Bu Blogda Ara

Ahmet Mert etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ahmet Mert etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Eylül 2016 Pazartesi

İKİNCİ ÇOCUK :)


İKİNCİ BİR ÇOCUK DÜNYAYA GELDİĞİNDE
Birinci çocuğa …….
*Kardeşini seviyor musun? Demeyin…elbetteki seviyor ama şimdi değil daha zamanı var
*Sen artık ablasın/abisin demeyin ( bırakalım o rolü kendi üstlensin……….)
“Sen artık büyüksün demeyin”( onlar asla büyümezlerrrr)
* Oyuncakları, kitapları ona özeldir, paylaşmak istemiyorsa zorlama yapılmamalıdır…..(PAYLAŞMAK İSTER MİSİN diye sorulmalıdır. )
*Kardeşin bakımı ile ilgili sorumluluk alması sağlanabilir. Eğer istiyorsa , istemiyorsa düşün yakasından
*kardeşini mutlaka ve mutlaka mıncıklayacaktır seviyormuş gibi yapıp ,aşırı tepki vermeyin kendi içine kapanmasından daha iyidir böyle tepkiler vermesi….
*Kardeşler arasında asla bir kıyaslama yapılmamalıdır(bak kardeşin nasıl güzel uyuyor hadi sende uyu,onlar asla uyumazlar çünkü her şeyden haberdar olmak isterler zorlamayın bi yerde sızıp kalacaktır. )
*Bebekler sevilirken ister istemez sevimli kelimeler kullanıp kendimizden geçebiliyoruz, bunu sizin ve diğer gelen misafirlerin yapmamasına, aşırı sevgi gösterilerinin olmamasına özen göstermelisiniz.
Heyyyy misafirler güzel insanlar : Birinci çocuğa lütfen şunları kullanmayın…….
Sen daha güzelsin..
Sen daha akıllısın..
Seni daha çok seviyoruz demeyin lütfennnn iki kardeşi düşman etmeyin……..
İKİNCİ ÇOCUK GELDİĞİNDE BİRİNCİ ÇOCUK ASLA EVDEN UZAKLAŞTIRILMAMALIDIR…..
Bu durum gelen kardeşe alışmasını zorlaştıracak ve tek olmanın keyfini yeniden ve yeniden yaşamak isteyecektir….
Her şeye şahit olması evde daha çok vakit geçirmesi değişen hayatına uyumunu kolaylaştıracaktır . alıntı
YENİ, SLOGANIMIZ HER ŞEY NORMAL, ZAMAN SADECE ZAMAN

29 Ağustos 2016 Pazartesi

Her çocuk birbirinden farklıdır

Kalküta Hindistan'daki bir okulun müdürü 

Sınavlar başlamadan velilere ilginç bir mektup göndermiş.

 

 

Kalküta Hindistan’daki bir okulun müdürü sınavlar başlamadan, 

velilere aşağıdaki mektubu göndermiş. 

"Her çocuğun yetenekli olduğu bir alan mutlaka vardır" :) dikkatli yaklaşın ...


"Sevgili Velilerimiz,

Çocuklarınızın imtihanları yakında başlayacak. 
Biliyorum ki daha şimdiden çocuğunuzun başarısı konusunda endişelisiniz.
Ancak lütfen şunu unutmayın ki sınavda ter dökecek bu öğrenciler arasında;
Matematiği çok iyi olmasa da idare edebilecek bir sanatçı,
Tarih veya Edebiyat’a çok meraklı olmayan bir girişimci,
Kimya notlarını pek önemsemeyecek bir müzisyen,
Fizik notlarından çok fiziki yapısı daha önemli olan bir sporcu,
olacaktır.
Eğer çocuğunuz yüksek notlar alırsa, bu harika! 
Ama eğer almazsa, onu kendine güven ve gurur duygusundan yoksun bırakmayın.
Ona, her şeyin normal olduğunu,  sonuçta bunun sadece bir imtihan olduğunu söyleyin. 
Ona hayatta daha büyük şeylerin onu beklediğini anlatın.
Notları ne olursa olsun, onu seveceğinizi ve onu yargılamayacağınızı söyleyin.

