10 GÜNDE olan KÜTÜR KÜTÜR TURŞU TARİFİ

 


Malzemeler

  • 500 gr salatalık
  • Küçük boy yarım karnabahar
  • 3-4 adet havuç
  • 500 gr ince kırmızı/yeşil biber/ acı seven jalepeno da alabilir
  • Lahananın yapraklarıyla sarma yapmıştım, kalın kök kısımları turşuya kattım
  • 2 baş sarımsak
  • 5-6 adet nohut
  • Maydanoz yada kereviz

Turşu suyu için:

  • 1 su bardağı üzüm sirkesi
  • 1 çay bardağı kalın turşu tuzu
  • 1 çorba kaşığı toz şeker
  • 2 kilo kaynamış soğutulmuş içme suyu
  1. İlk önce damacanadan aldığımız suyu ölçüp 2 kg kaynatıp biraz soğuyunca içine toz şeker – sirke ve kalın tuzu karıştırarak eritiyoruz. ( musluk suyu içinde klor bulunduğundan yine kaynatmayı unutmayın )
  2. Taze sebzelerimizi güzelce yıkayıp, iri dilimleyin ve kavanozlarınıza yerleştirin.
  3. 2-3 adet sarımsak ve nohut her kavanozunuzda bulunsun 👍.
  4. Sebzeleri doldurduktan sonra maydanoz yada kereviz koyalım 👍.
  5. Şimdi daha önce hazırlanan turşu suyunu dökelim içine ve sıkıca kapağını kapatın, sıkın.👩‍🍳 kapalı dolap’ta 10 günde oluyor 🎉Altına tepsi koyun bazen su taşabiliyor.Afiyet bal şifa olsun 🌺.


 

 

ÇITIR BALKABAĞI REÇELİ Doğal Köy Lezzetleri harika bir tatlı


ÇITIR BALKABAĞI REÇELİ Doğal Köy Lezzetleri harika bir tatlı

Hiç Pekmezli Balkabağı Reçeli görmüş müydünüz??? 

Köyden gelen kabakla enfes pekmezli kabak Reçeli, 

👌😍bu son siparişimizin resmi... 

Artık dostlarımızın siparişleri dışına açılmaya karar verdik

 Küçük kavanoz 120tl. büyük 150tl.




 
 



 

SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ yada İNSAN OLABİLMEK diyelim adına Dünyada EN BÜYÜK PLATFORM : BOYKOT DEDEKTİFİ

BİR TARAF OLMAK İÇİN Müslüman Olmanıza Gerek Yok, 

yada 🇵🇸 Filistini Desteklemek ve İşgalci İsra*ili Sevmemek adına Sebep de beyan etmek zorunda değilsiniz.

AMA Bu kadar zulüm varken, BİR İNSAN ÖLDÜRÜLÜYORKEN azıcık insan Olmanız Yeterli  🇹🇷

BU BİR REKLAM / İŞBİRLİĞİ YAZISI DEĞİLDİR !!!

BOYKOTDEDEKTİFİ

okuyun, takip edin, paylaşın,  tavsiye ediyorum.




 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Uzun zamandır yazmıyordum ama yazmadan olmuyor, 

sesimizi duyurun diyen insanlar varken durmak olmuyor, 

sosyal medya kullanmayan yada aktif paylaşımları görmeyen bilmeyenler de var ne yazık ki hala :(

CAN ALINIYOR GÖZ GÖRE GÖRE... YÜZLERCE, BİNLERCE.

Karınca misali de olsa küfrün karşısında durup, Hakk'tan taraf olmaktır şeref. Gazze için taraf ol! "Taraf olmayan bertaraf olur."

Ben daha önce boykot falan yokken 

Belki 5 belki 10 sene oldu coca-cola'yı eve almamaya gayret ederdim, çocuklar için bedenim kendim için limonata, taze sıkılmış meyve suları, şerbet, ayran tüketmekten zevk alıyordum.

 iPhone'a karşıyım kurumda kullandım ama sinir oldum istediğim herşeyi yükleyemiyorum, marka logo değeri adı aldında çok popüler gerçekten şahsım adına söylüyorum Samsung ve Mİ daha iyi olduğu görsel sonuçları aldım.

ve daha nice alanlarda elimden geldiği kadar kullanmayarak, almayarak ve hatta eşim bir zamanlar çok sevdiği halde STARBUCSa gitmeyerek yapabildim nice şeyler Şimdilerde boykot oldu, Biliyormusunuz gerçekten çok sevindim Starbucks dahil zaten hayatımda ya bir ya da ya 3 ya 4 kere girdim girmedim hatırlamıyorum Onda da kahve içtiğimi hatırlamıyorum sevdiklerimizle birlikte eşimiz dostumuzla girmiştik, hatta KAHVE DÜNYASININ çikolata lezzetini daha da çok seviyorum haklı çıktım şimdi zevkle söylüyorum,

Mevzunun özü şu şimdi KÖTÜYE - ACI ÇEKTİREN ZALİME destek veren firmalar dahil boykot ediliyor 

Evet Haklıyız Tabii ki de DEVLET YASAKLASIN diyenler çok çok fazla, devlet eliyle belediyeler eliyle bir güç müdahale etmezse yetersiz kalıyor yani bu adamları bizzat para desteği yapmayanlar bile boykot ediliyor günümüzde herşey karıştı da diyebilirsiniz,

ama deniyorum yine de çabalıyorum ben olarak bir damla da olsa o yangın sönsün diye !!!

ARTIK bu vesileyle zamanı geldi UYANMANIN, AKLIMIZI DAHA GÜZEL ÇALIŞTIRMANIN

Bakın örnek verelim, 

YENİ Bulaşık deterjanı üretiyor ülkemin güzel mühendisleri RENAX- ASPEROX SPARX - BORON - BORTAB - TAMPA ... çeşitler artıyor maşallah

Artık onların ürettiklerine mecbur değiliz 

Türkiyeyi birçok konuda geri kalmışlıkla durdurdular, ürettirmediler, olana teşvik ettirdiler, bu alanlarda gelişmeye üretmeye gerek duymadılar.. 

