Rengarenk Burası...
Biraz MODA; biraz DEKORASYON, biraz BEBEK, biraz TATLI, biraz da ACI ve hatta belki KIZIL belki biraz da MAVİ;
BİRAZ ONDAN BİRAZ BUNDAN ...
Azıcık pembe tadında çilekli ...
Hayattan güne dair ne varsa ortaya karışık:)
Bu Hadis-i Şerif'e mazhar olan Fatih Sultan Mehmed Han'ı ve onun askerlerini Rahmetle anıyoruz...
İstanbul'un fethinin 560. yıldönümü yarın Balat'ta kutlanacak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
'nden yapılan açıklamaya göre, her yıl artan bir coşkuyla
kutlanan İstanbul’un fethi, bu yıl da dünya çapında görsel ve işitsel
bir gösteriyle yaşatılacak. Biz gitmeyi düşünüyoruz :))
İstanbul'un Fethi, 29 Mayıs 1453'te, şehri günlerdir kuşatan Osmanlı ordusunun,
şimdi İstanbul olarak bilinen, o zamanki adıyla Konstantinopolis (Constantinople)
şehrini Sultan II. Mehmed Han'ın komutanlığında fethetmesidir.
Bu fetihten sonra Osmanlı Devleti İmparatorluk olmuş, henüz 21 yaşında
olan Sultan II. Mehmed, fatih unvanını da alarak Fatih Sultan Mehmed
olarak anılmaya başlanmıştır. Tarihteki en önemli devletlerden olan
Doğu Roma İmparatorluğu böylelikle sona ermiştir.
İstanbul Fetih edildikten sonra Orta Çağ kapanmış ve 1789 Fransız ihtilali'ne kadar sürecek olan Yeni Çağ başlamıştır.
Tarih: 2 Nisan - 29 Mayıs 1453
Yer: İstanbul (Bizans dönemi ismi: Constantinople)
Sonuç: Osmanlı'lar İstanbul'u ele geçirdi, Bizans İmparatorluğu yıkıldı. II. Mehmed, Fatih (fetheden) ilan edildi.
Bizans İmparatorluğu kumandanı: XI Konstantin
Osmanlı kumandanı: Fatih Sultan Mehmed (İkinci Mehmet)
Telefonunuza günde pek çok mesaj gelmektedir.
Bunlardan çoğu; hediye
kazandınız, bedava dakika kazandınız yada bugünlerde sıkça gönderlen
100 TL/1440 dk parapuan biriktirdiniz şeklindeki mesajlardır.
Bunlardan
bazıları bizzat Turkcell tarafından gönderilse de bazıları ne yazik ki
insanları kandırmak için gönderilen mesajlardır. Bu şekilde gönderilen
mesajlara İnanmayın, KREDİ KART Bilgilerinizi kimseye vermeyin, konu ile ilgili bir tanesini hemen sizinle paylaşmak ve konuyla ilgili
uyarıda bulunmak istedim.
"Değerli müşterimiz, hesabınızda biriken parapuanlarınız 100 TL/1140
dk. ya ulaşmıştır. Hemen 0216 500 33 00 arayarak dakikalarınızı
aktifleştiriniz." şeklinde gelen mesajlar Turkcell tarafından
gönderilmemektedir.
Eğer cep telefonunuza bu tarz bir mesaj gelmiş ise sakın aramanızı
söyledikleri numaraları aramayın. Unutmayın Turkcell servis numaraları 4
rakamlıdır. Eğer bilmediğiniz, tanımadığınız numaralardan böyle bir
mesaj alırsanız hemen operatörünüzle iletişime geçin ve konu hakkında
bilgi alın.
ayrıca verilen numara http://www.extremeiletisim.com/ diye bir firmaya kayıtlı
artık siz düşünün satış yapmak uğruna nasıl bir yöntem uydurulmuş.
Havaalanında
yaşanabilecek en büyük terslik veya en korkutucu deneyim ne olabilir
dersiniz? Uçağınızı kaçırmak mı, bavulunuzu kaybetmek mi yoksa hava
koşullarından dolayı günlerce havaalanında kalmak mı?
Görsel bir şölen ile Yılmaz ERDOĞAN'ın gözünden 60 sene geriye gidip, Kömür madenlerinin o zifiri karanlığında Zonguldak'ta şiir içinde bir film izledim haftasonu.
