Translate

Çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Bir Eli Olmayan Kızının Fotoğraflarını Çeken Annenin Harika Eseri Ödüle Layık Görüldü

Hirschsprung hastalığı sonucunda sol elini yitirmesiyle henüz çocuk yaşta çeşitli zorluklarla mücadele etmek durumunda kalan kızının fotoğraflarını çekme kararı alan anne, kızına inandığı takdirde başaramayacağı bir şey olmadığını öğretmek ve motivasyon aşılamak ister.

Kızının kendisi için ilham perisi olduğunu söyleyen anne, ortaya çıkan eserlerini paylaşır ve NZIPP/Epson tarafından 2014 yılının yaratıcı fotoğrafçı ödülüne layık görülür. 

Çok Beğendim, sizlerle paylaşmak istedik bu harika görüntüleri...
İşte Holly Spring isimli o fotoğrafçı anne ve ödüllü fotoğrafları:










 

14 Ağustos 2014 Perşembe

Paradan Daha Değerli 7 Şey

Mutlu olmak için tek şart para değil, paradan daha değerli şeyler de var  

Bazen hayatta daha önemli şeyler olduğunu unutup kendimizi para kazanmanın hırsına kaptırırız.

Fakat para her şey demek değildir, paraya sahip olup da ulaşamayacağımız birçok şey var. İşte paradan daha değerli 7 şey; 

1.Sağlık

Zengin olup da sağlık sorunları nedeniyle mutlu olamadıktan sonra para ne işe yarar? Para daha sağlıklı bir yaşam biçimi sağlayabilir ama bazı sağlık sorunları var ki tonlarca paranız olsa da yardımcı olmaz.
Sağlınız hayattaki en önemli şey, ona dikkat edin.

2.Aile

Ailenin yerini hiçbir şey tutamaz. Hayat boyu karşılaştığınız tüm sorunlar ya da güçlükler sonucunda yanınızda kalacak kişiler yine ailenizdir.


3.Çocuklar

Çocuk sahibi olmak büyük bir şanstır. Şu hayatta çocuğunuzun gülümsemesinden çok sizi mutlu edecek bir şey var mıdır?

4.Arkadaşlar

Arkadaşlar ikinci bir aile gibidir. Ne olursa olsun sizi desteklerler ve ihtiyacınız olduğunda yanınızdadırlar. Aileden tek farkı, ailenizi seçemezsiniz ama arkadaşlarınızı siz seçersiniz.

5.Aşk

Hayata mutluluk katan değerlerden bir diğeri de aşktır. Milyoner bile olsanız bir insanın sevgisini satın almak imkansızdır.

6.Özgürlük

Çoğu zaman üzerine düşünülmez bile ama özgürlük hayattaki en değerli şeylerden biridir.

7.Mutluluk

Herkesi mutlu edecek şey farklı olabilir ama herkesin mutlu olmaya ihtiyacı vardır. Çok bilindik bir söz vardır:
“Parayla saadet olmaz!”


Bazı zamanlar vardır;
Hayata, yaşadığımız kadere bin kere daha fazla şükrettiğimiz
An'ı yaşıyorum rabbim,
Şükrolsun sana binlerece kere...
Sevgilerimle.

29 Nisan 2014 Salı

Çocukları dudaklarından öpmek... BEN ÖPMEM !


İğrenmek değil, Bunun adı yanlış bulmak yabani olmak da değil... Yetişkin bir bireyin mikrobunun o meleğe bulaşmasının da anlamı yok bence...

Bunun adı bence Modern olacağız diye saçmalamak ! 

Çocuğun bedeni kendisine özeldir... 

Ve özel bölgeleri olduğunu, buna herkesin saygı göstermesi gerektiğini öğrenmesi gerekir. 

Dün sosyal medyada bir dostumunun ünlü bir anne kızın dudaktan öpüşmesi konusunda yazdıklarını okuyunca konuya temas etmeden geçemedim.

Ne var canım, anne babalar çocuklarını dudaktan öpebilirler. Bu illa ki cinsellik midir? Ensest midir? Bu nasıl çarpık bir anlayıştır diyordu bazı yorumcu arkadaşlar.

Bu davranışı bir uzman olarak doğru bulmadığımı söyleyince bana saçmalama dediler. “Yıllardır çocuklarını dudaktan öpen anne babalar ensest mi yapıyormuş yani” diye yorumda bulundular.

İlk tepkim şu oldu:

Anne babanızla ne zamandan beri dudak dudağa öpüşüyorsunuz? Bu bizim kültürümüzde nerede var? Bırakın Allahaşkına modern olacağız diye saçmalamayı!

“Biz yapmazdık ama şimdikiler öyle değil.” diye konu devam etti.

Şimdi ben soruyorum:

Çocuklarınızı dudaktan öpme ihtiyacını neden duyuyorsunuz?

Çocuğunuzu dudağından öptüğünüzde, herkesi bu şekilde öpebileceği şeklinde kafasına yerleşeceğini ve yabancılar tarafından da bu şekilde öpüldüğünde anormal bir durum olmadığını düşünmesine sebep olacağını akıl edemiyor musunuz? Bir yabancı tarafından dudağından öpüldüğünde size gelip söylemeyecek veya herkesi dudağından öpmeye çalıştığında bunu anormal karşılamayacaksınız o halde. Bu durumda çocuğunuzu tacizlere karşı nasıl uyanık tutabileceksiniz?

Yok, sadece anne babalar öpebilir mi diyeceksiniz?

Karıkoca ya da sevgililer dudaktan öpüşebilir dediğimize göre, çocuk sizinle kendi konumu arasında nasıl bir ilişki türü belirleyecek o zaman?

Anne baba olmanız size çocuğunuzu dudağından öpme hakkı vermediği gibi, vücudunun başka yerlerine dokunma, çıplak veya çıplak olmayan türlü resim ve videolarını çekip orada burada paylaşma, yayınlama, seyrettirme ve daha bunlar gibi pek çok şeyi yapma hakkını da vermez.