Söylenecek çok şey var.


 

 

 

YEREBATAN SARNICI MÜZESİ - İSTANBUL SULTANAHMET : The Basilica Sistern





ROTA : YEREBATAN SARNICI - İSTANBUL SULTANAHMET

Hem güzel bir gün geçirmek hem de çocuklarla kültürümüze dair dikkat çeken yerleri gezebilmek adına bugün Sultanahmetteyiz.

İBB tarafından restorasyon çalışmaları bittikten sonra yeniden ziyaret edilmesi gerektiğini düşündük, küçük ışıklandırmalar, içerideki geri dönüşümden yapılan küçük heykeller oldukça dikkkat çekiciydi zevk aldık. 

Tavsiye ediyorum.

Yapılan her detayı inceleyerek gezdiğimizde 45 dk. gibi bir süre içeride kalabiliyorsunuz, tabiki en çok dikkatlerini çeken ters Medusa taş yapıtları oldu...

 

Medusa’yla ilgili mitolojiye göre, 

Medusa yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç gorgonadan biridir.

 (Gorgonlar, Yunan mitolojisinde keskin dişli, saç yerine başlarında canlı yılanlar olan, dişi canavarlardır. Kız kardeşleri Euryale ve Stheno’dır. Ayrıca Medusa içlerinde ölümlü olan tek kişidir.) 

Bu üç kız kardeşten yalnızca Medusa olumludur ve kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir. 

O dönemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülükten korumak amacıyla gorgona kafaların resim ve heykelleri gibi Medusa’nın heykeli de buraya konulmuştur, bakan kişi taş olmasuın diye yan çevrilmiştir.”

 Tarih bilginizi iyi yüklenin ufaklıklara anlatırken macera dolu bir anı bırakmak elbette sizin elinizde.

***Astım yada solunum sıkıntınız varsa önceden tedbirli olun yoğun nemli bir havası var.
* Flaşsın olmamak kaydıyla resim çekebilirsiniz, 
** 15 yaş altı çocuklar ebeveyni ile giriş yapmak zorunda.

Bakım öncesi içerisinde balıklar yüzüyormuş :( yaşam şartları adına daha uygun olması düşünülerek düzenleme sonrası kaldırılmışlar. 
Çok güzel kareler çektim birkaçını buraya anı bırakıyorum.
 
Hala içeride dilek paraları tabiki bol miktarda vardı,

Yüzyıllar öncesine ait olsa bile hala çok şaşalı bir yapıt; 
o teknolojiyle bile İstanbul'da şehrin su ihtiyacını karşılamak üzere Bizans imparatoru I. Justinianus tarafından 526-527 senelerinde yaptırılmıştır. Toplam 9.800 m2 alanı kaplayan bu sarnıç sayesinde 100.000 ton su depolanabiliyormuş.
 Detaylı tarihçesine de aşağıda yer veriyorum, okumanızı tavsiye ediyorum
 
 

Ücretlendirme:

09.00-18.30 saatleri arasında ücretlendirme

Yerli Ziyaretçi: 200 TL / Yabancı Ziyaretçi: 800 TL

Öğrenci: 50

19.30-22.00 saatleri arasında ücretlendirme

Yerli Ziyaretçi: 350 TL / Yabancı Ziyaretçi: 1.300 TL

Öğrenci: 150 TL

* Kültür Bakanlığı’na bağlı olmadığı için Müze Kart geçmez.

* Giriş biletlerini Passo’dan online satın alabilirsiniz.


Tarihçe

Yerebatan Sarnıcı Müzesi, görkemli İstanbul tarihinin izlerini sürebileceğimiz en önemli kültür varlıklarının başında gelmektedir. Doğu Roma İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından yaptırılan bu büyük yer altı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilmiştir. Latincede “Cisterna Basilica” olarak adlandırılan yapının bulunduğu yerde daha önceleri Stoa Bazilikası bulunduğundan, kimilerince “Bazilika Sarnıcı” olarak da anılmaktadır.

80.000 ton su depolama kapasitesiyle şehrin en büyük kapalı sarnıcı olan ve diğer kapalı sarnıçlardan daha fazla devşirme taşıyıcı elemana sahip olmasıyla dikkat çeken Yerebatan Sarnıcı; yaklaşık 10.000 m2 alanı kaplayan; uzunluğu 140 metre, genişliği 70 metre olan dikdörtgen biçimli devasa bir yapıdır.

Yazılı kaynaklara göre suyollarından ve yağmurdan elde edilen suyu, imparatorların ikamet ettiği Büyük Saray ve çevresindeki yapılara dağıtarak yüzlerce yıl şehrin su ihtiyacını karşılayan Yerebatan Sarnıcı’na, tarihi suyollarından biri olan Hadrianus İsale Hattı’ndan da su sağlanmıştır.

Sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütun bulunmaktadır. Birbirine 4.80 metre aralıklarla dikilen bu sütunlar, 28 sütun içeren 12 sıra meydana getirmektedir. Çeşitli mermer cinslerinden yontulmuş sütunların büyük bir kısmı tek parçadan, bir kısmı da iki parçadan oluşmaktadır.

 


Sütunların başlıkları ise farklı özellikler göstermektedir. Bazıları “Korint” üslubunu yansıtırken bazılarında bezemesiz sade başlıklar öne çıkar. Sarnıçtaki sütunların köşeli veya yivli biçimde olan birkaçı hariç çoğunun silindir biçimli olduğu gözlemlenmektedir.

