Bu Blogda Ara

Muhteşem Yüzyıl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Muhteşem Yüzyıl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ocak 2019 Cuma

Yatak Oda'm :) Sizlerle Paylaşıyorum...

Tam 10.seneme girmiş bulunuyorum evliliğimde...


çokk hevesle aldığım yatak odamdan başlamak istedim....

BEYLERBEYİ AVANGART LAKE YATAK ODASI TAKIMI


Yıldız Mobilya' ya ait

aslında model olarak ZEUS la arasında kalmıştım ama o sıralar :)

gün geçtikçe iyi ki dediğim çok oldu net beyaz yerine krem tercih etmek,

yatak başı da daha çok hoşuma gider oldu...

Beğenize sunuyorum...


  























  •  
  •  
  •  
  •  
  • MASKO MODOKO çok yere bakabilirisiniz mobilya alırken, çok markalar var bırakın beni çıkasım gelmiyor dekorasyon mağazalarında genel olarak... 

    NİL's EVGÖR vs. yerli birçok yere bakabilirsiniz...  



  •  Beylerbeyi Yatak Odası ;  Gardrop - Karyola ve Başucu - Şifonyer - Şifonyer Aynası ve 2 adet Komodinden Oluşmaktadır. 
  • Evinizin alanına veya zevkinize göre istediğiniz modülünü tek olarak sipariş verebilirsiniz
  •  
 Yeni gelinler ya da evini yenileyecekler için biraz daha detaya gireyim istitorum sizler için ;
  • Dikkat çekici ihtişamlı duruşu ile evinizde büyüleyici bir güzellik oluşturacak özel seri
  • Avangarde mobilyanın en güzel yorumu
  • Modelin çekmecelerinde tandem ray sistemi kullanılmıştır
  • Üst düzey malzeme kalitesi
  • Şifonyerde gardolap kapağında ve karyola başucunda döküm kabartmalar
  • Modele özel modelin ağır görünümünü destekleyen kulp tasarımı
  • Komodin ve şifonyer çekmece içerisinde kırmızı kadife döşeme kullanılıyor
  • Gardrop içerisinde sensörlü askılıklar
  • Gardrop ayna kapak üzerinde lazer işlemeler bulunmaktadır
  • Takımın rengi komple ekru(krem) rengidir.
  • Ürünün ön yüzeylerinde parlak membran malzeme kullanılmıştır.
  • Şık başlık çerçevesi döküm malzemeden oluşmaktadır
  • Başlıkta kapitone işlemeli kadife kumaş kullanılmaktadır
  • Modelin şifonyer üst çekmecesi aksesuarlarınız için tasarlanan şık bir detay oluşturuyor
  • Dolap kapaklarında ve çekmecelerde özel stopper (yavaşlatıcı) sistem kullanılmaktadır



Ürün Ölçülerine gelince : 
 
Ürün ÖlçüleriGenişlikYükseklikDerinlik
Dolap 260 220 70
Karyola ve Başucu 235 166 210
Şifonyer 150 86 47
Komodin 2 adet 65 47 47

     

21 Mart 2013 Perşembe

MİMAR SİNAN'IN MİHRİMAH SULTAN AŞKI & Pelin Karahan

AŞK'a karşılıksız kalamam, bu yazıyı da günün anısına sizinle paylaşmadan edemedim....

Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister.

Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır.

Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir.

Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır!
Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.

Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle elbet, 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar ve 1548’de bitirir.

Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir.

Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a.

Cami küçücüktür.

Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse yüz 61 pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatır.

İçerdeki sarkıtlar ve minare kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan’ın topuklarını döven saçlarını anımsatır insana.

İşte, aşka adanmış iki eser.
 

Şimdi, gidin Edirnekapı ve Üsküdar’daki camileri aynı anda görebileceğiniz bi yer seçin ve 21 Mart’ta, yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde seyreyleyin.

Unutmadan, 21 Mart Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür.

Göreceğiniz manzaraysa şudur;

Edirnekapı camiinin tek minaresi ardından tepsi gibi kıpkırmızı güneş batarken, Üsküdar’daki camiinin ardından ay doğar!

Mihrü Mah eşittir Güneş ve Ay.
Bu nasıl akıllara ziyan bir hesaplamadır; nasıl bir güzellik anlayışıdır...























30 Ocak 2013 Çarşamba

Osmanlı Ev Dekorasyonu - Serdar Gülgün Tasarım - OnaltıDokuz

Tarihe değer verenler için, farklı bir dünyayı evinizin huzurunda yaşamak için Osmanlı motifleri ile tasarlanan örnek daireyi size göstermeden edemedim. 

