Translate

doğa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
doğa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Nisan 2017 Pazartesi

Gezilesi Yerler : EMİRGAN KORUSU *** BEYAZ KÖŞK - PEMBE KÖŞK - SARI KÖŞK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Emirgan Korusu ve Emirgan semti :

Adını 17.yüzyılda yaşamış olan Emir Mirgünoğlu’ndan alıyor.
IV. Murat, Revan Kalesi’ne sefer düzenledikten sonra kaleyi yaklaşık 8 gün içinde ele geçirmiş.
Revan Kalesi komutanı Emir Mirgünoğlu, kalenin fethi sırasında başta Osmanlı Ordusu’na direnmek istemiş,
yenileceğini anladıktan sonra ise kaleyi IV. Murat’a teslim etmiş.
Sultan IV. Murat neredeyse hiç kayıpsız olarak kazandığı zaferden sonra kale komutanı
Emir Mirgünoğlu’nu affetmiş ve koruyu içinde bir sarayla birlikte hediye etmiş.
Saray günümüze kadar gelememiş.

42.000 Hektar büyüklüğündeki Emirgan Korusu, İstanbul Boğazı’nın en güzel ve yeşil yerlerinden biri.
Özellikle bahar ve yaz aylarında İstanbul’un en sevilen yerlerinden biri oluyor.
19. yüzyılda Hidiv İsmail Paşa ve ailesi tarafından kullanılan koru 1943 yılında
İstanbul Belediyesi tarafından halka açılmış.


Her yıl Mart sonu başlayıp Nisan - Mayıs Aylarında süregelen 
İstanbul'un simgesi haline gelen Lale Festivaliyle adını tüm Türkiye'ye duyurmuştur.  
Bu kapsam'da İstanbul'un Abisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Kadir TOPBAŞ'ı gerçekten takdir ediyorum. 




İstanbul sokakları, parkları ve koruları her yıl bahar aylarında rengarenk lalelerle sanki bana daha da bir güzel geliyor, 
bir uğrasam - yürüyüş yapsam sanki cennet mekan :) her hafta sonu tatil gibi geliyor. 
Çocuklar için hazırlanan içindeki oyun alanları inanın çok daha zevkli .


Haftasonu için Kahvaltı Mekanı mı aradınız ????
Bence çok uzaklara gitmeye gerek yok; 
SARI KÖŞK - BEYAZ KÖŞK - PEMBE KÖŞK 'te tarihten izlerini taşıyan sultanlara layık 
açık büfe kahvaltılarını tavsiye ederim. 
Kahvaltı sonrasındabırakın kendinizi huzura... 
Şehir hayatının karmaşasından sonra sessizlik ve kuş cıvıltıları.. 
Koruya geldiğinizde zirveye çıkıp güzel İstanbul'a birde buradan bakın. 



Pembe Köşk, İsmail Paşa tarafından yaptırılmış. İki katlı olan köşk klasik Osmanlı evi tarzında yaptırılmış. 
1878 Mısır Hidiv’i Abbas Hilmi Paşa döneminde devrin paşalarını konuk etmek için kullanılmış.
Buraya geldiğinizde bu köşklerde yemek yiyebileceğiniz gibi Emirgan Korusu’ndaki piknik masalarında da evden getirdiğiniz yiyecekleri yiyebilirsiniz.

KAHVALTI ve RESTORAN MENÜSÜ farklılık göstermekte, 
BELTUR'un sitesinden detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.  
FİYATLARINI DA SİZİN İÇİN YAYINLIYORUM....

 

UNUTMADAN !!!!
Peyzajı, içinde bulunan köşkleri ve boğaz manzarası ile en elverişli gelin-damat dış mekan çekimi noktalarından biridir burası, 
o kadar güzel objeler yapmışlar ki açık alan çekimler için, süperr bir fırsat.
Ücretsiz sadece izine tabi olduğunu söylediler, bence değerlenidrmeye değer yerler arasına ekleyin :)



 

Son olarak da 
Emirgan Korusu Nerededir ? Nasıl Gidilir derseniz ...
Avrupa Yakasında olup Sarıyer – İstinyede’dir.
  • Beşiktaş – Tarabya Minübüslerin hepsi
  • Mecidiyeköy tarafından gelmek için 29Ş dereiçi Otobüsü
  • Karşıdan gelecekseniz eğer Levent’e ulaşın ve Maslak Sarıyer istikametine ilerlerseniz 1o dakikada ulaşabilirsiniz.
Otopark var mı, Ücreti Ne kadar ?
Emirgan Korusu İçerisinde Ücretli Otopark Bulunmaktadır.
Giriş Ücreti: 10 TL dir.