Çocuklarınızın altlarını değiştirirken bir özen içinde olmanız gerekir. Yaşları büyüyen çocukları artık emzirmemeniz gerekir. 4 yaşına gelmiş hala annesinin memelerini ellemeye çalışan çocukların durumunu makul bulmuyorum arkadaşlar.

Çocuğun bedeni kendisine özeldir. Ve özel bölgeleri olduğunu, buna herkesin saygı göstermesi gerektiğini öğrenmesi gerekir. Önce anne baba buna saygı göstermelidir ki, çocuk da kendisine saygı göstermeyi öğrensin.

Çocuklar için sevgi ve sarılma, sevginin bedensel olarak ifadesi elbette çok önemlidir. Ancak bunu kafanıza göre yapamazsınız.

Anaokullarımda öğretmenlerime, çocuklara gereksiz sarılma ve öpmelerden uzak durmalarını ve onlara “aşkım, sevgilim” diye hitap etmemelerini öğretiyorum yıllardır. Bu anne babalar için de geçerlidir. Geçenlerde yanaktan makas alan bir okul görevlimizi ciddi şekilde uyardık ve bu şekilde davranan görevlilerin işlerine son veriyoruz. Sapık olduğunu düşündüğümüz için değil sadece. Çocukları dövmek kadar, onların istekleri dışında bedenlerine yapılan sevgi yaklaşımları da yanlıştır.

Anne baba olmayı fazlaca abartıyoruz. Çocuklar, değişip duran hayat görüşlerimizi üzerlerinde deneyebileceğimiz deneme tahtaları değiller. Bedenlerine, ruhlarına, gelişimlerine kendinize duyulmasını istediğiniz biçimde saygı gösterin ve onları kendinize ait bir şey olarak görmekten vazgeçin. Onlar size ait değiller. Mülkünüz değiller. Canınızın istediğini yapamazsınız.

Daha bir çok havalı teori de eklerdim ama gerek yok. Konunun özü “Canınızın istediğini yapamazsınız” cümlesinden ibarettir...
 
 

Akıl Sağlığı Bakanı / Dilek Kırcaoğlu

Akıl Sağlığı Bakanı / Dilek Kırcaoğlu

 
 

Akıl Sağlığı Bakanı / Dilek Kırcaoğlu

 

18 Nisan 2014 Cuma

Yavaş Yavaş Bizide Tüketen Elektromanyetik Aletler...


Elektromanyetik Alan" konusunda doktora yapmış bir kişiyinin yazısını paylaşmadan edemicem....

Öncelikle dizüstü bilgisayarlarıni asla ve asla kucağınızda, dizinizin üstünde kullanmayın.
En çok manyetik alanı saç kurutma makinesi ve ütü yayar (bu aletleri kullanırken acele edin, işinizi çabuk bitirin.

"Yatak odalarında televizyon, bilgisayar ya da cep telefonu bulunması tahmin edemeyeceğiniz kadar zararlıdır. Havayı iyonize eden elektromanyetik alan yüzünden çoğu zaman bir koku ile algıladığımız ancak gözle göremediğimiz elektrik yüklü parçalar havada asılı kalırlar.
Saatlerce havalandırsanız bile tam olarak ortamdan süpürülmezler, her nefes aldığınızda ciğerlerinize bu parçaları çekiyorsunuz demektir.

Elinizin hemen altındaki klavye ve Mouse ise her hareketinizde elektrik sinyalleri gönderir. Mutlaka kablolu mouse kullanınız. . Aynı şekilde uzun süreli klavye ve mouse kullanımı maalesef bilekleri ve eli deforme etmektedir. "RSI (Repetitive Strain Injury)" denen sürekli aynı bedensel hareketlerin tekrarıyla oluşan eklem rahatsızlıkları ve "Carpal Tunnel Sendorumu (tekrar eden hareket sendromu )" ciddi sonuçları olan ve ameliyat gerektirebilen hasarlar verirler.
Lazer baskı yapan yazıcılar, çalışmaları sırasında ozon gazı üretirler.
Uzmanlar kanser ve bağışıklık sistemi hastalıklarının, manyetik alanın zayıflattığı bünyelerde oluştuğunu söylüyorlar.
Mesela çoğumuzun kullandığı Bluetooth kablosuz bağlantısı için HP firmasının resmi kitapçığı "lütfen sağlığınız için bir metreden kısa mesafede Bluetooth kullanmayın” diyor.
Eğer bütçeniz yetiyorsa LCD dediğimiz ince ekranlardan alın. Bunun radyasyon seviyesi daha düşüktür.
Bilgisayar kasanızı bedeninizden uzak tutun. Kabloları mümkün olduğunca uzun tutarak çevrenizdeki boş alanı uzatın, Bilgisayar masanızı metal aksamdan değil, ahşap ve elektrik yükü tutmayacak şekilde oluşturun.
Bilgisayarınızın bağlı olduğu prizi mutlaka topraklı yaptırın.
Günde bir kaç saatten fazla keyif, oyun ve web gibi zorunlu olmayan aktiviteler için bilgisayar karşısında zaman harcamayın.
Son olarak, bilinen tüm elektronik cihazlarda elektromanyetik alanı yakalama becerileri yüzünden özellikle ametist kristalleri kullanmanızı ve bilgisayarınızın yakınına koymanızı önereceğim.
Bu ametist kristalleri belli aralıklarla deniz suyuyla topraklandıklarında elektrik yükleri sıfırlanarak gereken koruma alanını sağlamaya devam ederler."

Sevgili okurlar, ben şahsen Balıkesir Dursunbey Güğü Köyü'nde çalışırken, köyde ametist madeni olması nedeniyle, bol miktarda ametist kristali edinmiştim.

