"İşte bugün,üzerinden tam 125 yıl geçen son büyük İstanbul depremini;
tarihimizde “Hareket-i Arz”, “Zelzele-i Azime” ve “Zelzele-i Müthişe” diye anılan 1894 depremini anlatacağım"
Sinan MEYDAN.
İstanbul’da 10 Temmuz 1894 Salı günü saat 12.24’te 17-18 saniyelik çok
şiddetli bir deprem oldu.
Resmi rakamlara göre İstanbul il sınırları
içinde 474 kişi öldü, 482 kişi yaralandı.
Toplam 387 dayanıklı yapı,
1087 ev, 299 dükkan hasar gördü
1894 DEPREMİ
Tarih: 10 Temmuz 1894, Salı.
Saat: 12.24.
İstanbul, çok şiddetli bir depremle sarsıldı.
Ertesi gün Moniteur Oriental Gazetesi depremi okurlarına şöyle aktardı:
“Saat 12.24'te yaklaşık yarım dakika süren şiddetli yer sarsıntısı
bütün kentte tarif edilemez bir paniğe yol açtı. Maalesef çok sayıda ölü
ve yaralı bulunmaktadır. Her yerde çığlıklar, gözyaşları ağlamalar,
sinir krizleri, bayılmalar, Tanrı'ya, Meryem'e yakarmalar duyuluyordu.
Çok insan geceyi yıldızlar altında geçirdi. Bütün kentte bir dükkan bile
açık kalmadı. İstanbul ve bazı vilayetlerde başlayan kolera vakası
sebebi ile bitkin düşen halk, ardından meydana gelen deprem faciası ile
iyice perişan olmuştur.”
Atina Rasathanesi Müdürü D. Eginitis'in
deprem raporuna göre 1894 depremi şöyle gerçekleşti: İlk olarak
yeraltından gelen şiddetli bir gürültü duyuldu. Bu sırada başlayan hafif
sarsıntı giderek şiddetlendi. Bu ilk sarsıntı 4-5 saniye sürdü. Sonra
çok daha şiddetli ikinci bir sarsıntı gerçekleşti. 8-9 saniye süren bu
sarsıntı çok büyük hasara neden oldu. İkinci sarsıntısının hemen
ardından 5 saniye süren nispeten daha hafif üçüncü bir sarsıntı meydana
geldi. Her üç sarsıntı toplam 17-18 saniye sürdü.
Depremin merkezi, Yeşilköy'ün 8 kilometre açıklarında güneydoğu Marmara Denizi'ydi.
Deprem sırasında çıkan gazlar, depremden sonraki üç gün içerisinde
Büyükada'da denizin üzerinde 3 kilometre boyunca uzayan bulut şeklinde
bir dumana neden oldu.
D. Eginitis, bu rapor dışında bir de
deprem haritası hazırladı. Deprem bölgelerini, H. Kiepert haritasının
üzerinde tespit etti. Buna göre Çatalca'dan Adapazarı'na, İzmit Körfezi
boyunca uzanan tam 175 kilometrelik bir alan depremin merkez bölgesiydi.
Depremin en çok etkilediği birinci bölgedeki yerleşim yerleri
şuralardı: Adapazarı, İzmit, Gebze, Kartal, Adalar, Üsküdar, İstanbul,
Büyük ve Küçükçekmece, Çatalca, Marmara Denizi'nin bir kısmı, Bozburun,
Yalova, Karamürsel ve Sapanca…
Deprem sırasında deniz önce 200
metre kadar geriye çekildi, sonra büyük bir şiddetle karaya vurarak
kıyıdaki tüm tekneleri, sandalları, kayıkları karaya sürükledi.
Deprem sırasında İstanbul'un değişik yerlerinde büyük yarıklar,
çatlaklar, çökmeler meydana geldi. Ambarlı'da -biri 3 kilometre
uzunluğunda- iki büyük yarık oluştu. Heybeliada'da Ruhban Okulu ile
Ticaret Okulu arasında küçük bir yarık oluştu. Sirkeci iskelesi önünde
yer uzunlamasına 42 metre yarıldı. Kınalıada'da, Burgazada'da,
Ortaköy'de de yarıklar ve çatlaklar oluştu.
