Bu Blogda Ara

Dekorasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dekorasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ocak 2020 Çarşamba

96 YAŞINDAKİ KADININ SATIŞA ÇIKARDIĞI TORONTO'da 72 YILLIK MUHTEŞEM EV

96 yaşındaki bir kadının, Batı Toronto’da satışa sunulan evini görünce herkes hayran kaldı.

Dışarıdan alıcı gözüyle baktığınızda, sıradan bir evmiş gibi düşünebilirsiniz, 

hatta cazip gelen herhangi bir tarafı da olmayabilir. Ya İÇİ ?

70 yıldır tadilat görmeden tertemiz korunmuş bir müze mi dersiniz bir masal evi mi?

TAM 70 YIL

Ev sahibi yaşlı kadın Joyce, evini görüp fiyat vermeleri için Carla ve Gladys’i aradığında, emlakçıların gözünün önüne gelen manzara tam olarak demode ve yıkık dökük bir evdi.

 Eve girmeden önce restorasyon ekibini bile aramaya kalkabilirsiniz. 

Oysaki kapının eşiğinden adımınızı attığınız anda k-anınızı dondurarak sizi şaşkına çeviren klasik bir güzelliğin içinde kendinizi kaybedeceksiniz. 

İşte tüm ön yargılarınızı rafa kaldırmanın tam sırası!


 Bir gün, Spizzirri kardeşlerin ofisindeki telefon çaldı. 
Carla telefona cevap verdiğinde garip bir sesle karşılaştı. 
Telefonun ucundaki kişi ise Joyce’du. Carla’ya göre Joyce diğerleri gibi yalnızca potansiyel bir satıcıydı ve mülkiyeti için O’na en iyi fiyatı alacağına dair güvence vermeye çalıştı. 
Carla özgüvenli ve soğukk-anlı kalmak için çabaladı çünkü onlar çoğu satıcı tarafından sonsuz güven duyulan, rakipsiz emlakçılardı. 
Halbuki Joyce, onlar için alışılmışın dışındaydı. Carla, Joyce’un sesindeki tereddüdü fark edip paniğe kapılmaya başladı. Yaşlı k-adın eviyle ilgili beklentisini söylediğinde, Carla oturduğu sandalyeden düşmemek için kendini zor tuttu.


Yıllarca yalnız yaşayan yaşlı birinin evi elbette bakımsız, kirli, kokuşmuş, el değmemiş eşyalarla dolu, tozlu duvarlarla kaplı ve hatta satışa hiç de uygun olmayan durumda bile olabilir… 
Joyce, evini satmanın O’nun için ne kadar zor bir karar olduğunu açıkladığında, Carla duydukları karşısında bir kez daha şoka girdi


Emlakçı kardeşlere evin içinde yetmiş yıldan fazladır hiçbir şekilde tadilat yapılmadığı söylendiğinde, 
akıllarını kaçırmamak için soğukkanlı olmaya çalıştılar, çünkü o yaştaki bir k-adının evine yetmiş yıl hiç el değmemesi demek; 
tam bir kaosa ve evin yaşanamayacak hale dönüşmesi anlamına geliyordu. 
Evin içinin bozulmadığı söylense de, tecrübeleri emlak kraliçelerinin gözünde 96 yaşındaki bir kadının 
hiçbir tadilat ve bakım olmadan evini yepyeni tutma ihtimali yok denecek kadar azdı. 
Oysaki bu sıradan görünümlü evin içinde onları neyin beklediğini kesinlikle bilmiyorlardı.

Elbette, 96 yaşındaki bir kadının, 
yaşamı boyunca biriktirdiği kir, karışıklık, düzensizlik ve binlerce gereksiz eşyayla evini kusursuz bir durumda tutmasına pek imkan yoktu. 
Muhtemelen bu ev için ciddi bir tadilata ihtiyaçları olacaktı; ancak hala onları neyin beklediği hakkında hiçbir fikirleri yoktu. 

Joyce’un evi Jane Street’te, Toronto’nun Eski Değirmen mahallesindeydi. 
Carla, bu bölgede varlıklı sakinlerin yaşadığını ve butik oteller gibi üst düzey işletmelerin olduğunu biliyordu. 
Burada evler diğer yerlere nispeten daha hızlı ve fevkalade bir fiyata satılıyordu.