VE EN ÖNEMLİ KONU:
. . . Eğer acil servis doktoru falan değilseniz, cep telefonunuz uyuyacağınız odada asla açık olarak kalmamalı. Gece siz uyurken Yatak Odanızdan en az 10 metre uzakta olmalıdır!!!!
Yapılan araştırmalara göre 20 dakika boyunca cep telefonu ile kesintisiz konuşanların, bir sağlık kuruluşunda beyin kontrolünden geçmesi gerekiyor. Nitekim telefon ile konuşurken sınırı aştığınızda hep başınız ağrır.. Unutmayınki , konuşurken de telefonun patlama gibi bir tehlikesi vardır . . . Mutlaka KULAKLIK KULLANIN ! ! !

Telsiz telefonlarda da benzer tehlikeler mevcut, ev telefonunuz telsizse değiştirin, kablolu alın.
Çamaşır ve bulaşık makineleri çalışırken yanında durmayın ( mesela bulaşık makinesini çalıştırıp yanındaki masada keyif çayı içmeyin veya masa keyfi yapmayın ), çünkü çok manyetik alan yayarlar. Özellikle çamaşır makinesinin, çamaşırları döndürme aşamasında hemen uzaklaşın.
Son olarak; kullanmadığınız aletleri fişten çekin. Yapılan araştırmaya göre, "stand by" da yani bekleme modunda kalan aletler, gene elektrik tuketıyorlar. Ve ABD'de bekleme modunda tüketilen elektiriğe " vampir elektirik" deniliyor. Bu da gösteriyor ki elektronik aletler fişten çekilmediği, en azından güç düğmesinden kapanmadığı sürece bizim için tehlike yaymaya devam ediyor.
Tüm bu aletlerin neden olduğu masraf ve küresel ısınma yetmiyormuş gibi, bizi de tüketiyorlar yavaş yavaş.

(Dç Doktor Ayşegül yıldız)

17 Ocak 2014 Cuma

Önüne Yeni Oyuncak koyan ANNE; Eline Cep Tel. Veren BABA belkide yeterince ÇOCUĞUNUZLA İLGİLENMİYORSUNUZDUR !!!

Son dönemin en önemli sorunu; farketmek istemesekte...
Gergin, biraz hareketli yani kelime seçmeye çalışıyorum, huzursuz hırçın çocuklar;
Biliyormusunuz sebebi ne;
Onunla ilgilenmediğiniz için, istediği ilgi için, anne babanın dikkatini çekmeye çalıyor belkide acı vermeyi deniyor...

Çalışıyorsunuz ve çocuğunuza vakit ayıramamaktan şikayet 
mi ediyorsunuz? İşte size kaliteli zaman geçirmeniz için 50 öneri.

  1. Parmak boyasıyla resimler yapın.
  2. Puzzle yapın.
  3. Birlikte resimli kitap yapın.
  4. Kitaplarınızı şeffaf ambalajla kaplayın.
  5. Birlikte bulmaca çözün.
  6. Odasını birlikte boyayın.
  7. Hayvan seslerini taklit edin.
  8. Pizza yapın.
  9. Bir kaba su koyup kağıttan kayık yüzdürün.
  10. Evde basit fizik deneyleri yapın.
  11. Satranç öğretin.
  12. Işığı arkanıza alarak gölge oyunu kurun.
  13. Evde çöp toplama oyunu oynayın. Kim daha çok eşya toplarsa ödül alsın.
  14. Mısır patlatın.
  15. Birlikte şarkı söyleyin.
  16. Sessiz sinema oynayın.
  17. Birlikte radyo tiyatrosu dinleyin.
  18. Bir eşyayı evde sakladıktan sonra haritasını çizin. Çocuğunuz bulsun.
  19. Akvaryum kurun.
  20. Saklambaç oynayın.
  21. Birbirinizi gıdıklayın.
  22. Evde değişik boyda bardakları ters çevirip kaşıkla sesle çıkartın.
  23. Eski bir tişörtü kumaş boyaları ile boyayın.
  24. Kâğıttan uçak yapın, yarışın.
  25. Birbirinizin taklidini yapın.
  26. Sihirbazlık numaraları yapın.
  27. Kese kâğıdından çanta yapın.
  28. Kibrit çöpleri ile şekiller oluşturun.
  29. Birlikte bir hikâye yazın.
  30. Süngerden makas yardımıyla ördek yapıp boyayın.
  31. Sabah erkenden kalkıp beraberce güzel bir kahvaltı hazırlayın.
  32. Balkonda domates, çilek yetiştirin.
  33. Evde dondurma yapın.
  34. Birlikte evde pasta yapın.
  35. Ona hikâye anlatın.
  36. Birlikte bir resim yapın.
  37. Oyun kartları ile köprüler yapın.
  38. Birlikte fotoğraflarınızı düzenleyin.
  39. Birkaç çarşaf ile odanın içinde labirentler kurun.
  40. Yastıkları aralıklı dizerek engel atlama oynayın.
  41. İsim şehir bulmaca oyunları oynayın.
  42. Birlikte bir blog açın. Olmadı ortak günlük tutun.
  43. Haftada bir birlikte evde film izleyin.
  44. Evde yastık kavgası yapın.
  45. Pul koleksiyonu yapın.
  46. Haritada şehir bulmaca oynayın.
  47. Kütüphanenizi arşivleyin.
  48. Tekerlemeler söyleyin, uydurun.
  49. Gece balkondan ya da camdan gökyüzüne bakarak yıldız kaymasını izleyin.
  50. En önemlisi; çocuğunuzla kaliteli bir zaman geçirin. Önüne oyuncak, TV, bilgisayar vs. koymak onunla ilgilenmek değildir!
ALINTI

12 Aralık 2013 Perşembe

Minik Kar Meleğim Seni Çok Seviyorum

Yağan kardan güzel anılar yaratın!