Lütfen bunları yapın ve çocuğunuzun kendini gerçekleştirmesini seyredin.  
Bir imtihan veya düşük bir not onların düşlerini ve yeteneklerini ellerinden alamayacaktır.

Ve lütfen;
dünyadaki mutlu insanların sadece doktor ve mühendisler olduğu düşüncesini aklınızdan çıkarın.
Saygılarımla,
Okul Müdürü

12 Mayıs 2016 Perşembe

ÖZEL HABER : Bir devlet okulu ve MÜKEMMEL Öğretmeni ...

Özel okul değil burası !!! 

Esenler'de bir devlet okulu ve öğretmeni, çok beğendim... 

Tüm Öğretmenlerimize sevgilerimle ....

Elinde fırçasıyla sıradan bir ilkokul sınıfını rengârenk yapan Ahmet Naç, 

Derslerini de eğitimini de inanılmaz özveriyle - emekle veriyor, çocuklar için gerçekten bir fırsat bu öğretmen, 

sıra dışı yöntemlere de başvuruyor. Rap müzikle ders anlatıyor, okul bahçesini resim atölyesine çeviriyor, 

öğrencilerini daha tenis ve basketbol ile tanıştırıyor. 

Keşke tüm çocuklar bu kadar şanslı olsa :)

 

16 Şubat 2015 Pazartesi

SORUN TEKNOLOJİ Anne/Baba GEL OYUN OYNAYALIM !!!



Önüne Yeni/Çok Oyuncak koyan ANNE; 

Biraz Dinlenebilmek yada Çocuğunu sevindirmek adına Eline Cep Telefonu Veren BABA

Belkide yeterince ÇOCUĞUNUZLA İLGİLENMİYORSUNUZDUR !!!  


Bu blogun Asıl Sebebi; Rabbimin bana en güzel emanetii!

Oğlum...

Onunla büyüdü, ihtiyaçlarıyla gelişti....

Şimdi bazı şeyleri engellemeye çalışıyorum sonra da acaba diğer çocuklardan geri kalır mı diye düşünür oldum...

Sorun Teknoloji; 

Son dönemin en önemli faktörü; ufuk ve belkide çığır aşan hızımız, dünyada ki refabet çizgisi...

Neyse;
Öyle dallanıp budaklanacak bir konu ki ;
Gergin, biraz hareketli yani kelime seçmeye çalışıyorum, huzursuz hırçın çocuklar çok var çevremizde, okuyorum , araştırıyorum, oğlumun bile hırçın tavırları oluyor durmadan onunla konuşmaya çalışıyorum, bazen 2-4 yaş sendromu deniyor, evet bazen onu tanıyamıyorum ağlıyorum, ağlıyordum :))

Artık değil ----> İpleri elime alıp gündemi daha çok değiştirmeyi öğrendim, Bu listeyi çıkarıp sizde buzdolabınıza asın veeee sırasıyla yapın, çok işe yarıyor.

Biliyormusunuz sebebi ne bu çocukların;
Onunla ilgilenmediğiniz için, istediği ilgi için, anne babanın dikkatini çekmeye çalıyor belkide acı vermeyi deniyor...