Sarnıcın tuğladan örülmüş 4.80 metre kalınlığındaki duvarları ve tuğla döşeli zemini, Horasan harcından kalın bir tabakayla sıvanarak su geçmez hale getirilmiştir.

1453 yılında İstanbul’un fethinden sonra Topkapı Sarayı’nın ihtiyaçları için bir müddet daha kullanılan tarihi sarnıcın, bölgede yavaş yavaş konutlaşmanın başlamasıyla halk tarafından kullanıldığı da bilinmektedir.

16. yüzyılın ortalarına kadar Batılılar tarafından “fark edilmeyen” yapı, bu dönemde adeta yeniden “keşfedilir”. 1544-1555 yılları arasında İstanbul’da yaşayan Fransız doğa bilimci ve topografya uzmanı Petrus Gyllius, keşfi gerçekleştiren kişi olarak karşımıza çıkar. Sarnıcın ölçülerine dair ilk tespitleri ortaya koyan kişi olan Gyllius’a göre, Konstantinopolis’in en büyük su mahzeni, 336 ayak uzunluğunda,182 ayak genişliğindedir; çevresi ise 224 Roma adımını buluyordur. Yapının sütunlarını saymayı da ihmal etmeyen Petrus Gyllius, tam 336 sütunu kayda geçirir ve sarnıcın tepesinde birçok kuyu olduğunu araştırmasında not düşer. Gyllius’un, “Kovalarla su çekerler; hatta sarnıç içerisinde kürek çekip kandillerle ışıklandırır ve balık avlarlar. Kuyulardan sarnıç içerisine hava ve ışık sızmakta, balıklar ışığın altında yüzmektedirler,” cümleleri, o vakitler mahalle ahalisinin sarnıçtan “haberdar” olduğunu geleceğe aktarmıştır.

Osmanlı’da, III. Ahmet döneminde mimar Kayserili Mehmet Ağa tarafından ilk kez, II. Abdülhamid döneminde ise ikinci kez onarım gören Yerebatan Sarnıcı, ilerleyen yıllarda da onarımdan geçmeye devam etmiştir. 1955-1960 yıllarında kırılma riski altındaki 9 sütunu kalın bir beton tabakasıyla kaplanarak dondurulmuştur. 1985-1987 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gerçekleştirdiği kapsamlı onarım ve temizlik çalışmalarında, Yerebatan’ın en önemli simgesi olan Medusa başı kabartmalı bloklar keşfedilmiştir. Sütun kaidesi olarak kullanılan Medusa başlarından yapının batısında konumlanmış olanı ters, doğusundaki ise yatay olarak durmaktadır. Roma heykel sanatının en özel örneklerinden biri olan ve ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaşan Medusa başları, birçok efsaneye de konu olmuştur:

Bir efsaneye göre Medusa, Yunan mitolojisinde yer altı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgon’dan biridir. Bu üç kız kardeşten yılanbaşlı Medusa, kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir.

Başka bir rivayete göre de Medusa; siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücuduyla övünen bir kızdır. Medusa, Zeus’ un oğlu Perseus’u seviyordur. Bu arada Athena da Perseus’u seviyor ve Medusa’yı kıskanıyordur. Bu yüzden Athena, Medusa’nın saçlarını yılana çevirir. Artık Medusa’nın baktığı herkes, taşa dönüşecektir. Daha sonra Perseus, Medusa’nın başını keser ve onun bu gücünden yararlanarak pek çok düşmanını yener.

Restorasyon sonrası 1987 yılında bir gezi platformu düzenlemesiyle İBB tarafından müze olarak ziyarete açılan görkemli yapı, zaman içinde çeşitli ulusal ve uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapmıştır.

İstanbul gezi programlarının ayrılmaz bir parçası olan bu gizemli mekânı, bugüne kadar ABD Eski Başkanı Bill Clinton’dan Hollanda Başbakanı Wim Kok’a, İtalyan Eski Dışişleri Bakanı Lamberto Dini’den İsveç eski Başbakanı Göran Persson’a ve Avusturya eski Başbakanı Thomas Klestil’e kadar birçok kişi ziyaret etmiştir. İBB Miras tarafından hayata geçirilen tarihinin en büyük restorasyonuyla güçlendirilerek daha nice yüzyıllara tanıklık etmek üzere 22 Temmuz 2022 tarihinde yeniden kapılarını açan Yerebatan Sarnıcı Müzesi, yeni nesil müzecilik anlayışıyla ziyaretçilerini ağırlamaya devam etmektedir. Kültür AŞ’nin ev sahipliğinde geçici sergiler, çağdaş sanat gösterileri, kültür sanat etkinlikleri ve dinletilere de ev sahipliği yapan eşsiz müze, derin hafızasıyla geleceğin sanatına dair bir evren oluşturmayı amaçlamaktadır.

 

BOL MALZEMOS evde pizza nasıl yapılır ?

 


Bol Malzemos Pizza Evde Nasıl Yapılır ?

Malzemeler

Hamuru için:

  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 2 çay kaşığı kuru maya
  • 1 çay kaşığı toz şeker
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 4 su bardağı un

Üzeri için:

  • 2-3 kaşık domates salçası
  • Kekik
  • 2,5 yemek kaşığı  ketçap
  • Yarım su bardağı sıvı yağ

Üst malzemesi için:

