen ısrar etmeyin” diyerek karşılamıştı beni.
İkna olacak gibi görünmüyordu.
Yatağının kenarına oturup sakinleştirmeye çalıştım.
 Odadaki diğer hastaların isteğini de ileri sürerek hiç olmazsa tül perdeyi çekmeye razı ettim.
Pek içine sinmemişti ama oyunun kuralına göre oynanması gerektiğinin de farkındaydı.
Odada gerginlik sürüyordu.
Yanlarında kalıp konuşturup sakinleştirmeyi düşündüm.
Hastamızın ziyarete gelen çocukları ve torunları olduğunu hatırlayıp, onları sordum.
Özellikle torunlarından söz etmeye başlayınca yumuşadığını, yüzünün güldüğünü fark ettim.
Oğlu ve kızının çok çalıştığından, kendi çocukları ile ilgilenmeye zaman kalmadığından yakındı.
- Evde herkes çalışıyor. Büyük torunum okuldan eve geldiğinde karşılayan kimse olmuyor.
O kocaman evde tek başına ne bulursa onunla karnını doyurup televizyonun karşısına oturuyor. Garibimin önüne sıcak yemek koyup sırtını sıvazlayacak, saçını okşayacak biri bile yok yanında.
“Ama modern hayat hep böyle. Hayat hızlı ve herkes meşgul, ne yapacaksınız?
Bütün büyük kentlerde bu sorunlar yaşanıyor sanırım” diye üsteledim.
Omuzlarını silkti. Doğrulup yastığını düzeltti.
Sonra yine o öfkeli gözlerle baktı.
- Modern hayatmış, sevsinler. İnsanı yalnız bırakan, başkalarından uzaklaştırıp içine kapanmasına yol açan modernliği ne yapayım?
Herkes yalnız, çocuklar bile yalnız görmüyor musunuz?
Kimse kimsenin derdini bilmiyor, bilse bile kulağının üstüne yatıp görmezden geliyor.
Anlatmaya çalışsan yaşama telaşından kimsenin durup dinlediği de yok.
- Nasıl bir yalnızlık bu sözünü ettiğiniz?
Her ne kadar konu ilgimi çekse de gerçekte, hastamızı biraz daha konuşturup sakinleştirmeyi
ve böylece odadaki gergin havanın bir ölçüde giderilmesini amaçlamıştım.
- Doktor bey oğlum, yıllar içinde azar azar öyle şeyleri yitirdi ki insanlar,
evlerine kapandıkları yetmedi, şimdilerde kendilerine de kapanmalarını bekliyorlar.

Sonra çocukluğunu, insanların bahçeli konu komşunun birbirini görebildiği evlerde yaşadığı yılları anlattı.
Konu odadaki diğer hastaların da ilgisini çekmiş, az önceki hırlaşmayı unutup hastamıza kulak kabartmışlardı.
- Önce bahçeler otopark oldu.
Apartman hayatı, modern yaşam dedik bahçenin çamurundan kurtulduk diye kandırdık kendimizi. Herkes evlerine çekildi.
Kimse kimseyi görmez, duymaz oldu.
- Peki sonra?
- Sonra sıra balkonlara geldi. Balkonları kapatıp eve kattılar. İşyerleri de balkonsuz oldu.
Dışarının tozundan kirinden kurtulduk diye kandırdık yine kendimizi.
Konu komşuya, gökyüzüne, dünyaya açılan balkonlar da gitti elimizden.
Yetmedi sıra pencerelere geldi. Tül perdeydi, güneşlikti, kalın perdeydi derken pencereler de örtüldü.
Jalûzi, panjur stor derken pencereler kapandı.
Onca para döktüğümüz perdelerimize bakıp “ne güzel oldu” diye avunduk.
Güneş görmeyen, gün ışığı gibi yanan lambalarla aydınlatılan işyerlerine, evlere kavuştuk.
Her şey yavaş yavaş oldu.
Modernleşiyoruz diye tüm bunları sineye çektik.
- Peki ya şimdi?
- Görmüyor musunuz?
Herkes içine kapandı.
Bahçesi balkonu olmayan pencereleri örtülü o çok modern evlerde dışarıyla tek bağlantısı televizyon olan insanlara dönüştük.
Gerçi biraz daha okumuş olanların internet ve cep telefonları da var ama yalnızlık aynı yalnızlık.
İnsanları içine kapatıp yalnızlaştırdılar.
Şimdi sadece bakmaları istenen yöne,
televizyona bakıp orada izledikleri dünya ile yetinmelerini orada yaşayıp tüketmelerini, sadece tüketmelerini bekliyorlar.
Dedim ya modernlikmiş, sevsinler…
Odadaki hastalardan biri televizyonun sesini önce kıstı, sonra da kapattı.
Diğer hastamız dayanamayıp “Durum bu kadar mı kötü?” diye sordu.
Bizimki gülümsedi duvarda asılı olan manzara resmini gösterdi.
- Kimileri durumun farkında.
Duvarlarına resimler asıp ara sıra da olsa başka yöne bakmayı, resimlerin içine dalıp hayaller kurmayı veya kitap okuyarak kendini avutmayı başarabiliyor.
Ama ben çocuklar için, torunlarım için kaygılıyım.
Hangi çocuk gökyüzündeki bulutlarla !
veya oyun oynadığı halının üstündeki desenlerle hayaller kurmamış, oyunlar oynamamıştır?
Öyle bir kapandık ki hayata, şimdi ne o halılar var, ne de çocuklarımızın görebileceği gökyüzü.
Varsa yoksa televizyon, tablet,bilgisayarlar.
Her şey hazır, hayaller bile.
Hayal kurmayı bile çok görüyoruz, çocuklara.
Eliyle pencereyi gösterip “Bu yüzden istiyorum, penceremi.
Hastane odasında bile olsa pencere örtülmesin, perdeler açık kalsın istiyorum.
Gökyüzümü kaptırmayacağım bu yamyamlara” dedi.
Bu sözlerden sonra başucundan kitabını ve gözlüğünü aldı.
Odada az önceki gerginlikten eser kalmamıştı.
İzin isteyip yanlarından ayrıldım.
Ertesi sabah
ve daha sonraki günlerde o odanın tüm perdelerinin açık olduğu dikkatimizden kaçmadı.