Kar vakti geldi.
Eğer kışın bol kar olan yerleri ziyaret etme şansınız varsa ya da kar yağan bir kentte yaşıyorsanız, çocuğunuzun kalın kar kütlelerinin içine girmesine izin verin.
Bırakın karın üzerine yatsın.
Korkmayın dışarıda kararında kalırsa üşümeyecektir.
Kara yatsın, kollarını bacaklarını açıp kapatsın.
Sonra onu o karın ortasından kucağınıza alıp kaldırın.
Biraz yüksekçe bir yerden, oluşan şekli inceleyin. Kar meleğini hemen göreceksiniz. Kar meleğini anılarınızda kalacak güzel bir fotoğraf olarak belgelemeyi unutmayın.

10 Ekim 2013 Perşembe

ÖZENLİ KAHVALTILAR için ŞIK SUNUMLAR... Kalsiyum Yüklemesi Yapalım Oleyyy Peynir Zamanı....


Kalsiyum, c vitamin, beslenme, proteinler bu ara kış, bünyeyi güçlendirmek için çokça araştırıyorum belkide kuzumun beslenmesine biraz fazla özeniyorum diyelim, Unutmadan; Bu bir reklam yazısı değil, değerlendirmedir...

Çocukların günlük kalsiyum ihtiyacının da sadece üç parmak peynir yedirilerek sağlanabileceğini öğrendim ki kendimiz için bile buna önem vermeliyiz.

Muratbey'in Naturena Ürün Grubu'nda yer alan parmak peynirlerin özellikle çocuklar düşünülerek üretildiğini söylüyorlar, ki kaşar peyniri konusunda oldukça lezzetli oldugunu belirtmeliyim.

"Çocuklar parmak peyniri yerken hem eğleniyor hem de kalsiyum depoluyorlar" diyor bloggerlar, Parmak peynirin özel sosis şekli ve farklı lezzetleri ile bence annelere de çocukların hoşuna gidecek eğlenceli menüler oluşturması için avantaj olacaktır...
Afiyet olsun diyorum...

MISIRLI PEYNİRLİ KANAPE
Malzemeler:
  • 1 hamburger ekmeği
  • Küçük bir kalıp “Muratbey Sürmeli Peynir”
  • 1 çay bardağı haşlanmış mısır tanesi
  • Süslemek için “Muratbey Naturena Peresta Parmak Peynir”

Hazırlanışı:
Hamburger ekmeği ortadan ikiye kesilir, ekmeğin yarısından çiçek kalıpla kalıp çıkarılır ve çıkarılan çiçeğe aynı şekilde Sürmeli peynir sürülür. Üzerine mısır taneleri dizilir, süslemek için Muratbey Naturena Peresta Parmak peynirlerden yüzük yapabilirsiniz…



PEYNİRLİ YUMURTA VE KALP PEYNİRLER
Malzemeler:
  • 1 adet hamburger ekmeği
  • 1 adet yumurta
  • 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
  • Tuz
  • Kalp peynir için; 2 adet “Muratbey Naturena Fessita Parmak (Fesleğenli-Çörekotlu)” ve 1 adet küçük sosis
  • Muratbey Naturena Herban peynir” ve  “Muratbey dil peyniri

Yapılışı:
Hamburger ekmeği ikiye bölünür. Tam ortalarından bardakla veya şekilli kalıpla parça çıkarılır (bu parçalar kanepe yapımında kullanılabilir). Yapışmaz bir tavaya içi boş ekmek konur ve içine yağ dökülür. Normal ateşte yağın ısınmasına gerek kalmadan yumurta kırılır, üzerine tuz serpilir. Muratbey dil peyniri ve Herban peynirinden  küçük doğranmış peynirler serpiştirilir. Arzuya göre sosis dilimleri konur ve yumurtanın pişmesini istediğiniz kadar pişirip servis edebilirsiniz. Kalp peynirler için Muratbey Naturena Parmak peynir tam ortasından verev bir şekilde kesilir. Kesilen iki parça çevirdiğinizde kalp şeklini alacaktır. Kürdanla birleştirerek süsleme amaçlı kullanabilirsiniz. Sosiste aynı şekilde verev kesilerek kalp şekli verilir.

PEYNİRLİ EKMEK DOLMASI
Malzemeler:
  • Hamburger ekmeği (kişi sayısına göre)
  • “Muratbey Naturena Sudo Parmak (Sucuklu-Domatesli)” ve diğer “Naturena” çeşitleri
  • İsteğe göre maydanoz, yeşil soğan
  • “ Muratbey Tereyağı “
Yapılışı:
Hamburger ekmeğinin üzeri küçük  karelere kesilir. Kare aralarına küçük kesilmiş tereyağı ve peynirler sıkıştırılır. Üstüne doğranmış maydanoz veya yeşil soğan serpilir. Önceden ayarlanmış 180 dereceli fırında Muratbey Naturena’lar eriyene kadar pişirilir.






PİLELİ PEYNİRLİ KREPLER
Malzemeler:
  • 1 adet büyük yumurta
  • 1 küçük çay bardağı süt
  • 4-5 yemek kaşığı un
  • 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
  • 1 çay kaşığı tuz (isteğe göre)
  • 1 çay kaşığı salça (isteğe göre)
  • “Muratbey Sürmeli Peynir”
  • “Muratbey Burgu Peyniri”
  • Maydanoz
  • Kırmızı biber (kapya biber)
Yapılışı:
Yumurta, un, süt, tuz ve zeytinyağı çırpıcı ile çırpılır. Tava ilk krep için çok az yağlanır. Diğerleri için yağlanma istemez. 1 yemek kaşığı krep ısıtılmış tavaya dökülür. Kaşığın sırtı ile dağıtılır ve bir avuç içi kadar büyütülür. Arkalı önlü pişirilir. İsteğe göre krep hamurunun bir kısmına salça ilave edilir ve bu şekilde de pişirilir. Bir kapta peynirler karıştırılır. Maydanoz ve kapya biberde küçük küçük doğranır. Pişen kreplerin tam ortasına,  bir tatlı kaşığı kadar peynirli harç konur. Krep karşılıklı birleştirilir ve kürdan ile krepin bir ucundan başlayarak zig zag dikilir.