Çalışıyorsunuz ve çocuğunuza vakit ayıramamaktan şikayet 
mi ediyorsunuz? 
İşte size kaliteli zaman geçirmeniz için 50 öneri.
  1. Parmak boyasıyla resimler yapın.
  2. Puzzle yapın.
  3. Birlikte resimli kitap yapın.
  4. Kitaplarınızı şeffaf ambalajla kaplayın.
  5. Birlikte bulmaca çözün.
  6. Odasını birlikte boyayın.
  7. Hayvan seslerini taklit edin.
  8. Pizza yapın.
  9. Bir kaba su koyup kağıttan kayık yüzdürün.
  10. Evde basit fizik deneyleri yapın.
  11. Satranç öğretin.
  12. Işığı arkanıza alarak gölge oyunu kurun.
  13. Evde çöp toplama oyunu oynayın. Kim daha çok eşya toplarsa ödül alsın.
  14. Mısır patlatın.
  15. Birlikte şarkı söyleyin.
  16. Sessiz sinema oynayın.
  17. Birlikte radyo tiyatrosu dinleyin.
  18. Bir eşyayı evde sakladıktan sonra haritasını çizin. Çocuğunuz bulsun.
  19. Akvaryum kurun.
  20. Saklambaç oynayın.
  21. Birbirinizi gıdıklayın.
  22. Evde değişik boyda bardakları ters çevirip kaşıkla sesle çıkartın.
  23. Eski bir tişörtü kumaş boyaları ile boyayın.
  24. Kâğıttan uçak yapın, yarışın.
  25. Birbirinizin taklidini yapın.
  26. Sihirbazlık numaraları yapın.
  27. Kese kâğıdından çanta yapın.
  28. Kibrit çöpleri ile şekiller oluşturun.
  29. Birlikte bir hikâye yazın.
  30. Süngerden makas yardımıyla ördek yapıp boyayın.
  31. Sabah erkenden kalkıp beraberce güzel bir kahvaltı hazırlayın.
  32. Balkonda domates, çilek yetiştirin.
  33. Evde dondurma yapın.
  34. Birlikte evde pasta yapın.
  35. Ona hikâye anlatın.
  36. Birlikte bir resim yapın.
  37. Oyun kartları ile köprüler yapın.
  38. Birlikte fotoğraflarınızı düzenleyin.
  39. Birkaç çarşaf ile odanın içinde labirentler kurun.
  40. Yastıkları aralıklı dizerek engel atlama oynayın.
  41. İsim şehir bulmaca oyunları oynayın.
  42. Birlikte bir blog açın. Olmadı ortak günlük tutun.
  43. Haftada bir birlikte evde film izleyin.
  44. Evde yastık kavgası yapın.
  45. Pul koleksiyonu yapın.
  46. Haritada şehir bulmaca oynayın.
  47. Kütüphanenizi arşivleyin.
  48. Tekerlemeler söyleyin, uydurun.
  49. Gece balkondan ya da camdan gökyüzüne bakarak yıldız kaymasını izleyin.
  50. En önemlisi; çocuğunuzla kaliteli bir zaman geçirin. Önüne oyuncak, TV, bilgisayar vs. koymak onunla ilgilenmek değildir!

14 Ağustos 2014 Perşembe

Paradan Daha Değerli 7 Şey

Mutlu olmak için tek şart para değil, paradan daha değerli şeyler de var  

Bazen hayatta daha önemli şeyler olduğunu unutup kendimizi para kazanmanın hırsına kaptırırız.

Fakat para her şey demek değildir, paraya sahip olup da ulaşamayacağımız birçok şey var. İşte paradan daha değerli 7 şey; 

1.Sağlık

Zengin olup da sağlık sorunları nedeniyle mutlu olamadıktan sonra para ne işe yarar? Para daha sağlıklı bir yaşam biçimi sağlayabilir ama bazı sağlık sorunları var ki tonlarca paranız olsa da yardımcı olmaz.
Sağlınız hayattaki en önemli şey, ona dikkat edin.

2.Aile

Ailenin yerini hiçbir şey tutamaz. Hayat boyu karşılaştığınız tüm sorunlar ya da güçlükler sonucunda yanınızda kalacak kişiler yine ailenizdir.


3.Çocuklar

Çocuk sahibi olmak büyük bir şanstır. Şu hayatta çocuğunuzun gülümsemesinden çok sizi mutlu edecek bir şey var mıdır?

4.Arkadaşlar

Arkadaşlar ikinci bir aile gibidir. Ne olursa olsun sizi desteklerler ve ihtiyacınız olduğunda yanınızdadırlar. Aileden tek farkı, ailenizi seçemezsiniz ama arkadaşlarınızı siz seçersiniz.

5.Aşk

Hayata mutluluk katan değerlerden bir diğeri de aşktır. Milyoner bile olsanız bir insanın sevgisini satın almak imkansızdır.

6.Özgürlük

Çoğu zaman üzerine düşünülmez bile ama özgürlük hayattaki en değerli şeylerden biridir.

7.Mutluluk

Herkesi mutlu edecek şey farklı olabilir ama herkesin mutlu olmaya ihtiyacı vardır. Çok bilindik bir söz vardır:
“Parayla saadet olmaz!”


