Bu Blogda Ara

Çiçek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çiçek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şubat 2020 Perşembe

13 Ekim 2016 Perşembe

En Doğalından Tam Organik Bitki Besini

Evde vitamin yapalım :)


Merhaba canlarım ....
Ben çiçekleri çok severim,
Ama bu aralar çok cansız görünüyorlar gözüme diyenlerdenmisiniz ???
Çok basit yöntemlerle bitki besini hazırlayabiliriz :

Gerekli atık malzemeler
2 muz kabuğu
2-3 kaşık türk kahvesi
3 yumurtanın kabuğu
yeteri kadar su

hepsini blender da çekip kaşık yardımıyla çiçekleriizin dibine ekleyelim hepsi bu kadar :)

22 Ağustos 2013 Perşembe

5'ten 7'ye --- Çiftlerin özel hayatı olur mu?

İki kişinin paylaştığı bir özel hayat değil kastettiğim. 
Kişilerin tek tek kendilerine ait hayatlardan, gizli bahçelerden, Fransızlar'ın akşamüstü saat beş ile yedi arasına koydukları serbest saatlerden söz ediyorum. 
Konu ilişkilerse kadınların soruları bitmez. O zaman bir soru daha soruyorum: 
Neden bazılarımız gizli bahçelerini koruma konusunda diğerlerinden daha mahir?
Zeynep Güven yazdı




























Yönetmen François Ozon’un Potiche (Kadın İsterse) filmi, kadının özgürleşmesi üzerine tatlı bir komedi. 
Ben izlerken başka bir şeye, filmdeki evli karakterlerin evlilik dışı ilişkilerine ve bu ilişkileri yaşayış biçimlerine takıldım. 
Kendisi de kaba saba bir adam olan şemsiye fabrikası sahibi Robert Pujol’ün, sekreteriyle olan ilişkisi çok da incelikli ya da ilginç değildi. 
Ama Catherine Deneuve’un canlandırdığı orta yaşlı Suzanne Pujol bir yerde dikkatimi çeken bir şey söyledi:


“Evet, geçmişte benim de birtakım maceralarım oldu. Ama bu ilişkileri mümkün olduğunca kısa ve gizli tutmak için elimden geleni yaptım.” Suzanne’in sesinde en ufak bir suçluluk duygusu ya da pişmanlık yoktu. 
 Evli bir kadın olarak, evlilik dışı ilişki yaşamanın tek raconu, kaçamağı gizli tutmak ve uzatmamakmış, o da bu konuda gereken maksimum özeni göstererek üstüne düşeni fazlasıyla yapmış gibi doğal ve huzurluydu. Hatta, filmin devamında Suzanne, çocuklarından birinin kocasından olmadığını itiraf etmek zorunda kaldı. Kavga gürültü koptu haliyle ama kan gövdeyi de götürmedi. Koca da dahil kimse için dünyanın sonu gelmedi. Potiche bir komedi filmi, hatta vodvil. 
Elbette karakterler abartılmış, karikatürize edilmiş. Gerçek hayat bu kadar renkli ve hafif değil. 
Yine de filmdeki, ihanet de dahil her türlü ilişki faulünü daha hafif yaşama hali beni de hafifletti ve hafif hafif düşünmeye başladım...

Çiftlerin özel hayatları olur mu? Paylaşılan değil, ayrı ayrı yaşanan özel hayatlardan söz ediyorum. İlle de üçüncü kişilerin olması gerekmiyor. Kişinin kendini yaşadığı, kocasından, karısından, sevgilisinden bağımsız var olduğu anları, alanları kastediyorum. 
Telefon mesajlarını, e-postaları kurcalamamaktan, dün gece kimin kiminle nerede ne yaptığını fazla kurcalamamaya kadar uzanan hayli geniş bir spektrumdan bahsediyorum.