1 Nisan 2017 Cumartesi

İSTANBUL'da LALE ZAMANI .... Fotoğraf ve Gezi Sevenlere En güzel Festivallllll....


 

Emirgan Parkı, 

eşsiz güzellikte lale bahçeleri ile ziyaretçilerini büyülüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çalışıyor ....

Lale Festivali Programını da ekliyorum; ve en güzel Lale Bahçelerimizi ... 

Mutlaka bu bahar ziyaret edin...



İSTANBUL’DA LALE ZAMANI
1‐30 NİSAN 2017
12. İSTANBUL LALE FESTİVALİ PROGRAMI
Etkinlik Adı Tarih Saat Yer
12. İstanbul Lale Festivali Açılışı 18 Nisan 2017 Salı  11:00 Emirgan Korusu
Beyaz Köşk Bahçesi
İsmail Acar Lale Festivali Geleneksel Resim Sergisi 18 Nisan 2017 Salı  13:00 İstanbul Lale Vakfı,
Sergi Salonu –
Emirgan Korusu
Dünyanın En Büyük Lale’den Halısı Tanıtım Programı 22 Nisan 2017 Cumartesi  13:30 Sultanahmet Meydanı
Lalenin Hikayesi Sergisi – İLAV 19 – 30 Nisan 2017
Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi
Aks-ı Lale Sergisi – İSMEK 1 – 16 Nisan 2017
Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi
İstanbul Lale Kupası
ITF Uluslararası Kadın Tenis Turnuvası
11 – 15 Nisan 2017
Kadıköy
Göztepe 60. Yıl Parkı
İstanbul Lale Festivali
Plaj Futbolu Turnuvası
21 – 23 Nisan 2017
Caddebostan Sahili
Emirgan Korusu Etkinlikleri 8 – 30 Nisan 2017 11:00
19:00
Emirgan Korusu
Beyaz Köşk Bahçesi
Sultanahmet Meydanı Etkinlikleri 8 – 30 Nisan 2017 11:00
19:00
Sultanahmet At Meydanı
Kadıköy Göztepe 60.Yıl Parkı Etkinlikleri 8 – 30 Nisan 2017 11:00
19:00
Kadıköy Göztepe
60. Yıl Parkı

Şehr-i İstanbul için iftiharla lale vakti :)
Hoşgeldin Bahar

Bu küçük video da benim penceremden ....

 
Lale Soğanı

Lale soğanlarının dikimleri, türlerine bağlı olarak Eylül – Kasım aylarında yapılır. Çiçeklenme zamanı da yine türlere bağlı olarak Şubat – Mayıs aylarıdır.
Halen binlerce tür olmasına karşılık her yıl yeni varyeteler üretilmektedir. Lale soğanlarının tüm varyetelerine bakıldığında orijinlerinin Orta Asya ve Ön Asya olduğu görülmektedir.
Üretilen yeni melez türlerde; yeni renk tonları, yeni formlar, farklı çiçeklenme periyotları ve daha dayanıklı ve uzun süreli çiçek açabilecek özellikler geliştirilmektedir. Ancak ticari olarak piyasada bulunan müdahale edilmemiş türlerde ise en doğal halleri ile üretilmeye çalışılmaktadır.
Melez türlerdeki diğer bir özellikte ticari kaygılardan ötürü soğanların bir sonraki yıllarda üreme özelliği kilitlenmektedir Lale soğanları yumrulama şeklinde üremektedir. Bu şekilde mutasyona uğrayan lale soğanları müdahale edilmeksizin de mutasyona uğrayabilmekte kalitelerinde farklılıklar oluşabilmektedir.
Lale türleri çiçek açma periyotları, formları ve orijinleri göz önüne alınarak aşağıdaki türlerden bahsedebiliriz:
  • Erkenci laleler,
  • Duble çicekli erkenci laleler,
  • Darwin hybritleri,
  • Geç açan laleler,
  • Geç açan duble laleler,
  • Greigi laleleri (melez)
  • Parrot laleler,
  • Zambak tipi laleler,
Yukarıdaki türlere göre kullanılacak alanların özellikleri göz önüne alınarak temin edilir. Her türün kendine has özelliği vardır. Fiyat aralıkları da buna göre değişmektedir.
https://istanbulunlalesi.ibb.gov.tr/




13 Kasım 2013 Çarşamba

2014 Dünyanın En İyi Balayı Mekanı : KAPADOKYA - NEVŞEHİR

Dünyadaki en büyük seyahat rehberi yayımcısı Lonely Planet 2014 yılı için en iyi balayı güzergahlarını seçti.