Ama lafı çok uzatamıyorum, ilk andan itibaren aşktan öte bence bir gerçeklik duygusu üzerinde yansıtılmaya çalışılmış uzun metrajlı hüzün izledim
ve kişisel görüşüme göre eksik bir şey vardı filmde,
şiirlerle dolu olsada yetmedi sanki, hala istiyordum bir kaç dize, bekliyordum bir SON, böyle bitmemeliydi sanki yarım kaldı,
2 genç şairin hayatı gibi çok kısaydı, yaşanılacak olacak çok şey olacaktı daha...
"parasızlıktan imanı gevremiş" Rüştü Onur ile Muzaffer Tayyip Uslu’nun, kadınları, aşkı, hayatı,
sefaleti, umudu ve umutsuzluğu şiirle yaşamaya çalışan dünyalarını izledik.
Film iki şairin de, güzel Suzan'ı görüp sıtmaya tutulur gibi şiir yarışına girişiyorlar birbiriyle.
Şiir aşkın en romantik tezahürlerinden biridir...
Belki de ancak böyle 24 yaşında hayatı veremden, aşktan ve parasızlıktan
sona eren bir şairin “şiir ve edebiyatla haşır neşir asalet dolu
hayatı” bir anlam kazanacak bu evrende...
Belki de bu şekilde Muzaffer Tayyip’in şu dizeleri anlamlı bir hatıra oluşturacak izleyenlerin yüreğinde;
“Diyecekler ki arkamdan...
O yalnız şiir yazardı...
Yazık diyecek hatıra defterimi okuyan...
Ne talihsiz adammış...
İmanı gevremiş parasızlıktan...”
Milyonlar geçmişin asalet dolu iki genç yaşamından, aşkı, edebiyatı, şiir sevgisini, dürüstlüğü ve tutkuyu öğrenecek...
İbret niyetine...
Film bittikten sonra düşünüyorumda; İnsanın şiir yazası geliyor...
şimdi düşünüyorumda benmi kelebeği rüyamda gördüm kelebekmi beni rüyasında..
15 Mart'ta vizyona girecek filmin fragmanı; ilk
aşkına olan tutkusu ile çok sevdiği karısına olan aşkı arasında kalan
bir adamın çaresizliğini "Aşk kırmızı.
"Bu aşk var ya, dünyada cennete gittiğini sanıp
cehenneme yürümek gibi bir şey."
HANİ BAZEN NE İZLESEM DERSİNİZ YA; BUNU İZLEYELİM...
RENK OLSUN; BİRAZ GÜLELİM, BİRAZ VAKİT GEÇSİN
İŞTE HEPSİ BİRDEN....
ROMANTİK KOMEDİ 1'İ İZLEMİŞTİM,
ÖYLE ÇOK DOLU BİR FİLME BEKLEMEYİN, AMA KEK'LE ÇAYIN YANINDA GÜZEL GİDİYOR...
BİRDE 14 ŞUBAT'TA YAYINA GİRİYORMUŞ,
SEVGİLERİMLE :)))
Romantik Komedi filmi için dansöz kostümü giyerek oryantal yapan
Sinem Kobal için sevgilisi Arda Turan'ın ne diyeceği merak
konusu oldu. Kıskançlığıyla bilinen Turan'ın, sevgilisinin rol aldığı dizilerde
öpüşmesine karşı çıktığı biliniyor. Turan geçtiğimiz yaz Kobal'ın bikiniyle çekilmiş
fototraflarından da rahatsız olmuştu.
14 ŞUBAT'TA VİZYONA GİRİYOR
Boyut Film adına Murat Tokat'ın yapımcılığını üstlendiği, eğlenceli hikayesi ve güçlü
kadrosuyla büyük ilgi gören "Romantik Komedi" filminin, izleyici karşısında verdiği
başarılı sınavın ardından filmin ikinci versiyonu olan "Romantik Komedi 2" ,
14 Şubat 2013'te vizyona giriyor.
ÖZGE ULUSOY DA KADROYA DAHİL OLDU
Bekarlığa veda hikayesiyle başlayan "Romantik Komedi 2" filminde Sinema Kobal,
Sedef Avcı, Burcu Kara, Engin Altan Düzyatan ve Cemal Hünal'dan oluşan güçlü kadroya
bu kez Gökçe Özyol ve Özge Ulusoy gibi yeni ve başarılı isimler de dahil oldu.