  • Sosis-salam
  • Soğan
  • Sucuk
  • Domates
  • Biber
  • Zeytin
  • Mantar
  • Rendelenmiş bol kaşar peynir 
  1. İlk önce hamurunu yoğurun.
  2. Mayayı ılık süt ile yumuşatın ve yağ un tuz şeker ilave edip yoğurun.
  3. Cıvık bir hamur olmalı.
  4. Bu tarifin kıvamı tam ama biraz kalın kenarlı olsun derseniz 1 bardak un daha arttırin ( bu sefer ben öyle yaptım) tabi un ilave ederseniz biraz cıvık hamur olması için şu da ilave etmelisiniz.
  5. Yoğurma bitince derin bir kapta etrafını sararak yarım saat mayalanır bekleyin.
  6. Malzemesi bol olan bir pizza yapıyorum 😊💐.
  7. Bu ölçüler 5 bardak un ile yapılmış ve 2 fırın tepsisine tam geliyor.
  8. Bu sırada diğer üst malzemesini dilimleyin hazır olsun.
  9. 1 paket 🍄 mantar tam geliyor, 500 gr kaşar gidiyor, sosis sucuk mısır biber lezzeti arttırır.
  10. Ve tepsiye kağıdı serin.
  11. Hamurumuz elinize yapışır yağ ile elinizle bastırarak yayın.
  12. Üzeri için salçalı sosumuzu sürelim.
  13. Soğan koymak tercih meselesi.
  14. Halka şeklinde koyabilirsiniz veya koymaya bilirsiniz.
  15. En üst sebze yerleşimi size bırakıyorum 👩‍🍳👩‍🍳👩‍🍳.
  16. Süslemek bu işin sanat kısmıdır.

Püf noktası:

  • Kaşar koymayın piş sin tepsiyi çıkarmadan üzerine dökersiniz, elinizde akan bir kıvam olur.
  • 180-200 derece fırında kızarana kadar pişirin.

ÇOKKK resim çekmek isterdim ama hemen bitti :(( Afiyet olsun 😘.

 




PİZZA KRAKER (Tırtıl Kurabiye) *** Not: Marketten almayın artık evde yapın :)

 

Pizza Kraker (Tırtıl Kurabiye) Tarifi İçin Malzemeler

  • 125 gram tereyağı (oda sıcaklığında)
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 adet yumurta (sarısı içine beyazı dışına)
  • 1 yemek kaşığı sirke
  • 1 yemek kaşığı toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası (arttırabilirsinizde)
  • 1 tatlı domates salçası
  • 2 çay kaşığı tuz
  • 1 tatlı kaşığı pul biber
  • Çay kaşığının ucuyla karabiber
  • 1 çay kaşığı kekik
  • 1 türk kahvesi fincanı çörek otu
  • 2 yemek kaşığı haşhaş
  • + kıyılmış kapya biber de ilave edenler duydum
  • 1 paket kabartma tozu
  • Aldığı kadar un  

 


  •   




YUSUFÇUK BÖCEĞİ - mavi kanatlı helikopter - kelebek



 2011 yılında Jeremy Ryan Sparks’ın 

Kentucky Üniversitesinde hazırlamış olduğu master teziymiş.

 “Yusufçuk Böceği

 “Bir yusufçuk böceğinin mühendislik master teziyle ne alakası olur ki?

 


 

BATTANİYE 'den KABAN YAPALIM MI ? Malum fiyatları çok arttı :)



VİNTAGE BATTANİYEnin GERİ DÖNÜŞÜMÜ

video burda 👇

 

Yeni sezon kaban fiyatlarına çözüm bulundu :):)
Şaka bir yana @an_erin battaniyelerden harika kabanlar ve ceketler dikiyor 

sayfasında daha farklı modeller de var. 

El becerisine güvenen var mı? Kimler mantıklı buldu?

MUZ KABUĞUNU ATMAYIN, SADECE 2 hafta hadi deneyin :)

 

BEN ÇOK AMA ÇOOOK SEVERİM

İnsanlık hali Olurda gün gelir unutursam diye :)

SİZLERLE de paylaşarak burada kalıcı olsun istiyorum ...

Meyvesini zaten hepimiz tüketiyoruz; Özellikle çocuklar, jhamileler, büyükler, sevenler hatta sevmeyenler...

İçi kadar kabuğu da besleyici olan ve sayısız faydaya sahip olan muzun kabuğunda 

çok fazla miktarda demir, potasyum, B vitaminleri, C ve K vitaminleri bulunuyor. 

Ayrıca antioksidan, antifungal, antibakteriyel ve enzimatik özellikleri barındıran muz kabuğu bu yönüyle birçok derde de deva oluyor.

  • Her gece dişlerinizi fırçaladıktan sonradişlerinizi ovalayın, Lekeleri açıyor renk tonu beyazlıyor.

  • iltihap önleyici; cildinizde akne, sivilce yada yağlı doku oluşumunuz varsa 1 hafta ovalayarak geçer.  

  • *göz altı torba ve morluklar için 15 dk. her akşam mutlaka kullanın farka inanamayacaksınız, hatta içine biraz aloe vera ile masaj yapın harika :))

  • böcek, kaşıntı ve minik yaralara ilk anda direk muz kabuğu bastırın, 5 dk.ovalayın bu kadar basit.

  • kıymıklar varya hani elinize batan! muz kabuğunu o bölgeye temas edicek şekilde bağlayın 5 saat sonra çıkıyor, inanamayacaksınız.

  • hani baş ağrısı için patates bağlarlardı anneler, muz kabuğuda çok etkili.

  • siğil, sedef hastaları acılı bölgeye bağlayarak tedavi amaçlı kullanıyorlar.

  • aa unutmadan hani o deri ayakkabılarınızı varya harika cila yapıyor, hemde sağlıklı yani,

  • kaç oldu sayamadım, birde rondodan çekip içine çayın biten demini karışıtırıp çiçeklerinizin dibine bir kaç tutam yerleştirin doğal gübre.

E bu saatten sonra atmazsınız değil mi?

yazık çöpe atılır mı bu kadar faydalı şey, aşkolsun


Ispanaklı Doğum Günü Pastası (Köstebek Kümbet De Deniyor)


 Keki için;
•    4 adet yumurta
•    1 su bardağı toz şeker
•    1 su bardağı taze ıspanak püresi 

( 20ad. Kuzu ıspanak yaprağı + 2 kaşık sıvı yağ + 3 kaçık su ile rondoda çektim )


•    1 su bardağı un
•    1 paket kabartma tozu
•    1 paket şekerli vanilin
 

Kreması için;
•    1 paket vanilin
•    1 poşet krem şanti
•    1 çay bardağı süt ile iyice çırpıp hazırlayın, buzdolabına atın.
 