Dünyadaki en büyük seyahat rehberi yayımcısı Lonely Planet 2014 yılı için en iyi balayı güzergahlarını seçti. 
Listenin ilk sırasında Nevşehir’in Kapadokya bölgesi var.

Lonely Planet yazarları ile editörleri tarafından internet üzerinden yapılan değerlendirmeyle belirlenen sonuçlarda
Kapadokya’nın yanı sıra Brezilya, Fas/Marakeş, Saint Lucia/Karayipler, Endülüs/İspanya, Bali Adası/ Endonezya, 
California/ ABD, Quenstown/Yeni Zelanda, Colchagua Vadisi/Şili, Dunton Hot Springs/Colorado/ ABD yer alıyor.

Lonely Planet’in web sitesinde de yayımlanan listenin Kapadokya ile ilgili maddesinde, 
Kapadokya peri bacalarıyla, görsel olarak kendine özgün ve başkalarıyla görsel olarak paylaşılması gereken bir yer”
 ifadesi yer aldı.

ama ben bir gidemedim hep bahaneler çıktı :((( detayı ozaman yazacağım 

 

9 Mayıs 2013 Perşembe

İstanbul’da mutlaka görmeniz gereken 10 tarihi yer


 

Tarihi ile gerek yurtdışı gerekse yurt içi bir çok turistin ziyareti ile dolup taşan

 İstanbul’da mutlaka görmeniz gereken 10 yeri sizler için yazdık. 

www.iyidolas.com.tr

İstanbul, M.S. 330’dan günümüze kadar tam 3 farklı İmparatorluğa başkentlik yaptı. 

Bunun sonucunda farklı kültürlerin sentezi ve bir çok tarihi eser apaçık gözlerimizin önünde yer almaktadır.

 

Topkapı Sarayı
Bu saray günümüze gelebilmiş en eski ve en büyük saraylardan birisidir. İstanbul’un kurulduğu yer olarak bilinen Akropol tepesinde bulunur. Tarihi yarımada olarak bilinen coğrafyanın en uç noktasında 700.000 m2 özel araziye sahip bir alanda yer almaktadır. Topkapı Sarayı İstanbul’a yolu düşenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerin başında yer almaktadır.



Galata Kulesi

İstanbul’un fethinden önce, Ceneviz sömürge kenti olan Galata’nın, savunma amacıyla yapılan 24 kulesinden, ayakta kalabilen tek ve en anıtsal olanıdır. Gerek gündüz gerek ise gece ayrı bir atmosfer ile ziyaretçilerini ağırlamaktadır.



Dolmabahçe Sarayı

Saray, Karaköy’den Sarıyer’e kadar uzanan sahil şeridinin Kabataş ile Beşiktaş arasında kalan bölümünde bulunmaktadır. Denizden yer alınıp doldurulmasıyla ortaya çıkan alana yapıldığı için Dolmabahçe adını almıştır. Bu alan, 400 yıl önce Osmanlı’nın en büyük koyu olarak bilinmektedir.

Ayasofya

Dünya kültür mirasının en büyük birkaç eserinden biri olan “Bazilika” önemini 1470 yıla varan tarihinden almakta. Yapıldığı dönemde dünyada kendisi kadar muhteşem bir eser daha insanoğlu elinden çıkmamıştır. İşte bu sebeple banisi Justinyen açılış töreninde ünlü Süleyman Mabedini kastederek “Seni yendim ey Süleyman!” demiştir.

Yerebatan Sarnıcı

Bizansın en büyük su sarnıcı olan bu yapı, mistik havası ve devasalığıyla kesinlikle görülmesi gereken en önemli yerlerden biridir.

Sultanahmet Camii
Çinilerinden dolayı “Mavi Cami” adıyla da anılan, 6 minareli bu yapı, Mimar Sinan sonrası cami mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Ayasofya’nın tam karşısında, birbirlerine adete güç gösterisinde bunulurlarmış gibi konumlandırılmıştır. Mimarı Sedefkar Mehmet Ağa’dır.

Rumeli Hisarı

İstanbul’un Sarıyer ilçesinde bulunduğu semte adını veren hisardır. Boğazın en dar yerinde Fatih Sultan Mehmet tarafından savunma amaçlı olarak, Anadolu Hisarı’nın tam karşısına inşa edilmiştir. Burada konserler de düzenlenmektedir.

