Rengarenk Burası... Biraz MODA; biraz DEKORASYON, biraz BEBEK, biraz TATLI, biraz da ACI ve hatta belki KIZIL belki biraz da MAVİ; BİRAZ ONDAN BİRAZ BUNDAN ... Azıcık pembe tadında çilekli ... Hayattan güne dair ne varsa ortaya karışık:)
Bu Blogda Ara
Sonbahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sonbahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
8 Mayıs 2019 Çarşamba
Gezilesi Yerler : BOLU YEDİ GÖLLER
Her birimizin farklı yaratıldığı bu alemde birbirimize saygı duymak en büyük erdem:)
9 Mayıs 2013 Perşembe
İstanbul’da mutlaka görmeniz gereken 10 tarihi yer
Tarihi ile gerek yurtdışı gerekse yurt içi bir çok turistin ziyareti ile dolup taşan
İstanbul’da mutlaka görmeniz gereken 10 yeri sizler için yazdık.
www.iyidolas.com.tr
İstanbul, M.S. 330’dan günümüze kadar tam 3 farklı İmparatorluğa başkentlik yaptı.
Bunun sonucunda farklı kültürlerin sentezi ve bir çok tarihi eser apaçık gözlerimizin önünde yer almaktadır.
Topkapı Sarayı
Bu saray günümüze gelebilmiş en eski ve en büyük saraylardan
birisidir. İstanbul’un kurulduğu yer olarak bilinen Akropol tepesinde
bulunur. Tarihi yarımada olarak bilinen coğrafyanın en uç noktasında
700.000 m2 özel araziye sahip bir alanda yer almaktadır. Topkapı Sarayı
İstanbul’a yolu düşenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerin başında yer
almaktadır.
Galata Kulesi
İstanbul’un fethinden önce, Ceneviz sömürge kenti olan Galata’nın,
savunma amacıyla yapılan 24 kulesinden, ayakta kalabilen tek ve en
anıtsal olanıdır. Gerek gündüz gerek ise gece ayrı bir atmosfer ile
ziyaretçilerini ağırlamaktadır.
Saray, Karaköy’den Sarıyer’e kadar uzanan sahil şeridinin Kabataş ile
Beşiktaş arasında kalan bölümünde bulunmaktadır. Denizden yer alınıp
doldurulmasıyla ortaya çıkan alana yapıldığı için Dolmabahçe adını
almıştır. Bu alan, 400 yıl önce Osmanlı’nın en büyük koyu olarak
bilinmektedir.
Ayasofya
Dünya kültür mirasının en büyük birkaç
eserinden biri olan “Bazilika” önemini 1470 yıla varan tarihinden
almakta. Yapıldığı dönemde dünyada kendisi kadar muhteşem bir eser daha
insanoğlu elinden çıkmamıştır. İşte bu sebeple banisi Justinyen açılış
töreninde ünlü Süleyman Mabedini kastederek “Seni yendim ey Süleyman!”
demiştir.
Yerebatan Sarnıcı
Bizansın en büyük su sarnıcı olan bu yapı, mistik havası ve
devasalığıyla kesinlikle görülmesi gereken en önemli yerlerden biridir.
Sultanahmet Camii
Çinilerinden dolayı “Mavi Cami” adıyla da anılan, 6 minareli bu yapı,
Mimar Sinan sonrası cami mimarisinin en güzel örneklerinden biridir.
Ayasofya’nın tam karşısında, birbirlerine adete güç gösterisinde
bunulurlarmış gibi konumlandırılmıştır. Mimarı Sedefkar Mehmet Ağa’dır.
Rumeli Hisarı
İstanbul’un Sarıyer ilçesinde bulunduğu semte adını veren hisardır.
Boğazın en dar yerinde Fatih Sultan Mehmet tarafından savunma amaçlı
olarak, Anadolu Hisarı’nın tam karşısına inşa edilmiştir. Burada
konserler de düzenlenmektedir.
Kız Kulesi
İstanbul ve Üsküdar’ın sembolü haline gelen bu kule, yalnızlığın ve
aşkın da sembolü olarak görülür. İki kıta arasındaki konumu sebebiyle de
eşi benzeri olamayan bir yapı olarak anılmaktadır..
Arkeoloji Müzesi karşısındaki iki katlı
enteresan binadır. Fatih Sultan Mehmet’ in Topkapı Sarayında yaptırttığı
ilk binadır. 1472 Tarihli yazlık köşk, sütunlarla hareketlendirilmiş
cephesi, eyvanlı terası ve kesme çini dekoru ile Selçuklu tesirinde bir
erken Osmanlı örneğidir. Giriş duvarında uzun kitabe yer almıştır. Giriş
bölümü, üzeri kubbeli bir mekan olup, yanlarda tonozlu odalar yer
vardır. 13-19 yy. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait seramik ve çiniler
kronolojik sıralı sergilenmiştir 16 yy. İznik yapımı çiniler müzenin
önemli eserleridir.