Hesaplamalarına göre, bu bölgedeki konutların değeri 968 bin doların bile üzerindeydi! 
Kulağa hiç şüphesiz ki oldukça hoş bir kazanç gibi geliyordu; ancak tahminleri uykularını kaçırmaya başlamıştı bile. 
Ne kadar motive olmaya çalışsalar da kendilerini en kötü senaryoya hazırlıyorlardı. 
Derken, ortaya yeni bir problem çıktı! 
Şüphesiz ki yetmiş yıldan fazladır yaşadığı yere ‘elveda’ demek hiç de kolay bir karar değildi. 
Joyce, adeta ömrünü geçirdiği bu eve veda etme fikriyle yoğun bir mücadele halindeydi ve evi satmaktan vazgeçmek üzereydi. 
İlk iş olarak Joyce’u evini görmelerine izin verme konusunda ikna etmek zorundaydılar.
 .
.
Sonra Ne mi oldu!!!
Eve Kanada’nın dört bir yanından iç mimarlar resmen akın etti. 
Herkes bu tuğla mülkün içinde ne saklandığını görmek için sıraya dizilmişti. 
Mimarlar Joyce’un parlak renklerden kaçındığını ve muhteşem uyumlu tonlar tercih ettiğini gözlemledi. 
Renklerin dansının yanı sıra, ev metalik duvar kağıtlarıyla kaplıydı ve altın mobilyalarla doluydu; 
ancak tüm tasarımlar arasında çiçek desenlerini sıklıkla kullandığı ve çok sevdiği belliydi. 

henüz 24 yaşındayken bu evde yaşamaya başlamıştı ve o günden bu yana, moda konusunda ciddi gelişmeler olmuştu. 
Tasarımla harcadığı uzun yıllardan sonra hiç kimse evin bugün nasıl göründüğünü tahmin bile edemezdi. 
İstediği gibi bir konut arayan alıcı için, evin iyi bir konumda olmasının yanı sıra içinin eksiksiz bir şekilde döşenmiş olması her zaman avantajdır, çünkü yeni ev sahibi çantasını alıp eve direk yerleşebilir. Joyce’un evi içinse durum biraz farklıydı. 
Evin her bir metrekaresi 40’lı yıllardan kalan antik eşyalarla dolu, muhteşem bir iç tasarım stiline sahipti; zarif ve iyi muhafaza edilerek de görenleri büyülüyordu. 
Ne yazık ki, acı gerçek şuydu; Joyce’un mobilyalarının tamamı bu evde bırakılmayacaktı; ev sigortasının olup olmadığı konusunda da şüpheler hala devam ediyordu.


Joyce, evini satacağı için ifade edilemez bir üzüntü yaşıyordu; 
ama eşyalarını evle birlikte satmayacağı için nispeten rahattı. 
Neyse ki, tüm o gösterişli ve paha biçilemez parçalar k-ı-zına miras kalacaktı. 
Joyce, bu eşyalara gerçekten iyi bakabilecek birinin olması gerektiğini ve bunu yapabilecek tek kişinin de k-ızı olduğunu biliyordu. 
Evdeki bütün eşyaların, mobilyaların, antikaların 70 yıldır bu kadar özenle korunabilmesi akıllara durgunluk veriyordu. 
Joyce, kendi evinin tasarımcısı olarak çok şanslıydı çünkü yapılan dekorasyonda yalnız değildi. 
Tüm ailesi bu evi güzelleştirmek ve baştan yaratmak için seferber olmuştu. 
Mobilyalardan duvardaki perdelere ve yataklardaki çarşaflara kadar hepsi Joyce’un yaratıcı fikirlerinin ürünüydü. 
Neyse ki, II. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle ve ekonominin canlanmasıyla birlikte çok daha fazlasını yapabildiler. 
Elbette evin içindeki bu efsane değişiklikler yapıldıktan sonra evin sigorta ücreti de artmış olsaydı hiç şaşırmazdık.



 




 


 

 

24 Aralık 2019 Salı

BIRAKIN PERDELER AÇIK KALSIN


Yaşlı hanım hastamız “İstemiyorum. 

Perdelerin kapanmasını istemiyorum. 

Pencere bahçeye bakıyor, üstelik 4. kattayız. 
Kimsenin içeriyi göreceği yok. Lütfen perdeleri kapatmayın” diye söyleniyordu.