İstanbul ve civarındaki artçı sarsıntılar 8 Ağustos 1894'e kadar devam etti.
Depremde birçok bina yıkıldı veya ağır hasar gördü. Kapalı Çarşı,
Bitpazarı, Mercan Çarşı tamamen yıkıldı. Camiler, minareler, medreseler,
okullar, rıhtımlar, hanlar, dükkanlar, karakollar, evler yerle bir
oldu. Binalardan çıkamayan yüzlerce kişi enkaz altında kaldı. Fatih,
Beşiktaş, Ortaköy, Sultanahmet, Aksaray, Edirnekapı, Topkapı, Balat,
Bakırköy, Silivrikapı'da hasar çok büyüktü. Resmi rakamlara göre
İstanbul il sınırları içinde 474 kişi öldü, 482 kişi yaralandı. Toplam
387 dayanıklı yapı, 1087 ev ile 299 dükkân hasar gördü.
1894
İstanbul depremi su kuyularına, su bentlerine ve su kemerlerine de zarar
verdi. İstanbul'da temiz su sıkıntısı baş gösterdi.
Deprem
sırasında telgraf hatları koptu. Telgraf ve Posta Nezareti'nin sevk ve
haberleşme merkez odaları harap oldu. Bu nedenle İstanbul'un
çevresindeki kazalarda ve köylerde neler olup bittiği bir süre
öğrenilemedi. Deprem sırasında Çanakkale, Bozcaada ve Sakız arasındaki
telgraf haberleşmesi kesildi. Denizaltı telgraf kablosunun Kartal'dan 3
mil açıkta koptuğu belirlendi. İzmir ve Selanik ile yalnız Odesa hattı
ile haberleşilebildi.
125 yıl sonra değişen hiçbir şey yok!
2019'da, geçtiğimiz hafta, yıkıcı olmayan bir İstanbul depreminde GSM
operatörleri sus pus oldu.
125 yıldır değişmeyen şeylerden biri
de komplo teorileri. Malum! Bugün “depremleri Amerika'nın yaptığını”
iddia edenler var. O gün de 1894 depremini, daha önce Marmara Denizi'nde
sondaj çalışmaları yapan Rus ve Amerikalı mühendislerin yaptığını iddia
edenler olmuştu.
1894 depremi sonrasında Amerika'dan Fransa'ya,
Almanya'dan Belçika'ya kadar birçok yabancı ülke İstanbul
depremzedelerine yardım gönderdi.
II. Abdülhamit'in depremle imtihanı: Tüm Müslümanlar abdestli gezecek!
1894 depremi sırasında Yıldız Sarayı'nın zemin katındaki çalışma
odasında Derviş Paşa ile görüşen II. Abdülhamit, odadan bahçeye çıktı.
O akşam saraylıların ve saray çalışanlarının konaklaması için bahçeye çadırlar kuruldu. Fakat padişah, geceyi odasında geçirdi.
II. Abdülhamit, depremden sonra Yıldız Sarayı'nda ezan ve Zilzal
Suresi'ni okuttu. Bütün Müslümanların daima abdestli gezmelerini, dini
vecibelerini yerine getirmelerini, tövbe etmelerini ve yeni depremler
olmaması için dua etmelerini istedi. Padişahın emriyle bir aydan fazla
bir süre Kur'an-ı Kerim okutuldu ve Allah'tan af dilenildi.
II.
Abdülhamit, Hicaz valisinden de Haremeyn-i Şerifeyn'de, İstanbul'da
deprem ve koleranın son bulması için dualar okutmasını istedi. Bunun
üzerine Medine-i Münevvere'de din adamları, seyit ve eşraftan bazı
kimseler İstanbul'un kolera ve depremden kurtulması için dua ettiler.
İstanbul'daki bazı tekke ve dergahlarda ve taşradaki cami ve mescitlerde
de felaketin son bulması için dua ve niyazda bulunuldu. Kiliselerde de
dualar edildi.
Depremden hemen sonra II. Abdülhamit;
“Şehremaneti”, “Sıhhiye” ve “Zaptiye Nezareti”ni harekete geçirerek
yaralıların hemen tedavi edilmesini, arama kurtarma ve enkaz kaldırma
çalışmalarına başlanmasını, sokakta kalanlar için çadırlar kurulmasını,
fırınlardan bol miktarda ekmek dağıtılmasını, ihtiyacı olanlara yardım
edilmesini emretti. Bir yardım komisyonu oluşturdu. Yardım edenlere
madalya verdi.