Bazı zamanlar vardır;
Hayata, yaşadığımız kadere bin kere daha fazla şükrettiğimiz
An'ı yaşıyorum rabbim,
Şükrolsun sana binlerece kere...
Sevgilerimle.

1 Ekim 2013 Salı

Bebeğinizin İlkleri .... DİKKAT! BEBEK VAR...

Ağzından çıkan ilk kelime, attığı ilk adım, ilk gülümsemesi, ilk dişi, ilk aşısı, ilk hasta oluşu… 

Hepsini hatırlıyorum bazen hepsini buraya resimleriyle not düşseydim diyorum...

Tüm bunların dışında da aslında bebeğiniz her gün bir sürü yeniliklerle tanışıyor. 

Takip ettiğim siteler arasında bebek.com var ve bu yazıyı çok faydalı buldum, beğeniler, sevgiler paylaştıkça çoğalır diyerek sizde okuyun istiyorum veee...
Paylaşıyorummmm . . .
1,5- 2 AY
GÜLÜMSEME
Anne ve babalar, bebeklerinin bilinçli ilk gülümsemelerini hatırlamada genellikle zorluk çekerler. Bu “sosyal gülüşler” güzel bir anın çok ötesinde, bebeğinizin beyninin ilgili bölümlerinin göz kaslarını kontrol edebilmeye başladığını dolayısıyla önemli bir gelişme kaydettiğini gösterir.

4-6 AY
KAHKAHA ATMA
Bu aylardan itibaren ses telleri üzerinde yeterli kontrole sahiptir ve insanların güldüğünü ya da kahkaha attığını duymaya başlar. Bir yaşına gelene kadar çeşitli şekillerde gülecek farklı sesler çıkaracaktır ancak sonrasında kahkaha tanıdık bir biçim alacaktır.

4-8 AY
AYAĞINI AĞZINA SOKMASI
Er ya da geç, büyük olasılıkla bebeğinizi, ayağı ağzında mutlu mutlu emerken bulacaksınız. Bilgi toplama yöntemi de eline aldığı her şeyi ağzına götürmekten geçer, buna ayağı da dahil. Bedeninin farkına varabilmesinin yanı sıra, ayağını emmek hoşuna da gider. Bu yüzden bebeğinizi bundan vazgeçirmeye çalışmayın çünkü bu aşama kendiliğinden sonlanacaktır. Bunu hiç yapmasa da endişelenmeyin, birçok bebek bunu yapmamaktadır.

4-6 AY
TÜKÜRÜK SAÇMASI
Bebekler “burr” sesi çıkarmaya ve dudaklarının birbirine çarptığını hissetmeye bayılırlar. Tükürükten başka bir şey olmuyor demeyin… Konuşmayı öğrenmenin bir yolu da budur. Çocuğunuz farklı şekillerde dudaklarını ve dilini kullanmayı öğreniyor. Er ya da geç, dilini de kullanmaya başlayacak ve buna bayılacak. Bebeğinizi dudaklarını ve dilini kullanarak diğer sesleri çıkarmaya da özendirin. Bunun için karşısında yüzünüzü şekilden şekilde sokup, garip sesler çıkarmanız yeterli.

8-10 AY
SAÇLARINI TARAMASI YA DA DİŞLERİNİ FIRÇALAMASI
Taklit, bebeğinizin çevresindeki dünyayı öğrenmesinde en büyük araçlarından biridir. Artık etrafındaki nesneleri tutabildiğine, elleriyle kavrayabildiğine göre, sizin kullandığınız eşyaları da kullanmak isteyecektir. İnce motor kabiliyetinin yeterince gelişmemiş olması, denemeler yapmasını önlemiyor. Siz saçınızı taradıktan sonra, eline tarağı alması ve kafasına götürmesi an meselesidir. Gözlerimizin kafamızda olmadığını kim iddia edebilir?