Şanti Karışımı için;
•    1 paket vanilyalı puding ( 3,5 bardak süt ile hazırlanan miktar)
•    3 su bardağı süt ile pişirin, tam kapatmadan önce içine
•    1 su bardağı Hindistan cevizi katıp karıştırın, ocaktan alın soğusun… 

Soğuduktan sonra buzdolabına attığınız krem şantinin yarısını içine katıp iyice karıştırın, 

kremamız hazır…

* Krem şantinin yarısını üzerini süslemek için kullanacağız
 

Keki ıslatmak için
•    1 bardağa 2 kaşık şeker karıştırılmış süt
 

İçine ;
•    1 Adet Muz
•    1 salkım çekirdeksiz İzmir üzümü
•    1 çay bardağı çikolata damla
•    1 çay bardağı iri kıyılmış ceviz

Üzeri için;

•    Şekerli süsleme
•    Yarım paket Çikalatalı sos (1 su bardağı süt ve 1 çay kaşığı nescafe ile pişirerek hazırladım)

 

  • Önce keki için şeker ve yumurtaları iyice çırpın, ıspanak püresini de ilave edin, 
un, kabartma tozu ve vanilin ile karıştırarak harcımızı hazırlayın.

  • Kelepçeli 26 cm kalıbı kullandım, içine kağıt kullanıyorum, 
önceden ısınmış 180derecede fanlı 30 dk.da benim fırınım pişiriyor… 

  • Çıkarınca soğumasını bekleyin ve tam ortadan yatay olarak bıçakla kesin, 
2 cm kalınlığında iki daire kekiniz olacak. 
İkisini de 2 kaşık şekerle hazırladığımız süt ile ıslatın.

  • 1 daire kekinizi orta boy borcam tencere içine çukur şeklinde yerleştirin, içine krema sürün ve muz dizin, 
tekrar krema sürün, çikolata damla ve ceviz dökün, 
tekrar krema sürün ve üzümleri yerleştirin, iç harcımızı bitirin….

  • Diğer yuvarlak kekimizi de tam üzerini kapatacak şekilde üzerine yerleştirelim, 
kenarlarından 1 cm kadar kestim tam oturması için, bilginize… 
 bu şekil buzdolabında dinlendsin, ben çikolata sosumu pişiriyorum, 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  • 1 saat sonra ayaklı kek standıma ters çevirerek çıkartıyorum, 
çikolatalı sosum biraz soğudu üzerine döküyorum, 
iyicekaplama yapmadım, çikolata akan şekli hoşuma gidiyor, 
krem şantinin yarısını ayırmıştık onunla üzerini şekil veriyorum… 
ve renkli şekerleme ile süsülüyorum…

  • İnanın bu kadar uzun uzadıya anlatılınca çok oldu, 
yoksa biri soğurken diğerini hazırlıyorum çabucak oluyor… 
Ama özverili sunumlar güzel olur… 
Böyle şık şeylere her zaman vakit ayırın…

Afiyet bal şeker olsun…

Doğum gününüz kutlu olsun 

 

Fırın Sütlaç Tarifim - 6 Kişilik - Toprak Güveç Kabında Yapılışı

 

 Fırın Sütlaç  En sevdiklerimden Serin, lezzetli pratik ve çok lezzetli, 

hadi yapalım...

  • 1 litre süt
  • 1 su bardağı şeker
  • Yarım su bardağı pirinç
  • 2-2, buçuk yemek kaşığı buğday nişastası
  • 1 paket vanilya
  • 2 su bardağı su
  • Yarım su bardağı süt (nişastayı açmak için)

Üzerine ;

  • 1 yumurta sarısı
  • Fındık
  • Fıstık
  • Ceviz içi


 

AYASOFYA

AYASOFYA CAMİİ 

aya sophia mosque

916 yıl kilise olarak ibadete açık olan yapı, 
Fatih Sultan Mehmed'in 1453'te İstanbul'u fethetmesiyle camiye çevrilmiştir. 
29 Mayıs 1453'te, Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u aldığında, 
Ayasofya yaralı Bizans askerlerinin, kadın ve çocukların sığınma yeriydi.
İstanbul'un Osmanlı Devleti'nin eline geçmesinden sonraki birkaç gün boyunca Ortodoks Kilisesi mensupları Ayasofya'da ibadete devam etti.
1 Haziran 1453'te İstanbul'daki ilk Cuma namazını burada kılan Fatih Sultan Mehmet, 
Ayasofya'nın Osmanlı yönetimi altında cami olarak hizmet vereceğini duyurdu. 
Mihrap ve minber yapıldı, çan ve Haç kaldırıldı. Mozaiklerin üstü kapatıldı.

...

AYASOFYA NEDEN MÜZEYE ÇEVRİLDİ?
 
1923'te cumhuriyetin ilanından sonra cami olarak kullanılmaya devam etse de, 
Ayasofya 1931'de kapatıldı. 
Ayasofya, Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu kararı ile 1935 yılında müzeye dönüştürülmüştür. 
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği izin sonrası başlayan çalışmalar 15 yıl sürdü ve 1947'de tamamlandı.
1996'da Dünya Anıtları İzleme listesine alınan Ayasofya'nın kubbesi ve minareleri, Dünya Anıtları Fonu'nun da desteğiyle 1997-2002 arasında restore edildi. 
Müze aynı zamanda UNESO Dünya Mirası listesinde.
Açılışından İstanbul'un fethine kadar 915 yıl kilise, 1453'ten 1934'te alınan kararla müze oluncaya kadar cami olarak kullanılan, 86 yıldır da müze olarak hizmet veren Ayasofya, 
Türkiye'de yerli ve yabancı turistler tarafından en çok ziyaret edilen yapıların ilk sırasında yer alıyor.
Ayasofya'da müze olduktan sonra da çeşitli dönemlerde restorasyonlar yapıldı.