Özgürlük, hovardalık, çapkınlık
Kocamın e-posta şifresini benden saklamasına bozulurmuş gibi yapıyorum ama böyle davrandığı için içten içe mutlu oluyorum. İki sebeple. Birincisi, onun benden ayrı bir özel hayat talebinin olması hoşuma gidiyor. Bu, benim gözümde onu daha kişilikli yapıyor. 
İkincisi, bu tavrı bana da kendime ait bir özel alan açma hakkını tanıyor. Yaşasın eşitlik! 
Yaşasın özgürlük! Hatta konumuz bu değil ama, yeri geldi, yaşasın kardeşlik! 
Evet, Fransızlar da “Yaşasın Özgürlük!” demişlerdi. Üstelik Fransız Devrimi’nden bile önce. 
Devrim son noktaydı, uzun özgürlük cümlesi ondan önce yazıldı. Fransız kültürüne aşina olanlar, “libertinage” kavramını bilir. Sözlükten bakarsanız, bu kelime “kötü yol” “çapkınlık” “hovardalık” “sefahat” anlamlarına gelir. Ama kökleri ve ifade ettikleri daha derindir. 
Toplumun, dinin kurallarını takmamayı, dünya zevklerinden payına düşeni almayı, üstelik bunları hiç suçluluk duymadan yapmayı benimseyen bir anlayış. 
Libertin’lerin en ünlüsü ise sadizm-mazoşizmin isim babası Marquis de Sade. 
İşte, 17-19. yüzyıllar arasında özellikle Fransa’yı etkileyen libertinage; hedonizmi (hazcılığı) toplumun DNA’larına işledi.

İlişkilerde Fransız farkı
Uzun yıllar Fransa’da yaşayan Mine Kırıkkanat, geçenlerde bir televizyon kanalında, şimdi bir Amerikan hapishanesinde cinsel taciz suçundan yargılanmayı bekleyen eski IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn’la ilgili konuşurken, söz döndü dolaştı, kadın-erkek ilişkilerinde Fransız farkına geldi. Şöyle diyordu Kırıkkanat: 
 “Fransa’da seks o kadar kişisel bir meseledir ki, ne toplum karışır ne de hukuk. Fransızlar belden aşağı vurmazlar. Orada seks kasetiniz çıkmaz. Orada aldatma bir boşanma sebebi değildir. Karım/kocam beni aldatıyor diye mahkemeye gidemezsiniz. En fazla karınızla/ kocanızla kavga edersiniz. 
Bu yüzden, orada bir cumhurbaşkanının evlilik dışı bir ilişkiden çocuğu olduğu bilinir ama bu gazetelere konu olmaz...”

Fransa’da yaşayan ve 20 yıldır bir Fransız’la evli olan yazar Sedef Ecer’den, her iki toplumu da bilen biri olarak bir karşılaştırma yapmasını istedim: 
“Türkiye’de ilişkilerde sahiplenme çok daha fazla. Yalnızca romantik ilişkilerde değil, anne-çocuk ilişkilerinde de öyle. Fransa’da evli ya da bekar, insanların kendilerine ait gizli bahçeleri var. 
Ama gizli bahçe ille de üçüncü kişiler anlamına gelmiyor. Farklı arkadaşlar, ayrı ayrı geçirilen zamanlar, bu zamanların tadını suçluluk duymadan çıkarma anlamına geliyor. Hayatın tadını çıkartmayı seven bir toplum Fransızlar. Hem kadın hem de erkek bu anlamda kendini özgür hissediyor.”

E-posta, telefon karıştırma işini Sedef ’e de soruyorum ve çok ilginç bir cevap alıyorum: 
“Kocam hiçbir özel eşyamı karıştırmaz. Çünkü bunların arasında görmek, bilmek istemeyeceği şeyler bulmaktan korkar. Hayatımda, ona tercih edeceğim biri varsa, zaten bunu söyleyeceğimi bilir. Önemsiz bir şeyi de bilmemeyi tercih eder.” Sedef’in cevabı ilginç, çünkü “kocam hiçbir özel eşyamı karıştırmaz...” cümlesi şöyle de devam edebilirdi: 
Çünkü bana yüzde yüz güvenir! 
“Yüzde yüz güven olur mu hiç” diye itiraz ediyor Sedef. Yirmi yıllık evlilikte bir de yüzde yüz güven varsa, o kadının ya da adamın evdeki mobilyadan bir farkı kalmaz. Fazla güven romantizme zarar verir.”