Yedikule Zindanları
İstanbul ve Türkiye’nin en eski açık hava
müzelerinden birisidir. Her tarihi yapı gibi bu eser de uzun ve önemli
bir tarihe sahiptir. Bizans döneminde yabancı kralları ağırlama amacıyla
yapılan bu eser, Fatih Sultan Mehmet döneminde, 3 kule daha eklenerek 7
kuleli bir garnizon halini almıştır.
26 Şubat 2013 Salı
Cemre suya düştü..
Kediler martın yakın olduğunu haberdar ediyor...
yaşasın dört vevsim..
yasasın tüm değişime rağmen mevsimlerin farkında yaşamanya çalışmak..
Yaşasın İstanbul... memleketim...
Sıkı giyinip iş çıkışı biraz kışın son günlerinin keyfini çıkarmanız hayali ve dileğiyle..
8 Ocak 2013 Salı
GELİNLERDEKİ O SOFT MASUMİYET . . .
sizlerle paylaşmadan edemedim; AŞK ancak bu kadar saflığa yakışır...
alt yazıya gerek yok, sözsüz yayınlıyorum...
sevgilerimle...
31 Ekim 2012 Çarşamba
SONBAHAR TATİL - KIŞIN GİDİLECEK YERLER
Sonbaharda gezilecek 10 yer
Bu seneden kalan iznim var ve değerlendirmek istiyorum, başladım araştırmaya ...
Belki benim gibi son kaçamak yapamak isteyenler olabilir....
Yaz göç etti. O uzun güneşli günler hafif bir rüzgarda savrularak bizden uzaklaştı.
Gidenlerin ardından nasıl boynu bükük bakılır ya öylece bakakaldık ardından.
Sonra solgun yüzüyle eylül-ekim geldi.
"Eylül, (o) kırılgan mevsim!"
Ağaçlar sararan yapraklarını döktü, göçmen kuşlar yola koyuldu. Güneş bulutların ardına saklandı, yağmurun ve rüzgarın şarkısı başladı.
Güz her şeyi kendi rengine boyadı.
Şair ve yazarların "hüzün"le andıkları psikologların "mevsimsel depresyona" dikkat çektikleri bir mevsim sonbahar.
Ama bir yanıyla da büyüleyici bir mevsim.
Ağaçların yeşilden sarıya, sarıdan turuncuya ve hatta kimi zaman kırmızıya büründüğü,
göğün çelik grisi renginin göllerin üzerine düştüğü günler muhteşem manzaralar vaat eder.
Biz de sonbaharı farklı yaşamak isteyenler için bir liste çıkardık.
Yedigöller zamanı
Sonbaharda mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerin başında
gelir Yedigöller. Güzün bütün renklerinin bir arada toplandığı ormanı,
heybetli ağaçları, irili ufaklı gölleriyle bu doğa harikası bölge,
Bolu'ya 42 kilometre uzaklıkta. 1965'te milli park ilan edilen
Yedigöller, bitki zenginliği, engebeli arazisi, gölleri, şelaleleriyle
hem uzun yürüyüşler yapmak hem fotoğraf çekmek için ideal bir yer.
Yedigöller'e ismini veren göller birbirine yüzeyden ya da yeraltından su
akışıyla bağlı. Göllerin isimleri şöyle: Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl,
Deringöl, Büyükgöl, Kurugöl ve Seringöl. Milli parkta işaretli yolu
takip ederek, yaklaşık iki saatte göllerin tümünü gezmek mümkün. Bu
yolculukta size geyikler, sincaplar eşlik ederse şaşırmayın. Milli
parkta sincap, karaca, geyik, ayı, tilki gibi hayvanlar ve 100'e yakın
kuş türü yaşıyor. Yedigöller'e İstanbul'dan 3,5 saatte
ulaşabiliyorsunuz.
Haydi Büyükada'ya!
Haydi Büyükada'ya!
Sonbahar, adaları gezmek için ideal mevsim. Yazın sona ermesi ile
birlikte adalıların çoğu İstanbul'a döndü. Deniz için günübirlik adayı
ziyaret edenlerin kalabalığı da artık yok. İstanbul'da hafta sonu için
kaçamak yapılacak yerlerin başında Büyükada geliyor. Şehrin
kalabalığından, gürültüsünden, trafiğinden bir süreliğine de olsa uzak
kalmak istiyorsanız Büyükada en güzel tercihlerden biri. Kabataş'tan
vapura binmenizle birlikte martılar eşliğinde yaklaşık bir buçuk saatte
varıyorsunuz adaya.