10-12 AY
BİR OYUNCAĞINI HEP YANINDA İSTEMESİ
Bebeklerin tamamı, kendilerini rahatlatan bir nesneye bağlılık geliştirir diye bir genelleme yapılamaz, ama bu aylarda bebeklerin çoğunluğunda bu görülüyor. Her dışarı çıktığınızda bir oyuncak ayıyı yanınızda taşımak zorunda kalabilirsiniz. Bebeğiniz bu aylarda pek çok şeyi öğreniyor; yürümek, sizden ayrılmak… Bazı zamanlarda kendini tehlikede hissedebilir, bu anları da tanıdık bildik ve sevgili bir ayıcık hemen geçirebilir. Bu oyuncağın yanında hissettiği rahatlık, sizin yanınızda olduğunu hissettirecektir. Böylelikle yeni şeyler deneyebilir.

10-12 AY
ÖPÜCÜKLER DAĞITMAK
Şimdiye kadar siz ona defalarca kez öpücük gönderdiniz ve şimdi sıra onda. Şimdiyse kontrolü o kadar yüksek ki, aynı anda hem ellerini ağzına götürüyor, hem dudakları ile eline öpücük konduruyor, hem de devamında o elini açıp, size doğru bir öpücük üflüyor.

12-15 AY
CEE – E OYNAMAK
Bebeğiniz bu kez oyuna gerçek anlamda katılıyor. Sadece sizi taklit etmekle kalmıyor, çoğu zaman oyunu başlatan kendisi oluyor. Çünkü “nesne sürekliliği” yerleşmiş konumda. Önceden bir şey görüş açısının dışına çıktığında, onun ortadan kaybolduğunu, gittiğini düşünüyordu. Şimdi, bir şey ani olarak ortadan kaybolduğunda, etrafına bakınmayı ve tamamen gitmemiş olma olasılığını biliyor. Ortadan kaybolup, ardından ce-e diye karşısına çıkmanız, ona büyük keyif verecektir.

13-15 AY
BACAKLARININ ARASINDAN BAKMAK
Neden çocuklar bazen ellerini yere koyup bacaklarını açar ve bacaklarının arasından arkaya doğru bakmaya çalışır? Yürüme becerisini tamamıyla edindikten sonra, dengede durmak onlar için daha da kolay olmaya başlar. Onlar için yeni ve zorlu becerileri denemek, çok ama çok keyiflidir. Dünyaya ters bir biçimde bakmak onların görsel gelişimlerini de geliştirir. Ve tabii ki tüm bunlardan önemlisi, böyle yapmak çok eğlencelidir!

14-16 AY
DANS ETMEK
Bebeğinizin tango ya da salsa beklemeyin elbette. Bol bol titrediği göz önüne alınırsa, bir miktar oryantale benzetilebilir. Onun stili daha çok ayaklarını yerden kımıldatmadan bedenini, hatta belki yalnızca başını sallamak şeklinde olacaktır. Her ne şekilde olursa olsun, hem gelişen motor becerilerini, hem de müziğin ritmine uyma becerisini sunmuş olur. Onu cesaretlendirmek için siz de onunla birlikte dans edin.

17 Haziran 2013 Pazartesi

Instagram Günlüğüm :)

Herkese iyi günler; enerji dolu haftalar . . .

Geldim, döndüm satırlarıma,
Şehr-i İstanbul'uma
ve siz sevgili dostlarımın arasına....

Ne yazayım ilk olarak diye düşünürken instagram postu yapmadığımı ve ayın 17si olduğunu farkettim.

Artık her sektöre yayılan huzursuzluğu birazcık dağıtmak için kendimce geçen hafta azıcık güzelce gezdim geçtiğimiz hafta...

Hayatta bilseniz daha neler oluyor, kimselere inanmadan gitsem dedimmmm... Güneşi hissettik, sulara dokunduk...

Huzuru kokladım Yalova'da...
Bundan sonra görsellerim daha bol olacak inş. :) Sevgilerimle...
Adresim TIK TIK

15 Nisan 2013 Pazartesi

Oğluma Hasır Oyuncak Sepeti Aldım.

