Bu Blogda Ara

Sonbahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sonbahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Mayıs 2019 Çarşamba

Gezilesi Yerler : BOLU YEDİ GÖLLER

Her birimizin farklı yaratıldığı bu alemde birbirimize saygı duymak en büyük erdem:)
Ramazan sebep olsun kalbimizin inceliğine...
.
.
Hepinize kucak dolusu sevgiler 💐🐥🕊

 

 

Rotamız BOLU Yedigöller ...


Batı Karadeniz Bölgesi’nde rengarenk bir cennet bahçesinden bahsedelim bu sefer... 

Bolu’nun 42 km. kuzeyinde Zonguldak’ın güneyinde yer alan 

Milli Parka İstanbul'dan Ankara'dan ulaşım karayolu ile gerçekten çok kolay. 

Kışın ise Bolu–Yedigöller güzergâhı (karla) kapalı olduğunda ulaşım genellikle, 

Yeniçağa–Mengen–Yazıcık veya Devrek- Yazıcık üzerinden tavsiye ediliyor.  

Yolları biraz virajlı o yüzden kış biraz riskli.

Bana sorarsanız hafta sonu turlarıyla bile 10 numara...

 


Milli park olarak koruma alınan bu mekanın taaa bizans zamanından 

kaldığı söylenmekte ben tam olarak bilmiyorum :)

Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl olarak tam 7 göl var,

aşk'ın mevsimi olmaz ki !

 Yedigöller'e 7 aşık çift gelmiş. 

Büyük gölün olduğu yerde en büyük çift. 

Küçük gölün olduğu yerde ise en küçük çift kamp yapmış. 

Damadın sürekli saz çaldığı gölün adı sazlıgöl, gelinin naz yaptığı göl Nazlıgöl olmuş, derler... 

ve

Ülkemizde ilk alabalık üretme istasyonu 1969 yılında burada kurulmuştur.  

100lerce çeşit kuş ile doğanın o güzel sesi ruhunuza nasıl iyi gelecek ...

Yaban hayvanlarından ayı, domuz, kurt, tilki, sansar, sincap, geyik, karaca ve tavşan ile yabani ördek, yabani güvercin ve keklik bile raslayabilirsiniz...


Bana sorarsanız; nefes alacağım güzel vatanımın her köşesini gezip görmek en büyük nimet...


 

 

O miss kokusu bin tarife değer, hadi koy gönlümün dostu bir demli çay...

Sessiz, sakin, güzel bu değişik manzaraları nerede bulacağız !!!

Yürüyüş yolları, şelaleleri, çeşitli bitki ve ağaçlarla süslü yamaçlarda piknik mi yapsak acaba??

 Unutmadan söyliyim!!! Gezmek, görmekten çok fotoğraf çekme ve spor yapma için o kadar çok gelen var ki:)

Özellikle baharda bence gelmek lazım ama Nisan - Kasım arası dönemi deniliyor.

Kahvaltı malzemelerini kendiniz de getirebilirsiniz. Doğa ile içiçe kahvaltı yapabileceğiniz onlarca, belki de yüzlerce mekan var.

 


Habitat parkı içerisinde bungolov evler hatta çok güzel bir restoranda var.. 

Ben biraz böyle ortamlarda doğalı daha çok severim, mangalda cız bız et olacak :P 

Dersenizzz... izne açık alanda! kurun mangalı...

Hatta; hafta sonu turları var kamp yapmaya ne dersiniz ???

 

Yüzünüzde o tebessüm oldu mu?

Sevgilerimle...

9 Mayıs 2013 Perşembe

İstanbul’da mutlaka görmeniz gereken 10 tarihi yer


 

Tarihi ile gerek yurtdışı gerekse yurt içi bir çok turistin ziyareti ile dolup taşan

 İstanbul’da mutlaka görmeniz gereken 10 yeri sizler için yazdık. 

www.iyidolas.com.tr

İstanbul, M.S. 330’dan günümüze kadar tam 3 farklı İmparatorluğa başkentlik yaptı. 

Bunun sonucunda farklı kültürlerin sentezi ve bir çok tarihi eser apaçık gözlerimizin önünde yer almaktadır.