Aynı şeyi, pop filozof Alain de Botton’a da sordum ve kendisine bir kez daha hayran oldum. Bu kez fikirleri yüzünden değil, sorularıma 24 saatten kısa bir sürede cevap verdiği için! Botton’un karısı da kocasının e-postalarını karıştırmıyormuş. “Birbirimizin sınırlarına çok saygılıyız. Bir miktar mahremiyetin, hatta gizemin, paylaşmak istediklerimiz konusunda bizi daha hevesli yaptığını biliyoruz” diyor, Alain de Botton sınırlarını anlatırken. Ona göre gizli bahçeler bir ilişkiye zarar değil tam tersine yarar getiriyor: 
“Başka insanların ilgimizi çekmesinin bir sebebi de, bizden farklı olmalarıdır. Ayrı zamanlar geçirip farklı şeylerle uğraşacağız ki, birbirimize gösterecek yenilikler olsun.” Onu bulmuşken tavsiye istemeyi de ihmal etmedim. Hem çift olarak kalıp hem kendi özelimizi koruma konusunda bize ne önerirsiniz, diye sordum. Kuralları baştan koymamızı söylüyor: 
 “İlişkinin en başında ne kadar özel alan istediğinizi açıkça ortaya koyun. Böyle bir deklerasyon için ilk buluşma bile erken sayılmaz. Böylece karşınızdaki sizin bu isteğinizi kişisel almaz. Bu isteğinizin, onu az sevmenizden değil, kendi özgürlüğünüze düşkün olmanızdan kaynaklandığını bilir.”

Aslında Alain de Botton da bu işlerin çok kolay olmadığını biliyor. 
Bilmese, “sizce boşanmalar neden bu kadar arttı” sorusuna, “beni asıl şaşırtan, insanların boşanmaları değil, neden hâlâ evlenmeye devam ettikleri” diye cevap vermezdi. Çift olmakla kendi özelini korumak arasındaki hassas dengede mükemmel bir formül olmadığını söylüyor: 
 “Evlilik dediğimiz şey, seks yapma, yakın olma ve aile kurma ihtiyaçlarından doğuyor. Bu üçünün aynı insanda, hem de uzun süreli olarak bulunması hiç kolay değil. Mesela, kaçamaklarla seks arzumuzu doyurabiliriz ama aileye ve yakınlığa zarar veririz.”

Fransızlar “cinq a sept” diyor. Tam tercümesi, beşten yediye. 5’te işten çıkıyorlar, akşam saat 7’ye kadar sosyalleşiyor, arkadaşlarıyla buluşuyor, güzel bir şarabın ya da sosyal flörtün tadını çıkarıyorlar. Eskiden, evli Fransız erkekleri “metres”leriyle buluşmak için akşam üstü 5 ile 7 arasını tercih ederlermiş. İşten sonra, aileyle yenen akşam yemeğinden önce. 
Zinanın suç, aldatmanın boşanma sebebi olmaktan çıktığı bugünün Fransa’sında “metres” kavramına yer yok. Ama 5’ten 7’ye geleneği devam ediyor. Fransızlar belki de bu yüzden çalışma saatlerinin artmasını istemiyor!
Fotoğraf: Pamela Hanson
Temmuz 2011

 

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Somon Bir Nişanlık, Güzel Bir Gelin, Mutluluklar Seval'cim . . .

Düğün Nişan mevsimindeyiz, 

şöyle düşününce son zamanlarda gördüğüm gelinlerimden size küçük kareler yayınlamak istedim...

Nsıl anlatsam nelerden bahsedeyim ... bu gelinim kendi güzel, fidan boylu bir de üstüne canım arkadaşım olunca çok söze gerek yok; bu güzel kareleri sizinle paylaşmak istedim...