Motorlu taşıta izin verilmediği için adada ulaşım
fayton ve bisikletle sağlanıyor. Faytoncular turistler ve
günübirlikçiler için küçük ve Büyükada turları düzenliyor. Küçük tur 5,
büyük tur 12 kilometre sürüyor. Büyük tur için 50 TL, küçük tur için 40
TL ödüyorsunuz. Bir buçuk saat süren büyük turda adanın tamamını gezmiş,
tüm güzelliklerini görmüş oluyorsunuz. Günlük 15 TL'ye bisiklet
kiralayıp öyle adayı turlamak da mümkün. Aya Yorgi Tepesi'nde aynı adı
taşıyan Ortodoks Rum Kilisesi ve manastırı var. Kilisenin yan
tarafındaki sevimli kır lokantası yemek ve dinlenmek için ideal bir
mekân.
Huzur Amasra'da
Huzur Amasra'da
Amasra hem tarih hem doğa arayanlar için en iyi adreslerden biri.
İstanbul'a beş saat, Ankara'ya üç saatlik mesafede. Şehir, kuzeye doğru
uzanan bir yarımada üzerinde, iki koylu bir yarımada biçiminde kurulmuş.
Amasra'nın girişindeki Bakacak adı verilen tepeden şehri izlemek
âdetten. Rivayet edilir ki Fatih Sultan Mehmet o günkü adıyla Amostris
olan Amasra'yı fethetmeye geldiğinde (1460) tam bu noktada durmuş ve
aşağıya baktıktan sonra şaşkınlıkla hocasına şöyle seslenmiş: Lala,
çeşm-i cihan bura mı ola? Yani, dünyanın gözü burası mı? Gerçekten de
aşağıdan iki mavi göz size bakar gibidir. Amasra'ya adımınızı attığınız
anda zamanın genişlediğini hissedecek, bir huzur bulacaksınız.
Günbatımında sahilde yürümek, akşam balık ve salatadan oluşan bir
sofraya oturmak için senenin en güzel zamanı.
Eylülde Abant başkadır
Eylülde Abant başkadır
Abant Tabiat Parkı sonbaharın gelmesiyle birlikte bir başka
güzelliğe bürünür. Sonbahar, kızılın, sarının rengine bular Abant
dağlarını, yaylalarını... Dağ, orman, göl... Bir düş bahçesinin içinde
bulursunuz kendinizi. İçinize çektiğiniz hava başkadır, rüzgâr başka, su
başka... Saatlerce yürümek istersiniz. Yürümekten yorulduğunuzda göl
kenarındaki kır kahvelerinde soluklanıp çayınızı içebilirsiniz.Bu milli
parkı faytonla da gezme alternatifiniz var. Abant günübirlik
tatilcilerin gözdesi.
Peribacalarını hâlâ gezmediniz mi?
Peribacalarını hâlâ gezmediniz mi?
Kapadokya her mevsim güzel, ama sonbaharda bir başka güzel. Çünkü
turistik dükkânların çoğu kepenkleri kapatmış, bağbozumu bitmiş, hasat
tamamlanmış. Tarlalarda sarının sonsuzluğu var. Sonbahara has renkler
peribacaları ile bütünleşmiş, harika manzaralar sunuyor.
Bu anı
fotoğraflayarak çerçeveletmek mümkün. Sabah serinliğinde balonla tur
atıp bu coğrafyayı kuş bakışı seyretmek büyüleyici. Taş evleri gezmek,
Avanos'ta Kızılırmak'ın kıyısında çayınızı yudumlayıp Kızıl Çukur'da
yürüyüş yaparak güneşin batışı seyretmek ise ayrı keyif. Kapadokya
gezisi için turizm firmalarının 3-4 günlük paketleri var. Konaklamanın
dahil olduğu fiyatlar 200 ila 400 TL arasında değişiyor.
Kaz Dağları çağırıyor
Kaz Dağları çağırıyor
Dünyanın bitki çeşitliliği bakımından en zengin yöresi olan Kaz
Dağları'nda sonbaharın tadı da bir başka oluyor. Çanakkale ile Balıkesir
arasında bulunan Kaz Dağları, doğayla iç içe zaman geçirmek isteyenler
için doğası, tarihî kalıntıları, dereleri ve şelaleleriyle görülmeye
değer bir yer. Milli park olan Kaz Dağları'nın 25 kilometrelik bir
bölümü, trakking, ciple off-road yapmak isteyenler için çok uygun.