 

Topkapı Sarayı
Bu saray günümüze gelebilmiş en eski ve en büyük saraylardan birisidir. İstanbul’un kurulduğu yer olarak bilinen Akropol tepesinde bulunur. Tarihi yarımada olarak bilinen coğrafyanın en uç noktasında 700.000 m2 özel araziye sahip bir alanda yer almaktadır. Topkapı Sarayı İstanbul’a yolu düşenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerin başında yer almaktadır.



Galata Kulesi

İstanbul’un fethinden önce, Ceneviz sömürge kenti olan Galata’nın, savunma amacıyla yapılan 24 kulesinden, ayakta kalabilen tek ve en anıtsal olanıdır. Gerek gündüz gerek ise gece ayrı bir atmosfer ile ziyaretçilerini ağırlamaktadır.



Dolmabahçe Sarayı

Saray, Karaköy’den Sarıyer’e kadar uzanan sahil şeridinin Kabataş ile Beşiktaş arasında kalan bölümünde bulunmaktadır. Denizden yer alınıp doldurulmasıyla ortaya çıkan alana yapıldığı için Dolmabahçe adını almıştır. Bu alan, 400 yıl önce Osmanlı’nın en büyük koyu olarak bilinmektedir.

Ayasofya

Dünya kültür mirasının en büyük birkaç eserinden biri olan “Bazilika” önemini 1470 yıla varan tarihinden almakta. Yapıldığı dönemde dünyada kendisi kadar muhteşem bir eser daha insanoğlu elinden çıkmamıştır. İşte bu sebeple banisi Justinyen açılış töreninde ünlü Süleyman Mabedini kastederek “Seni yendim ey Süleyman!” demiştir.

Yerebatan Sarnıcı

Bizansın en büyük su sarnıcı olan bu yapı, mistik havası ve devasalığıyla kesinlikle görülmesi gereken en önemli yerlerden biridir.

Sultanahmet Camii
Çinilerinden dolayı “Mavi Cami” adıyla da anılan, 6 minareli bu yapı, Mimar Sinan sonrası cami mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Ayasofya’nın tam karşısında, birbirlerine adete güç gösterisinde bunulurlarmış gibi konumlandırılmıştır. Mimarı Sedefkar Mehmet Ağa’dır.

Rumeli Hisarı

İstanbul’un Sarıyer ilçesinde bulunduğu semte adını veren hisardır. Boğazın en dar yerinde Fatih Sultan Mehmet tarafından savunma amaçlı olarak, Anadolu Hisarı’nın tam karşısına inşa edilmiştir. Burada konserler de düzenlenmektedir.

Kız Kulesi

İstanbul ve Üsküdar’ın sembolü haline gelen bu kule, yalnızlığın ve aşkın da sembolü olarak görülür. İki kıta arasındaki konumu sebebiyle de eşi benzeri olamayan bir yapı olarak anılmaktadır..


Çinili Köşk

Arkeoloji Müzesi karşısındaki iki katlı enteresan binadır. Fatih Sultan Mehmet’ in Topkapı Sarayında yaptırttığı ilk binadır. 1472 Tarihli yazlık köşk, sütunlarla hareketlendirilmiş cephesi, eyvanlı terası ve kesme çini dekoru ile Selçuklu tesirinde bir erken Osmanlı örneğidir. Giriş duvarında uzun kitabe yer almıştır. Giriş bölümü, üzeri kubbeli bir mekan olup, yanlarda tonozlu odalar yer vardır. 13-19 yy. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait seramik ve çiniler kronolojik sıralı sergilenmiştir 16 yy. İznik yapımı çiniler müzenin önemli eserleridir.

Yedikule Zindanları

İstanbul ve Türkiye’nin en eski açık hava müzelerinden birisidir. Her tarihi yapı gibi bu eser de uzun ve önemli bir tarihe sahiptir. Bizans döneminde yabancı kralları ağırlama amacıyla yapılan bu eser, Fatih Sultan Mehmet döneminde, 3 kule daha eklenerek 7 kuleli bir garnizon halini almıştır.





26 Şubat 2013 Salı

Cemre suya düştü..

Kediler martın yakın olduğunu haberdar ediyor... 

yaşasın dört vevsim.. 

yasasın tüm değişime rağmen mevsimlerin farkında yaşamanya çalışmak.. 