Seval & Cem'e Mutluluklar....







25 Nisan 2013 Perşembe

LİKYA : Ölüdeniz - Kekova – Batık Şehir – 1.Tekne Turu - Antalya - Kaş

Bol Güneş, deniz, kum ve tarihi değerlerimizle devam ediyoruz..

Gizemli likya tatilimizden 2.part



2.Gün

ROTA : Ölüdeniz - Kekova – Batık Şehir – 1.Tekne Turu - Antalya - Kaş

Resimleri karıştırmış olabilirim sıralamada :P 

Çok güzel çiçeklerle dolu heryer, burada ki insanlarda yaşıyor bizde ... 

Özensek de acaba kaç gün yaşarım bilemiyorum :) 

 Unumadan Yamaç paraşütü deneyen oldu mu aranızda ??? 

Cesareti ve manzara hastalığı olan için enfess bir fırsat olabilir bu gezi... 

 





 

İlk tekne turumuza bugün çıkacagız diye bahsederken böyle güzel bir turkuaz 

hiç görmedim başta söyleyebilirim... 

Kesinlikle Türkiye'nin en güzel denizi burada...

Mutlaka tadına varın... 

Saklı bir koyda Kekova'da gizlenmiş. 

Çivi gibi denize girenler de oldu tabiki ... 

Aslında daha anlatmak çoook resim eklemek lazım elimdekiler bunlarla sınırlı...
Birde biraz rahatsızdım bu gezimizde çok canlanamadım diyebilirim...

Güneşin batışına da şait olun istedim, 

bize Yüksel Türk kahvesi iktam etmişti, 

hadi imrenin birazcık. 

 













 

 

 

17 Nisan 2013 Çarşamba

KIZ İSTEME - SÖZ - NİŞAN a dair Her ŞEY :)

Bahar geliyor sadece havaya değil aynı zamanda yüzük tepsilerine de:)

evet tam kız isteme söz - nişan mevsimi şu sıralar...

Geleneksel adetlerimizin uslübunu ve tarzını seviyorum, devamı içinde sizlere tatlı örnekler sunalım istedim...

Kız isteme ile ilgili herşey  :)
Bu yazıyı okuyorsanız eğer :P  
Tatlı bir Flört döneminden sonra  
sizin için en heyecanlı günlerden biri olan
Kız İsteme günü gelmiş demektir...


Peki, kız isteme nasıl olur? Ne almak gerekir? Ne giyilir?


Ailerinizin belki de ilk defa tanışacağı gün.  Kalbinizde tatlı bir telaş, bir sürü heyecan ve soru işareti... Kahveyi ne zaman vereceğim, ne giyeceğim vb... Güzel olacağından süpheniz olmasın ama biraz sakin olun ve bu güzel günün tadını çıkarın :)

en önemlisi arkaya kalacak sadece güzel kareler oluyor, hiç utanmayın bolca GÜLÜMSEYİN :)

Gelin adayları için kız isteme ve söz törenlerin de açık ve gösterişli kıyafetler giymek yerine daha sade, şık kıyafetler öneririm.

Pantolon bu gün için fazla spor olabileceğinden etek, ceket takımı tercih edilebilir. Giyeceğiniz kıyafete uygun olarak hafif bir makyaj sizin için uygun olacaktır. Kendinize çok yakıştığını düşünüyorsanız bu gece için abiye de tercih edebilirsiniz.

Damat adayı ise tabiki en uygun elbise takım elbisedir. Gelin adayının ailesinde iyi ve klaıcı bir izlenim bırakmanın yolu da düzgün bir biçimde saç ve sakal tıraşı olmaktan geçer. Takım elbisenizi kol düğmeleri ve yaka mendili kullanarak daha şık bir görünüm kazanabilirsiniz.