Artık oğlum kesinlikle büyüdü;
şöyle odasına bakıyorum da heryerde bir parça oyuncağı var, dolaplara koymaklada olmuyor;alması zor oluyor... Çekmeceler desem açmaya alışsın istemiyorum en başından beri...
Araştırdım inceledim yatay olması ufaklık için avantaj!!! ona bu hafta hasır bir sepet aldım, farklı çeşitleri de sizin için listeliyorum...
Ufaklık hem çok sevdi üzerinde balonlar vs. kendi koyuyor boşaltıyor içine uğraş oldu; hem de ben mutlu oldum çaktırmadan odasını topluyor kuzucum;
Aman 41 kere MaşaAllah....













18 Aralık 2012 Salı

İbs Anne Bebek Fuarı - 2012 - Lütf Kırdar'daydık :)))

Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Salonunda kurulan İbs Anne Bebek Fuarı'nı son gününde de olsa ziyaret edebildk... Kunduz ailesinden oluşum çok korktu, çakma noel baba ile resim çektirdik ve pepeyide es geçmek olmazdı, tepesine oturduk:)
İki ayrı katta ürünlerini sergiliyor firmalar açıkçası koridor aralıkları her ne kadar geniş olsa da bebek arabasıyla gezmek yerine ben bebeksiz çok daha keyifle ve kolaylıkla gezdim ! Giriş katında ağırlıklı bebek bezi, mobilya, bebek odası mobilya markaları yeralıyor. Alt katta ise PEPE ile başlıyor....Çoğunluğu anne olduktan sonra aynı zamanda girişimci olan annelerin firmalarıyla şenlenmiş adeta! Bundan olmalı ki üst kattaki resmiyet alt katta yerini daha samimi ve sıcak bir ortama bırakıyor .Çoğunlukla gözüme çarpan parti süslemesi yapan firmalardı. Ayrıca fuarda gün boyunca devam eden seminerler ve çocuk aktiviteleri de mevcut.
Ancak fuarın genelinde bazı firmalar son derece şık sunumlarla ürünlerini tanıtırken malesef bazıları çok özenmemiş gibi her nedense! Fuarda ürünlerini sergileyip satış yapmayan ama potansiyel müşterileri başka mağazalara yönlendirenler de var ki oldukça enteresan!Örneğin otokoltuğu almak için gelen arkadaşım herhangi bir bebek mağazasına gitse kesinlike buradakinden çok daha fazla seçenek bulur.

15 Kasım 2012 Perşembe

HAMİLELİKTE SAĞLIKLI BESLENME - HAMİLELİK DİYETİ - KİLO KONTROLÜ

HERKES HAMİLELİKTE NASIL ÇOK KİLO ALMADIĞIMI SORDU

ŞOK ŞOK ŞOK YANITLIYORUM :))))

54 kilo ile başladığım hamileliğim 66/67 ile sona ermişti, doğumdan sonra 60 kilo idim, şimdi 57,5 biraz göbek kaldı o kadar. Emziriyorum diye hiç rejim filan yapmadım, çok da seviyorum yemeyi:)) Mert'in bu hareketliliğine ne kadar dayanır bilmiyorum.
Hamilelik döneminde sizin yediğiniz bebeğinizin yediği anlamına gelir. 
Bu nedenle bir lokma dahi olsa ne yediğiniz konusunda bilinçli olmanız bebeğinizin sağlığı ve obezite açısından büyük önem taşımaktadır.

Hamilelikte 9-12 kilo alınması normaldir. Başlangıç olarak öğün sayısını 3 ana 3 ara öğün olarak düzenleyin,  Ara öğünler sayesinde kan şekeriniz dengelenir. Bir sonraki ana öğüne tok oturmuş olursunuz. Az sık yemek yenecek, sonrasında yine mideniz sizi yönlendirecektir.  

bir arkadaşımın hamilelik diyetini uyguladım, hatta doktorum ilk 3 ayda folik asit vs. ilaç bile valma gereğim olmadığını söyldi :))