Onaltıdokuz duymuşsunuzdur belki; projenin sadece manzara ve kalitesiyle değil, örnek dairesiyle de farklılığı yüzümde tebessüm yarattı; Osmanlı Sanatı Uzmanı ve Tasarımcı Serdar Gülgün tarafından yapılan daireyi ben beğendim, karşımda da deniz uçsuz bucaksız e SULTAN ben olmayında kim olsun???


 Dairede bulunan ve Osmanlı'da meclis odasi diye tabir edilen sedirli odada, yemek sonrası manzaraya karşı kahve, lokum ve akide şekeri ikram ediliyor.



 
Evin kalbi mavi ve beyaz
Daireye girildiğinde Yeşilyurt'tan başlayıp Üsküdar'a kadar uzanan tüm Marmara Denizi'nin maviliği hissediliyor. 
Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı'ndan yansıyan mavi ve beyaz renkler, evin kalbi olan yemek odasında kullanılıyor. Bu renklerin seçiminde duvarda kullanılan İznik Panoları çıkış noktası olurken, konsept kapsamında tam simetrik olarak yerleştirilen, tuval üzerine İznik desenli panolar, dışarıdaki deniz manzarasıyla uyumlu bir şekilde konumlandırılıyor.



 Tasarım evin hakim olduğu deniz manzarasına uygun çizgiler ve renk tonlarına uygun bir şekilde gerçekleştirilmiş. Güzel bir sır verelim; Astay Gayrimenkul, Ramazan sonrası bu dairede Ortadoğulu özel müşterilerini ağırlayacakmış.

Birde; yıllardır rengin dekorasyonda kullanımlarıyla öncülük eden ve sunmuş olduğu koleksiyonlarla da hayatımıza renk katan Marshall Boya ve 
 Osmanlı sanatı uzmanı Serdar Gülgün’den yepyeni bir kolekisyon hazırlamış, artık sizde dekorasyonunuzda farklılık katabilirsiniz.…
Sevgilerimle...




18 Ekim 2012 Perşembe

Vogue Türkiye - Muhteşem Yüzyıl için Güç ...

Vogue Türkiye - Muhteşem Yüzyıl için Güç ...

Halit Ergenç, Selma Ergeç, Okan Yalabık, Nur Fettahoğlu, Mehmet Günsür ve ekibe bu sezon katılmış olan Ozan Güven ile Pelin Karahan’dan oluşan Muhteşem Yüzyıl ekibi, Vogue Türkiye’nin Ekim sayısı için bir araya geldi.

 

Muhteşem manzarısan bayıldığım yandaki resme bakın... 

Çekilen Resimlerine ise hayran kaldığım bir yazımda sıra... 

Muhteşem Yüzyıl’ın oyuncu kadrosu Sarıyer’deki Atatürk Arboretumu’nda Ebru Çapa’yla buluştu. 

 

Gerçek hayatlarında bedellerini düşünüp, hırstan imtina eden bir kadronun 

Saray entrikalarını seyircinin algısıyla oynayacak derecede gerçekçi canlandırması, 

 olsa olsa iyi oyunculuğa delalettir.


MEHMET GÜNSÜR 
Mehmet Günsür ve belgesel yönetmeni eşi Katerina Mongio üçüncü çocuklarını bekliyor. 
Roma’daki evi kapatıp, en azından birkaç seneliğine İstanbul’a taşınmışlar.

Oğulları Ali, ilkokula burada başladı.
Günsür için gücün tanımı bu kabile yaşamı.

Yakışıklı oyuncu Muhteşem Yüzyıl ekibinde Şehzade Mustafa’yı canlandırmayı kabul ederken kararında en büyük etkenin Taylan Biraderlerin varlığı olduğunu da anlatıyor:

“Hamam filmiyle İtalya’ya gittikten sonra burada yaptığım ilk iş Sır Dosyası olmuştu; Yağmur ve Durul’la yine…”
OZAN GÜVENHayat tesadüfleri sever; ortamda enteresan bir durum var: 
Ozan Güven, Mehmet Günsür ve Halit Ergenç’in, üçünün de oğlu var ve üçünün de oğlunun adı Ali.
Vezir-i Azam Rüstem Paşa’yı canlandırmak üzere ekibe bu sezon katılan Ozan Güven, bu tesadüfü mukadderata bağlıyor: 
“Ben bir oğlum olsun ve adı da Ali olsun diye düşünüyordum.
Hatta bir oğlum olsun da değil, bir tane Ali’m olsun istiyordum.
” Güç deyince Güven’in aklına önce kuvvet sonra işini iyi yapan insanlar geliyor, sonra “Herkül filan” geliyor.