PEYNİRDEN CADI SÜPÜRGESİ
Malzemeler:
  • “Muratbey Burgu Peyniri”
  • İstediğiniz kadar çubuk kraker
  • Bağlamak için maydanoz dalı
Yapılışı:
Öncelikle maydanozlar az su ile  5 dk. haşlanır ve dalları yumuşatılır. Muratbey Burgu Peyniri 2-3 cm uzunluğunda kesilir. Üç parça peynir bir araya getirilerek, tam ortalarına çubuk kraker yerleştirilir ve maydanoz sapı ile bağlanır. Burgu peyniri kıvrımlarından açılır, saçaklı bir görünüm verilir.






PEYNİR TABAĞI / PEYNİR KELEBEK VE LOLİPOP PEYNİR
Malzemeler:
  • “Muratbey Burgu Peynir”
  • “Muratbey Naturena Fesa Parmak (Fesleğenli)”
  • Küçük bir domates
  • Bir adet siyah zeytin

Yapılışı:
Lolipop yapmak için Muratbey Burgu Peyniri kendi etrafında sarılır ve kürdanla sabitlenir. Kelebek için Muratbey Naturena Parmak Peynir enine ikiye kesilir. Yarım peynir tabağa yerleştirilir. Domates tam ortadan ikiye kesilir ve kürdan yardımı ile peynire kanat yaparak sabitlenir. Siyah zeytinin çekirdeği çıkarılır. Yarısından kelebeğe baş yapılır. Maydanoz sapından anten yapılır.

Tarifleri için Saliha Duru’ya teşekkür ederi…

1 Ekim 2013 Salı

Bebeğinizin İlkleri .... DİKKAT! BEBEK VAR...

Ağzından çıkan ilk kelime, attığı ilk adım, ilk gülümsemesi, ilk dişi, ilk aşısı, ilk hasta oluşu… 

Hepsini hatırlıyorum bazen hepsini buraya resimleriyle not düşseydim diyorum...

Tüm bunların dışında da aslında bebeğiniz her gün bir sürü yeniliklerle tanışıyor. 

Takip ettiğim siteler arasında bebek.com var ve bu yazıyı çok faydalı buldum, beğeniler, sevgiler paylaştıkça çoğalır diyerek sizde okuyun istiyorum veee...
Paylaşıyorummmm . . .
1,5- 2 AY
GÜLÜMSEME
Anne ve babalar, bebeklerinin bilinçli ilk gülümsemelerini hatırlamada genellikle zorluk çekerler. Bu “sosyal gülüşler” güzel bir anın çok ötesinde, bebeğinizin beyninin ilgili bölümlerinin göz kaslarını kontrol edebilmeye başladığını dolayısıyla önemli bir gelişme kaydettiğini gösterir.

4-6 AY
KAHKAHA ATMA
Bu aylardan itibaren ses telleri üzerinde yeterli kontrole sahiptir ve insanların güldüğünü ya da kahkaha attığını duymaya başlar. Bir yaşına gelene kadar çeşitli şekillerde gülecek farklı sesler çıkaracaktır ancak sonrasında kahkaha tanıdık bir biçim alacaktır.

4-8 AY
AYAĞINI AĞZINA SOKMASI
Er ya da geç, büyük olasılıkla bebeğinizi, ayağı ağzında mutlu mutlu emerken bulacaksınız. Bilgi toplama yöntemi de eline aldığı her şeyi ağzına götürmekten geçer, buna ayağı da dahil. Bedeninin farkına varabilmesinin yanı sıra, ayağını emmek hoşuna da gider. Bu yüzden bebeğinizi bundan vazgeçirmeye çalışmayın çünkü bu aşama kendiliğinden sonlanacaktır. Bunu hiç yapmasa da endişelenmeyin, birçok bebek bunu yapmamaktadır.

4-6 AY
TÜKÜRÜK SAÇMASI
Bebekler “burr” sesi çıkarmaya ve dudaklarının birbirine çarptığını hissetmeye bayılırlar. Tükürükten başka bir şey olmuyor demeyin… Konuşmayı öğrenmenin bir yolu da budur. Çocuğunuz farklı şekillerde dudaklarını ve dilini kullanmayı öğreniyor. Er ya da geç, dilini de kullanmaya başlayacak ve buna bayılacak. Bebeğinizi dudaklarını ve dilini kullanarak diğer sesleri çıkarmaya da özendirin. Bunun için karşısında yüzünüzü şekilden şekilde sokup, garip sesler çıkarmanız yeterli.

8-10 AY
SAÇLARINI TARAMASI YA DA DİŞLERİNİ FIRÇALAMASI
Taklit, bebeğinizin çevresindeki dünyayı öğrenmesinde en büyük araçlarından biridir. Artık etrafındaki nesneleri tutabildiğine, elleriyle kavrayabildiğine göre, sizin kullandığınız eşyaları da kullanmak isteyecektir. İnce motor kabiliyetinin yeterince gelişmemiş olması, denemeler yapmasını önlemiyor. Siz saçınızı taradıktan sonra, eline tarağı alması ve kafasına götürmesi an meselesidir. Gözlerimizin kafamızda olmadığını kim iddia edebilir?

10-12 AY
BİR OYUNCAĞINI HEP YANINDA İSTEMESİ
Bebeklerin tamamı, kendilerini rahatlatan bir nesneye bağlılık geliştirir diye bir genelleme yapılamaz, ama bu aylarda bebeklerin çoğunluğunda bu görülüyor. Her dışarı çıktığınızda bir oyuncak ayıyı yanınızda taşımak zorunda kalabilirsiniz. Bebeğiniz bu aylarda pek çok şeyi öğreniyor; yürümek, sizden ayrılmak… Bazı zamanlarda kendini tehlikede hissedebilir, bu anları da tanıdık bildik ve sevgili bir ayıcık hemen geçirebilir. Bu oyuncağın yanında hissettiği rahatlık, sizin yanınızda olduğunu hissettirecektir. Böylelikle yeni şeyler deneyebilir.