Üstelik hastamızın taburcu olmasına

ve aradan geçen onca zamana karşın hiçbirimizin eli gitmedi o perdeleri kapatmaya.

🙏🙏💖💖
Dr. Mehmet Uhri ~☆☆

11 Aralık 2019 Çarşamba

Pantone Renk Enstitüsü 2020 Yılının Rengi olarak Klasik Mavi'yi Seçti

Pantone En büyük Renk enstitüsü diyebilirim, 

Yaklaşık 20 yıldan bu yana her sene yılın rengini belirliyor. 
Sonrasında moda, mobilya, makyaj takı, teknoloji artık aklınıza ne gelirse her şekilde hayatımıza giriyor...
Özellikle tasarım ve reklam firmaları bu konuda çok çalışkanlar tebrik ediyor;
çokkk güzel pazarlıyorlar :)))


Bu yıl da Pantone Renk Enstitüsü geçmişte olduğu gibi 
2020’nin renk tonuna sahip eşyalar piyasaya sürmek için FedEx, Adobe ve The Inside ile ortak çalışmalar gerçekleştirecek.

19-4052 klasik maviyi; 

tarz bir süreklilik ve güven; her zaman itimat edebileceğimiz, elle tutulur ve güven telkin eden bir ton” sözleriyle değerlendirdi.

Hakikaten böyle güzel bir koltuğa dokunasım geldi, hissetmeliyim de !

Beyaz - Gri - Çimen Yeşil - Siyah ile ortak kontrastlarla da hayatınıza sokabilirsiniz.
Benim şahsen örnekler çok hoşuma gitti .



Mobilya biraz ciddi bir değişim diyorsanız 
Gündemi takip ediyorum bende imajı oluşturmak adına daha küçük dokunuşlar atalım :)




Bu rengi çok severim, 
Kabanım, elbisem, makyajım vs. çok da tercih ederim,
şimdi ipek şantuktan olan mavi abiye elbiseme anne kız kombin yapmak adına kızıma da dikeceğim :)
Sizinle küçük dikiş çalışmalarımdan da paylaşırım yine ...




 

Daha büyük maviler de var hayatımıza sokmak isteyeceğimiz...
rüyalar büyük olsun :)


29 Kasım 2019 Cuma

Mutfak Dolabı Boyama Projesi - DIY : Cadence Hybrit Multisurfaces


 Felsefem ! Atmıyoruz, Yeniliyoruz ...


Merhaba dostlarım;
Özellikle Hobi, Dekorasyon hatta el sanatlarına dair sitelerde, instagramda hatta kurslarda 
son dönemde yaygın şekilde alışverişi-yeni tüketimini azaltan, yenilemeye-geri dönüşüme dair bir akım var.