O gece yattığı koğuştaki diğer hastalar perdeleri kapattırmadığı için servis hemşiremizden yardım istemiş,
hastamızı ikna edemeyen hemşiremiz de sorunu bana iletmişti.
 Odadaki diğer iki hasta pencere kenarında yatmakta olan hastamızın perdelerin kapanmaması yönündeki ısrarını anlamamış:(
biraz da öfkelenmişti.
Odaya neden girdiğimi anlayan hastamız ağzımı açmadan
“perdelerin kapanmasını istemiyorum, lütfen ısrar etmeyin” diyerek karşılamıştı beni.
İkna olacak gibi görünmüyordu.
Yatağının kenarına oturup sakinleştirmeye çalıştım.
 Odadaki diğer hastaların isteğini de ileri sürerek hiç olmazsa tül perdeyi çekmeye razı ettim.
Pek içine sinmemişti ama oyunun kuralına göre oynanması gerektiğinin de farkındaydı.
Odada gerginlik sürüyordu.
Yanlarında kalıp konuşturup sakinleştirmeyi düşündüm.
Hastamızın ziyarete gelen çocukları ve torunları olduğunu hatırlayıp, onları sordum.
Özellikle torunlarından söz etmeye başlayınca yumuşadığını, yüzünün güldüğünü fark ettim.
Oğlu ve kızının çok çalıştığından, kendi çocukları ile ilgilenmeye zaman kalmadığından yakındı.
- Evde herkes çalışıyor. Büyük torunum okuldan eve geldiğinde karşılayan kimse olmuyor.
O kocaman evde tek başına ne bulursa onunla karnını doyurup televizyonun karşısına oturuyor. Garibimin önüne sıcak yemek koyup sırtını sıvazlayacak, saçını okşayacak biri bile yok yanında.
“Ama modern hayat hep böyle. Hayat hızlı ve herkes meşgul, ne yapacaksınız?
Bütün büyük kentlerde bu sorunlar yaşanıyor sanırım” diye üsteledim.
Omuzlarını silkti. Doğrulup yastığını düzeltti.
Sonra yine o öfkeli gözlerle baktı.
- Modern hayatmış, sevsinler. İnsanı yalnız bırakan, başkalarından uzaklaştırıp içine kapanmasına yol açan modernliği ne yapayım?
Herkes yalnız, çocuklar bile yalnız görmüyor musunuz?
Kimse kimsenin derdini bilmiyor, bilse bile kulağının üstüne yatıp görmezden geliyor.
Anlatmaya çalışsan yaşama telaşından kimsenin durup dinlediği de yok.
- Nasıl bir yalnızlık bu sözünü ettiğiniz?
Her ne kadar konu ilgimi çekse de gerçekte, hastamızı biraz daha konuşturup sakinleştirmeyi
ve böylece odadaki gergin havanın bir ölçüde giderilmesini amaçlamıştım.
- Doktor bey oğlum, yıllar içinde azar azar öyle şeyleri yitirdi ki insanlar,
evlerine kapandıkları yetmedi, şimdilerde kendilerine de kapanmalarını bekliyorlar.