10-12 AY
ÖPÜCÜKLER DAĞITMAK
Şimdiye kadar siz ona defalarca kez öpücük gönderdiniz ve şimdi sıra onda. Şimdiyse kontrolü o kadar yüksek ki, aynı anda hem ellerini ağzına götürüyor, hem dudakları ile eline öpücük konduruyor, hem de devamında o elini açıp, size doğru bir öpücük üflüyor.

12-15 AY
CEE – E OYNAMAK
Bebeğiniz bu kez oyuna gerçek anlamda katılıyor. Sadece sizi taklit etmekle kalmıyor, çoğu zaman oyunu başlatan kendisi oluyor. Çünkü “nesne sürekliliği” yerleşmiş konumda. Önceden bir şey görüş açısının dışına çıktığında, onun ortadan kaybolduğunu, gittiğini düşünüyordu. Şimdi, bir şey ani olarak ortadan kaybolduğunda, etrafına bakınmayı ve tamamen gitmemiş olma olasılığını biliyor. Ortadan kaybolup, ardından ce-e diye karşısına çıkmanız, ona büyük keyif verecektir.

13-15 AY
BACAKLARININ ARASINDAN BAKMAK
Neden çocuklar bazen ellerini yere koyup bacaklarını açar ve bacaklarının arasından arkaya doğru bakmaya çalışır? Yürüme becerisini tamamıyla edindikten sonra, dengede durmak onlar için daha da kolay olmaya başlar. Onlar için yeni ve zorlu becerileri denemek, çok ama çok keyiflidir. Dünyaya ters bir biçimde bakmak onların görsel gelişimlerini de geliştirir. Ve tabii ki tüm bunlardan önemlisi, böyle yapmak çok eğlencelidir!

14-16 AY
DANS ETMEK
Bebeğinizin tango ya da salsa beklemeyin elbette. Bol bol titrediği göz önüne alınırsa, bir miktar oryantale benzetilebilir. Onun stili daha çok ayaklarını yerden kımıldatmadan bedenini, hatta belki yalnızca başını sallamak şeklinde olacaktır. Her ne şekilde olursa olsun, hem gelişen motor becerilerini, hem de müziğin ritmine uyma becerisini sunmuş olur. Onu cesaretlendirmek için siz de onunla birlikte dans edin.

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Çocuklarla Sohbet Edin... İletişimden Uzak Bir Gençlik Büyüyor...


Akatlar’da yürüyordum; kadın beni tanıdı ve selamlaştıktan sonra, sorusunu sordu:
“Oğlum dersleri tamamen bıraktı; ne söylesem hiç fayda etmiyor.
Ya arkadaşlarıyla buluşuyor, ya telefonda mesajlaşıyor ya da bilgisayarın başında oyun oynuyor.
Ne yapacağımı şaşırdım,
Hocam ne yapalım?”

“Sohbet ediyor musunuz?”
“Valla, konuşuyorum, ama hiçbir faydası yok.”

“Kaç yaşında?”
“On yedi yaşında.”

“Mesela ne diyorsunuz?”
“Sınavların yaklaştığını söylüyorum; derslerine çalışması gerektiğini söylüyorum; böyle giderse sınıfta kalacağını, arkadaşlarından geri kalacağını, ilerde çok pişman olacağını, ama o zamanda duyulan pişmanlığın işe yaramayacağını anlatıyorum.”

“Siz konuşup, nasihat ediyorsunuz.”
“Evet.”
“Ama, onunla sohbet etmiyorsunuz.”

“Valla bilmem; biz bildiğimiz kadarıyla elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz, konuşuyoruz, anlatıyoruz.”
“Doğru, bildiğiniz kadarıyla elinizden gelenin en iyisini yapıyorsunuz. Ama konuşmak, nasihat etmek, sohbet etmek değildir. Siz sohbet etmesini bilmiyorsunuz.”

Kadın haklı olarak “neden bahsediyorsunuz,” diyen bir yüz ifadesiyle bana baktı.
İçim burkuldu. Anne acı çekiyordu ve çocuğuna yardım etmek istiyordu, ama kendini çaresiz hissediyordu.
***

Öğrencileri ve anababaları birlikte çağırdım. Danışmalığını yaptığım okulun küçük tiyatro salonunda buluştuk, öğrencilerle birlikte anababalar da oturdu.
Ufacık sahneye çıktım, bir sandalye attım oturdum, yanı başıma bir boş sandalye koydum.
“Buradaki öğrencilerden kim benimle sohbet etmek istiyor?” diye sordum. Kalkan ellerden birini gelişigüzel seçtim. Selim adıyla anacağım bir öğrenci yanımdaki sandalyeye geldi oturdu.

“Adın ne?”
“Selim.”
“Kaç yaşındasın?”
“On iki.”

“Bugün ayın kaçı?”
“24 Aralık 2008.” (Gerçek tarihtir; bu uygulamayı o gün yaptım.)

“Selim, gözünü kapa, beni iyi dinle. Gözünü açtığın zaman aradan yirmi yıl geçmiş olacak. 24 Aralık 2028 tarihinde gözünü açmış olacaksın. Tamam mı?”
Anladığını belirtmek için başını salladı.

“Lütfen gözünü aç.”
Selim, gözünü açtı.
“Bugünün tarihini söyler misin?”
“24 Aralık 2028.”

“Kaç yaşındasın?”
“Otuz iki.”
“Ne iş yapıyorsun?”
“İç mimarlık.”

Göz ucuyla anneye babaya bakıyorum; yüzlerinde hayret belirten hafif bir tebessümü var. Belli ki, onlar da Selim’in söylediklerini benimle birlikte ilk defa duyuyorlar.
“Nerede çalışıyorsun?”
“New York, Manhattan’da.”
Anne, babanın yüzünde saklayamadıkları büyük bir şaşkınlık ifadesi.

“Evli misin?”
“Hayır.”
“Arkadaşlarından evlenenler oldu mu?”
“Kızların hepsi evlendi.”
Gülüşmeler..