Ayasofya'da Temmuz 2016'da düzenlenen Kadir Gecesi programında 85 yıl aradan sonra sabah ezanı okundu.
Ekim 2016'da Ayasofya'nın ibadete açık olan bölümü Hünkar Kasrı'na,
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından uzun yıllardan sonra ilk kez asaleten imam atandı.
2016 itibarıyla Hünkar Kasrı bölümünde vakit namazları kılınmaya ve minarelerinden Sultanahmet Camisi ile 5 vakit çifte ezan okunmaya başlandı.
İstanbul'un fethinin 567. yıl dönümünün kutlandığı bu yıl ise 29 Mayıs 2020'de Ayasofya içinde Fetih Suresi okundu.

Ve Yarın
23 Temmuz 2020'de ...
Benim ülkemde
benim kıta sahanlığım içinde
benim bayrağımın altında
benim camimde cuma namazı da kılınacak ...




 Not : Halıların rengi özellikle turkuaz seçilmiş, 
bir araştırdım aslında ne kadar önemliymiş bu ton...


 

#Turkuaz, camgöbeği yeşil rengin hafifçe mavi tonudur,
Türkiye'nin #Akdeniz sahillerinin renginden esinlenilerek türetilmiştir. 
Türk'ün Fransızca'daki karşılığı olan #Turquoise 'den gelmekte ve literatürde Türk mavisi olarak bilinmektedir.
 

Beni bilirsiniz:) Nasıl da çok severim 🌺


BİZE Empoze edilmeye çalışılan YENİ DÜNYA : #Adrenochrom #pizzagate nedir bilen var mı ??


Bugün bir yazı okudum #Adrenochrom #pizzagate nedir bilen var mı!!! 

yada 

Sandra Bullock genç kalabilmek adına ne enjekte ettirdiğini duydunuz mu ?? 

 

Tükçe izlemek için tıklayabilirsiniz

Açın, okuyun, öğrenin !

her geçen gün gördüklerim, artan bu absürt yaşamlar, 
dinler arası eşitlik dedikleri, #lgbt, #virüs, #spermbankası #taşıyıcıanne lik 
hatta yakında siperm bankasından doğanların çocukların evliliklerini ...
Yediklerimizin ne kadarının gıda olduklarını ...

 herşey zaman içinde yavaş yavaş normalleştirildikçe 
çocuklarımıza bu hayatta nelerin YANLIŞ olduğunu nasıl öğreteceğiz, 
DOĞRU bildiklerimin ne kadar kabul göreceğinden ben artık korkuyorum 

.
.
.
Bu çocukların organlarını, derilerini, kanlarını alanlar kaportacılar mı?
Tinerciler mi? Fırıncılar mı? Bakkalcılar mı?
Kim, kim? 
-Doktorlar, Profesörler!
(İşini islam hassasiyetiyle yapanları tenzih ederim)
.
.
.

Doğru bildiğimin, inandığımın ardında bir damla da olsa yazıyorum,
1 kişi de okusa yazamaya devam edeceğim...
  

7. Koğuştaki Mucize


Arşivimize bir tane film daha ekleyelim....

7. Koğuştaki Mucize, 

İlk izlediğimde etkilendiğim, hatta not alıp sizlere mutlaka yazmalıyım dediklerimden... 
5 milyonun üzerinde izleyicisi Türk sinema tarihinin en çok izlenen 8. filmi oldu. 
aslında itiraf ediyorum çok geciktim :(

Ege kasabasında 1983 yılında küçük bir kız ölür;
Zihinsel engelli bir babanın (Aras bulut gerçekten çok iyi oynamış👌👌👌👌👌👌)
 siyah önlüğünü giyip yeni ilkokula giden kızı ile aynı zeka yaşında başına gelenleri konu almış, 
küçücük bir kızın umuduyla adaleti ozamanlarda aramışlar ...

Şimdiki gibi miydi eskiden diye... 
başlar hani büyüklerimiz...
 
kerpiç evler, ev yapımı çabalar, ilk öğretmenim, hayat şartları, 
askeriye, hayata el koyanlar, kanunları kurallar varmış, 
vicdansızlar cabası, günümüz şartlarına çok şükür.

Tüm hepsini senaryoyu yazabilirim bunlar hep bildiğimiz yaşamlar... 

Bir umudun peşinde giden küçük kızı sevdim,
Ona gerçekten inananları sevdim,
Ama en çok güzel yürekli insnaları sevdim, 
özlüyor insna samimiyeti her daim...
Geçmiş anılara döner gibi oldum, benim de okula giderken kırmızı bir çantam vardı, 
ilk onu almıştık siyah önlüğümle beraber...

 Neyse...

Memo'nun başına gelenler de aynen öyle, suçsuz yere neler çekiyor, 

izleyin bakalım 7. Koğuştaki Mucize onu kurtarabilecek mi?

 



Çağan IRMAK Babam ve Oğlum filmini anımsattı biraz bana ...