Sonra çocukluğunu, insanların bahçeli konu komşunun birbirini görebildiği evlerde yaşadığı yılları anlattı.
Konu odadaki diğer hastaların da ilgisini çekmiş, az önceki hırlaşmayı unutup hastamıza kulak kabartmışlardı.
- Önce bahçeler otopark oldu.
Apartman hayatı, modern yaşam dedik bahçenin çamurundan kurtulduk diye kandırdık kendimizi. Herkes evlerine çekildi.
Kimse kimseyi görmez, duymaz oldu.
- Peki sonra?
- Sonra sıra balkonlara geldi. Balkonları kapatıp eve kattılar. İşyerleri de balkonsuz oldu.
Dışarının tozundan kirinden kurtulduk diye kandırdık yine kendimizi.
Konu komşuya, gökyüzüne, dünyaya açılan balkonlar da gitti elimizden.
Yetmedi sıra pencerelere geldi. Tül perdeydi, güneşlikti, kalın perdeydi derken pencereler de örtüldü.
Jalûzi, panjur stor derken pencereler kapandı.
Onca para döktüğümüz perdelerimize bakıp “ne güzel oldu” diye avunduk.
Güneş görmeyen, gün ışığı gibi yanan lambalarla aydınlatılan işyerlerine, evlere kavuştuk.
Her şey yavaş yavaş oldu.
Modernleşiyoruz diye tüm bunları sineye çektik.
- Peki ya şimdi?
- Görmüyor musunuz?
Herkes içine kapandı.
Bahçesi balkonu olmayan pencereleri örtülü o çok modern evlerde dışarıyla tek bağlantısı televizyon olan insanlara dönüştük.
Gerçi biraz daha okumuş olanların internet ve cep telefonları da var ama yalnızlık aynı yalnızlık.
İnsanları içine kapatıp yalnızlaştırdılar.
Şimdi sadece bakmaları istenen yöne,
televizyona bakıp orada izledikleri dünya ile yetinmelerini orada yaşayıp tüketmelerini, sadece tüketmelerini bekliyorlar.
Dedim ya modernlikmiş, sevsinler…
Odadaki hastalardan biri televizyonun sesini önce kıstı, sonra da kapattı.
Diğer hastamız dayanamayıp “Durum bu kadar mı kötü?” diye sordu.
Bizimki gülümsedi duvarda asılı olan manzara resmini gösterdi.
- Kimileri durumun farkında.
Duvarlarına resimler asıp ara sıra da olsa başka yöne bakmayı, resimlerin içine dalıp hayaller kurmayı veya kitap okuyarak kendini avutmayı başarabiliyor.
Ama ben çocuklar için, torunlarım için kaygılıyım.
Hangi çocuk gökyüzündeki bulutlarla !
veya oyun oynadığı halının üstündeki desenlerle hayaller kurmamış, oyunlar oynamamıştır?
Öyle bir kapandık ki hayata, şimdi ne o halılar var, ne de çocuklarımızın görebileceği gökyüzü.
Varsa yoksa televizyon, tablet,bilgisayarlar.
Her şey hazır, hayaller bile.
Hayal kurmayı bile çok görüyoruz, çocuklara.
Eliyle pencereyi gösterip “Bu yüzden istiyorum, penceremi.
Hastane odasında bile olsa pencere örtülmesin, perdeler açık kalsın istiyorum.
Gökyüzümü kaptırmayacağım bu yamyamlara” dedi.
Bu sözlerden sonra başucundan kitabını ve gözlüğünü aldı.
Odada az önceki gerginlikten eser kalmamıştı.
İzin isteyip yanlarından ayrıldım.
Ertesi sabah
ve daha sonraki günlerde o odanın tüm perdelerinin açık olduğu dikkatimizden kaçmadı.



Üstelik hastamızın taburcu olmasına

ve aradan geçen onca zamana karşın hiçbirimizin eli gitmedi o perdeleri kapatmaya.

🙏🙏💖💖
Dr. Mehmet Uhri ~☆☆

17 Aralık 2019 Salı

Yerli Malı Haftası Şapka Yapımı - Anaokulu İlkokul Etkinlikleri

Oğlum Bu sene Yer fıstığı oldu

Hem rengi uygun olsun hem farklı tasarım bir şapka yapalım dedik,

evdeki mukavva kağıt yada renkli kartondan da yapabilirsiniz

Çok kolay ...

 

Yerli Malı; Yerli Malı,

Her TÜRK O'nu KULLANMALI !

 

Yerli Malı Haftası, 12-18 Aralık tarihleri arasında 
Türkiye'de tüm okullarda kutlanan belirli günler ve haftalardandır.
 I. Dünya Savaşı sonrası oluşan ekonomik darboğazın ardından 
yabancı ülkelere para akışının önünün kesilmesi ve toplumsal tutum bilincinin oluşması amaçlanmıştır. 

Özellikle okullarda "YERLİ ÜRETİM" temalı etkinliklerle kuru yemiş , çerez, meyve ve bakliyat çeşitleriyle 
hazırlanmış şapka, afiş, şiir ve sınıflarda hazırlanan lezzetli masalarlarla kutlanıyor.

 
Yer Fıstığı Şiiri

Yer üstünde çiçek açan,
Kökle toprağa karışan,
Yer altında olgunlaşan
Bir meyvenin tohumuyum.

Esasında fıstık olan,
Adını topraktan alan,
Bol vitamini bulunan
Besleyici bir nesneyim.