Yaşasın İstanbul... memleketim... 

Sıkı giyinip iş çıkışı biraz kışın son günlerinin keyfini çıkarmanız hayali ve dileğiyle..

8 Ocak 2013 Salı

GELİNLERDEKİ O SOFT MASUMİYET . . .

sizlerle paylaşmadan edemedim; AŞK ancak bu kadar saflığa yakışır... 
alt yazıya gerek yok, sözsüz yayınlıyorum...
sevgilerimle...










31 Ekim 2012 Çarşamba

SONBAHAR TATİL - KIŞIN GİDİLECEK YERLER

Sonbaharda gezilecek 10 yer

      Bu seneden kalan iznim var ve değerlendirmek istiyorum, başladım araştırmaya ... 

Belki benim gibi son kaçamak yapamak isteyenler olabilir....

 

        Yaz göç etti. O uzun güneşli günler hafif bir rüzgarda savrularak bizden uzaklaştı.  

Gidenlerin ardından nasıl boynu bükük bakılır ya öylece bakakaldık ardından.

      Sonra solgun yüzüyle eylül-ekim geldi. 

      "Eylül, (o) kırılgan mevsim!"

Ağaçlar sararan yapraklarını döktü, göçmen kuşlar yola koyuldu. Güneş bulutların ardına saklandı, yağmurun ve rüzgarın şarkısı başladı. 

Güz her şeyi kendi rengine boyadı.

      Şair ve yazarların "hüzün"le andıkları psikologların "mevsimsel depresyona" dikkat çektikleri bir mevsim sonbahar. 

Ama bir yanıyla da büyüleyici bir mevsim. 

Ağaçların yeşilden sarıya, sarıdan turuncuya ve hatta kimi zaman kırmızıya büründüğü, 

göğün çelik grisi renginin göllerin üzerine düştüğü günler muhteşem manzaralar vaat eder. 

Biz de sonbaharı farklı yaşamak isteyenler için bir liste çıkardık.


Yedigöller zamanı       
Sonbaharda mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerin başında gelir Yedigöller.  Güzün bütün renklerinin bir arada toplandığı ormanı, heybetli ağaçları, irili ufaklı gölleriyle bu doğa harikası bölge, Bolu'ya 42 kilometre uzaklıkta. 1965'te milli park ilan edilen Yedigöller, bitki zenginliği, engebeli arazisi, gölleri, şelaleleriyle hem uzun yürüyüşler yapmak hem fotoğraf çekmek için ideal bir yer. Yedigöller'e ismini veren göller birbirine yüzeyden ya da yeraltından su akışıyla bağlı. Göllerin isimleri şöyle: Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl, Kurugöl ve Seringöl. Milli parkta işaretli yolu takip ederek, yaklaşık iki saatte göllerin tümünü gezmek mümkün. Bu yolculukta size geyikler, sincaplar eşlik ederse şaşırmayın. Milli parkta sincap, karaca, geyik, ayı, tilki gibi hayvanlar ve 100'e yakın kuş türü yaşıyor. Yedigöller'e İstanbul'dan 3,5 saatte ulaşabiliyorsunuz.

Haydi Büyükada'ya!       
Sonbahar, adaları gezmek için ideal mevsim. Yazın sona ermesi ile birlikte adalıların çoğu İstanbul'a döndü. Deniz için günübirlik adayı ziyaret edenlerin kalabalığı da artık yok. İstanbul'da hafta sonu için kaçamak yapılacak yerlerin başında Büyükada geliyor. Şehrin kalabalığından, gürültüsünden, trafiğinden bir süreliğine de olsa uzak kalmak istiyorsanız Büyükada en güzel tercihlerden biri. Kabataş'tan vapura binmenizle birlikte martılar eşliğinde yaklaşık bir buçuk saatte varıyorsunuz adaya. 
Motorlu taşıta izin verilmediği için adada ulaşım fayton ve bisikletle sağlanıyor. Faytoncular turistler ve günübirlikçiler için küçük ve Büyükada turları düzenliyor. Küçük tur 5, büyük tur 12 kilometre sürüyor. Büyük tur için 50 TL, küçük tur için 40 TL ödüyorsunuz. Bir buçuk saat süren büyük turda adanın tamamını gezmiş, tüm güzelliklerini görmüş oluyorsunuz. Günlük 15 TL'ye bisiklet kiralayıp öyle adayı turlamak da mümkün. Aya Yorgi Tepesi'nde aynı adı taşıyan Ortodoks Rum Kilisesi ve manastırı var. Kilisenin yan tarafındaki sevimli kır lokantası yemek ve dinlenmek için ideal bir mekân.