“Çalıştığın yere beni götürür müsün?”
“Ofisim, Manhattan’da 86 katlı bir binanın 42. Katında.”
Gülüşmeler devam ederken hayalen o binaya yürüdük, asansöre bindik, 42. Katta indik.
“Burası ‘home office,’” dedi.

İçeri girdikten sonra açıkladı:
“Dubleks daire: aşağıda salon ve mutfak var. Yukarda yatak odası ve ofis odam.”
“Selim, salonda neler var?”
“Salonda masa var, koltuklar var, sandalyeler var; komodin var, sehpalar var.”
“Duvarlarda ne var?”
“Resimler var, fotoğraflar. Ailemin fotoğrafı da var.”
“Ailenin fotoğrafına bakınca neler görüyorsun? Beraber bakabilir miyiz?”
“Annem ar, babam var. Ailece çektirdiğimiz bir fotoğraf. Abim var, ablam var, ben varım.”
“En küçük sen misin?”
“Evet.”
“Selim, bu fotğrafa baktığında, içinde ‘keşke!” duygusu beliriyor mu? İçindeki herhangi bir ‘keşke’nin sesini duyuyor musun?”
Hiç beklemeden “Evet,” dedi.

“Haydi, anlat bize,” dedim.
“Ben, babamla birlikte futbol maçına gitmeyi çok istedim. Bir de hafta sonları onunla top oynamak, kırlara gitmek istedim. Güreşmek istedim. Ama babam çok yoğundu; çalışmak zorundaydı, olmadı, zaman bulamadı. Ne yapalım, böyle oldu.”

Baba’ya baktım; gözlerinin yaşını tutmaya çalışıyor, ağlamamak için dudaklarını ısırıyordu.

Selim’e teşekkür ettim. Ve sordum:
“Selim, bu konuşmamızda, sana büyüklük tasladığımı, sana nasihat etmeye çalıştığımı hissettin mi?”
“Hayır!”

“Olanla ilgili olarak mı konuştuk, olması gereken üzerine mi?”
“Olanla ilgili olarak konuştuk.”

“Selim, seninle yeniden böyle sohbet etmek istesem, benimle konuşmak ister misin? Konuşmamızdan zevk aldın mı?”
“Yeniden konuşmak isterim; sohbetimizden zevk aldım.”
***

Sohbet özel türden bir konuşma, kendine özgü özellikleri olan bir söyleşidir.
Sohbet içinde olan iki insan o an için güç, onur ve değer yönünden eşittir ve olanı paylaşırlar; olması gereken üzerinde konuşmazlar.

Korku kültürünün olduğu yerde sohbete izin verilmez.
Türkiye’nin aydınlık geleceğinde anababaların çocuklarıyla sohbet içinde olmasını diliyorum.

Doğan Cüceloğlu

17 Haziran 2013 Pazartesi

11.Türkçe Olimpiyatları -- Türkçe Coşkusu Stadlara sığmadı . . .

Çok güzeldi, olağanüstü idi, muhteşemdi. 

Çok uzun zamandır bu kadar duygulandığımı, gururlandığımı hatırlamıyorum. ! :)

Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya 140 ülkeden toplanıp geldiler ülkemize. Tam 15 gün boyunca şehir şehir dolaşıp, şarkıları, türküleri, şiirleri ve danslarıyla gönlümüzü fethettiler.

  

Uluslararası Türkçe Derneği (TÜRKÇEDER) tarafından düzenlenen 11. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın kapanış töreninin yapıldığı İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı tarihi gecelerinden birini yaşadı.

OLİMPİYAT STADI'NDA İZLEYİCİ REKORU
İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı, 11. Türkçe Olimpiyatları kapanış töreni için tamamen doldu. İstanbullular, kapanış töreni için Atatürk Olimpiyat Stadı'na akın etti. 
 
  

Birbirinden renkli gösteri ve sunumlara sahne olan şöleni televizyonların başındaki milyonların yanı sıra yaklaşık 250 bin kişi de statta ve stat çevresinde kurulan dev ekranlardan takip etti.
 
Işıklar ve çeşitli efeklerle renklendirilen görkemli şölende sahne alan dünya çocukları, renk din ve dil ayırımı gözetmeksizin dünyaya bir kez daha barış mesajı verdi. Konuk öğrencilerin sahnede sundukları renkli gösteriler, seslendirdikleri parçalar davetlilerden büyük beğeni topladı.
Bu arada, statta açılan "Statlar da bir gün size dar gelecek" ve "Çiçekler açmazdı bulutlar ağlamasa" pankartları davetlilerden alkış aldı.

Tören sonunda yapılan havai fişek gösterisi geceye ayrı bir renk kattı.


Tanzanya'nın Bağları - Kenya ve Tanzanyalı öğrencilerden Ankara'nın Bağları'na gönderme

 




27 Mayıs 2013 Pazartesi

İşte yerli Disneyland: VIALAND!


Türkiye'nin dünya standartlarındaki ilk temalı parkını, alışveriş caddeleri ve gösteri merkeziyle bir araya getiren VIALAND, 26 Mayıs PAzar 15:00'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı törenle açıldı. 

 GERÇEK EĞLENCEYLE BULUŞTURAN


ÜNİTELER VIALAND'DE!

VIALAND Tema Park içerisinde yer alan
birbirinden eğlenceli ünitelerimizi yakından tanıyın!

King Kong

Hollywood’dan İstanbul’a uzanan bir efsane… King Kong VIALAND’de! Yerden 15 metre yüksekte, çığlıklar ve kahkahalar birbirine karışıyor! 5 yaşın üzerindeyseniz ve bu heyecana hazırsanız bizimle tekrar edin: “Kim korkar dev gorilden!”