Yağı için üretilen
Pembemsi zarla örtülen,
Kavrulmuşları yenilen
Çerezlik kuru yemişim.

29 Kasım 2019 Cuma

MUTFAK DOLABI YENİLEME BOYAMA PROJESİ - DIY : Cadence Hybrit Multisurfaces





  Felsefem ! Atmıyoruz, Yeniliyoruz ...

Her geçen gün daha fazla tüketiyoruz herşeyi, En çok da Sevgiyi, Saygıyı, Emeği, Zamanı...


Merhaba dostlarım;
Özellikle Hobi, Dekorasyon hatta el sanatlarına dair sitelerde, instagramda 
hatta kurslarda 
son dönemde yaygın şekilde alışverişi-yeni tüketimini azaltan, yenilemeye-geri dönüşüme dair bir akım var.

Kendi adıma ne yapabilirim beni daha mutlu edecek diye düşünürken; 
ilk sırada kesinlikle mutfaktan başlamalıyım diye karar verdim... 
Akrilik Membran Mutfak dolabım daha çok yeni 4-5 yıllık ve en ufak deformasyonu yok, 
kapakların çok parlak renk dokuda olması hoşuma gidiyordu :( 
ama şu kapakların haline bakar mısınız !!!
Güneş gören alan diyordum başta ama zamanla yayılarak artan bir sararma başladı .
 

Üstelik tek benim değil tüm apartmandaki bayanlarda bu durumdan mutsuzdu .
 


Araştırmalarım sonucunda  
Cadence Hybrit Multisurfaces boyalarını tercih ettim, 
bu bir reklam yazısı değildir ! 
Ahşap, seramik, polyester, kumaş, deri, metal, duvar, dolap, plastik tüm yüzeyler için 
kullanılabilen özelliğe sahipler. 
Astar ve zımpara da gerektirmiyor.

  

Gerekli malzemeleri size tek kolajda hazırladım :

 

 Uygulama sırası açısından videoyu da ekliyorum.

 

 

👆 Bunlar da Cadence en atlı beyaz tonları...

 

BİZ Pak beyaz (500 ml. H002) seçtik, 
krem tonajı yakalayabilmek adına içine Taffy (120ml. H005) ekledim, 
dil çubuğu yardımıyla kapaklı yoğurt kabı içinde yaklaşık 10 dk. renklerin iyice özdeşip karıştırın.
1. olarak kapaklarınızın kuluplarını - ardından da dolap kapaklarınızı yerlerinden sökün,
gazete üzerinde boyayabiliyorsunuz, damlamıyor bile :)
2. aşama da ilk olarak  hazırladığınız boyadan ilk katı rulomuza sünger fırçasını takarak atıyoruz,
çabuk kuruyor 1 saat yeterli,
3. aşama kuruduktan sonra 2.kat boyayı atıyorsunuz...
yine 1 saat kurumaya bırakıyorsunuz,
3.kat son kat boya için saten fırça başını takıp atın, daha pürüzsüz bir doku oluşmasını sağlıyor...
1 saat kurumaya bırakmayı unutmayın !
 Şimdi sıra vernikte ...
4. kat için kadife vernik fırsaçısını takarak parlak verniğinizi sürüyorsunuz, 1er hafta arayla 2kat verdik attık...

Bu kadar kolaymış :)



 Sizde acaba yapabilirmiyim diye korkmayın çekinmeyin;
aydınlanan mutfaklar için herkes yapıyor
BEN DE YAPARIM 👍 ...

Hadi kolay gelsin...
 
NOT: Şimdi aklım fayanslarda ?


 

 

 




23 Temmuz 2019 Salı

Çocukların Yeteneklerini Ön Plana Çıkartmak için Öneriler ...



Belki 8 - 9 yaşındaydım ilk defa blok flütle tanıştım,
Sınıfta öğretmenimizin bir kaç parça çalışından öyle etkilendimki
aldığım o ilk haftasonunu ve sonrasını elimde üfleyerek geçirdim...

 Samanyolu'nu hala çalarım zevkle...

oğlumda ilk defa etüdde melodika ile tanıştığında o yıllara geri dönüp hissettim,
aynıydı,
ve kulak yatkınlığının onda da olması sevindirici...
çocukların içinden geliyorsa, bırakın huzur bulsunlar, ne istiyorlarsa yapsınlar...

bir müzik aleti , bir spor dalı yada el işi bir hobi insanı öyle rahatlatıyor ki...

tatile gitmek değil dinlenmek...

bi hobi insanın iç dünyasını rahatlatıyorsa, 

beynini boşaltabiliyorsa gerçekten değer katıyor kişiliğe...