Huzur Amasra'da       
Amasra hem tarih hem doğa arayanlar için en iyi adreslerden biri. İstanbul'a beş saat, Ankara'ya üç saatlik mesafede. Şehir, kuzeye doğru uzanan bir yarımada üzerinde, iki koylu bir yarımada biçiminde kurulmuş. Amasra'nın girişindeki Bakacak adı verilen tepeden şehri izlemek âdetten. Rivayet edilir ki Fatih Sultan Mehmet o günkü adıyla Amostris olan Amasra'yı fethetmeye geldiğinde (1460) tam bu noktada durmuş ve aşağıya baktıktan sonra şaşkınlıkla hocasına şöyle seslenmiş: Lala, çeşm-i cihan bura mı ola? Yani, dünyanın gözü burası mı? Gerçekten de aşağıdan iki mavi göz size bakar gibidir. Amasra'ya adımınızı attığınız anda zamanın genişlediğini hissedecek, bir huzur bulacaksınız. Günbatımında sahilde yürümek, akşam balık ve salatadan oluşan bir sofraya oturmak için senenin en güzel zamanı.

Eylülde Abant başkadır       
Abant Tabiat Parkı sonbaharın gelmesiyle birlikte bir başka güzelliğe bürünür. Sonbahar, kızılın, sarının rengine bular Abant dağlarını, yaylalarını... Dağ, orman, göl... Bir düş bahçesinin içinde bulursunuz kendinizi. İçinize çektiğiniz hava başkadır, rüzgâr başka, su başka... Saatlerce yürümek istersiniz. Yürümekten yorulduğunuzda göl kenarındaki kır kahvelerinde soluklanıp çayınızı içebilirsiniz.Bu milli parkı faytonla da gezme alternatifiniz var. Abant günübirlik tatilcilerin gözdesi.

Peribacalarını hâlâ gezmediniz mi?       
Kapadokya her mevsim güzel, ama sonbaharda bir başka güzel. Çünkü turistik dükkânların çoğu kepenkleri kapatmış, bağbozumu bitmiş, hasat tamamlanmış. Tarlalarda sarının sonsuzluğu var. Sonbahara has renkler peribacaları ile bütünleşmiş, harika manzaralar sunuyor. 


Bu anı fotoğraflayarak çerçeveletmek mümkün. Sabah serinliğinde balonla tur atıp bu coğrafyayı kuş bakışı seyretmek büyüleyici. Taş evleri gezmek, Avanos'ta Kızılırmak'ın kıyısında çayınızı yudumlayıp Kızıl Çukur'da yürüyüş yaparak güneşin batışı seyretmek ise ayrı keyif. Kapadokya gezisi için turizm firmalarının 3-4 günlük paketleri var. Konaklamanın dahil olduğu fiyatlar 200 ila 400 TL arasında değişiyor.

Kaz Dağları çağırıyor       
Dünyanın bitki çeşitliliği bakımından en zengin yöresi olan Kaz Dağları'nda sonbaharın tadı da bir başka oluyor. Çanakkale ile Balıkesir arasında bulunan Kaz Dağları, doğayla iç içe zaman geçirmek isteyenler için doğası, tarihî kalıntıları, dereleri ve şelaleleriyle görülmeye değer bir yer. Milli park olan Kaz Dağları'nın 25 kilometrelik bir bölümü, trakking, ciple off-road yapmak isteyenler için çok uygun. Bölgede yetişen doğal ürünlerden de satın alıp tadına bakabilirsiniz. Doğal yaşam için oksijen zengini olan Kaz Dağları astım hastalarının da uğrak yeri. Termal tesislerin de bulunduğu bölge tam bir tatil beldesi.