Kız Kulesi

İstanbul ve Üsküdar’ın sembolü haline gelen bu kule, yalnızlığın ve aşkın da sembolü olarak görülür. İki kıta arasındaki konumu sebebiyle de eşi benzeri olamayan bir yapı olarak anılmaktadır..


Çinili Köşk

Arkeoloji Müzesi karşısındaki iki katlı enteresan binadır. Fatih Sultan Mehmet’ in Topkapı Sarayında yaptırttığı ilk binadır. 1472 Tarihli yazlık köşk, sütunlarla hareketlendirilmiş cephesi, eyvanlı terası ve kesme çini dekoru ile Selçuklu tesirinde bir erken Osmanlı örneğidir. Giriş duvarında uzun kitabe yer almıştır. Giriş bölümü, üzeri kubbeli bir mekan olup, yanlarda tonozlu odalar yer vardır. 13-19 yy. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait seramik ve çiniler kronolojik sıralı sergilenmiştir 16 yy. İznik yapımı çiniler müzenin önemli eserleridir.

Yedikule Zindanları

İstanbul ve Türkiye’nin en eski açık hava müzelerinden birisidir. Her tarihi yapı gibi bu eser de uzun ve önemli bir tarihe sahiptir. Bizans döneminde yabancı kralları ağırlama amacıyla yapılan bu eser, Fatih Sultan Mehmet döneminde, 3 kule daha eklenerek 7 kuleli bir garnizon halini almıştır.





31 Ekim 2012 Çarşamba

SONBAHAR TATİL - KIŞIN GİDİLECEK YERLER

Sonbaharda gezilecek 10 yer

      Bu seneden kalan iznim var ve değerlendirmek istiyorum, başladım araştırmaya ... 

Belki benim gibi son kaçamak yapamak isteyenler olabilir....

 

        Yaz göç etti. O uzun güneşli günler hafif bir rüzgarda savrularak bizden uzaklaştı.  

Gidenlerin ardından nasıl boynu bükük bakılır ya öylece bakakaldık ardından.

      Sonra solgun yüzüyle eylül-ekim geldi. 

      "Eylül, (o) kırılgan mevsim!"

Ağaçlar sararan yapraklarını döktü, göçmen kuşlar yola koyuldu. Güneş bulutların ardına saklandı, yağmurun ve rüzgarın şarkısı başladı. 

Güz her şeyi kendi rengine boyadı.

      Şair ve yazarların "hüzün"le andıkları psikologların "mevsimsel depresyona" dikkat çektikleri bir mevsim sonbahar. 

Ama bir yanıyla da büyüleyici bir mevsim. 

Ağaçların yeşilden sarıya, sarıdan turuncuya ve hatta kimi zaman kırmızıya büründüğü, 

göğün çelik grisi renginin göllerin üzerine düştüğü günler muhteşem manzaralar vaat eder. 

Biz de sonbaharı farklı yaşamak isteyenler için bir liste çıkardık.


Yedigöller zamanı       
Sonbaharda mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerin başında gelir Yedigöller.  Güzün bütün renklerinin bir arada toplandığı ormanı, heybetli ağaçları, irili ufaklı gölleriyle bu doğa harikası bölge, Bolu'ya 42 kilometre uzaklıkta. 1965'te milli park ilan edilen Yedigöller, bitki zenginliği, engebeli arazisi, gölleri, şelaleleriyle hem uzun yürüyüşler yapmak hem fotoğraf çekmek için ideal bir yer. Yedigöller'e ismini veren göller birbirine yüzeyden ya da yeraltından su akışıyla bağlı. Göllerin isimleri şöyle: Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl, Kurugöl ve Seringöl. Milli parkta işaretli yolu takip ederek, yaklaşık iki saatte göllerin tümünü gezmek mümkün. Bu yolculukta size geyikler, sincaplar eşlik ederse şaşırmayın. Milli parkta sincap, karaca, geyik, ayı, tilki gibi hayvanlar ve 100'e yakın kuş türü yaşıyor. Yedigöller'e İstanbul'dan 3,5 saatte ulaşabiliyorsunuz.