PELİN KARAHAN 
Ekibin en genç elemanı Pelin Karahan, yeni soyadıyla Bekiroğlu, bu sezon Hürrem ile Kanuni’nin kızı, sonradan Rüstem Paşa’nın eşi olan, Mihrimah Sultan’ı canlandırıyor: Reklamlarda rol alarak başlayan oyunculuk kariyerindeki ikinci dizi bu.

“Benim için güç huzudur” diyor: “O saray hayatı bana hiç cazip gözükmüyor. Görünenle yaşanan çok farklı. Evet, çok güzel takılar, güzel elbiseler; hep kafa dik, omuzlar geride” ve ekliyor

“Oyunculuk benim çok hayalini kurduğum bir şey değildi, hasbelkader gelişti her şey. Başka bir karakteri canlandırmak, beni kendi karakterimden uzaklaştırıyor ve yoruyor. Kendimi özlüyorum öyle zamanlarda.”
 
NUR FETTAHOĞLU
 Şehzade Mustafa’nın validesi, Kanuni’nin sonradan gözden düşen ilk göz ağrısı Mahidevran’ı canlandıran Fettahoğlu, Karahan’ın yanında azılı feminist sayılır.
Saltanatın acımasız yüzünü, rolünün zaviyesinden değerlendiriyor: 
“Bizim kadınlarımız hep çok güçlüymüş aslında ama hep bastırılmış. Osmanlı döneminde katiyen yaşamak istemezdim. Orda hayat pamuk ipliğine bağlı.”


SELMA ERGEÇ 
Kanuni’nin kardeşi, Pargalı’nın eşi Hatice Sultan’ı canlandıran Selma Ergeç, doğup büyüdüğü Almanya’da tıp, psikoloji, feslefe tahsili almış, oyunculuğa modellikten geçmiş bir isim.
Bu güzelim havada, bu güzelim ortamda, kudretti, hırstı, ne gerek var böyle şeyler konuşmaya havasında; gülüyor: 
“O zamanlar her şey daha netti sanki; iktidarın kimde olduğu, monarşi, diktatörlük...
Şimdi her şey çok daha flu, çok daha manipülatif. Ortak bir nokta var ki o da korku kültürü bence. Aynı sistematiği kullanıyoruz, hatta bugün bence çok daha ağır; çünkü kimden korktuğumuz belli değil.
Güç, iktidar, sadece erkeklere özel bir şey değil; çok insani bir zaaf o. Osmanlı’da kadınlara gerçekten, resmi bir iktidar şansı verilseydi, ne olurdu, gerçekten çok merak ediyorum.”


OKAN YALABIK 
Bu sezon hırsının bedelini kellesiyle ödeyecek olan Pargalı İbrahim Paşa’yı canlandıran Okan Yalabık, Pargalı hırsıyla pek işi olacak bir insan olmadığını anlatıyor. 
“Güç peşinde koşmak, insanın hastalığı” diyor:
“Pargalı, zamanında dünyanın ikinci adamı. Ve hiçbir zaman birinci adamı olamaz, teknik olarak mümkün değil. Olabileceğin en bir şeyi olmuşsun…
Bir adım daha ötesi yok, madden ve manen. 
Ama yine de doymuyor. 
Oynadığım karakterde çözümleyemediğim şey bu. Sorumluluklar ve onlarla beraber gelen stres değil sırf, bir de stresin kaynağı olmak! 
Hiç bana göre değil, hiç…”

HALİT ERGENÇ 
7 Cihan İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman’ı canlandıran Halit Ergenç ise doğru kararlar alındığı sürece tevekküle inanıyor: 
“İnsanlar o zamanlar kendilerini sırf maddiyatla değil, maneviyatla terbiye ediyorlar” diyor:
“Harem’in girişinin karşısında mescit var; tahta çıkarken, musalla taşının yanından geçiyorsunuz. Bugün psikolojik araştırmalar yapılıyor, daha verimli olabilmek için ne yapmalı, şu, bu…
Halbuki unutuyoruz; ne kadar gücü elimizde bulundurursak bulunduralım, bu dünyaya mutlu yaşamak için geliyoruz. Aslolan o.”

Yazının devamını Vogue Türkiye’nin Ekim sayısında.


TAHİNLİ CEVİZLİ KURABİYE - Ağızda dağılan hep çok sevilen o lezzet

  Merhaba dostlar. Çok sık yaptığım gösterişli bir kurabiye tarifim ile yeniden geldim. Yoğun tadıyla ağızda dağılan, tam 5 çayı misafir s...

Arşiv


Binlerce Kere Tıklanıyoruz; Çok Teşekkür Ederim . . . MİLLLYON KERE MaşaALLAH...