 
* hergün bol su için, sabah akşam günün her saatinde 2 kilo kuralını ciddiye alın...
* 6 dilim ekmek günlük hakkınız var 3 ana öğün için 2'şer dilim yani.
* hergün 1 yumurta - (kokuyor diyen bıldırcın yumurtası kaynatsın yutsun 1 lokmalık)
* en az 1 bardak süt
* en az 1 kase yoğurt (ikindi gibi meyvalı yoğurt harika oluyordu)
* tahin, pekmez eksik etmeyin...
* ilk 3 ay maydanoz, dereotu doktorum kesmemi istemişti, ama kahvaltılarımda ben domates, salatalık, havuç rendesi, maydanoz, dereotu, tere,çörekotu, kekik zeytinyağlı olmazsa olmazımdı...
* akşamları meyve yada taze sıkılmış meyva suyu şart
ÖĞLEN SEBZE YİYORSANIZ AKŞAM ET ,  ÖĞLEN ET AKŞAM SEBZE AĞIRLIKLI MUHAKKAK BESLENECEKSİNİZ. öğünde 6 köfte gibi düşünün besini alın ama abartmayın.
* haftada 1 öğün balık şart yiyene daha fazlası süper
* ceviz, fındık, yeşil fıstık, üzüm, kuru incir ve kayısı atıştırmalıklarınız olacak.  karnınız acıktıkça bebek zihin gelişimi için çantada, dolapta, arabada hep yanınızda... Balık yemeyen 2kat fazla yesin bunları...
* hafta içinde ıspanak, karnıbahar, prasai brokoli, mutlaka en az 1 öğün tüketilecek.
* pirinç, makarna makbul olanı 1 kaşık yada az tüketilecek,
* miğde bulantılarınızı azaltmak için ÇUBUK KREKER, SODA, ARMUT, MUZ, DONDURMA yedim sürekli...


birde yasaklarımız var ....
* çikolataa :(((
* hamur işleri, kek, çörek, börek..
* asitli içecekler !!! 
* çay (demiri yok ediyor çok isterseniz demsiz 1 bardak yada yerine yeşil çay, ıhlamur için)
* katı margarin direk yasak ... artık yemeklerde bile kullanmıyorum alışkanlık oldu tereyağ ve halis zeytinyağı kullanıyorum artık, başta koktu ama alıştık...
* Gebelikte beslenmede annelerin şeker içeren hiçbir gıdaya vücudun ihtiyacı olmadığını unutulmamalıdır. Gebelik esnasında şeker tüketimi anne ve çocuk için oldukça tehlikelidir. Gebelikte şekerden uzak durulması gerekmektedir.

 


Yemeklere çorba gibi hafif yiyeceklerle başlayın, şimdi alışkanlık oldu çorbasız yapamıyorum, hem tokluk veriyor çok yameiyorsunuz.
Sebze tüketimini arttırın. Sebzeler içinde barındırdığı vitamin ve mineral deposudur, ve de kalorisi düşük olması nedeni ile rahatlıkla tüketebilirsiniz. 
Yemeklerde az yağlı tüketin, günde ortalama 150 gram et yeterlidir, tavuk, balık ve kırmızı eti dönüşümlü olarak tüketin, kırmızı et hamileler için oldukça gereklidir ve düzenli tüketilmesi gerekmektedir, hamur işlerinden uzak durun, tuz tüketimini elinizden geldiğince azaltın hamilelikte 2 gram tuz yeterlidir. Baharatlardan acı baharatlardan uzak durun. Kafeinli içecekler yerine yeşil çay ve sütü tercih edin.

- Folik asit: Hamileliğin ilk sekiz haftası boyunca bebeğin omuriliğinde gelişim bozukluğunu engellemek için günde 400 mikrogram B vitamini almalı. Folik asit ıspanaki tahıllı ekmek, ıspanak, brokoli, avokado ve portakalda bulunur.

- Magnezyum: Bebeğin beyin ve sinir sisteminin gelişimine zarar gelmemesi ve hücrelerin daha çok bölünmesi için tüketilmeli. Ispanak, mercimek, sardalya ve fındıkta bulunur.

- Çinko: Hamileliğin ilk döneminde hücrelerin çoğalmasını sağlar. İlk birkaç haftada kırmızı et, sardalya, buğday tüketmemek çocuğun beyin ve merkezi sinir sisteminin gelişimini olumsuz etkiler. 

- B1 Vitamini: Yorgunluk giderir. Bezelye, portakal haşlanmış patates ve yumurtada bulunur.

- B2 Vitamini: Enerji için önemlidir. Yoğurt, zengin tahıl, yumurta , yağsız sığır eti ve tavukta bulunur.