Haydi Büyükada'ya!       
Sonbahar, adaları gezmek için ideal mevsim. Yazın sona ermesi ile birlikte adalıların çoğu İstanbul'a döndü. Deniz için günübirlik adayı ziyaret edenlerin kalabalığı da artık yok. İstanbul'da hafta sonu için kaçamak yapılacak yerlerin başında Büyükada geliyor. Şehrin kalabalığından, gürültüsünden, trafiğinden bir süreliğine de olsa uzak kalmak istiyorsanız Büyükada en güzel tercihlerden biri. Kabataş'tan vapura binmenizle birlikte martılar eşliğinde yaklaşık bir buçuk saatte varıyorsunuz adaya. 
Motorlu taşıta izin verilmediği için adada ulaşım fayton ve bisikletle sağlanıyor. Faytoncular turistler ve günübirlikçiler için küçük ve Büyükada turları düzenliyor. Küçük tur 5, büyük tur 12 kilometre sürüyor. Büyük tur için 50 TL, küçük tur için 40 TL ödüyorsunuz. Bir buçuk saat süren büyük turda adanın tamamını gezmiş, tüm güzelliklerini görmüş oluyorsunuz. Günlük 15 TL'ye bisiklet kiralayıp öyle adayı turlamak da mümkün. Aya Yorgi Tepesi'nde aynı adı taşıyan Ortodoks Rum Kilisesi ve manastırı var. Kilisenin yan tarafındaki sevimli kır lokantası yemek ve dinlenmek için ideal bir mekân.

Huzur Amasra'da       
Amasra hem tarih hem doğa arayanlar için en iyi adreslerden biri. İstanbul'a beş saat, Ankara'ya üç saatlik mesafede. Şehir, kuzeye doğru uzanan bir yarımada üzerinde, iki koylu bir yarımada biçiminde kurulmuş. Amasra'nın girişindeki Bakacak adı verilen tepeden şehri izlemek âdetten. Rivayet edilir ki Fatih Sultan Mehmet o günkü adıyla Amostris olan Amasra'yı fethetmeye geldiğinde (1460) tam bu noktada durmuş ve aşağıya baktıktan sonra şaşkınlıkla hocasına şöyle seslenmiş: Lala, çeşm-i cihan bura mı ola? Yani, dünyanın gözü burası mı? Gerçekten de aşağıdan iki mavi göz size bakar gibidir. Amasra'ya adımınızı attığınız anda zamanın genişlediğini hissedecek, bir huzur bulacaksınız. Günbatımında sahilde yürümek, akşam balık ve salatadan oluşan bir sofraya oturmak için senenin en güzel zamanı.

Eylülde Abant başkadır       
Abant Tabiat Parkı sonbaharın gelmesiyle birlikte bir başka güzelliğe bürünür. Sonbahar, kızılın, sarının rengine bular Abant dağlarını, yaylalarını... Dağ, orman, göl... Bir düş bahçesinin içinde bulursunuz kendinizi. İçinize çektiğiniz hava başkadır, rüzgâr başka, su başka... Saatlerce yürümek istersiniz. Yürümekten yorulduğunuzda göl kenarındaki kır kahvelerinde soluklanıp çayınızı içebilirsiniz.Bu milli parkı faytonla da gezme alternatifiniz var. Abant günübirlik tatilcilerin gözdesi.

Peribacalarını hâlâ gezmediniz mi?       
Kapadokya her mevsim güzel, ama sonbaharda bir başka güzel. Çünkü turistik dükkânların çoğu kepenkleri kapatmış, bağbozumu bitmiş, hasat tamamlanmış. Tarlalarda sarının sonsuzluğu var. Sonbahara has renkler peribacaları ile bütünleşmiş, harika manzaralar sunuyor. 


Bu anı fotoğraflayarak çerçeveletmek mümkün. Sabah serinliğinde balonla tur atıp bu coğrafyayı kuş bakışı seyretmek büyüleyici. Taş evleri gezmek, Avanos'ta Kızılırmak'ın kıyısında çayınızı yudumlayıp Kızıl Çukur'da yürüyüş yaparak güneşin batışı seyretmek ise ayrı keyif. Kapadokya gezisi için turizm firmalarının 3-4 günlük paketleri var. Konaklamanın dahil olduğu fiyatlar 200 ila 400 TL arasında değişiyor.

Kaz Dağları çağırıyor       
Dünyanın bitki çeşitliliği bakımından en zengin yöresi olan Kaz Dağları'nda sonbaharın tadı da bir başka oluyor. Çanakkale ile Balıkesir arasında bulunan Kaz Dağları, doğayla iç içe zaman geçirmek isteyenler için doğası, tarihî kalıntıları, dereleri ve şelaleleriyle görülmeye değer bir yer. Milli park olan Kaz Dağları'nın 25 kilometrelik bir bölümü, trakking, ciple off-road yapmak isteyenler için çok uygun. Bölgede yetişen doğal ürünlerden de satın alıp tadına bakabilirsiniz. Doğal yaşam için oksijen zengini olan Kaz Dağları astım hastalarının da uğrak yeri. Termal tesislerin de bulunduğu bölge tam bir tatil beldesi.