Kendi adıma ne yapabilirim beni daha mutlu edecek diye düşünürken; 
ilk sırada kesinlikle mutfaktan başlamalıyım diye karar verdim... 
Akrilik Membran Mutfak dolabım daha çok yeni 4-5 yıllık ve en ufak deformasyonu yok, 
kapakların çok parlak renk dokuda olması hoşuma gidiyordu :( 
ama şu kapakların haline bakar mısınız !!!
Güneş gören alan diyordum başta ama zamanla yayılarak artan bir sararma başladı .

Üstelik tek benim değil tüm apartmandaki bayanlarda bu durumdan mutsuzdu .


Araştırmalarım sonucunda Cadence Hybrit Multisurfaces boyalarını tercih ettim, 
bu bir reklam yazısı değildir ! 
Ahşap, seramik, polyester, kumaş, deri, metal, duvar, dolap, plastik tüm yüzeyler için 
kullanılabilen özelliğe sahipler. 
Astar ve zımpara da gerektirmiyor.

  Gerekli malzemeleri size tek kolajda hazırladım :

 Renk olarak; 

 

Pak beyaz (500 ml. H002) seçtik, 
krem tonajı yakalayabilmek adına içine Taffy (120ml. H005) ekledim, 
dil çubuğu yardımıyla kapaklı yoğurt kabı içinde yaklaşık 10 dk. renklerin iyice özdeşip karıştırın. 

1. olarak kapaklarınızın kuluplarını - ardından da dolap kapaklarınızı yerlerinden sökün,
gazete üzerinde boyayabiliyorsunuz, damlamıyor bile :)
2. aşama da ilk olarak  hazırladığınız boyadan ilk katı rulomuza sünger fırçasını takarak atıyoruz,
çabuk kuruyor 1 saat yeterli,
3. aşama kuruduktan sonra 2.kat boyayı atıyorsunuz...
yine 1 saat kurumaya bırakıyorsunuz,
3.kat son kat boya için saten fırça başını takıp atın, daha pürüzsüz bir doku oluşmasını sağlıyor...
1 saat kurumaya bırakmayı unutmayın !
 Şimdi sıra vernikte ...
4. kat için kadife vernik fırsaçısını takarak parlak verniğinizi sürüyorsunuz...

Bu kadar kolaymış :)





 Sizde acaba yapabilirmiyim diye sakın çekinmeyin;
aydınlanan mutfaklar için beyaz renk tonajını da ekliyorum ...

Hadi deneyin...



 

 

 



4 Ekim 2019 Cuma

İBB. SOSYAL YARDIM PROJESİ - Kadın Koordinasyon Merkezi

Sana fazlalık olan belki bir başkasının ihtiyacı olabilir ...

Haydi; İhtiyacın yoksa paylaş 🤗

‪Kullanmadığınız ikinci el eşya, mobilya ve kıyafetlerinizi kapınızdan alıyor, 

sizler için ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyoruz.

İSTANBUL ☎️ 444 0 093

 

ilk başta; 

benim kullanmadığım, beğenmediğim eskiler verilir mi gibi 

içinizden geçirmeyin !!! 

Günlük hayatta kullanım ömürlerini bitirmiş ev eşyalarının çeşitli yöntemlerle 
yeni ve farklı bir forma kavuşturularak yeniden kullanılabilir hale getirilmesine yönelik 
hazırlanan “Geri Dönüşüm Atölyesi” Mart 2008’de açıldı 
ve Kadın Koordinasyon Merkezi Eğitim ve İstihdam Atölyesi’nde bulunan sınıflarda gerçekleştirildi. 

Ekip oldukça büyük, terziler, mobilyacılar, kuru temizlemeciler, tasarımcılar ...

Bu video sadece sizlere bir örnek :

 

23 Mayıs 2019 Perşembe

NİŞAN HAZIRLIKLARI - EVDE SÖZ NİŞAN MEVLÜT TÖREN MASA NASIL HAZIRLANIR ???

Geldi bahar ayları...

Başlasın Nişan Hazırlıkları :)

 Bizde baharda nişanlanan gelindir yaza :)


sevgili okur dostlarım, bu yazımı en güzel anlara ihtiyacen kaleme alıyorum,

SÖZ, KIYAFET, BOHÇA ve GELENEKLERE dair yazımda ön kısmından bahsetmiştim...



Geleneklerimize göre önce aileler tanışıyor ve kıs isteme merasimiyle SÖZ kesiliyor...
Bazen de SÖZ - NİŞAN bir arada evde güzel bir organizasyonla şık bir ortam oluşturuluyor...