- D Vitamini: Kemik gelişimine çok büyük katkıda bulunur. Haftada bir porsiyon yağlı balık tüketin.

- Kalsiyum: Kemikleri güçlendirir. 

- Demir: Kırmızı et, balık, kuru kayısı, kaju fıstığı gibi besinler tüketebilir.

- Kahvaltı: Tam tahıllı mısır gevreği, muz ve meyve suyu veya iyi pişmiş iki yumurta, ızgara domates ve ekmek. Alternatifi ise meyve salatası ve yoğurt.

- Öğle yemeği: Tavuk göğüslü, salatalı dürüm ya da jambonlu, domatesli ve salatalıklı sandviç.

- Akşam yemeği: Biftek, fırında patates ve sebze ya da fırında somon ve kahverengi pilav.

- Atıştırmalık: Bir avuç badem ve muz. Ya da yağsız yoğurt.
 


 
 
 


4 Eylül 2012 Salı

Ahmet Mert 1 Yaşında - İyiki Doğdun Kuzucuğum :)

Ahmet Mert'im 

Bebeğim 1 Yaşında ....

Sebepsiz yere bir varlığı seninle ben en çok sevmeyi öğrendim…


İlk kez seni göğsüme koyduklarında sıcaklık ne demekmiş onu öğrendim.. 

Senin sıcaklığını, Özellikle gaz nasıl bir acı verdiğini bağlantılı olarak günlerce süren  Uykusuzluk ne demekmiş öğrendim.
 İlk doğduğunda her yarım saatte bir uyanıp nefesini dinlemeyi… Seni mışıl mışıl uyurken seyretmenin dünyadaki en tatlı uykuya bile bedel olduğunu…

Sahip olmayı… Dünyadaki her şeye sahipmişçesine gururla bakmayı, bir mucize meydana getirmenin ve ona sahip olmanın muhteşemliğini...

Anlamsız şarkılar söylemeyi, beraber dans etmeyi… Bir gülüşün için sahip olduğum her şeyi feda edebilirim demeyi…

Yaramazlık yaptığında sabretmeyi öğrendim.bu çok zor olsada.... Arka odaya geçip, sinirim geçince yanına gelerek sana gülümseyebilmeyi…

Uyuman için gözünün içene bakıp, fazla uyuduğunda ise kokunu özledim… Seni bir gün bile göremesem deli gibi Özlemeyi öğrendim… Sen yerde oyuncaklarınla oynarken bile, kucağımda olmanı özlemeyi…

Huzuru öğrendim… Sen yatağında uyurken, odamıza  yayılan bebek kokusundaki huzuru…

Eşimi yalnızca aşık olduğum adam olarak değil, senin baban olarak sevmeyi öğrendim.. 


Hayatı acele yaşamayı ve geri kalan tüm zamanımı sana verebilmeyi öğrendim…

Gözyaşının içimi nasıl da acıtabildiğini… Ağlamaman için her türlü şaklabanlığı yapabileceğimi öğrendim…

Kıskanmayı öğrendim… Herkesten ve her şeyden kıskanmayı… Seni kimseyle paylaşamayacağımı… Babanın kucağındayken bile bana doğru yöneldiğinde yüzümde oluşan mutluluğu ve gururu sırf baban üzülmesin diye gizleyebilmeyi öğrendim…

Annemi anlamayı… Ona kızmamayı ve teşekkür edebilmeyi öğrendim…

Senin büyüdüğünü ve geçen hiçbir anın geri gelmeyeceğini…

Hayat ne demekmiş yaşamak ne demekmiş sen gelince öğrendim meleğim… ne çabuk büyüdün

1 yaşına ne çabuk geldin bile anneciğim :(

TAHİNLİ CEVİZLİ KURABİYE - Ağızda dağılan hep çok sevilen o lezzet

  Merhaba dostlar. Çok sık yaptığım gösterişli bir kurabiye tarifim ile yeniden geldim. Yoğun tadıyla ağızda dağılan, tam 5 çayı misafir s...

Arşiv


Binlerce Kere Tıklanıyoruz; Çok Teşekkür Ederim . . . MİLLLYON KERE MaşaALLAH...