Güz güzeli Kaçkarlar       
Kaçkarlar'da artık güz kendi rengine boyadı tabiatı. Doğu Karadeniz silsilesinde bulunan, Türkiye'nin en yüksek dördüncü dağı olan Kaçkarlar, Karadeniz kıyılarından itibaren yükselmeye başlıyor. Görkemli zirveler, şelaleler, berrak göller ve zengin bitki örtüsü ile her tür sonbahar manzarasını burada görmek mümkün. Büyük bölümü Rize'nin Çamlıhemşin, geri kalanı Artvin'in Yusufeli ilçesi sınırlarında yer alan, en yüksek noktasını ise 3.937 rakım ile Kaçkar Kavrun Dağı'nın oluşturduğu Kaçkar Dağları Milli Parkı, zengin faunasının yanı sıra dört mevsim karlı zirveleri, buzulları, buzul gölleri ile de ünlü. 

Mardin'de taş evler dar sokaklar      
Mezopotamya ovasını üstten gören Mardin, ünlü taş evlerinin soluk havasıyla sonbaharı yaşıyor. Mardin'i gezmek için sonbahar, ideal bir mevsim. Tarihî dokuyla bütünleşmiş taş evlerin arasında, dar sokaklarda gezmek son derece keyifli. Üç dinin temsilcilerinin yaşadığı nadir şehirlerden biri olan Mardin'de Deyrulzafaran Manastırı, Mardin Çarşısı, Kasımiye Medresesi, Ulucami, Zinciriye Medresesi gezilebilecek yerlerden. Kasımiye'den güneşin batışını seyretmek için sonbahar iyi bir zaman. 


 
Yedi renkli göl: Eğirdir       
Gezilip görülmesi gerekli listenin başlarında yer alır Eğirdir. Isparta'nın bu şirin ilçesi daha çok aynı adı taşıyan gölüyle gündeme gelir. Eğirdir, 517 kilometrekarelik yüzölçümüyle Türkiye'nin en büyük doğal tatlı su göllerinden. Kuzeydeki küçük kısmı Hoyran, güneydeki bölümü ise Eğirdir olarak anılıyor. Rüzgâra ve ışığa göre renk değiştirdiği için yedi renkli diye nitelendiriliyor. Gölde iki küçük ada var: Canada ve Yeşilada. 

Anakaraya yolla bağlanan Yeşilada'da yerli ve yabancı turistlere hizmet veren ev pansiyonculuğu gelişmiş. Lokantalarında göl manzarasına karşı balık yiyebilirsiniz. Adanın doğa güzelliklerinin yanında tarihî zenginlikleri de bulunuyor. Aya Stefanos Kilisesi bunlardan biri. Canada ise Eğirdir ile Yeşilada arasında, sadece piknik alanı olarak kullanılan bir adacık. Eğirdir'in 30 km. güneyindeki Kovada Gölü de bu mevsimde mutlaka görülmeli.

Hem doğa hem tarih       
Van Gölü, doğal güzellikler, tarihî mekânlar açısından çok zengin. Göl Marmara Denizi'nin dörtte biri büyüklüğünde. Yöre halkı da göl demiyor, deniz diyor. Ünlü Akdamar Kilisesi, gölün güney kıyısına yakın bir adada. Tatvan'ın kuzeyindeki Ahlat, Selçuklu döneminden kalma mezar taşları ile adeta bir açık hava müzesi. Köprüsü ve kümbetiyle ilgi çekici. Van'a gittiğinizde sadece şehri gezmiyorsunuz Süphan Dağı'nı, Nemrut Krater Gölü'nü, Muradiye Şelalesi alternatiflerini değerlendirebiliyorsunuz. 

SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ yada İNSAN OLABİLMEK diyelim adına Dünyada EN BÜYÜK PLATFORM : BOYKOT DEDEKTİFİ

BİR TARAF OLMAK İÇİN Müslüman Olmanıza Gerek Yok,  yada  🇵🇸 Filistini Desteklemek ve İşgalci İsra*ili Sevmemek adına Sebep de beyan etme...

Arşiv


Binlerce Kere Tıklanıyoruz; Çok Teşekkür Ederim . . . MİLLLYON KERE MaşaALLAH...