Aslında

beyniniz farkında olmadan notaları ezberlemeye, hafıza genişlemeye zorlanıyor  ! 

bedeniniz daha çok esnemeye, kaslar harekete geçiyor sporda!

yada zihniniz el-göz koordinesiyle algoritması hızlanıyor DIY projelerde, 

farkındalıkları kodluyorsunuz renklerde !

 

Fazıl Say, üç yaşındayken başlayan zorlu müzik yolculuğunu da böyle anlatıyor. 
Albert Eintein da deli olduğu söyleniyordu ışık araştırmaları üzerine...
 
BİLSEM'de ki bir hocamız zihin gelişimi diğer çocuklardan farklı olanların 
bebeklik gelişimlerinde kendilerini belli ettiklerini söylemişti, 
şimdi daha iyi hatırlıyorum gözlemlediğim evrelerini A.mert'in...


Eğer Farkedebiliyorsanız o ışığı !!!
Çocukların belirli alanlardaki başarılarında en büyük etken; 
erken yaşlardan itibaren o alana dair aldıkları aileden yönlendirme ve etkileşimleridir,
SABRI BİRLİKTE ÖĞRENİN...
  Sabır göstermek, arkadaşlarından belki oyunlarından zaman ayırabilmek, en önemlisi ona güvenmek ve motivasyon çok önemli; 
ONUN KOÇU, MOTİVASYONU OLUN :)

Belki sonuç almak yıllar sürebilir; 
VAROLAN YETENEĞİ İle övünmeğin, BAŞARI VE EMEĞİNİ DESTEKLEYİN.

Düzenli pratik yaptırmak; çalışmak hatta belki kendini adamak gerekecektir...
GÜNLÜK BİR PLAN CETVELİ OLUŞTURUN ..

HAYAL KURUN;
birlikte çok istediklerini arada konuşarak aşılamak yerine ansızın rüya gibi anlatın...

KÜÇÜK YARIŞLAR, ansızın YARIŞMALAR 
yada canlı dost sohbetlerinde KÜÇÜK BİR KONSER iyi gelicektir...

Yukarıda bahseetiğim küçük ressamı hayranlıkla izledim, Rabbim Maşallah Ne güzel yaratmış...



20 Nisan 2019 Cumartesi

Evi Gösteren Özenilesi Tül Perde Modelleri

Bir evi ferah ve şık gösteren bana sorarsanız en önemli şeydir; 

Tül Perde Dekorasyonu ...

Küçük bir alanı da aydınlatmak sizin elinizde, 

Koca bir salonu da karartmak sizin elinizde !!!!

 

 

Seçtiğiniz Mobilyalar 

ne kadar estetik ve şık olursa olsun, bayanlar en çok perde seçminde özenirler.

Rengi ve modeliyle uyumu yakaladığınızda bakın geçip sonra şaheserinize...

 

Son çıkan perde modelleri, en çok tercih edilen perde modelleri, 

lüks tasarım en iyi perde modelleri diye arıyorsanız burdasınız 

:) demekki 

 

Yeni Evlenecekler, yeni eve taşınacaklar, dekorasyon değişim isteyen çiftler yada 

bebek - çocuk odası ihtiyacı ile değişim mecburiyetinde olanlar 

en çok nette arama yapanlar arasında geliyor :)

Doğru bir perde seçimi için öncelikle 

mobilya - duvar - koltuk için seçtiğiniz tonları bir arada ele almalısınız.

modern ahşap metal uyumundaki mobilya tercihlerinde bile düz şifon hatta  hayal tülleri tavsiye ediyorum... 

Desenli güpür yada işlemeli tüller sadece taban tada uç bilerişimlerde artık kullanılıyor. 

 

 

En büyük ip ucu dekorasyonda çeşitli ölçülerde aynalar, 

hatta bütün duvar aynaları...

Oda ölçüleriniz x 2 katı ferah alanı yansıtırlar :)

 

 

Yıkanılabilir 

ve kolay asılan kendinden desenli dantel tüller bu sıralar çok revaşta...