Atina Rasathanesi Müdürü D. Eginitis'i davet edip
bir deprem raporu hazırlattı. Deprem sonrasında İstanbul Rasathanesi'ne
Avrupa'dan bazı aletler satın aldırdı.
Bugünkü depremleri,
yöneticilerin “dinsizliğine”, “imansızlığına” bağlayanlar, II.
Abdülhamit dönemindeki büyük İstanbul depremini ve o depremde onca
caminin yıkılmasını neye bağlayacaklar acaba?
D. Eginitis'in deprem raporu: Kötü zemindeki kötü ve eski binalar yıkıldı
1894 İstanbul depreminden sonra Atina Rasathanesi Müdürü D. Eginitis
ile İstanbul Rasathanesi Müdürü Coumbary ve yardımcısı Emile Lacoine bir
deprem raporu hazırladılar.
15 Ağustos 1894'te II. Abdülhamit'e sunulan raporun bazı bölümleri şöyle:
“İstanbul'daki bu deprem çok büyük hasar yapmış, zarar görmeyen bina
kalmamıştır. Depremin şiddeti Heybeliada ve Kınalıada'da daha fazladır.
Burada Ruhban Mektebi yıkılmıştır. İnsanlar günlerce baraka ve
çadırlarda yaşamışlardır. Arazinin durumu hasarın büyüklüğünde etkili
olmuştur. Örneğin Katırlı Köyü'nün yarısı çamurdan oluşan arazi üzerinde
kurulduğundan büyük hasar olmuş, diğer yarısı ise dayanıklı arazide
olduğundan hasar olmamıştır. Yine Yalova'da kurulan bir çiftliğin
binaları kumlu arazide olduğundan yıkılmış, diğer taraflar sağlam
kalmıştır. Binalarda kullanılan malzemenin iyi olmaması, binaların
eskiliği ve hepsinin merkezde olması İstanbul'da ve köylerde zararın
artmasına nedendir. Yapılan incelemeler sonucu ahşap binaların ve iyi
yapılan tuğladan ve demir ile bağlanan binaların depreme dayandıkları
saptanmıştır.”
Görüldüğü gibi 1894 İstanbul depreminde bozuk
zemindeki, kötü ve eski binalar yıkılırken sağlam zemindeki, iyi
yapılmış binalar ayakta kalmıştı. Aradan 105 yıl geçti. İstanbul'u da
etkileyen 17 Ağustos 1999 depreminde yine bozuk zemindeki, kötü ve eski
binalar yıkıldı, sağlam zemindeki iyi binalar ayakta kaldı.
Osmanlı döneminde İstanbul'u etkileyen son büyük deprem 9 Ağustos
1912'de Şarköy Mürefte'de meydana geldi. 7.3 şiddetindeki bu deprem ağır
hasara yol açtı. İstanbul, Cumhuriyet döneminde de 4 Ocak 1935'te ve 18
Eylül 1964'te 6.4 şiddetinde iki büyük depremle sarsıldı.
Demem o
ki,
1894'teki son büyük İstanbul depreminin üstünden tam 125 yıl geçti.
Ve biz neredeyse hiç ders almadan yeni bir büyük İstanbul depremi
bekliyoruz.
———————————————–
Kaynaklar:
1- Sema Küçükalioğlu Özkılıç, 1894 Depremi ve İstanbul, İstanbul, 2015.
2- Hamiyet Sezer, “1894 İstanbul Depremi Hakkında Bir Rapor Üzerine
İnceleme”, Tarih Araştırmaları Dergisi, S.18, C.29, Ankara, 1997, s.
169-198.
3- Fatma Ürekli, İstanbul'da 1894 Depremi, İstanbul, 1999.
4- Mesude Çorbacıoğlu, “1894 Zelzelesi Hakkında Rapor”, Hayat Tarih, S.9, İstanbul, 1976, s.58-62.
BEN TAMAMINI OKUYUNCA ÇOK ETKİLENDİM;
DETAYLI OKUMANIZI RİCA EDİYORUM