FRAGMANI SES GETİRDİ
"Mutlu bir ilişkinin devamında evlenme kararı almak önemli midir?" , Bekar yürütülen
ilişkiler daha mı heyecan vericidir?" sorularına yine eğlenceli ve dinamik üslubuyla
yanıt arayan "Romantik Komedi 2" geçtiğimiz gün sinemalarda yayınlanan fragmanıyla da konuşulmaya başladı.
Filmde Didem karakterini canlandıran Sinem Kobal, sevgilisi Cem'i oynayan Engin Altan
Düzyatan'ı gizlice takip ederken, erkekleri
aksiyonu yüksek bir bekarlığa veda partisinde
yakalıyor ve kızlar grubu
kendilerini kamufle ederek bu takibe devam etmeye karar veriyor.
ORYANTAL ŞOV Erkeklerin
bekarlığa veda partisine Mezdeke kılığında ve müthiş bir oryantal şov
eşliğinde
sızan Sinem Kobal, Sedef Avcı ve Burcu Kara'nın oryantal
kostümleriyle gerçekleştirdikleri
dans sahnesi, şimdiden filmin en çok konuşulan görüntülerinden biri oldu.
ÖZEL DERS ALDILAR
Dans sahnelerinin hakkını verebilmek için Bianca'dan özel dersler alan Sinem Kobal,
Sedef Avcı ve Burcu Kara, filmdeki
koreografiyi iki saat boyunca çalışarak öğrendiler.
Güzel oyuncular,
Şansım Adalı'nın özel olarak hazırladığı beyaz melekli şık kostümleri
içinde de göz doldurdular.
Çekimleri sekiz hafta boyunca İstanbul, Antalya ve Tekirdağ'da
gerçekleştirilen
"Romantik Komedi 2" , heyecanı hiç düşmeyen ve Amerikan
romantik komedilerini
aratmayan dinamik ve lezzetli bir aşk filmi.
Evdeyiz şükür..
Bu sıcaklık için...
Pişen kekin kokusu için...
Evin minik meleği için..
Tüm sevdiklerimiz için Teşekkür ediyorum Rabbim...
buz gibi hava esliginde yagan karla birlikte neler yapılır .... insanin yapmasi gereken şeylerdir. soyle ki,
Önce çocukluğa dönülür ve "Aaa kar yağıyooo" çığlıkları atılır sonra isteyen kardan adam inşaasına geçebilir hemen, kazık kadar oldum derseniz iki izleyin hatrı kalmasın geçmişin...
balkondan ve ya pencereden yagan karin anlamsiz resimlerini cekin
kapin colugu cocugu olmadi anneyi surukleyin, bahceye ya da en yakin
parka elleriniz ayaklariniz buz kesene kadar oynayip durun ...
sucukları hazırlayacaksın kar tutunca yakacaksın mangalı...
evde sıcak bir kahveyle film izlemek ..
karda kaymaya gidilir... en önemlisi...
kocaman bi poşetin içine girip bayır aşağı kaymak. sonra buz gibi olup eve gelip sıcacık duşa girmek.
evin ışıklarını tamamen kapatıp, playlist'e en damar şarkıları eklemek suretiyle yaratılan ortamın keyfine varmak. sadece müziğin
ritmine ve kar tanelerinin dansına kendini kaptırıp, hayattaki nadir
huzur dolu anlardan zincirler şekline zaman çalmak. yalnız ama mutlu
olmak...
kar topu yapıp içine taş koyup araba, ev ve sevmediğiniz insanların
yüzüne fırlatabilirsiniz. belli bir miktar karı alıp heykelciliğinizi
konuşturarak akustik şekiller yapabilirsiniz...
Aşık olabilirsiniz mesela....:) Karda Aşk Başkadır İstanbul'da etkili olan kar
yağışı hayatı olumsuz etkilerken, iki gencin hiç bir şeye aldırmayarak
kar altında öpüşmeleri objektiflere böyle yansıdı. --->
Hazır AŞK demişken Sevdiğinizle bol bol film DVD. izlemek en zeli olabilir ...
Umutsuzluk ölümden bile kötüdür, aşk ise ölümsüzdür?
Sobada kestane pişirmek yada göçmenlerin meşhur külde mısır vardır,
karlı havada müthiş gider, pencereden bakıp yemesi acaip zevk verir, şu
anda kar yağıyor. ama yana bir soba yok, külde mısır da yok :(
Terk edilmenin acısını henüz üstünüzden atamadıysanız 'sensiz ilk kar' deyip camdan bakarak ağlamak,
mutluysanız sıcak kahvenizi elinize alarak dışarıyı izlemek.