ÇILGINLIĞIN SINIRI YOK 
Mimari projesini Mehmet Emeç’in yaptığı Vialand’da dünyanın en çılgın oyuncakları bulunuyor. Parkta adrenalin tutkunları için 360 Derece adı verilen oyuncak, meraklılarını bir hortum gibi gökyüzünde evire çevire savuruyor. Parkın sürprizi ise, çocukların hayal dünyasının kahramanı, ağzından dumanlar çıkararak sizi bindiğiniz otobüsle birlikte gökyüzüne kaldırıp sallayan King-Kong. Vialand’ta Türkiye’nin en büyük ve en hızlı roller coaster’ı da hizmet verecek. Buraya giren herkes sigortalı olacak.

HALİÇ’İN ÇAMURUNDAN 
Vialand Tema Parkı, Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla, eski Alibeyköy Taş Ocakları Bölgesi’nde 600 bin metrekarelik bir alanda (100 futbol sahası), 1 milyar 150 milyon liralık bir yatırımla inşa edildi. Haliç’in temizlenişi sırasında çıkarılan 5 milyon metreküp çamur, taşocakları bölgesine taşınarak yeni bir alan oluşturuldu. Türkiye’nin ilk temalı parkı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle, Gürsoy Grup ile Via Properties girişimiyle hayata geçirildi. 110 bin metrekare kiralanabilir alanda 115 farklı cephe, 250 mağaza ve 8 bin araçlık otopark ile 10 bin kişilik açık bir gösteri merkezini de bünyesinde barındıran Vialand, ayrıca biyolojik gölet, yeşil alan ve yürüyüş yollarını da içeren 100 dönümlük bir şehir parkını da hizmete sunuyor. Yılda 30 milyon kişinin ziyaret etmesi beklenen Vialand, 4 bin kişiye doğrudan istihdam sağlıyor.

İşte çılgın oyuncaklar




NEFES KESEN (Speed Coaster): Vialand için özel üretilen Nefeskesen (Speed Coaster) Avrupa’nın en çok ilgi gören hızlı tren türlerinden. Sadece 3 saniye içerisinde 0’dan 100 km hıza ulaşarak yolculuğa çok heyecan verici bir başlangıç yapıyor.

ÇILGIN NEHİR (Rafting Ride): Bu ünitede ziyaretçiler hızlı akarsuda ailecek güvenli rafting tecrübesini yaşayabiliyor.

VIKING (Splash Coaster): Su yüzeyinde hareket eden Viking (Splash Coaster) ise dünya sıralamasında 4. popüler “ride” durumunda. 45 derecelik kızaktan hızlanarak inişe geçen bu ünite inanılmaz bir heyecan deneyimi sunuyor.

ADALET KULESİ: Vialand’ın Adalet Kulesi, dünyada alanında en popüler ünite olma özelliğini taşıyor. Ziyaretçiler Adalet Kulesi’nde, 50 metreden düşerken 5G kuvvetini tecrübe ediyor.

KING KONG: Vialand’ın simge ünitelerinden biri olan King Kong, otobüsün içine giren ziyaretçileri otobüsle birlikte havada 15 metrede sallayarak King Kong filmlerindeki sahneleri yaşatıyor.

FATİH’İN RÜYASI: Fatih’in Rüyası bölümünde ziyaretçiler, İstanbul’un fethedilişini robot-heykellerle gerçekçi ortamda deneyimliyor.



 



Günlük Bilet Fiyatları
Açılışa özel bilet fiyatları, yalnızca günübirlik girişler ve tek kişi için geçerlidir.






www.vialand.com.tr

21 Mayıs 2013 Salı

Ruhum Büyümeyen Bir Kız Çocuğu . . .

Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba?
18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi?
Bence hiçbiri değil.
Bir kız çocuğu büyümez.
Kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini.
Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir.
Ama değişim yaşar.
Hayat o kızı sürekli değiştirir 
ve bu değişimlerin hiç şaşmayan bir aktörü vardır:
"Bir erkek.."

|Zülfü Livaneli|

6 Mayıs 2013 Pazartesi

PEmbe Mutfak :) - Çocuk Odası Dekorasyonu

Ev yapımı küçük pembe mutfak harika olmuş değil mi???
Yapan blogger arkadaşımız oldukça uğraşmış , ürünler ikea'dan seçilmiş, birazda eski aksesuarlar değerlendirilmiş.
Oldukça başarılı bir DIY projesi oalrak kayde geçiyorum blogumda...
Anneciği kızına güzel bir mutfak hazırlamış,
lavabosu eskiymiş hatta parlattırılmış, tezgahını da kontraplak boyanarak oluşturulmuş ... Perdeleri örtüleri tamamen pitikareli, bardak çanak ikea demiştim sanırım başında....
aaaa unutmadan çoook şık ta avizesi var...
Ben çok beğendim, fikir olsun diye beğeninize sunuyorum...
Ellerinize sağlık Miss Lidvik...





15 Nisan 2013 Pazartesi

Oğluma Hasır Oyuncak Sepeti Aldım.

Artık oğlum kesinlikle büyüdü;
şöyle odasına bakıyorum da heryerde bir parça oyuncağı var, dolaplara koymaklada olmuyor;alması zor oluyor... Çekmeceler desem açmaya alışsın istemiyorum en başından beri...
Araştırdım inceledim yatay olması ufaklık için avantaj!!! ona bu hafta hasır bir sepet aldım, farklı çeşitleri de sizin için listeliyorum...
Ufaklık hem çok sevdi üzerinde balonlar vs. kendi koyuyor boşaltıyor içine uğraş oldu; hem de ben mutlu oldum çaktırmadan odasını topluyor kuzucum;
Aman 41 kere MaşaAllah....













Benzer Yazılarım

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...♥ Zeynep'le Güne Merhaba ♥...

'Ve sen yine denendiginde
ve yine kalbin daraldiginda
ve yine bütün kapilar yüzüne kapandiginda
ve yine ne yapman gerektigini bilemediginde
Uzun uzun düsünve hatirla Yaradanini!
Allah kuluna kâfi degil mi?
(Zümer/36)

Konumuz Ne olsun :)