10 dk. da Ev Yapımı Limonata

Tarifim harika 👏

Bu kıvamı lezzeti dışarıda bile bulamıyorum 😣

Oğlum bile arada ister oldu 👩‍🍳

Rengi tadı harika

Malzemeler

  • Dondurucuya 2 saat önceden atılmış 2 adet limon + 1 adet portakal(yada yeşil elma)
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 çay kaşığı dolusu limon tuzu (ekşi sevenler 1 tatlı kaşığı da koyabilirsiniz 👍)
  • 3 litre su
  • Taze nane



  1. Dondurucu da sürekli portakal + limon hatta yeşil elma atar oldum😊.
  2. Dondurucu dan çıkarınca 5 dk. Suda bekletin meyveleri.
  3. Portakalın turuncu kabuk kısmını incecik soyuyorum.
  4. Hemen alt katmanı beyaz kabuk kısmını soyup atıyorum çöpe.🌺 püf noktası beyaz kısmını kullanmayın acı yapıyor.
  5. Portakalın turuncu dış kabuk ve içini rondoya 5-6 parça bölüp atıyorum.
  6. Aynı şekilde limonun da iki kök sap kısımları ve iç beyaz kısımlar çöpe gidiyor, sarı dış cephe ve içi rondoya atıyorum.
  7. 2-3 dk çalıştırıp parçalıyorum içine 1 su bardağı şeker, limon tuzu ekleyip 3 dk daha çalıştırıyorum.
  8. Son olarak benim robot büyük boy 1 kilo su ekleyip iyice parçalıyorum.
  9. Hazır olunca tülbent yardımıyla süzüyorum, iyice tortu kalınca üzerine 1 kg su daha karıştırarak sıkın özü kalmasın. Sıktıkça son su 1 kiloyu daha karıştırın.
  10. Şişelere koyun ve içine taze nane yaprağı koyun, hazır.
  11. Soğuk servis yapın 💐.
  12. Afiyet bal şifa olsun 😘

Hz. Peygamber (s.a.v) "Ölüm dışında hiçbir hastalık yoktur ki, çörek otunda onun için bir deva bulunmasın" demiş...


Bağışıklık sistemimizi her türlü virüs ve mikroba karşı sağlamlaştırmak için ; 

- Paket gıdalardan, kimyasal deterjan, parfüm vs sentetiklerden, margarin ve türevi trans yağlardan uzak durmalıyız.
Çünkü; 
Zararı terk, faydayı celbetmekten efdaldir!" 
-Kuran Şifadır.. 
Evvela farzlarımızı yerine getirmek, sünnetlere dişlerimizle tutunmak gerekir.
Rabbimiz Celle Celaluhu ve Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem ne emretti ise hayrımıza, neyden nehyetti ise şerrimizedir.
Manevi sağlığımız herşeyden önemlidir.
Çünkü; Kalp hasta ise, bedenin sağlıklı olması fayda vermez.
Kalp sağlam ise, bedenin bozulması zarar vermez..
Rabbimizin emirlerine sarılmak bizleri her daim korur,
Kuran-ı Azimüşşan ve emirleri en büyük şifa kaynağımızdır. 
-Birde Rabbimizin imtihan ettiği dertlerimiz için, bize merhamet ederek lütfettiği faydalı nimetleri vardır.
Efendimizin bildirdiği üzere çörekotu ve bal bunların en başında gelir.. 
Şimdi sizlere güzel bir tarif vereceğim.

1 kişi için;
2 bardak suyu kaynatıyoruz. 
Kaynadığında 1 yemek kaşığı çörekotu ve 2 diş sarımsağı atıyoruz.
Sarımsakları kabuğu ile çıtlatıp atıyoruz. Ben kürdan ile bir kaç yerinden de deldim.
Kısık ateşte 10-15 dakika kaynatıyoruz.
Sabah akşam içebilirsiniz.
ben bardağa koyduktan sonra içerisine 1 kaşık bal ve kaşığın ucuyla toz zencefilde ekliyorum.
Hamilelerde içebilir.
4 yaş altı bebeklerinize de 1-2 tatlı kaşığı verebilirsiniz.
Manevi tedbir olarak bol bol avuçlarınıza okuyun kendinizi ve yavrularınızı başından topuğuna kadar mesh edin..
Bunu Peygamberimiz her gece yapardı, hikmetleri çoktur.

Rabbim bu günlerimizi razı olduğu şekilde atlatmamızı nasip eylesin, korku ve endişelerimizi kefaret etsin.. 
Tedbir bizden, takdir sendendir Rabbim.. 
Biliriz ki tedbirimiz takdirinin önüne geçmez,
bu sebeple her ne olursa olsun bizlere dimdik durmayı, kaosa sürüklenmemeyi, her daim güçlü olmayı nasip eyle..
Bizlere Müslüman basireti ver..
Bugün bu biyolojik savaşın idrakına vardık,
peşine şifaymış gibi sunacakları aşı, çip, ilaç her ne ise tüm bunlardan bizi ve ehlimizi muhafaza eyle..
Bizler fıtratımızda yaşamak, bir Müslüman gibi ölmek istiyoruz tatbik ettir Ya Rabbi!
Yağmur İbiç

ZARA ! Kasım Fırsatları Kara Cuma Alışveriş Çılgınlığı

Eski Bir Zara Çalışanından 

Markanın Pazarlama Stratejisine Dair İtiraflar !!! 👈👈👈

Markaların birbirinden farklı pazarlama stratejileri var. Tabii ki çoğu çalışan da bu stratejilerden haberdar.

Günümüz tüketim toplumda markalar birbirleriyle rekabet edebilmek adına farklı pazarlama stratejileri geliştiriyor. Özellikle moda alanında ise bu rekabet çok daha canlı diyebiliriz. Yüzlerce marka her yıl, tüketiciye hitap etmeye ve gelirlerini artırmaya çalışıyor. Tabii ki rekabetin bu kadar kızıştığı bir ortamda yerlerini korumak için stratejilerini iyi belirlemeleri gerekiyor. Zara da bu markalardan biri. Küresel bir marka olan Zara’nın yurt dışı şubesinde çalışan eski elamanlarından biri de popüler olan markanın ürünlerini pazarlamak için nasıl stratejiler kullandığını açıkladı. Detaylara birlikte bakalım.