 

Biraz daha gösterişli modern görüntüden hoşlananlar için

 lazer kesim tül ve perdeler önerebilirim,

beyaz iş nakış işleme storlar nostalji dokusunu arayanlara olsun...

Üste resimde 

katlı rromantik tüllerse çok daha tarz dokunuşlu evler için;

 yıkanabilir ve perde gerektirmeyen tek ve çift taraflı zebra storlar 

daha popüler tabiki :)

salon ve oturma odalarına dair çeşitli perde önerilerimi sizinle paylaşmaya devam edeceğim,

şimdilik sevgiler

8 Şubat 2019 Cuma

MİNİMAL SADE Bir Ev Dekorasyonuna Doğru ...

Minimalizm; 

Aslında sadece bir dekorasyon stili değil, başlı başına bir felsefe ve tarz kaynağı ...
Mies Van der Rohe’nin “Less is more!” yani ‘az çoktur’ sözüne dayanıyor. 
Mümkün olduğunca az eşya kullanarak evinizde ferah, geniş ve kullanışlı alanlar oluşturmaya doğru giden 
bu yeni bakış açımla sanki özene bezene kurduğumuz evler de bir anda insana herşey fazla gelmeye başlıyor...


* Öncelikle fazla eşya yoğunluğunu azaltmalı,
* Duvarların rengi soft tonlar hatta direk beyaz tercih edilebilir,
* Koltuklarınız rahat, duvardaki resimler bile sade, rahatlatıcı görselller olmalı, (yaprak çiçek)
* Mobilyalar beyaz hatta en fazla ahşap tik kombini düşünebilirsiniz,
* Ev aksesuarlarını, hatta kıyafetlerimizi bile azaltıyoruz...

Yani;
Minimalist dokunuşta olmak öyle sadece beyaz mobilya tercih etmekle de yeterli değil,  
Ya da en azından ben iyice her şeyin yoğun olduğunu hisseder oldum...

Fotoğraf ekliyorum size bir kare salonumdan,
Klasik Türk Evi dokunuşlarıyla ...
Mesela artık salonda oturuyorum bir odayı oğluma, bir odayı kızıma düzenledim...
Sadece misafire tahsis edilen, o dokunulmamış odalara hitap ettiğmiz yaklaşımda başlı başına bir fazlalık bence,
Mobilyalarıma gelince; 
Avangart tarzı herzaman kendime yakın bulurum ama öyle oymalı filan değil mobilyalarım beyaz ve düz lake... 
Moderne yakın sadece lükens ayaklarla kendimce bir model tasarladım ve sağolsunlar istediğimi de yapmışlardı  o zamanlar,
Ama gel gelelim evleneli 10 yıl oldu evlenenli, 
Olsun israfa karşıyım, 10 olsada hala onlarla ilgili sevgim devam ediyor... 
Bence atmamalı değerlendirmeli.
Gözüme o zamanki modellerle tasarladığım çiçek dokunuşlu koltuk - halı kombinim yoğun geliyor, sanki en sade halıyı tercih etmeme rağmen fazla gelir oldu ve ufak bir değişimle kendimi mutlu etmek istedim ... 

Ve yenisini de alttaki resimde ekliyorum ...
Yorumlarınızı bekliyorum...









18 Nisan 2018 Çarşamba

AMİGURUMİ

AMİGURUMİ nedir ?

 

 

İplerden sık iğne tekniği ile örülen oyuncaklar ...

(plastik değil acıtmıyor, pamuk ipliğinden tamamen zarar vermiyor ve üstelik evladiyelik yıllarca hatıralar gibi sapasağlam dayanıyor) 

aslen japonya'dan gelmiş bize ama bir hobi oldu gidiyor çok sevdiklerimin elinde. İlmek ilmek sabır örüyorsunuz, mutlulukla sağlık hediye ediyorsunuz çocuklarınıza, sonrası içi dolgu (şu kimyasal, bu baz vs. yani zararlı boya yok ) 
Özlem teyzemizin hediyesiyle başladı her şey :) onun ellerinden düşen muhteşem örgü bebekleri de sizlerle mutlaka paylaşmalıyım....