Kuşlar aç kalmasın diye ekmeği ufalayıp mutfak ve odanızdaki camın önüne
koymak. ardından kuşların onları yeyişini izlemek. paha biçilemez bir
mutluluk.
Evde kaldıysan, haftalardır 'sonra yaparım' diye ertelediğin işlere el
atılır. Misal; kütüphaneyi yerleştirmek, birikmiş ıvır zıvırları
ayıklayıp atmak, gardırop düzenlemek, CDleri istiflemek, bilgisayarda
birikmiş arkadaş fotoğraflarını sahiplerine e-maillemek gibi gibi.
karla ilgili booool miktarda şarkı söyleyedebilirsiniz KArlar düşer... düşer düşer ağlarım... Karda yürümek zordur :) Gelirsen aşk budur...
Bol bol kitap okunur. Hatta tek bir kitaba bağlı kalınmaz, beşi aynı anda okunur.
Mutfakta mutlaka kek, kurabiye, börek pişirilir, mutlaka bu havada okul, üniversite iş tatil olurrrrrr....
Uyunur... nedendir bilinmez ama dışarıda kar-yağmur yağarken bir başka güzel uyunur.
Leyla başından geçen bir ayrılık sonrası baba evine dönmüştür. Kalbi
kırıktır ve çocukluğundan beri sorunlu bir ilişkileri olan babası Selim
ile aralarındaki sorunları çözmeye çalışmaktadırlar. İskender ise
küçük yaşlardan beri şanssız bir hayat yaşamış olan yetimhanede büyümüş
ve hayatı boyunca hiç evim diyebileceği bir yere sahip olmamış bir
adamdır. Beklenmedik bir şekilde karşılaşan bu ikili onları aradıklarını
bulmalarını sağlayacak bir aşkın içine sürüklenir, Leyla yaralarını
sararken , İskender'in evi Leyla olur fakat bu güzel hikayenin böyle
sürmesine engel olacak olaylar peşlerini bırakmaz...
BİR İZLEYİCİ :" evım
sensın gıttım gelıyorummm bol bol aglıcaksınız sanırım cok kotu bı fılm
ama adam yakalamıss nerden prım yapacagını bolca gozyası doktuk..." demiş... SİNEMA TUTKUNLARINA DUYRULUR... SANIRIM BENDE DAYANAMAYIP GİDECEĞİM, YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.....
Halit Ergenç, Selma Ergeç, Okan Yalabık, Nur Fettahoğlu, Mehmet
Günsür ve ekibe bu sezon katılmış olan Ozan Güven ile Pelin Karahan’dan
oluşan Muhteşem Yüzyıl ekibi, Vogue Türkiye’nin Ekim sayısı için bir
araya geldi.
Çekilen Resimlerine ise hayran kaldığım bir yazımda sıra...
Muhteşem Yüzyıl’ın oyuncu kadrosu Sarıyer’deki Atatürk Arboretumu’nda Ebru Çapa’yla buluştu.
Gerçek hayatlarında bedellerini düşünüp,
hırstan imtina eden bir kadronun
Saray entrikalarını seyircinin
algısıyla oynayacak derecede gerçekçi canlandırması,
olsa olsa iyi oyunculuğa delalettir.
MEHMET GÜNSÜR
Mehmet
Günsür ve belgesel yönetmeni eşi Katerina Mongio üçüncü çocuklarını
bekliyor.
Roma’daki evi kapatıp, en azından birkaç seneliğine İstanbul’a
taşınmışlar.
Oğulları Ali, ilkokula burada başladı.
Günsür için gücün tanımı bu kabile yaşamı.
Yakışıklı oyuncu Muhteşem Yüzyıl ekibinde
Şehzade Mustafa’yı canlandırmayı kabul ederken kararında en büyük
etkenin Taylan Biraderlerin varlığı olduğunu da anlatıyor:
“Hamam
filmiyle İtalya’ya gittikten sonra burada yaptığım ilk iş Sır Dosyası
olmuştu; Yağmur ve Durul’la yine…”
OZAN GÜVENHayat
tesadüfleri sever; ortamda enteresan bir durum var:
Ozan Güven, Mehmet
Günsür ve Halit Ergenç’in, üçünün de oğlu var ve üçünün de oğlunun adı
Ali.
Vezir-i Azam Rüstem Paşa’yı canlandırmak üzere
ekibe bu sezon katılan Ozan Güven, bu tesadüfü mukadderata bağlıyor:
“Ben bir oğlum olsun ve adı da Ali olsun diye düşünüyordum.