KARAR TABİKİ EVLENECEK OLAN GÜZEL ÇİFTİMİZİN 

💗💗 



Evde yapmayı planlıyorsanız ?

ki son dönemde EVDE NİŞAN ÇOK MODA ...


herşeyi ile 

dekorasyon, pasta, çiçekler, masa ve hediyelikleriyle
organizasyon firmaları var
siz sadece kendi heycanınızı yaşıyorsunuz
nette google amcaya sorun bir sürü çıkıyor şimdi reklam vermiş olmayalım:)
Bütçenizin miktarına göre iyice abartıyorlar, görsel örnek ekliyorum bir tane ...


Ya da 

bu benim için en özel anlardan biri derseniz
internette, eminönünde hatta mercanda kendi zevkinize göre satın alıp veya kiralayıp, 
özene bezene hevesle planlıyorsunuz ...

sanırım ben 2.sini seçenlerdenim...


Küçük ama önemli ayrıntılara gelelim !!!

  

 Nişan Pastası, cupkek hatta kanepe gibi tuzlu tercihler olmadan olmaz, 


ben genelde yıllardan beri KAREN Pastanesini tercih ediyorum, 
pasta, şekerleme hatta özel tasarım ne model göstersem yapıyorlar 
tavsiye ederim çok da lezzetli 
İBBden zeynep hnm. yönlendirdi dersiniz :)

                         





 

Güzel estetik ve bence biraz da naif ayrıtılardan pleksi ayna isimlikler

ister masanızın üzerinde yer alsın isterseniz tülün üzerinde çok hoş oluyorlar, 

önceden sipariş verin.

 


EN ÖNEMLİSİ;

MUTLAKA çikolata seçiminizi ve siparişinizi önceden yapın,

süslemek ve teslimat bazen sarkabiliyor... 

Adım adım tüm hazırlıkları tane tane yazdım sizlere... 
Zevkle dekore edceğiniz bu özel anların tadına varmak da ayrı bir mutluluk veriyor.






Masa üzerindeki ayrıntılara genel olarak 350 - 500 tl.ye satın alabiliyorsunuz netten
ama diyorum ya bazı eminönünde toptan satış yapan yerlerden daha uyguna mal edebiliyorsunuz
önce konseptinizi belirleyin karmaşa olmasın .
ALTIN - GÜMÜŞ - AHŞAP ve DOĞAL RUSTİC tercih size kalmış

.
.
.
ayrıntılar çok önemli demiştik evet...
son olarak size hediyeliklerinizi hatırlatıyorum ve bol fotoğraflı bu postumun
size gerçkten kolaylık getirmesini umuyorum...

akide şekeri , kahve, oda kokusu, lavanta kesesi, ıhlamur çayı, lokum, kolonya, pleksi magvet

 vs. vs...

renk uyumu, süsleme detaylarındaki zerafeti sakın unutmayın ki herşey güzel olsun...
Sevgilerimle..














Benzer Yazılarım

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...♥ Zeynep'le Güne Merhaba ♥...

'Ve sen yine denendiginde
ve yine kalbin daraldiginda
ve yine bütün kapilar yüzüne kapandiginda
ve yine ne yapman gerektigini bilemediginde
Uzun uzun düsünve hatirla Yaradanini!
Allah kuluna kâfi degil mi?
(Zümer/36)

Konumuz Ne olsun :)

Zeynep'le Hafta Sonu (107) Zeynep'le Alışveriş (95) ÖNEMLİ (93) Zeynep'in Mutfağı (85) Mutluluk (77) Zeynep'le MODA (67) Zeynep'le Dekorasyon (63) DIY (62) KADIN (59) Dekorasyon (53) Elbise Dolabı (50) Bebek (49) Zeynep'le Ramazan (49) aşk (48) Evlilik (46) Seni Seviyorum (44) İlişkiler (44) Doğum Günü (40) Fotoğraf (40) GÜZELLİK (40) Ev (38) Tasarım (34) Düğün (33) İstanbul (31) Romantik (30) Mutfak (29) Tatil (29) Abiye (28) Erkek (25) HEDİYE (25) eğlence (25) Beyaz (22) Bebek Odası (21) Ahmet Mert (20) Gelin (19) Sevgililer Günü (19) Nişan (17) Pratik Bilgiler (17) müzik (17) Ayakkabı (16) Bahar (16) Yatak Odası (15) Derya Baykal (14) Hamilelik (14) Sinema (13) Ünlülerin Evi (12) Zara (10) Bahçe (7) Pırlanta (5) DIYi (4)