 
özlemm

 

Not: Daha neler var nelerrrr ....... 

lütfen modelleri çalmayın SATIN ALIN :)))

😊 

ÇOK AYRI KALDIMMMM ARANIZDAN DOSTLARIM 
Bu arada.... Dünya tatlısı bir oğlum vardı Rabbime Şükürler olsun Allah'ım birde bir İpek böceği nasip etti bize....
Tüm isteyenlere, gönlünden dileyenlere Rabbim En güzel Muratlarını nasip etsin 
İnşaAllah .  

 

19 Kasım 2015 Perşembe

ZARA İNDİRİM GÜNLERİ 2015 2016 ne zaman ???


Merhaba kuzucuklarım;


Biliyorum bazı güzelliklerin sizde benim gibi hastasısınız, 

geçen uğradığımda en birinci kuzucuğuma bir mont beğendim ZARA da, beklesem mi alsam mı bilemiyorum ?


Zara Home, İpekyol, Twist, Mango, Koton, Stradivarius, Pull and Bear, Oysho yu çok seviyorum, sık sık da gider halllerini hatırlarını sorarım hani :)

Genelde bilindiği gibi; 
ilk başta % 20-30 arası indirim oluyor bazıları sazan avı diyor bu döneme ama ne yazıkkı bu indirimde cok satanlar kalmıyor, aslında bak ZARA'cım biz kızlar beğendik mi 10-20 tl. bile düştü mü fiyatlar lafını yapmıyoruz bunda bile tüketiyoruz görüyorsun...

2.indirim %50 oluyor almasakda olur, aslında bu da evde bulunsun, acaba ihtiyaç mı??? denen giyecekler bitiyor. 

3.indirim döneminde ise %70 oluyor çer çöpler artık ne varsa, alışverişkolikler tam anlamıyla bitiriyor, ay uğradığımıza değmiyor.

Kısacası; inditex firması yine rekor karla yılı kapattıgını duyuruyor. olayımız budur :)) 

Şimdi yazının özüne gelelim:
İstanbul orda mısınız siz en önce bilirsiniz !!!
Bu aralar indirim var mı??? 
Yoksa umutlarım ocak başına mı kaldı? Yok yok temmuzu beklemek hiç olmaz :(
ben montu gidip alayım mı dostlar ???

 

12 Aralık 2013 Perşembe

Minik Kar Meleğim Seni Çok Seviyorum

Yağan kardan güzel anılar yaratın!

Kar vakti geldi.
Eğer kışın bol kar olan yerleri ziyaret etme şansınız varsa ya da kar yağan bir kentte yaşıyorsanız, çocuğunuzun kalın kar kütlelerinin içine girmesine izin verin.
Bırakın karın üzerine yatsın.
Korkmayın dışarıda kararında kalırsa üşümeyecektir.
Kara yatsın, kollarını bacaklarını açıp kapatsın.
Sonra onu o karın ortasından kucağınıza alıp kaldırın.
Biraz yüksekçe bir yerden, oluşan şekli inceleyin. Kar meleğini hemen göreceksiniz. Kar meleğini anılarınızda kalacak güzel bir fotoğraf olarak belgelemeyi unutmayın.

19 Temmuz 2013 Cuma

TURKUAZ Gelin Evi Dekorasyonu

Evet Mobilyalara karar verildi... 

Aksesuarlar, yani çiçekler, fransız dantel salon örtü, halılar ve netten aynı tonajlı dekore edilmiş bir mutfak naçizane önerim olsun diyerek ekliyorum :P 

Benim tercihim düz beyaz olurdu ama tercih meselesi farklı alternatiflerde ekliyorum....

Tatlı telaşlar, başladı mı ard arda bitmiyor 
Allah'ım bilmez miyim??? 

Ev döşeyecekler içinde Avangart hoş bir yaklaşım olsun bu yazım...
Biraz yoğun turkuaz hakim bence ama yinede kendi seçimleri... 
çoook beğendimmmm.
İyi günlerinizde mutlu mutlu kullanın dostlarım...




SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ yada İNSAN OLABİLMEK diyelim adına Dünyada EN BÜYÜK PLATFORM : BOYKOT DEDEKTİFİ

BİR TARAF OLMAK İÇİN Müslüman Olmanıza Gerek Yok,  yada  🇵🇸 Filistini Desteklemek ve İşgalci İsra*ili Sevmemek adına Sebep de beyan etme...

Arşiv


Binlerce Kere Tıklanıyoruz; Çok Teşekkür Ederim . . . MİLLLYON KERE MaşaALLAH...