Söz Yüzüğü
Bugün de takılan söz yüzüğü birbirinize olan bağlılığınızı simgeleyen genelde ince altın bir yüzüktür ve damat tarafından alınır. Yüzüğü zevklerinize göre sevgilinizle daha önceden birlikte seçip karar vermeniz en doğrusu gibi geliyor bana. Eğer söz nişan bir arada yapılacaksa bir ömür boyu kadife kelepçeniz olacak özel nişan yüzükleri takılabilir.


Söz Çiçeği 
Genelde gül veya orkide tercih ediliyor, Eşim bana 41 tane kırmızı güllerden oluşan buket getirmişti, öyle güzeldi ki ....
Bunları kurutup bir ömür saklayabilirsiniz. Yada yapay bir çiçekte tercih edilebilir. Ama bu benim çok hoşuma gitmiyor. Söz çiçeği bence doğal olmalı, Nişan gösterişli bir yapay olabilir :) Eğer nasıl bir çiçek geleceğini bilmiyorsanız, evde her ihtimale karşı  boş bir vazo bulundurmanızı öneririm.

 Söz Çikolatası
Benim çiçekten daha çok sevdiğim bir ayrıntı :) Çikolatayı çok seven biri olarak istemeye gelindiğinde de alınacak çikolataya ekstra önem verilsin istiyorum :) Şık gümüş bir tepside veya gondol içerisine yerleştirilen dışı parlak jelatinle kaplı süslü bir çikolata tercih edebilirsiniz. Monna Home ve tuane hediyelikte inanılmaz güzel şeyler gördüm, Çikolatayı anneye, çiçeği de sevgilinize verebilirsiniz. Bu arada gelen çikolata mutfakta değil salonda misafirlerin yanında dururmuş, adettenmiş. Kız isteme sonrasında açılarak misafirlere ikram edilirmiş.



Kız istemesinde kahve ne zaman verilir?

En çok soru işareti olan konulardan biridir bu. 
Kahve kız istemeden önce mi  sonra mı verilir. Bu konuda internette araştırma yaptım ama herkes farklı  bir şey yazmış. Bu konuda bu olayı yaşamış biri olarak :)

Misafirler gelir, hal hatır sorulur daha sonra kız istenmeden önce yani misafirler geldikten 20 dk sonra falan misafirlere nasıl içecekleri sorulur ve kahveler ikram edilirmiş. Yani kız istenmeden önce kahve verilirmiş :) Ama bu durum herkese göre farklı  tabi. Bu konuda kemikleşmiş bir gelenek anlayışınız yoksa konuşmaların gidişatına göre önce veya sonra olması çokta farketmiyor.

Bu arada sevgilinizin kahvesinede tuz koymayı unutmayın. Ama ben kıyamadım diyenlerden olabilirsiniz benim gibi, kuzenim acımadı tuz, toz biber koydu, Eğer sevgiliniz hiç sesini çıkarmadan bu kahveyi bitirirse sizin elinden zehir olsa içeceği anlamını taşıyor, 
eşim aynısından bir tane daha istemişti :) 


Bu tatlı sohbet sonunda da yüzükler takılır efendim... 

Sonra sırayla büyüklerimizin elleri öpülür, Bir yandan da bir yakınınız çikolatanızı da ikram edebilirsiniz ....

Allah Mutlu, Mesut etsin... Ağzınızın tadı ömür boyu bal olsun.



Söz Bohçası
Söz bohçasını bugün de erkeğin unutmaması gerekiyor. Çünkü ilk erkek kız tarafına bohçayı getirirmiş daha sonra kız tarafı erkeğe götürürmüş. Biz o kadar git gel gerek yok diye düşündük onlar getirmişlerdi, giderken bizim hazırladıklarımızı verdik....
Söz bohçasında olması gerekenler;

Gelin için hazırlanan bohçada;
iç çamaşırı, çorap, mendil, havlu, parfüm, sabahlık, gecelik takımı, makyaj seti, çanta, ayakkabı, etek ve ceketten oluşan bir takım veya elbise ile terlik, ayna, tarak takımı bulunur.

Erkek için hazırlanan bohçada;
pijama takımı, ropdöşambr, terlik, mendil, gömlek, kemer, cüzdan, çorap, kravat, tıraş seti, parfüm ve havlu konuluyor.