Güz güzeli Kaçkarlar       
Kaçkarlar'da artık güz kendi rengine boyadı tabiatı. Doğu Karadeniz silsilesinde bulunan, Türkiye'nin en yüksek dördüncü dağı olan Kaçkarlar, Karadeniz kıyılarından itibaren yükselmeye başlıyor. Görkemli zirveler, şelaleler, berrak göller ve zengin bitki örtüsü ile her tür sonbahar manzarasını burada görmek mümkün. Büyük bölümü Rize'nin Çamlıhemşin, geri kalanı Artvin'in Yusufeli ilçesi sınırlarında yer alan, en yüksek noktasını ise 3.937 rakım ile Kaçkar Kavrun Dağı'nın oluşturduğu Kaçkar Dağları Milli Parkı, zengin faunasının yanı sıra dört mevsim karlı zirveleri, buzulları, buzul gölleri ile de ünlü. 

Mardin'de taş evler dar sokaklar      
Mezopotamya ovasını üstten gören Mardin, ünlü taş evlerinin soluk havasıyla sonbaharı yaşıyor. Mardin'i gezmek için sonbahar, ideal bir mevsim. Tarihî dokuyla bütünleşmiş taş evlerin arasında, dar sokaklarda gezmek son derece keyifli. Üç dinin temsilcilerinin yaşadığı nadir şehirlerden biri olan Mardin'de Deyrulzafaran Manastırı, Mardin Çarşısı, Kasımiye Medresesi, Ulucami, Zinciriye Medresesi gezilebilecek yerlerden. Kasımiye'den güneşin batışını seyretmek için sonbahar iyi bir zaman. 


 
Yedi renkli göl: Eğirdir       
Gezilip görülmesi gerekli listenin başlarında yer alır Eğirdir. Isparta'nın bu şirin ilçesi daha çok aynı adı taşıyan gölüyle gündeme gelir. Eğirdir, 517 kilometrekarelik yüzölçümüyle Türkiye'nin en büyük doğal tatlı su göllerinden. Kuzeydeki küçük kısmı Hoyran, güneydeki bölümü ise Eğirdir olarak anılıyor. Rüzgâra ve ışığa göre renk değiştirdiği için yedi renkli diye nitelendiriliyor. Gölde iki küçük ada var: Canada ve Yeşilada. 

Anakaraya yolla bağlanan Yeşilada'da yerli ve yabancı turistlere hizmet veren ev pansiyonculuğu gelişmiş. Lokantalarında göl manzarasına karşı balık yiyebilirsiniz. Adanın doğa güzelliklerinin yanında tarihî zenginlikleri de bulunuyor. Aya Stefanos Kilisesi bunlardan biri. Canada ise Eğirdir ile Yeşilada arasında, sadece piknik alanı olarak kullanılan bir adacık. Eğirdir'in 30 km. güneyindeki Kovada Gölü de bu mevsimde mutlaka görülmeli.

Hem doğa hem tarih       
Van Gölü, doğal güzellikler, tarihî mekânlar açısından çok zengin. Göl Marmara Denizi'nin dörtte biri büyüklüğünde. Yöre halkı da göl demiyor, deniz diyor. Ünlü Akdamar Kilisesi, gölün güney kıyısına yakın bir adada. Tatvan'ın kuzeyindeki Ahlat, Selçuklu döneminden kalma mezar taşları ile adeta bir açık hava müzesi. Köprüsü ve kümbetiyle ilgi çekici. Van'a gittiğinizde sadece şehri gezmiyorsunuz Süphan Dağı'nı, Nemrut Krater Gölü'nü, Muradiye Şelalesi alternatiflerini değerlendirebiliyorsunuz. 

Benzer Yazılarım

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...♥ Zeynep'le Güne Merhaba ♥...

'Ve sen yine denendiginde
ve yine kalbin daraldiginda
ve yine bütün kapilar yüzüne kapandiginda
ve yine ne yapman gerektigini bilemediginde
Uzun uzun düsünve hatirla Yaradanini!
Allah kuluna kâfi degil mi?
(Zümer/36)

Konumuz Ne olsun :)