Hatta bir oğlum olsun da değil, bir tane Ali’m
olsun istiyordum.
” Güç deyince Güven’in aklına önce kuvvet sonra işini
iyi yapan insanlar geliyor, sonra “Herkül filan” geliyor.
PELİN KARAHAN
Ekibin
en genç elemanı Pelin Karahan, yeni soyadıyla Bekiroğlu, bu sezon
Hürrem ile Kanuni’nin kızı, sonradan Rüstem Paşa’nın eşi olan, Mihrimah
Sultan’ı canlandırıyor: Reklamlarda rol alarak başlayan oyunculuk
kariyerindeki ikinci dizi bu.
“Benim için güç huzudur” diyor: “O saray
hayatı bana hiç cazip gözükmüyor. Görünenle yaşanan çok farklı. Evet,
çok güzel takılar, güzel elbiseler; hep kafa dik, omuzlar geride” ve
ekliyor
“Oyunculuk benim çok hayalini kurduğum bir şey
değildi, hasbelkader gelişti her şey. Başka bir karakteri
canlandırmak, beni kendi karakterimden uzaklaştırıyor ve yoruyor.
Kendimi özlüyorum öyle zamanlarda.”
NUR FETTAHOĞLU
Şehzade
Mustafa’nın validesi, Kanuni’nin sonradan gözden düşen ilk göz ağrısı
Mahidevran’ı canlandıran Fettahoğlu, Karahan’ın yanında azılı feminist
sayılır.
“Bizim kadınlarımız hep çok güçlüymüş
aslında ama hep bastırılmış. Osmanlı döneminde katiyen yaşamak
istemezdim. Orda hayat pamuk ipliğine bağlı.”
SELMA ERGEÇ
Kanuni’nin
kardeşi, Pargalı’nın eşi Hatice Sultan’ı canlandıran Selma Ergeç,
doğup büyüdüğü Almanya’da tıp, psikoloji, feslefe tahsili almış,
oyunculuğa modellikten geçmiş bir isim.
Bu güzelim havada, bu güzelim ortamda,
kudretti, hırstı, ne gerek var böyle şeyler konuşmaya havasında;
gülüyor:
“O zamanlar her şey daha netti sanki; iktidarın kimde olduğu,
monarşi, diktatörlük...
Şimdi her şey çok daha flu, çok daha
manipülatif. Ortak bir nokta var ki o da korku kültürü bence. Aynı
sistematiği kullanıyoruz, hatta bugün bence çok daha ağır; çünkü kimden
korktuğumuz belli değil.
Güç, iktidar, sadece erkeklere özel bir şey
değil; çok insani bir zaaf o. Osmanlı’da kadınlara gerçekten, resmi bir
iktidar şansı verilseydi, ne olurdu, gerçekten çok merak ediyorum.”
OKAN YALABIK
Bu
sezon hırsının bedelini kellesiyle ödeyecek olan Pargalı İbrahim
Paşa’yı canlandıran Okan Yalabık, Pargalı hırsıyla pek işi olacak bir
insan olmadığını anlatıyor.
“Güç peşinde koşmak, insanın hastalığı”
diyor:
“Pargalı, zamanında dünyanın ikinci adamı. Ve
hiçbir zaman birinci adamı olamaz, teknik olarak mümkün değil.
Olabileceğin en bir şeyi olmuşsun…
Bir adım daha ötesi yok, madden ve manen.
Ama
yine de doymuyor.
Oynadığım karakterde çözümleyemediğim şey bu.
Sorumluluklar ve onlarla beraber gelen stres değil sırf, bir de stresin
kaynağı olmak!
Hiç bana göre değil, hiç…”
HALİT ERGENÇ
7
Cihan İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman’ı canlandıran Halit Ergenç ise
doğru kararlar alındığı sürece tevekküle inanıyor:
“İnsanlar o
zamanlar kendilerini sırf maddiyatla değil, maneviyatla terbiye
ediyorlar” diyor:
“Harem’in girişinin karşısında mescit var;
tahta çıkarken, musalla taşının yanından geçiyorsunuz. Bugün psikolojik
araştırmalar yapılıyor, daha verimli olabilmek için ne yapmalı, şu,
bu…
Halbuki unutuyoruz; ne kadar gücü elimizde bulundurursak bulunduralım, bu dünyaya mutlu yaşamak için geliyoruz. Aslolan o.”
Yazının devamını Vogue Türkiye’nin Ekim sayısında.