Eski bir Zara çalışanı “muhtemelen, dünyanın en yenilikçi dağıtım ağı” olarak tanımladığı markanın pazarlama stratejilerini açıkladı

 Neredeyse dünyadaki her büyük şehirde mağazası olan Zara’nın kıyafetleri hem ünlüler hem bloggerlar tarafından sıkça tercih ediliyor ..

Peki Zara nasıl bu kadar başarılı? İşte popüler markanın pazarlama stratejilerinden bazıları; 

1. Zara çalışanları mağazada beğendikleri kıyafetleri almıyorlar ! 

Zara çalışanları, çok sevseler bile mağazadan kıyafet almıyorlar. Bunun yerine, modelleri çevrimiçi sipariş ediyorlar. Bu ise, kimsenin denemediği tamamen yeni bir ürün almak için. İnternetten sipariş verildiğinde ürünün daha önce denenmemiş olma olasılığı çok daha yüksek. Ayrıca, beğendiğiniz bir ürünün bedeninizi uygun olanını mağazada bulamazsanız, internet üzerinden sipariş verebilirsiniz.

2. Bir ürünü beğenip ertesi gün satın almaya gelirseniz bir şey bulamayabilirsiniz

Satış sırasında, mağazalardaki kıyafetler genellikle taşınır. Bu, koleksiyonların değiştiğine inanmamızı sağlamak için yapılır. Bir gün önce gördüğünüz bir ürünü daha sonra bulamadıysanız muhtemelen daha arka raflara kaldırılmıştır. Ön tarafta ise yeni koleksiyondan kıyafetler vardır.

3. Tüm çalışanların indirim almak için kullandıkları bir kart bulunuyor, ZARA'da çalışan dostlarınızı bir yoklayın :)

Zara çalışanları, sadece Zara mağazalarında değil, İspanyol Inditex şirketindeki tüm mağazalarda indirim imkanı sunan özel bir kart kullanıp, personel indirimi alabiliyorlar. Bu kart; Pull & Bear, Massimo Dutti, Oysho, Bershka, Zara Home, Stradivarius gibi mağazalarda da kullanılabiliyor.

4. Mankenlere giydirilen kıyafetler özenle seçiliyor 

Bazı insanlar en pahalı modellerin mağazadaki en popüler yerlere yerleştirildiğini düşünüyor. Aslında bu doğru değil. Vitrindeki ve ve mağaza içerisindeki mankenlere giydirilen kıyafetler, satışın çok olduğu ürünler. Mağazanın ana hedefi mümkün olduğunca çok kıyafet satmak. Bu nedenle de diğer ülkelerde popüler olan ve çok satılan ürünler vitrinlerde kendine yer buluyor. Sonuçta bir ülkede satış rakamları başarılı olduysa diğer ülkede de olma şansı var.


5. Koleksiyonlar farklı kalitede hazırlanıyor

Zara’nın 4 koleksiyonu bulunuyor; Basic, Woman, TRF ve Studio. Basic koleksiyonu genellikle günlük giyim için kıyafetler içeriyor. Zara Woman, özel tasarım ve daha kaliteli modeller içeriyor. TRF ise, sokak stilini sevenler için daha spor bir tarz sunuyor. Zara Studio ise; her mağazada satılmayan ancak kolayca internet üzerinden sipariş edilebilen premium kıyafetler. Tabii ki bunların kalitesi ve fiyatları da birbirlerine göre farklılık gösteriyor

6. Bir kıyafetin yalnızca tek bir bedeni varsa buna dikkat edilmeli

Alışveriş yapıyorsanız ve sonra sevdiğiniz bir elbisenin sadece bir bedeni olduğunu görüyorsanız, panik yapmayın. Sadece mağaza görevlisine beğendiğiniz kıyafetin farklı bedeni olup olmadığını sorun. Mesele şu ki, bazen mağazalar müşterinin ürünü bitecek diye düşünüp o an satın alması için bunu uyguluyorlar. Çünkü mağazaya gidip çok fazla elbise olduğunu görürseniz, satın alma işleminizi erteleyebilir, fiyatları ve modelleri karşılaştırmak veya hatta fikrinizi değiştirmek için farklı mağazalara gidebilirsiniz.

7. Mağazalarda modellerin üzerindeki kombinler de birer strateji ürünü

Raflara bakarsanız, yan yana yerleştirilen tüm kıyafetlerin birbirleriyle uyum içerisinde olduğunu göreceksiniz. Bu, müşterilerin tek bir şey yerine tam bir kombin almasını sağlamak için yapılır. Yani aslında düşündüğünüzden ve istediğinizden daha fazla olmuş olursunuz. İşte tüketim çılgınlığı!

8. Lüks markaların bazı modelleri kopyalanır, ancak bir fark vardır 

Birçok Zara ürünü, ünlü markaların tam kopyaları veya “yarı kopyaları” dır. Markanın tasarımcıları ünlü markaların yeni sürümlerini takip eder ve gelecek koleksiyonlarda yeniden yaratmak istedikleri modelleri seçerler. Zara, dünyadaki trendleri takip ediyor ve trendi takip etmek isteyenlerin bunu çok para harcamadan yapmasına izin veriyor.

9. Tabii ara mevsimler yerine yazın ve kışın kıyafet almak çok daha ucuz

Zara’da büyük satışlar yılda 2 kez oluyor; kış indirimi ve yaz indirimi. Kış indirimi yeni yıldan önce başlıyor ve Ocak ayının sonuna kadar devam ediyor. Yaz indirimi ise yaz ortasında başlayıp ve yaz sonuna kadar sürüyor. Bu nedenle, indirimleri takip edip beğendiğiniz kıyafetleri çok daha uygun fiyata alabilirsiniz. 


 Yazı alıntıdır,
tamamen planlanmış, sektöre hakim girişimciler için tavsiye niteliğindedir...