Bölgede yetişen doğal ürünlerden de satın alıp tadına bakabilirsiniz.
Doğal yaşam için oksijen zengini olan Kaz Dağları astım hastalarının da
uğrak yeri. Termal tesislerin de bulunduğu bölge tam bir tatil beldesi.
Güz güzeli Kaçkarlar
Güz güzeli Kaçkarlar
Kaçkarlar'da artık güz kendi rengine boyadı tabiatı. Doğu
Karadeniz silsilesinde bulunan, Türkiye'nin en yüksek dördüncü dağı olan
Kaçkarlar, Karadeniz kıyılarından itibaren yükselmeye başlıyor.
Görkemli zirveler, şelaleler, berrak göller ve zengin bitki örtüsü ile
her tür sonbahar manzarasını burada görmek mümkün. Büyük bölümü Rize'nin
Çamlıhemşin, geri kalanı Artvin'in Yusufeli ilçesi sınırlarında yer
alan, en yüksek noktasını ise 3.937 rakım ile Kaçkar Kavrun Dağı'nın
oluşturduğu Kaçkar Dağları Milli Parkı, zengin faunasının yanı sıra dört
mevsim karlı zirveleri, buzulları, buzul gölleri ile de ünlü.
Mardin'de taş evler dar sokaklar
Mezopotamya ovasını üstten gören Mardin, ünlü taş evlerinin soluk
havasıyla sonbaharı yaşıyor. Mardin'i gezmek için sonbahar, ideal bir
mevsim. Tarihî dokuyla bütünleşmiş taş evlerin arasında, dar sokaklarda
gezmek son derece keyifli. Üç dinin temsilcilerinin yaşadığı nadir
şehirlerden biri olan Mardin'de Deyrulzafaran Manastırı, Mardin Çarşısı,
Kasımiye Medresesi, Ulucami, Zinciriye Medresesi gezilebilecek
yerlerden. Kasımiye'den güneşin batışını seyretmek için sonbahar iyi bir
zaman.
Yedi renkli göl: Eğirdir
Gezilip görülmesi gerekli listenin başlarında yer alır Eğirdir.
Isparta'nın bu şirin ilçesi daha çok aynı adı taşıyan gölüyle gündeme
gelir. Eğirdir, 517 kilometrekarelik yüzölçümüyle Türkiye'nin en büyük
doğal tatlı su göllerinden. Kuzeydeki küçük kısmı Hoyran, güneydeki
bölümü ise Eğirdir olarak anılıyor. Rüzgâra ve ışığa göre renk
değiştirdiği için yedi renkli diye nitelendiriliyor. Gölde iki küçük ada
var: Canada ve Yeşilada.
Anakaraya yolla bağlanan Yeşilada'da yerli ve
yabancı turistlere hizmet veren ev pansiyonculuğu gelişmiş.
Lokantalarında göl manzarasına karşı balık yiyebilirsiniz. Adanın doğa
güzelliklerinin yanında tarihî zenginlikleri de bulunuyor. Aya Stefanos
Kilisesi bunlardan biri. Canada ise Eğirdir ile Yeşilada arasında,
sadece piknik alanı olarak kullanılan bir adacık. Eğirdir'in 30 km.
güneyindeki Kovada Gölü de bu mevsimde mutlaka görülmeli.
Hem doğa hem tarih
Hem doğa hem tarih
Van Gölü, doğal güzellikler, tarihî mekânlar açısından çok zengin.
Göl Marmara Denizi'nin dörtte biri büyüklüğünde. Yöre halkı da göl
demiyor, deniz diyor. Ünlü Akdamar Kilisesi, gölün güney kıyısına yakın
bir adada. Tatvan'ın kuzeyindeki Ahlat, Selçuklu döneminden kalma mezar
taşları ile adeta bir açık hava müzesi. Köprüsü ve kümbetiyle ilgi
çekici. Van'a gittiğinizde sadece şehri gezmiyorsunuz Süphan Dağı'nı,
Nemrut Krater Gölü'nü, Muradiye Şelalesi alternatiflerini
değerlendirebiliyorsunuz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
TAHİNLİ CEVİZLİ KURABİYE - Ağızda dağılan hep çok sevilen o lezzet
Merhaba dostlar. Çok sık yaptığım gösterişli bir kurabiye tarifim ile yeniden geldim. Yoğun tadıyla ağızda dağılan, tam 5 çayı misafir s...