Bunların haricinde kayınvalide ve kayınpederlere de hediyeler de koyanlar oluyormuş.


AAAA UNUTMADAN 
SÖZ ÖNCESİ TANIŞMA VEYA İLK İSTEME 
diye bir geleneğimiz daha vardır :)))
bazen naz olsun diye hemen vermezler kızı bu tanışmamıza vesile olsun; yine görüşelim der babamız :)

işte ozaman damat adayınız kesinse 
aile ok demişse (kibarca mendil atıyorsunuz ya osmanlıda arkanızdan yürürken misali...)
misafirlerinizi gönderirken damat tepsisi vs. verilir...


e ben evleneli 8 sene olmuş, üstteki benimkinin çok sade hali .... 
 (içine çorap, mendil, kol düğmesi konulup kadeh desteğiyle tepside şık süsleniyor) bizim zamanımıza göre siz daha da güzelini düşünün :)
Elif'in Elizi 'ni çok beğeniyorum, gümüş damat kutusu ve söz tepsisi çok güzel olmuş mesela, bu konuda yeni farklı örnekleri onda bulabilirsiniz...


 

Kız isteme ile ilgili paylaşacaklarım bu kadar.
Sizin kız isteme gününüz nasıl geçti, neler yaptınız, heyecanlandınız mı? 
Yorumlarınızı bekliyorum kızlar :)

12 Nisan 2013 Cuma

PEÇETE DEKOPAJ Tekniği İle MUM SÜSLEME

Ben galiba bu cuma Blogumda AŞK'a Geldim :)

Umarım çok yormuyorum sizi... Maşallah 90.000 lere ulaşınca ilginize karşılık vermek istedim...

 öncelikle çok çokkkk teşekkürler ve gelelim Derya BAYKAL'a...

Derya Baykalı Eminönünde gördüğümde inanın hayran oldum, yaşından kilosundan çok daha zarif bir hanımefendi, kesinlikle TV. çok farklı gösteriyor... BEN İNANDIM...

Nette araştırırken bu mum süslemenin çok sevildiğini gördüm...

 Malzemeler: Peçete
Açık renk mum
Boyutlu boya fırça
Dekupaj tutkalı makas

1.  İlk önce peçetenin katlarını ayırmadan mumun üzerine yapıştıracağınız deseni kesin
2. Üç kat olan peçeteyi katlarından ayırın.
3. Peçeteyi uygun bir yere yerleştirip ortadan dışa doğru yumuşak hareketlerle tutkal yardımıyla yapıştırın. Daha sonra kurumaya bırakın.
4. Boyutlu boyayla peçetenin etrafını dilediğiniz şekilde süsleyin.


5 Nisan 2013 Cuma

2013 TAKI AKSESUAR ZEYNEP LİKES . . .

Bekledik bekledik ve güneş artık bizimle. 

İstanbul'da laleler ve Kıyafetler de her yer çiçek açtı nihayet. 

Bu sene pastel renkleri uçuk sarı, nil yeşili, turkuaz, pembeler somonlar bol bol kullanacağız belli ben yeni kreasyonlara bayıldım, vee Çiçekli kıyafetlerinizi toprak tonlarında aksesuarlarla, inciler ve zincirlerle kombinleyebilirsiniz.    Limon rengi, yeşilinden sarısına bu sene her trendin içinde kendini gösteriyor. Dolabınıza bu tonlarda bir şeyler eklemeyi unutmayın!

Vee aksesuar aşkına ...















 

 


TAHİNLİ CEVİZLİ KURABİYE - Ağızda dağılan hep çok sevilen o lezzet

  Merhaba dostlar. Çok sık yaptığım gösterişli bir kurabiye tarifim ile yeniden geldim. Yoğun tadıyla ağızda dağılan, tam 5 çayı misafir s...

Arşiv


Binlerce Kere Tıklanıyoruz; Çok Teşekkür Ederim . . . MİLLLYON KERE MaşaALLAH...